Başak Demirtaş: ‘Menderes’in idamı siyaseten neyse Selahattin’e istenen de aynısı; Kılıçdaroğlu, HDP eş başkanları, ittifakımızdaki partiler sustu’

Seçim sonrası AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasında hedef göstermesinin ardından kalabalığın “Selo’ya idam” slogan atması karşısında şoke olduğunu söyleyen eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, ‘‘Menderes’in idamı siyaseten neyse Selahattin’e istenen de aynısı, Erdoğan’a idam istense karşısında ilk ben dururum. Bence tüm siyasetçilerin tepki vermesi gerekiyordu. Sayın Kılıçdaroğlu sustu, HDP Eş başkanları sustu, ittifakımızdaki partiler sustu. Kimse tepki vermedi ve bu maalesef normalleştirildi.’’ ifadelerini kullandı.

28 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimlerini kazanan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan balkon konuşmasında, ‘‘Ne diyordu? Selo’yu dışarı çıkarmak istiyorsanız oyu bana vereceksiniz diyordu. Benim sevgili milletim ne dedi? Milletim iyi biliyor… Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bu terörist Selo’dur. Hak ve hukukun egemen olduğu Türkiye’de sen 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan Selo’yu istediğin gibi dışarı çıkaramazsın. Bizim iktidarımızda böyle bir şeyin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bizim iktidarımızda adalet, mülkün esasıdır! Bu değiştirilemez!’’ ifadelerini kullanmasının ardından alanda toplanan kalabalıktan “Selo’ya idam” sloganları yükselmişti.

6,5 yıldır Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, eşinin seçim gecesi Erdoğan tarafından hedef alınmasının ardından açıklamalarda bulundu.

T24‘ten Murat Sabuncu‘nun sorularını cevaplayan Demirtaş, şunları söyledi:

Başak Hanım; 28 Mayıs gecesi bir yandan yeniden Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan eşinizin hapisten çıkamayacağın söyledi, öte yandan onu dinlemeye gelenler ‘Selo’ya idam’ sloganları attı. Bunları ilk nerede duydunuz? Duyduğunuzda ne hissettiniz? İki kız evladınız var, onlar bu duruma nasıl tepki verdi?

Canlı izlemedim. Haber manşetlerini gördüm önce. İlk gördüğümde de inanamadım. Erdoğan’ın seçimi öyle ya da böyle kazandıktan hemen sonraki ilk konuşmasında bile Selahattin’e “katil” demesi beni şoke etti.

Düşünün ki 21 yıldır iktidardasınız, beş yıl daha iktidar olacaksınız ve yedi yıldır cezaevinde tuttuğunuz biriyle ilgili hem yargıya talimat vermeye devam ediyorsunuz hem de halkı kin ve düşmanlığa teşvik ediyorsunuz.

Bir gün sonra videoyu izlemeye karar verdim. Bu sefer de bambaşka bir şeye üzüldüm. Emine Hanım’a ilişti gözüm. Yani düşünün ki sizin eşiniz bir kez daha Cumhurbaşkanı olmuş, halka sesleniyor, halen tutuklu olan birine “katil” diyor, on binlerce kişi de hedef gösterdiği kişinin öldürülmesini istiyor, siz de bunu büyük bir keyifle izliyorsunuz. Bir anne, bir kadın olarak korkunç geldi bana.

Bir şey daha dikkatimi çekti, Erdoğan aynı konuşmasında idam edilen Adnan Menderes’ten de bahsetti. Menderes’in idamı siyaseten neyse Selahattin’e istenen de aynısı Murat Bey. Ne farkı var yani? Düşünün ki bir kitle toplanmış ve Erdoğan’a idam istiyor veya Sayın Kılıçdaroğlu‘na ya da hiç fark etmez Sayın Akşener’e. Bunu kim kabul edebilir? Siyaset alanına idam sözünün asla girmemesi gerekiyor.

– Peki destek için arayan özellikle muhalefetten, siyasetçilerden kimse oldu mu acaba? Siyasi dayanışma ya da kadın dayanışması?

Sağ olsunlar, destek için arayan dostlarımız oldu ama siyasetçilerden, muhalefet partilerinin tümü dahil olmak üzere, tek bir kişi bile aramadı, kimse bir mesaj bile göndermedi. Ya bırakın beni aramayı, o korkunç çağrıya karşı tek bir söz söyleyen siyasetçi oldu mu diye sorsak daha iyi olur, üzülerek söyleyeyim o da olmadı. Bence tüm siyasetçilerin tepki vermesi gerekiyordu. Sayın Kılıçdaroğlu sustu, HDP Eş başkanları sustu, ittifakımızdaki partiler sustu. Kimse tepki vermedi ve bu maalesef normalleştirildi. Bakın Murat Bey, tüm samimiyetimle söylüyorum, Erdoğan’a idam istense karşısında ilk ben dururum, Selahattin olur; ama Selahattin’e idam istenilirken ne yazık ki büyük bir sessizlik oldu.

Selahattin Demirtaş avukatlarıyla irtibat halinde ama siz de kimi kritik mesajlarını kamuoyuna aktardınız. Demirtaş Artı Gerçek’te “Partime cumhurbaşkanlığı adaylığına hazır olduğumu belirttim, gerekçe sunulmadan reddedildi” dedi. HDP sözcüsü Ebru Günay ise “Cumhurbaşkanlığı adaylığı kendisinin hukuki durumu nedeniyle kurullarımızda değerlendirilmedi, kendisinin bir kadın cumhurbaşkanı adayı önerisi vardı” dedi. Burada birbirinden farklı iki açıklama var. Bu konuda siz nasıl bir bilgi sahibisiniz?

Selahattin’in pek çok konudaki yaklaşımını, ne dediğini gayet iyi biliyorum, çünkü biz Selahattin ile sadece evli bir çift değil yoldaşız aynı zamanda.

HDP’den sadece sizin dediğiniz, Sayın Ebru Günay’ın açıklaması olmadı. Gazeteci İsmail Saymaz‘a açıklama yapan bir parti yetkilisi de “Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adaylık başvurusu olmadı” şeklinde açıklama yaptı. Keşke adıyla sanıyla resmi bir açıklama yapsaydı daha iyi olurdu ama bu iki açıklama arasında çelişki var. Ebru Günay, “Talep vardı, hukuki durumu nedeniyle değerlendirilmedi” derken ismini açıklamak istemeyen arkadaşımız ise “Talep gelmedi” diyor. Ebru Günay tam olarak bilgilendirilmemiş de olabilir, tam bilemiyorum.

Beni arayan çok oldu, o yüzden de bazı konulara açıklık getirmek istiyorum. Şu çok önemli Murat Bey, bazı şeylerin zaman sıralaması iyi bilinmezse karışıklık olur. Selahattin, kendi adaylığını partiye önerdi. Daha 2022 Haziran ayıydı, kendisini ziyarete gelen Eş Genel başkanlara söylemişti. Daha sonra MYK üyesi avukat Doğan Erbaş aracılığıyla bir kez daha iletti. Son olarak da avukatı aracılığıyla bir mektupla Sayın Tayip Temel‘e ilettiğini biliyorum. Yani en az üç defa ilettiğinden eminim çünkü önemli bir karardı ve benle paylaştı. Onların da bunu parti toplantılarında aktarmış olmaları gerekir.

Selahattin’e, kendi adaylığıyla ilgili olarak da tek bir cümle bir şey söylenmedi. Hatta ben zaman zaman Selahattin’e de soruyordum, ne oldu bir cevap geldi mi diye. Epey bir zaman geçtikten sonra bir Türk kadın aday düşünüldüğü söylendi Selahattin’e. Sanırım Eylül ya da Ekim ayıydı. Bunun üzerine Selahattin de Sayın Gültan Kışanak’ın adaylığını önermiş. Hatta hatırlarsanız, Aralık’ta Gültan Hanım’ın adaylığı basına da yansıdı.

Açıkçası, halkımız Selahattin’in aday olmasını istiyordu ve bekliyordu da. O yüzden Selahattin, hukuki nedenlerle aday olamayacağının açıklanmasını istedi ki çıkaracağımız adayla ilgili en ufak bir tartışma olmasın. Bunu da Sayın Meral Beştaş‘ın kendisini ziyareti sırasında söylediğini biliyorum. Ocak ayının sonlarındaydı. Dediğim gibi, neyin ne zaman olduğunu iyi bilmek gerekiyor.

– Yasal olarak aday olamadığı söyleniyor?

Selahattin yasal durumunu bilmeyen biri değil ki Murat Bey. Kendisi avukat yani. Yasal olarak aday olup olamayacağı tartışmalıydı ama kesin bir durum da yoktu. Selahattin kendi adaylığını şunun için önerdi; şayet YSK adaylığını onaylamazsa bile o aşama geride kalsın ki çıkacak HDP’nin adayına güçlü bir destek olsun istiyordu. Yani Selahattin meseleye, hukuksal bir pencereden değil, siyasi ve politik bir açıdan bakıyordu ve adaylığını bu amaçla önermişti. Zaten son röportajında bunu anlattı da.

Ben Selahattin’i çok iyi tanıyorum. Selahattin bazı şeyleri açıklarken amacı partiyi suçlamak veya zan altında bırakmak asla değil. Sorumluluğu partiyle birlikte alıyor zaten, bunu da belirtti. Ama birileri ısrarla HDP’nin aday çıkarmamasını Selahattin dayattı deyince olmuyor. Bu yüzden gerçeklerin bilinmesini istiyorum Murat Bey.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. https://www.youtube.com/watch?v=G6aSltWx9Fo
    İletişim Başkanlığı’ndan 6-8 Ekim Olayları ile ilgili video
    Vicadnınızı hangi ara kaybettiniz. Katledilen bu insanların, Başak Demirtaş kadar havalı olmasalar da birer ailesi, belki eşleri, çocukları vardı.
    Hani siz diyorsunuz ya; intihar eden, işkence gören, KHK ile işinden atılanları kimse görmüyor, duymuyor diye. İşte şimdi sizler de aynı şeyi yapıyorsunuz. Demirtaş açıklama yaptı, insanları kışkırttı, cinayetler işlendi, evler dükkanlar yakıldı. Suçlu kim öyleyse.
    Türk(iyeli) sözde solcu gazeteciler 12 Eylül öncesi ile ilgili belgeseller yapar, her daim Türk faşist komandolar saldırgan, alfabenin bütün harflerinden anarşik örgütler kurmuş olan Türkiyeli solcular mazlum ilan edilirdi. Sizin bu haber/yorum da onun gibi olmuş.

  2. Menderes elbette asılmamalıydı.Ama bana göre Demirtaş Menderes ten binlerce kez daha değerli bir siyasetçi.Bir kere arkadaşının karısını ayartacak kadar sapık,öğrencilere kurşun sıktıracak kadar cani değil.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin