Boş kâğıt

YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN

Ali Babacan anlatıyor. Onun bakan olmadığı dönemde – öyle diyor, kesin öyledir! – bakanların önüne boş kâğıt konuyormuş. Bakanlar; bildiği bakan bunlar, şöyle bir süre, boş-boş, bomboş, ölü balık gibi derler ya, hah, aynen öyle, kâğıda bakıyorlar, sonra da imzalayıveriyorlarmış. Güm! Dolayısıyla, imza atanlar neye imza attıklarını bilmiyorlarmış. Babacan söylüyor. Vallahi ne diyeyim? Babacan adam bu Babacan be! Has adam. Koç adam. Aslanlardan aslan bir adam! Öyle mi? Bu arada, sunucu, gayet ciddi, hemen analizi patlatıyor. “Çok önemli bir şey açıklıyorsunuz yani. Bakanlar kurulunda boş kâğıtlara imza atılır, sonra Sayın Erdoğan üzerini doldurur, imzalar ve gönderir!” Yapma ya? Ciddi misin ağabey? Önemli yani. Öyle mi? Babacan da ekliyor: “KHK’lar falan filan, hepsi öyle o dönemde!” Ekliyor Babacan: “Özel sohbetlerde o dönemin bakanlarına sormanız lazım. Çünkü hiç kimse çıkıp boş kâğıda imza attığını söylemez yani” diyor.

E, ama görüyoruz zaten be Babacan. Görülüyor işte! Böyle boş kâğıda imza atan boş adamlar, elbette çıkıp “Özür dilerim. Ben bir hata yaptım. Bu hatamla gurur duymuyorum. Topluma gerçekleri açıklama borcum var. Boş kâğıda imza attım. Ben bu hatayı yaptım. Toplumumdan, evlatlarımda af diliyorum” demez. Türkiye tarihinde, başkalarının yaptıkları hataları söyleyen pir-i pak, hatta günah çıkartıp yeniden doğmuş siyasetçiler mebzul miktardadır. “Hata yaptılar. Onlar hatalı.” Ve “Ben hatalı değilim bak. Yazın bunu.”

Ali Babacan, AKP’den 15 Temmuz 2019’da istifa etti. Babacan’ın, sağ olsun, bizimle 9 Ekim 2021’de paylaştığı boş kâğıtlara boş bakanların imza atma ve sonra o boş kâğıtların anayasal olarak ve hukuken boş KHK’lara dönüşme uygulamaları ne zaman oldu? En yoğun olarak 15 Temmuz 2016 ve onu takip eden 12 ay içinde oldu! Aritmetiği zayıf olanlar için burada hesaplayalım, zorluk çekmesinler. 15 Temmuz 2016’dan 15 Temmuz 2019’a, tam üç yıl, ay olarak yazarsak, tam 36 ay, gün olarak yazacak olursak tam 1095 gün boyunca, babacan politikacı Ali Babacan, bu uygulamaların yapıldığı AKP denen partide milletvekiliydi. Evet! Evet! Yanlış duymadınız! Bu “feci boş kâğıda imza skandallarının yaşandığı günlerde, haftalarda, aylarda ve yıllarda, sayın babacan siyasetçi Ali babacan, gayet de normal biçimde, AKP sıralarında vekildi.

Hangi AKP sıralarında? Mayıs 2009 ile Ağustos 2015 yılları arasında Başbakan yardımcısı olarak hizmet ettiği, Ağustos 2007 ile Mayıs 2009 tarihleri arasında Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı, Ocak 2005 ile Ocak 2009 arası Türkiye’nin AB Baş Müzakerecisi olarak görev ifa ettiği, Kasım 2002 ile Ağustos 2007 arası Ekonomi Bakanlığı yaptığı AKP’de!

Yani Kasım 2002’den Ağustos 2015’e kadar bilfiil en aktif, en üst, en sorumlu, en yetkili pozisyonlarda hizmet etmiş bu adam. Nerede? Erdoğan’ın hemen altında, AKP’de! Gezi Parkı sürecinde ve 17 Aralık sürecinde en üst seviyelerde bakandı, babacan siyasetçi Ali Babacan! Sonra? 2019’a kadar da milletvekiliydi. Bir dakika! Ne diyorsun? Yani boş kâğıda imza atılma hadisesinde milletvekili miydi bu?

Evet! Evet! E-vet!

Şimdi kritik soruyu sorayım. Çünkü ben 17 defa dinledim videoyu, sunucu arkadaş soramadı. Bilemiyorum neden. Bu soru aslında çok analitik bir soru falan da değil esasında. Neyse! Aklına gelmemiş olacak zahir! İnsanlık hali! Nutku tutulmuş olabilir. Babacan Ali Bey’in bir güneş gibi paylayan tertemiz simasından gelen nur, gözlerini almıştır belki de. Bilemem! Belki de gözünü alan spot ışıklarıydı. Neysem ney! Soruya gelelim efendim biz: “Sayın babacan Ali babacan. Bu ‘çok kritik önemi haiz olan’ bilgiyi kamuoyu ile paylaşmak için neden tam 5 yıl, 2 ay, 9 gün beklediniz? Ya da ay olarak yazalım, neden tam 62 ay beklediniz? Ya da gün olarak yazalım, neden tam 1869 gün beklediniz?

Bakın yeniden yazayım.

Babacan, 15 Temmuz 2016 akabinde, bakanların boş kâğıtlara imza attığını ve bu boş kâğıtların Kanun Hakkında Kararnameler haline dönüştüğünü söylüyor. Hangi Kanun Hakkında Kararnameler bunlar? 160,000 – yüz altmış bin – insanın bir gecede kamudan ihraç edildiği, rejimin resmi paçavra şeyinde “terörist” ve “vatan haini” ilan edildiği, itibar suikastına tabii tutulduğu, açlığa mahkûm edildiği Kanun Hükmünde Kararnameler! Hani sonrasında çoluk çocuk, karı-koca, anne-baba, hala-amca, teyze-dayı, kuzenler falan, cümbür cemaat (Sippenhaft) takibata, zulme, dışlanmaya, fişlenmeye, sosyal soykırıma mahkûm edildiği aşağılık Kanun Hükmünde Kararnameler. Hani, benim canımdan çok sevdiğim, o dönem biri 11 yaşında, biri 7 yaşında olan çocuklarımın, canımdan çok sevdiğim, benim aşkım uğruna sonradan Türk vatandaşlığına geçmiş olan karımın zulme uğratıldığı, Türkiye tabir edilen berbat ülke dışında, Kanada’da ikamet ederken, öyle, sıradan bir iş yapmışlar gibi, bir sabah aniden pasaportlarının iptal edildiği Kanun Hükmünde Kararnameler! Babacan politikacı Ali Babacan, bu hukuk katliamcısı KHK’ların, şerefsiz bakanların boş kâğıda attıkları imzalar akabinde yürürlülük kazandığını söylüyor! Bunu 62 ay, yani 1869 gün boyunca biliyormuş. Susmuş!

Susmuş da ne olmuş?

O ara insanlar Meriç’i, Ege’yi geçmeye çalışırken boğulmuş ölmüş. Haluk Hoca kansere yakalanmış, bağıra-bağıra can vermiş. Kara Efe Ahmet kanser olmuş, babasına kavuşma derdiyle yanmış tutuşmuş, yurtdışına tedaviye gönderilmemiş, ölmüş! Bir sürü masum insan, gözünün üstünde kaşın var denilerek hapse tıkılmış, aileler dağılmış, anneler hapishanelerde doğumlar yapmış sonra elleri kelepçeli halde, bebekleriyle beraber hücrelerine geri götürülmüş! Plastik iskemle üzerinde cesedi katılaşan mahkûmlardan, vincin altında kalıp ölen doçente, sınırı yürüyerek geçip Yunan devletinin merhametine kaçan profesörlerden, yaşı on sekize gelene kadar beklenip sonra hapse tıkılan askeri öğrencilere kadar, yüz-binlerce-insana-zulüm-edilmiş!

Yüz binlerce! İnsan! İNSAN!

Ve tarih 9 Kasım 2021. Ali Babacan. Bir videoda. Gayet sakin. Boş kâğıda. İmza attıklarını. Ben biliyordum. Diyor. Adam sanki dünyanın en normal olayını anlatıyor. Pişkin. Sıfır suç veya en azından kabahat bilinci var. Sıfır ayırtında, olan bitenin! Anlattığından siyasal puan kapacağından emin hatta.

Ve birileri bana bu adamın muhalefet lideri olduğunu falan söylüyor. Miden fena bulandı. Kusasım var. Üzerinize afiyet, bok kokusu burnuma geldi mi hep böyle olur bana. Ama izlediğim bir siyasetçi röportajı videosundan sonra ilk kez böyle oldu!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Çıkışlar çok basit:
    1) “Özel sohbetlerde o dönemin bakanlarına sormanız lazım” diyor.
    Bunu birkaç gün önce duymuş. Eskiden bakanlık yapmış biriyle olan özel sohbetinde duymuş (!)
    2) “Bakanlara, eskiden Bakanlık yapmış olanlara sorduk; hiçbiri böyle bir şey duymamış”.
    “Özel sohbetlerinizde sorun dedik. Çıkıp da milletin içinde söyleyecek değiller ya” (!)
    3) “Sayın Babacan, siz bunu kimden duydunuz?”.
    “Çok güvendiğim bir kaynaktan duydum. Özel sohbette duydum. Kaynaklarımı açıklamam ve özel sohbette konuşulanları ifşa etmem doğru olmaz”

  2. E Efe hocam yani bu adam şimdi 2016 da söyleseydi bunları bir şey mi değişecekti. Sizinle büyük ihtimal aynı kaderi paylaşacaktı.Bence kişisel kininizden başka hiç bir amaçla yazmıyorsunuz bu tür yazılarınızı. Eminim Alman Türk üniversitenizdeki o sıcacık koltuğunuzu kaybetmeseydiniz Ali babacanın yaptığı küçük eleştirileri bile yapmayacaktınız.Bu arada kin duyup böyle şeyleri yazmanız gayet normal geliyor bana ama bu yorumu yazmamın tek sebebi bu yazıyı Twitter daki hesabınızda değilde bir haber sitesinde yazmanız. Çok sahte geliyorsunuz hocam bana.Editör arkadaşlar okumadan paylaşıyorlar heralde yazıyı.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin