Bayramımız ne zaman?

YORUM | Prof. Dr. MUHİTTİN AKGÜL

Kur’ân’ın “birkaç gün” olarak nitelediği, iftarıyla, sahuruyla, mukâbelesiyle, terâvihiyle, Kadir Gecesi’yle ve dünya ile aramıza koyduğu zorunlu mesafesiyle mübarek Ramazan Ayı’na vedâ ettik. Bir ay önce, evlerimize nazlı bir misafir olarak gelmişti. Bu alelâde bir geliş değildi. Gelirken beraberinde ezelî kelâm olan Kur’ân-ı Kerim’i ve Allah Resûlünü de getirmiş ve hayatımızın içine daha bir derinden yerleştirmişti. 

Ona öylesine çabuk ısınmış ve onunla öylesine gönülden bir arkadaş olmuştuk ki, artık âdeta hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmişti. Sanki her gece onunla uyanacak, her gün onunla mukâbele okuyarak melekliğe bir adım daha atacak, onunla namaz vakitlerimizi daha bir düzene sokacak, onunla diğer zamanlarda bazen aksattığımız teheccütleri daha büyük bir şevkle kılacak, infaklarımızı, zekâtlarımızı ve fıtır sadakalarımızı tam anlamıyla yerine getirmenin verdiği neşeyi vicdanlarımızda hissedecek, dilimize, gözlerimize, ellerimize, kulaklarımıza daha dikkat edecek ve derken kalpte zamanla pas haline dönüşecek her türlü günahı silmiş olacaktık.

Bütün fânilerin bitişe ve fenâya gittiği gibi, bu bereketli zaman dilimi de bütün semeresi, lütufları ve kazandırdıklarıyla, şayet yaşayacak olursak bir yıl sonra yeniden bizlerle buluşmak üzere vedâ etti ve gitti.

Artık bugün bayram. Günahlardan arınmanın bayramı. Yepyeni bir hayata başlamanın ve kazandıklarımızla mânevî dünyalara açılmamızın bayramı. Ebedi âlemde ereceğimiz gerçek mutluluğu hatırlatmanın bayramı. Muhtaçların ellerinden tutmanın, yetimlerin başlarını okşamanın ve sahipsizlerin yanında olmanın verdiği mutluluğu, daha yakından hissederek, hislerimizin de hisselerini aldıkları bir bayram. 

Gerçek anlamda Bayramlar, insan olarak başkalarıyla iletişime geçmemizde, önümüze şans kapıları aralar ve buluşma yolları açarlar. Komşulara gider, randevusuz kapılarını çalar ve içeriye girerek musâfahanın vereceği yakınlığı yakalamış oluruz.  

Özellikle de hicret ederek yeni beldelere yerleşmiş muhacirler, bir yandan geride kalan bir avuç yakınlarından ve dostlarından ayrılmanın hüznünü ve gurbetini yaşarken, diğer taraftan da yeni komşulara ulaşmanın ve onlarla tanışmanın en iyi vesilelerinden biri olarak gördükleri bu özel ve güzel günleri, daha değerli ve bereketli geçirmenin heyecanını yaşarlar. 

Bayram günleri, sevginin zirvede olduğu, kırgınlıkların izâle edildiği ve unutulduğu, uzaklıkların yakına dönüştürüldüğü, dostluk, kardeşlik ve güzelliklerin dolu dolu yaşandığı muhabbet günleridir. Bayram günleri, unuttuğumuz büyüklerin ellerini öptüğümüz, dualarını aldığımız, şayet uzaklarda ise iletişim vasıtalarıyla onları, görüntü ve sesli olarak sanki yanımızdalarmış gibi sıcaktan hissedeceğimiz ve hasretlerin sılaya dönüştüğü neşe günleridir.

Bayramlar, özellikle de boş ve tertemiz hayallere sahip çocukları, değişik hediyelerle sevindirerek, bu günlerin güzelliklerini fıtratlarına işleyeceğimiz, geleceğe hazırlama günleridir.

Bayramlar, sadece mü’minleri değil, hangi dini, felsefeyi, izmi taşırsa taşısın, yepyeni ilgi ve alakalar yakalayarak, samimiyetlerimizi, güzelliklerimizi, ortak evrensel değerlerimizi, her türden insanla paylaşma ve yakınlaşma günleridir. 

  Bayramlar, akrabası kalmamış, evlatları terketmiş ya da dünyadan göç etmiş olan ve Cenab-ı Hakk’ın yeryüzüne göndereceği bereketin de sebebi sayılan yaşlıları ziyaret edeceğimiz, küçük hediyelerle gönüllerini alacağımız ve sohbet edip bir nebze de olsa yalnızlık hissettirmeyeceğimiz bulunmaz fırsat dilimleridir.

Bayramlar, özelikle de yaşadığımız bu süreçte, ailelerin parçalandığı, yarısının hapiste, yarısının dışarıda olduğu ve aile fertlerinin zorunlu olarak farklı ülkelerde yaşamak zorunda kaldığı kimseleri, zâlim avcıları da dikkate alarak ziyaret edeceğimiz, hal ve hatırlarını soracağımız, çocukların ellerine mahcup etmeden harçlıklar koyacağımız, küçük de alınan hediyelerle babasızlığı, annesizliği, abisizliği, ablasızlığı ve evlatsızlığı, kısa süreliğine de olsa unutturacağımız zaman dilimleridir.

Ve Bayramlar, bir yandan bu güzellikleri ve heyecanı yaşarken, bir yandan da tam anlamıyla değerlendiremediğimiz ve kadrini bilemediğimiz, böylelikle de elimizden kaçırdığımız nazlı misafirimizin ayrılık hüznünü, içimizde derinlemesine hissettiğimiz, gelecek sene yeniden evlerimize konuk olacağı inancıyla, şimdiden beklemeye koyulduğumuz hüzün günleridir.  

Hepinizin Bayramının, gerçek bayramlardan olması dileklerimle.  

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin