Babacan ve DEVA neden umut değil?

YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN

Ali Babacan’ın karakterini ilginç buluyorum. Hata yapıp özür dilemeden istediği şeyi elde etmeye çalışan bir çocuk gibi geliyor bana. AKP iktidarında en üst görevlere gelmiş, alınan tüm kararların altında imzası olan ya da onlar lehine oy kullanmış birinden bahsediyoruz. En basitinden 2013’te Gezi ve 17/25 Aralık süreçlerinde Başbakan Yardımcısı görevindeydi. Erdoğan’dan sonra en önemli karar alıcılardan biriydi. Süreci çok iyi bilmesi bir kenara, o sürecin mimarlarından biri.

Babacan ayrıca 15 Temmuz 2016’da halen AKP’de milletvekiliydi. Olan bitenden haberi olmadığını varsaymak, en Pollyanna’cı siyaset erbapları için bile abartılı kaçar. Babacan her şeyi biliyordu. Her şey onun imzasıyla veya onayıyla, bilemediniz onun tanıklığında gerçekleşti. İsteseydi on kez istifa ederdi. Yapılan onlarca rejim değişikliği yönünde adıma karşı bir tepki ortaya koyardı. Kendi etik değerlerini ve şahsiyetini, gücün şehvetine mağlup etmezdi.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Tabi köprünün altından çok sular aktı. O da bal gibi biliyor ki Türkiye toplumunun siyasi hafızası çok kısadır. Yapılan iyi şeyler pompalanır, kötü şeylerse es geçilir. Halk kendisine verilenle yetinir. Babacan da buna güvendi. AKP’den ayrıldı. Bunu yapmak için Temmuz 2018’i bekleyecekti. Dikkat edin, 2016 Temmuz ve 2018 Temmuz arasında Türkiye’de rejim değişti. Ülke hızla otoriterleşti. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) rejimi bu dönemde kuruldu ve konsolide edildi. O KHK’ların onay süreçlerinde AKP blok halinde hareket etti. İnsanların hayatları harman ekini gibi orta yerlerinden biçilirken, Babacan siyasi geleceğinin sessiz kuluçkasında, çevresinde olan bitenleri umursamadan susmakta ve milletvekili maaşını almaktaydı. Kim bilir, belki Erdoğan’dan ve yeni rejiminden bir ulufe veya makam beklemekteydi.

Babacan 2002-2018 yılları arasında kim bilir nelere şahit oldu! Reza Zarrab’tan, ayakkabı kutularından, beşli çeteden, en tepeye kadar rüşvete bağlanan siyaset ve bürokrasiden haberi yok muydu sanıyorsunuz? Ekonominin başındaki isimden söz ediyoruz. Tüm bankaları, para transferlerini, ihaleleri, akçalı ne iş varsa hepsini biliyordu. Belki kendisini bu düzenbazlık ve haramilik sisteminden izole etmeyi başardı – bunu bilemem. Ama esasen bunun çok da önemi yok. Çünkü olan biteni görüp sesini çıkartmamak ve tepki göstermemek de suç ortaklığıdır.

Ben insanların hata yapmalarına anlayışla yaklaşırım. Ama bu şartsız olamaz. Önemli olan hatanın itirafıdır. Yani özeleştiridir. Aksi takdirde, geçmişi retle, olayı örtbas etmekle, kamuflaja bürünmekle falan bu iş olmaz! Babacan hiçbir özeleştiri getirmedi. Aynı Davutoğlu gibi, o da işine geldiği anda, momentum yakalayacağına kanaat getirdiği ilk fırsatta gemiyi terk etti ve kendi partisini kurdu. Bu tür adamların güce bağımlı olduklarını biliyoruz. Uzun süre siyasette kalan en iyi niyetli kişilerde bile bu bağımlılık hemen belli oluyor. Ama bununki farklıydı. Babacan Türkiye’nin demokratikleştirilmesi gibi bir görev retoriğiyle yola çıkıyordu. Bunu yaparken sanki siyasete dün girmiş gibi bir tavır benimsiyordu. Sanki AKP’de dışişleri ve ekonomi bakanlığı yapmamış, Başbakan Yardımcısı gibi Erdoğan’dan sonraki ikinci adam rolünü üstlenmemiş gibi bir hal ve gidişat içinde görülüyordu.

Nedense AKP’nin ve rejimin sillesini çoluk-çocuk yemiş muhafazakar KHK’lılar arasında Babacan tüm bu gerçeklere karşın önemli rezonans alıyordu. Çoğu Gülen Cemaati’ne yakın ya da ona yakın camialarda bulunmuş KHK’lı Babacan’da umut görmeye başlamıştı. Babacan da elbette bunu fark ediyordu. Onun gördüğü, görmezden gelinmesi güç oranlarda bir oy potansiyeliydi. Arada KHK’lardan dem vurup nabız tutan Babacan ve DEVA partisi, giderek baktı ki burası doğurgan bir alan, KHK’lılara yönelik bir politika geliştirmeye karar verdi.

Ancak burada bir mesele vardı. Hem KHK’lılardan oy almayı sağlayacak politikalar geliştirip, hem de rejimin yörüngesinden çıkmamak maharet isterdi. Bu maharet Babacan ve arkadaşlarında elbette vardı. Ama bunu belki sen ben biliyorduk da, insanların büyük çoğunluğu reformcu ve ağzından bal damlayan Babacan’a inanıyordu.

Ve nihayet, Babacan KHK’lılara ağzındaki baklayı çıkardı. Ne diyor peki?

DEVA partisi KHK’liler için ne diyor, birileri sanırım anlamamış. Gelin beraber bakalım: “Darbe teşebbüsüyle hiçbir ilişkisi bulunmayan örgütün niteliğini bilmeye…” diyor! Örgüt dediği ne? Bingo! “silahlı terör örgütüne üye olma kastı olmadığı halde silahlı örgüt üyeliği ve silahlı terör örgütüne yardım etme suçları nedeniyle…” diyor! “… hukuka aykırı şekilde haklarında mahkumiyet kararı ve ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş kişilerin yeniden yargılanması sağlanarak…” diyor! “Hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü bulunan bir kişi aynı zamanda 3713 sayılı terörle mücadele kanunu kapsamında başka bir suçtan mahkûm edilmiş ise bu kişi kanuni düzenlemenin dışında kalacak” diyor! “… hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ya da beraat kararı verilen kişiler de belirlediğimiz bu esaslara göre görevlerine iade edilecek…” diyor! Yani adalet mekanizması, yargı, mahkemeler falan sorunsuzdur, adildir, iyidir diyor! Suçsuzsan beraat edersin diyor! “Ortada darbeye kalkışmış bir terör örgütü var (FETÖ), ona üye olanlar (FETÖ’cüler) var, mahkemeler onları zaten mahkûm etmiş ve biz bunlara karışmayız” diyor!

Babacan rejimin diskurunu kullanıyor, o diskurun milimetre dışına çıkmıyor. Bastırıp puan alabileceği en kolay KHK hedef kitleyi belirlemiş, rejimin müdahil olmayacağı bu kitleye boncuk dağıtıyor. Bu sayede hem “ben KHK’lıların dertlerine devayım” mesajı vererek onların hatırı sayılır oy potansiyellerine talip olacak, hem de rejim sularında gemisini götürecek! Hesap bu!

Daha açık yazayım mı? “Bu KHK’lar anayasaya ve yasalara aykırıdır. Hukuksuzdur. Hukuken yok hükmündedir. Bu nedenle tüm sonuçlarıyla beraber iptal edeceğiz” demiyor. Diyemiyor. Bunun yerine mahkemelerden beraat alanları görevlerine iade edecekmiş! Başka? Haklarında soruşturma ve kovuşturma olmayanları! E bari onları da iade etmeseydi diyemiyor veya demiyor kimse. Alkış kıyamet. Bu sayede Babacan hem oy alacak, hem de KHK’lıları aralarında “cici KHK’lılar” ve “cici olmayan KHK’lılar”, yani terörist ve vatan haini olanlar diye ikiye bölecek. Böylece derin devlete de “bak ben ne güzel strateji yaptım” diyecek, bir de oradan puan alacak. E, burası Türkiye! Şaşırdınız mı? Siyaset böyledir Türkiye’de! Buna Ortadoğu kanalizasyonunda, yani Saddam-Mübarek-Kaddafi-Esad liginde “ilm-i siyaset” derler. Bu işin mutfağındaki en baş baharat yalan, en temel malzeme ilkesizliktir. Şahsiyet törpülenmesine tecrübe kazanmak denir. Manipülasyon yapmaya strateji bilmek! Babacan’ın hocası kim sizce? Bir ipucu vereyim mi? O da bir ekonomist! 

Bazıları “olsun canım, ne var bunda!” modunda. Yani DEVA’nın “FETÖ” veya “terör örgütü üyeliği” gibi rejim jargonlarını kullanmasında bir sorun görmüyorlar. Bakın açık söylüyorum: Bu bir tuzak! Bu tuzağa düşmeyin. KHK’lılara bu devlet – evet, hükümet değil, topyekûn bu devlet! – büyük ve emsali görülmemiş çapta bir haksızlık yaptı. Bu haksızlık öyle geniş etki alanına sahip ki, Ermeni-Rum soykırımından, Kürtlere yapılan asimilasyondan ve Dersim Katliamı, 6/7 Eylül Pogromu, Varlık Vergisi gibi dramlardan sonra Anadolu topraklarının modern zamanlarda yaşadığı en büyük sistematik hak ihlalleridir. Bu hak ihlallerinden dolayı hesap sormak sadece bir hak mücadelesi değildir, aynı zamanda gelecek nesillere borçtur. Türkiye’nin belini doğrultması için tek kaldıraç bu KHK zulmünden hesap sormaktır. Türk devletini kılcal damarlarına kadar faşizan ve ceberut devlet geleneğinin kanından arındırmak için dik durmak gerekiyor.

Bunun için Babacan ve Babacan gibilere karşı net bir tutum ve pozisyon almak önemli. Onlar sizin ayağınıza gelecek. Yeter ki mevziinizi terk etmeyin. Moral üstünlük KHK’lılarda ve onların kendileriyle birlikte zulme uğradığı ailelerinde. Milyonlarca insandan bahsediyoruz. Bu DEVA umut değil. Belki ilk tatlı sözde gevşemek istiyorsunuz. Anlıyorum! Ama beklentilerinizi ifade etmek hakkınızdır. Size sesin ne güzel deyip ağzınızdakini kapmaya yeltenen tilki taktiklerine dikkat edin. KHK’lar hukuksuz. Siz haklısınız. Bunu er geç kabul ettireceksiniz. Bütünlüğünüzü bozmayın. Mağdurların bir arada durması çok önemli! Nasıl ki bu KHK’ları bir gecede çıkarttılar, yine bir gecede tümünü tek KHK ile iptal edecekler. Bu rejimin mahkemelerinden beraat talep eden, bu rejimin sisteminden takipsizlik bekleyen Babacan, açıkça sizin tek kozunun olan oyunuzu ucuza kapmaya çalışıyor. Onun etik dışı teklifini elinizin tersiyle itin ki, bundan sonra sizlere yönelik teklifler daha ciddi bir zeminde yapılsın.

Önce rejimin diskurunu terk edecekler. O diskurun dışına çıkacaklar ki büyü bozulsun! Bunu Babacan’dan beklemeyin. O bunu yapamaz. Çünkü dedim ya, her şeyi biliyor. Her şeyde katkısı var. Bu rejimin duvarı örülürken Babacan en çok tuğla taşıyanlardan biriydi. Eğer ciddi bir özeleştiri yapmazsa, asla gerçek bir muhalif lider adayı olamaz. Bu son KHK yaklaşımıyla üzerine sürdüğü boyalar pul pul döküldü. Bu nedenle DEVA – bu haliyle – umut değil. Fakat enseyi karartmayın. Sizi görmezden gelemeyecekleri kadar çoksunuz. Taleplerinizi açıkça dillendirin. Çünkü haklısınız! Mutlaka size “tüm KHK’lar yok hükmünde” diyecek bir parti öyle ya da böyle gelecek. Hangi parti olur bilemem. Ama o partiyi bekleyin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

17 YORUMLAR

  1. DEVA’nın KHK vaadini hiç yoktan iyidir diye düşünüyordum. Yazınızı okuyunca fikrim değişti. Böylesine ağır bir hukuk ihlali olan KHK’ları yok saymayan partilere itibar etmemek lazım. Kesinlikle haklısınız.

  2. Teşekkürler… bir hakikate dikkatleti çektiğiniz için teşekkürler… Bu, bunun hocası ve bunun gibiler GÜL gibi görünüp dikenleri vasıtasıyla milletin kanını emen SİYASİ VAMPİRDEN başka birşey değiller. Kibar görünmekte usta, ses tonlarını DAVUDİ gibi yapmada maharetli, halkı da ahmak yerine koyacak kadar yüzsüz ( çok yüzlü) insanlığın yüzkarası iblisin insan versiyonlarıdır bunların hepsi…

  3. Aşırı bir su-i zan ve niyet okuma içeren bir yazı; kesinlikle bizim ülke gerçeklerine uymayan, hayalperest bir yazı. Diskuru değiştirmekmiş. Sizlerin, bizimki gibi ülkelerde demokrasinin nasıl işlediğinden haberiniz yok sanırım. Bu tarz ülkelerde oy almak ve iktidara gelmek istiyorsanız her doğruyu her yerde söylememeniz gerekir. Söylerseniz marjinal bir parti olarak kalırsınız. Babacan kimden oy istiyor? Halktan. Halkın büyük çoğunluğu KHKlıları önemsiyor mu? Hayır. Tam tersine, iktidarı destekleyen tanıdıklarım Babacan’ın başa gelirse KHKlılara yardım edeceğinden korkup ona oy vermemeyi düşünüyor (Siz de burada gelip Babacan KHKlıları takmıyor diyorsunuz. Hanginiz haklı acaba?) Hal böyleyken Babacan nasıl oy alacak adalet savaşçısı kesilip?

    Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş. Siz de binlerce kilometre öteden ve kendi eko çemberinizde tamamen duygusal ve subjektif yorumlar yapıyorsunuz. Sanki kendiniz Babacan yerinde olsaydınız hemen çok “şerefli” davranıp partiden çıkacaktınız. Öyle kolay mı bu işler? Kirlenme pahasına elinizi taşın altına sokmamışsınız, sokanlara ahlaki üstünlük taslıyorsunuz. O halde ahlaki üstünlüğünüzle dönün ülkeye de düzeltin bir şeyleri. Madem adalet savaşçısı olmakla, diskura aykırı konuşmakla çözülüyor her şey. Gidin yapın, buradan insanlara negatiflik pompalayacağınıza.

    • Kardes, azcik adalet, azcik hakkaniyet, azcik dogru ile hicbiyere varamazsin ve gunun sonunda bi cacik elde edemezsin. Yazida sui zan niyet okuma falan yok, gercegin ta kendisi, olup bitenin aynisi var. Yazar demiski sunlar sunlar oldu bu adamda oradaydi, bir cogunda imzasi var, yada onayi var. Bahsedilen konular 50-100 yil once olmadi, son 10 yil ozelliklede son 8 yil icinde herkesin gozunun onunde oldu. Kusura bakma ama bukadar da herseyi kolay unutmayin.
      KHK lar ile yuzbinlerce insan sosyal soykirima ugradi. Babacan ve partisi bunlardan bir kismini alacak ve iade falan yapacagindan bahsediyor, ne kadarlik bir kisim onlarin bahsettigi kapsama girecegide hic belli degil, cok muglak. Peki ya diger kisim KHK lilar ne olacak. Arkadas KHK dedigin sey zulumdur, azi cogu yok, hepsi, basdan asagi hukuksuzdur, anayasal ve uluslararasi kanunlara aykiridir, zulumdur. Hic birini ayirt etmeden butun KHK lar iptal edilmelidir.

      Ben soyle dusunuyorum, bi cete gelmis, isimi elimden almis, malima cokmus, sosyal hayattan soyutlamis, sosyal soykirima tabi tutmus, coluk cocuk yasli, kadin-erkek demeden, hasta-hamile demeden hapislere atmis, cocuklarima bile zulum etmis; sonra o cetenin bi uyesi onlardan ayrilmis, hic butun bu hukusuzluklar yasanmamis gibi, o da o cetenin uyesi degilmis gibi ayri bir parti kurmus, gelmis benimle pazarlik yapip benim gibi olanlarin bir kismina (o cetelerin kurduklari mahkemelerden beraat edenlere) haklarini iade edecekmis. Arkadas hakliyim ve hakkimin zerresini birakmamaya niyetliyim. Kendi ikbalini dusunup, haklarinin bir kismini yada bir kisim khk lilari disarda birakacak sekilde yapilan muglak vaatlere inanmak, zulmun devamina onay vermek degilmidir? En temel anayasal haklarimi tartismaya acarsam ve vaz gecersem bi 20 yil daha ”bizimki gibi ülkelerde demokrasinin nasıl işlediğinden haberiniz yok sanırım” sozu aynen soylenmeye devam eder. Halk talep etmezse hakkinin tamamini, kimse konforunu bozupta getirip bi zinnik vermez.

    • Aynen katılıyorum söylediklerinize..
      Ayrıca Babacan 2012den beri yargı, hukuk ve eğitim diyor. Parti kurulduğu günden beri ilk önce hukuk devleti diyor. Yargı mensupları idari hukuk ve meclis denetiminden geçecek diyor. Ama Mehmet hoca popülistçe Babacan’ın bugünkü mahkemelerin sorunsuz ve adil olduğunu söylediğini iddia ediyor. El insaf be. yazık.

    • Ya ben de benzer bir yorum yazmistim ama gonderemedim. Bakin cemattin liderleri turkiyede olsa pazarlik yapilir yuzbinlerce khkli olmazdi. Cemaat cok esnekti ve guc dengesini akli gozetip ilerliyordu.

      Ben mehmet hocayi sevdim. Iyi niyetli. Objektif biri. Ama cemaatin ust kadrosunu elestiren ve garibanlarin sesi olan bir yerde olmasini isterdim.

      Ha cok dogrucu davutsa kanadadaki gelir esitsizligini protesto etsin. Ya da cemaat hadi kanadadaki escinsellik politikalarini elestirsin. Yapmazlar. Gucun yaninda olurlar.sonra kendilerini garantiye alip orayi burayi elestirirlwr. Ahlaklari,dinleri,vicdanlari varsa bu cemaat liderini ve ust kadrolarini cilehanelere iskencehanelere davet ediyorum.

      • ben hapse girdim kardeş , girmeyenler de girince bunun bize ne katkısı olacak ; bi anlatırmısın … Kendim gidip teslim oldum ve adaleti gördüm . Sen Ali ekmen bey hapse girdin mi , adaletini gördün mü güzel ülkemin . Burada boşboş konuşma . Adalet geldiği gün herkes gelir sen merak etme …

    • Herkesi böyle görürsek, insan kalmaz soylediklerimiz neye hizmet ediyor ona bakmak lazım, sui zann biraz fazlaca ağır basmış şu an bunun hiç bir khkliya faydası yok aksine zararı var, kimseyi aklamıyorum bu arada

  4. Sayın ÇAMAN;yazınızı okurken tüm duygularım altüst oldu.Siz de biliyorsunuz ki,bu ülkede siyaset yapmak, öyle sanıldığı gibi kolay değil.Kimsenin elinde sihirli değnek yok.Şip şak hemen her şeyi bir çırpıda düzeltme ve değiştirme şansınız ve gücünüz yok.Bir şeyin tamamını yapamıyorsan ,bir kısımını da yapma mantığı son derece yanlış bir yaklaşım.Yani,ya hep ya hiç anlayışı sağlıksız ve sakat bir anlayış.Bütününü elde edemiyorsan,azını da elde etmek için uğraşma düşünceci yanlış bir düşünce.Şöyle bir düstur var bildiğiniz gibi:”……. ,her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir “.Hele şu anda, rejimin diskurunun dışında köklü bir söylem ve eylem geliştirmeye çalışanların varacağı yer belli.Tedricilik diye bir şey var mı.Var.I zaman merhale merhale, bazı şeyleri zamana yayarak halletme yoluna gitmek gerekir.Atıptutmanın bence zamanı ve yeri değil.Olumlu söylemlerde bulunanları ve umut aşılayanları desteklemek lâzım.Bu işler hemencecik çözülecek işler değil.Tabi ki gönül ister ki,bir gecede halloluversin.Umudumuzu ve ümidimizi kaybetmedik ve kaybetmeyeceğiz.Yarın elbet bizim elbet bizimdir.

  5. Sizinle ayni fikirdeyim. Bu insanlara kesinlikle güvdn olmaz. Eminim ki bıyık altinda tis tis gülüyordur. Diyordur ki; bu herifler nasilda aldaniyor

  6. 17 25 den sonra 15 temmuzdan önce ihrac olmuş 15 temmuzdan sonra kararname ile tekrar ihraç olmuş birbkardeşiniz olarak. Şunu söylemek isterim 15 temmuzdan önce ki ihraç sürecimde makamında oturan ve daha kendine pek bişey dokunmamış benim dosyalarıma bakan hakim savcılar pek kendilerini belli etmiyorlardı ve bazı kararlarında rejimin lehine benim aleyhime kararlar verebiliyordu. O hakimlerin hepsi 15 temmuzdan sonra ihraç oldular. Allaha şükür ben kendi pozisyonumu koruyacağım diye onların yaptığı gibi yapmadım. tek bir mağdurun aleyhine karar vermedim. Mesela rejimin atadığı genel müdür bana falancaların sicil notunu düşük ver dedi ben adamı tersledim ben kendi değerlendirmemi vereceğim defim ve o personelin hepsinin sicil notunu herzaman olduğu gibi tam puan verdim. Sonuçta seçme kaliteli bir personelim vardı. O genel müdür ise bana cok düşük bir sicil notu verdi. Sonucta ne oldu ben bir sure bir sürü soruşturma ile ihraç oldum. Ve ihraça giden süreçte onların dediklerini yapanlar benim savunma surecimi zorlaştırdılar onların ise bana olan haksız soruşturmalarında onlara destek olmuş oldular. Hatta onlara doğru yapıyoruz hissiyatı verdiler. Ali babacanda böyle yapanlardan oldu. Aslanlar gibi madem doğru adamdın zamanında kendini gösterseydin ben şimdi nadıl güveneyim sana. Fakat şu yukardaki anlattığım makamını esirgemek diye o pozisyonlara düşenlerde adamı burda eleştirmesin. Açık söylüyorum cemaat in yarısı sürecin başında ortak tavır koymadı yani aslında herkes bir
    Babacandı. Kaldıki Babacan cemaate yakın biri kimliğine sahip değil.

  7. Mehmet Hocanın Babacan’a karşı şahsi bir kin güttüğünü düşünüyorum. Ne zaman Babacan konusu gelse küplere bindiğini tanıyan bilir. Bu kadar popülizm, bu kadar önyargı yakışmıyor.. İnsanları peygamber standartına tabi tutuyorsunuz. Gözümde kredibilitenizi kaybettiniz.

  8. Mehmet ve Nedim beylere bir çift uyarı da tabii ki alırlar ise ben yapayım.
    Bekara ….. boşamak kolay derler.
    Çıktıkları güvenli mekanlardan KHK lı olmadan sallamalarıda eminim çok kolay.
    Birde bu sallamaların alıcısı ve haklı tarafları da var hissiyatlara dokunan.
    Ali Babacanın kimse avukatı değil.
    Ama AKP gibi bir yapıdan öyle elini kolunu sallaya sallaya çıkıp ben “muhalifim” diye ortalıkta gezinmek ve hatta muhalefet yapmak kolay zannediyorlar.
    Ayrıca Ali Babacan ın büyük oranda KHK eşittir Cemaat mensupları algısından hareketle Cemaat e rezervi olması normal.
    Cemaatin ileri gelenlerinden birilerinin 17-25 sonrası Ali Babacan ile görüşmeleri sonrası ( içerde nasıl bir eda ve hava ile konuşmalar oldu ise artık) Ali Babacan ın “ siz hakikaten bir örgütmüşsünüz” ifadelerinden sonra bu noktaya gelebilmesi bile bir erdem ve siyasi cesaret diye düşünüyorum

  9. Arkadaşlar hep kötünün iyisine oy verdik napalım chp ye mi oy verelim diye bunlara verdik ; geldiğimiz nokta ortada, (halada oy vermiyorum iyi ki de vermemişim başka bir hata olurdu).
    Lütfen hapisten korkup ta doğruları söylemeyen insanların arkasından gitmeyin destek de olmayın . Yazara katılıyorum siz doğru yerde durun onlar doğruya gelecekler yada Allah size doğru bir kulunu gönderecektir . 15 temmuz saat 9 da vatandaştınız 4 saat sonra terörist oldunuz , merak etmeyin birgün bile çok birkaç saatte tekrar masum derler , siz doğru olun doğruda kalın yeter…

  10. Ali Babacan ve partisi bence de umut değil. Yazarın eleştirilerine katılıyorum.
    Ama bu sistem nasıl değişecek? Gökten bir sistem mi gelecek? Bugünkü Türkiye koşulları içinde birileri çözüm olacaksa onları sezebiliyor muyuz?
    Bana göre ilkesel bazda bırakın Ali Babacan´ı, hiç bir siyasetçi çare değil. Çare olan da bir süre sonra sorunun bir parçası haline geliyor. Erdoğan da her zaman böyle değildi, böyle konuşmuyordu.
    Demek istiyorum ki, bir yerde zemin diktatör çıkarıyor ve besliyorsa, toprağa da bakmak lazım. Bizde toprak müsait olmasa iş bu noktaya gelmezdi. Medya işini yapsa, aydın namuslu olsa, hukukçular adalet dağıtsa, halk mılliyetçilik ve din adına her şeyi satın almasa, rıza göstermese işler bu noktaya gelmezdi.
    Yarın öbür gün iktidar değişecek olursa bu saydığım şeylere odaklanmadan bir süre sonra yeni Erdoğanlarımız olacak sanırım.

  11. Sadik bey cemaat zaten bir örgütlü yapi. Mesela emniyet teskilatida bir örgüttür hatta devlet bile. Yani blr ideal ugruna yanyana gelmis amaclari suç islemek olmayan faydali seyler yapmak olan koordinasyon icinde olan bir topluluk örgüttür. Mesela cemaat suç örgütümü degilmi meselesi. Ve cemaate suc orgutu diyenin zerre miktari beyni yoktur. Ister kendi agziyla desin ister baskasinin hikayesi uzerinden bunh kast etsin. Herkes haddini bilecek. Bir adam cemaate orgut demisde sonra bilmem ne noktalrina gelmis erdemmis bu. Yesinler.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin