Bahçeli, MHP’yi aldığından aşağıda bırakacak

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Halen Genel Başkanlık koltuğunda oturan Devlet Bahçeli, MHP’ye kurucu Genel Başkan Alparslan Türkeş’in görmediği başarıları yaşattı. Türkeş döneminde baraj MHP için aşılmaz bir engel gibi dururken Bahçeli, MHP’yi ülkenin ikinci partiliğine kadar taşıdı. Şimdi ise aynı Bahçeli yeni bir görev üstlenmiş gibi partisini bir yere taşıyor.

Asker kökenli Alparslan Türkeş, daha subaylığının ilk yıllarında siyasetle uğraşan bir isim oldu. 1944 yılında üsteğmen rütbesindeyken Nihal Atsız’ın birinci sanık olarak yargılandığı “Irkçılık-Turancılık Davası’ndan” gözaltına alınıp tutuklandı.

Türkeş, 1950-1960 arasında yönetimde olan Demokrat Parti’ye muhalifliğiyle tanınan NATO eğitimli bir subay olarak öne çıktı. Aynı Türkeş 27 Mayıs 1960 sabahında radyodan ihtilal bildirisini okuyan darbenin muktedir albayı idi.

Sonra saf dışı bırakılıp Hindistan’a sürgüne gönderildi. Ülkeye döndüğünde, Türk milliyetçilerini önce Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği çatısı altında toplayarak siyasete ısınma turları düzenledi. Ardından ilk siyasi partisi olan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ni kurdu.

1965’te milletvekili seçilen Türkeş’in siyasete damgasını vurduğu yıllar 1970’ler oldu. Milliyetçi Hareket Partisi’nin parlamentoya milletvekili sokamadığı dönemlerde bile etkin bir siyasetçi olarak bilindi. 1975’ten sonra kurulan iki Milliyetçi Cephe (Adalet Partisi, Refah Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi) koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulundu.

1980 askeri darbesi sonrasında, halk arasında “sağ-sol kavgası” diye bilinen çatışma ve yaşanan ölümlerden sorumlu tutularak cezaevine konuldu. 4,5 yıl sonra serbest kaldı. Bu sırada “emanetçi” olarak kurulan Milliyetçi Çalışma Partisi’ne (MÇP) katıldı.

1991 Genel Seçimlerinde yüzde 10 barajını aşabilmek amacıyla Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçik ittifakı kurdu. 7 Nisan 1997’de vefatına kadar Türkeş liderliğindeki milliyetçi hareketin hiçbir partisi, yüzde 10 barajını tek başına aşacak oy alamadı.

MHP’DE DEVLET BAHÇELİ FAKTÖRÜ

Devlet Bahçeli, MHP’de Alparslan Türkeş’in yanında yıllarca bir bürokrat üslubuyla genel başkan yardımcılığı yaptı. “Akmaz kokmaz bir adam” diye parti içinde nitelenen Bahçeli, kavgalı geçen kurultaylardan sonra genel başkan seçildi.

Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’e karşı 6 Temmuz 1997 kurultay yarışından galip çıkan Bahçeli, kısa sürede MHP’ye damgasını vurmaya çalıştı. Çek senet tahsilat büroları gibi çalışan Ülkü Ocakları şubelerini disipline etti.

Ülkücülere sokaktan çekilmeleri ve kirli işlerle uğraşmamaları yolunda direktif veren Bahçeli, bunun takipçiliğini de yaptı. Ülkücülere alışık olmadıkları bir şey daha yapmaya sevk etmeye çalıştı. Sloganlarla hayatlarını sürdüren MHP’li gençlikten kitap okumalarını istedi.

Bahçeli’nin partisini disipline etme yolundaki çabaları sürerken, 1998 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmesiyle, ülkede güçlü bir şekilde milliyetçi dalga oluştu.

Bu dalga 1999 seçimlerine damgasını vurdu ve Bülent Ecevit’in DSP’si birinci, hemen ardından Bahçeli’nin MHP’si ikinci parti olarak sandıktan çıktı. 1980’li yıllara damgasını vuran ve Turgut Özal’ın partisi olarak bilinen Mesut Yılmaz liderliğindeki ANAP ve Süleyman Demirel’in mirasçısı Tansu Çiller liderliğindeki DYP, üç ve dördüncü parti olabildiler.

DSP’nin 136 milletvekiliyle temsil edildiği Meclis’te Bahçeli’nin MHP’si 129 sandalyeye sahip oldu. Böylece MHP, Türkeş’in liderliği döneminde hayal edilmeyen sonuçlara ulaşmış oldu.

Bahçeli, MHP’de genel başkan seçildikten sonra hep en makul olan yaklaşımı sergiledi. Partisinin oylarını artırmasında, konjonktürel durum yanında bunun da etkisi olduğu su götürmez bir gerçek olarak görüldü.

Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin birbiriyle kanlı bıçaklı gibi göründükleri dönemde birbirlerine siyaset dilinden öte ifadelerle yüklendiler. Erdoğan, Bahçeli’nin özel hayatını ilgilendiren sözler sarf etmekten ve gönderme yapmaktan çekinmedi.

Birbirlerine ağza alınmayacak sözlerle hakaret eden iki lider, 2017’den itibaren “kader birliği” diye tanımlanacak iş birliğine girişti. Bu iş birliği Erdoğan’ın ülkede tek adam olarak hüküm sürmesine zemin hazırlarken, Bahçeli’nin partilileri, yaşanan olayları yorumlamakta gün geçtikçe zorlanmaya başladılar.

MHP liderinin, Erdoğan aşkı tabanın parti ile bağlarının kopmasına zemin hazırladı. Bahçeli ise dilini giderek marjinalleştirdi. Bugün Bahçeli’nin geldiği nokta makulü seslendirmekten çok uzak bir yerde.

Bahçeli, artık asmaktan, kesmekten, kapatmaktan hapse attırmaktan başka bir şey söylemeyen biri konumuna evrildi.

Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatması gerektiğini ısrarla savunuyor.
Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istiyor.
Türkiye Barolar Birliği’nin, Türk Tabipler Birliği’nin kapatılması gerektiğini savunuyor.

Bir dönem partiyi mafyatik yapılanmadan temizlemesiyle anılan Bahçeli, şimdilerle Alaattin Çakıcı gibi ülkenin en meşhur mafya babalarıyla fotoğraf vermeyi gurur vesilesi yapıyor.

Sadece mafya babalarıyla poz vermekle kalmadığı, adı çete reisi olarak anılanları parti yönetimine aldığı ortaya çıkıyor. Sarallar operasyonunda MHP MYK üyesi Şahin Gürz ve Erdal Acar tutuklandı.

Bahçeli, son dönemde sadece iç politikada kışkırtıcılık yapmıyor. Suriye’den Kıbrıs’a, Irak’tan Yunanistan’a kadar her alanda provokatörlük rolü üstlenmiş gibi adımlar atıyor. Bayram vesilesiyle Ege adalarını Türkiye’nin gösteren harita hediye ediliyor.

Haritayı hediye eden Ülkü Ocakları yöneticileri, “Biz bugün bu haritayı gerçekleştirmek için Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli ve Sayın Genel Başkanımız Ahmet Yiğit Yıldırım’ın emir ve talimatlarını beklemekteyiz” demeyi dış politika bilirlik diye satmaya çalışıyor.

Girit ve bazı büyük adaların “Denizlerdeki misak-ı millimiz” diye sunulduğu harita, Yunan tarafından “Bir an önce ülkemizin toprak bütünlüğünü şüphede bırakan bu kabul edilemez olayın düzeltilmesini bekliyoruz” açıklamasının yapılmasına kadar uzanıyor.

Bir süredir Anadolu’nun farklı şehirlerinde dolaşıyorum. İnsanlarla konuşuyorum. Bunlar arasında MHP’li dostlarım da var. MHP’nin il yönetiminde olan bir yakın dostum, halen toplantılara gidip hazır bulunduğunu ama artık partisiyle insanların bağlarının kalmadığını ısrarla dile getiriyor.

Bir başka şehirde yine MHP’li dostlarla sohbet ederken, genel başkanlarına benim asla kullanmayacağım ağır ifadeler kullanıyor. Türk milliyetçisi olduklarını ama bugünkü MHP ile bir bağlarının kalmadığını söylüyorlar.

MHP’den soğuyanlar paylaştığım iki örnekten ibaret değil elbet. Öyle anlaşılıyor ki, Devlet Bahçeli, yapılacak bir genel seçimde barajı aşma ihtimaline sahip değil. Bu belki Meclis dışında kalacak anlamına gelmiyor. Ama Bahçeli, MHP’yi aldığı noktanın çok altında bir yerde bırakacak görünüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin