Ayhan Bilgen: HDP’nin seçime girmesini engelleyecekler

ayhan bilgen, gözaltı

2014’teki Kobani eylemleri nedeniyle 25 Eylül’de başlatılan operasyon kapsamında tutuklanan ve Kars Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ayhan Bilgen, HDP’nin seçime girme ve mali yardım almasını engelleyecek yeni yasal düzenlemenin zemininin oluşturulduğunu savundu.

Gözaltındayken, belediye başkanlığından istifa kararını açıklayan ve yeni başkanın belediye meclisi içinden seçilmesini öneren Bilgen, partisine daha önce bu yönde defalarca talepte bulunduğunu, “Kars modelini” yönetime taşımayı amaçladığını ancak HDP yönetiminin irade ortaya koymadığı için başarısız olunduğunu vurguladı.

6-8 Ekim 2014’teki Kobani eylemleri nedeniyle başlatılan ilk soruşturma kapsamında 31 Ocak 2017’de tutuklanan ancak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “hak ihlali” kararı üzerine tahliye edilen Ayhan Bilgen, 2 Ekim’de aynı dosyadan yeniden tutuklandı.

Tutuklandıktan hemen sonra görevinden uzaklaştırılması ve yerine kayyım atanması ile HDP, 31 Mart 2019 seçimlerinde kazandığı son il belediyesini de kaybetti.

Ayhan Bilgen ise gözaltındayken, “Keyfi gözaltılarla bir şehrin iradesi ile oynanmasına izin vermem. İster tutuklayın, ister serbest bırakın, gözaltı sürem bitene kadar kayyum atanmamış olursa, belediye başkanlığı görevimden istifa edeceğim” açıklaması yapması, HDP için de sürpriz olmuştu.

Bilgen’in bu süreçte dikkat çeken diğer çıkışını ise 12 Ekim’de sosyal medya hesabından yaptı ve “HDP tersine Türkiyelileşme yaşıyor” başlığıyla partisine yönelik eleştiriler yöneltti.

Ayhan Bilgen, HDP’nin aday belirleme süreçlerine yönelik de eleştirilerde bulunmuştu.

Parti içi demokrasi konusunda handikapları olduğunu belirten Bilgen, eleştirisinin devamında, “Kamuoyundaki yaygın kanaatin aksine HDP’nin genişleme sorunları Kandil, İmralı ya da geçmişte sanıldığı gibi cezaevlerinden müdahaleden çok, kendi yönetiliş biçiminden kaynaklanmaktadır. Sadece son iki kongre süreci ve aday belirleme süreçlerine kimin, neden, hangi dayatmalarla müdahale ettiğine bakılırsa sorunun tam da benim ‘tersine Türkiyelileşme’ diye tarif ettiğim kişisel hesaplarla bir siyasi mücadeleyi kontrol altında tutma eğiliminden kaynaklandığı görülecektir” değerlendirmesini dile getirdi.

Partisiyle yollarını ayırıp ayırmayacağı da merak edilen Ayhan Bilgen, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden, BBC Türkçe’nin sorularını cevapladı.

Parti yöneticileriniz, milletvekilleriniz ve sizi de kapsayan 6-8 Ekim Kobani eylemleri dosyası kapsamında ikinci kez tutuklandınız. Son operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz, nasıl sonuçlar doğurabilir?

6-8 Ekim Kobani eylemleri ile ilgili etkin bir soruşturmanın yapılması, özellikle kaybedilenlerle ilgili, balistik incelemeyle suçluların cezalandırılması, hem adaletin gereği, hem de bir dönemin aydınlatılması açısından önemli ve gereklidir. Ancak bu sürecin hukuki boyutundan çok siyasi boyutunun öne çıktığı çok açıktır. HDP’ye yönelik kapatma değil, ama muhtemelen seçime girme ve mali yardım almayı engelleyecek yeni yasal düzenlemeler için zemin oluşturulduğu kanaatindeyim. Bu dosyadan yargılanan eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile ilgili karara gitme, usul eksikliklerini azaltmak için de MYK üyelerini sürece dahil ederek “odak olma” pozisyonunu öne çıkarma eğilimi gözükmektedir. Ben süreci “derenin taşı ile derenin kuşunu vurma” olarak değerlendiriyorum. Demokratik mücadele zeminlerine olan inanca darbe vuruluyor.

‘Yeniden tutuklanmam kayyum atanmasına gerekçe yapıldı’

Kobani eylemleri nedeniyle daha önce de tutuklandınız ancak Anayasa Mahkemesi, bunu “hak ihlali” gördü ve cezaevinden tahliye oldunuz. Şimdi yeniden tutuklanmanız için gösterilen yeni deliller ve suçlamalar nedir?

Aynı fiilden dolayı iki kez ve ayrı mahkemelerde yargılanmak elbette hukukun en temel ilkelerine aykırıdır. Yeni ek deliller diye dosyaya konulan benimle ilgisi olmayan bir itirafçı beyanı ile basın ve sosyal medya haberleri. Karartılabilecek yeni bir delil olmadığı gibi görevimin başındayken kaçma ihtimali yokken, Anayasa Mahkemesi’nin tahliye kararına rağmen yeniden tutuklanmam Kars Belediyesi’ne kayyum atamanın bir gerekçesi yapılmıştır. Sosyal medya mesajları ve bağlamından koparılan haberler dışında parti sözcüsü olarak yaptığım basın açıklamaları, ifade özgürlüğü bağlamında ele alınması gereken eleştirel düşüncelerimdir. Suriye’de IŞİD’in verdiği ve o dönemin Suriye politikalarındaki yanlışların Türkiye’nin güvenliğini de tehdit edeceğine yönelik uyarılarımdır. Hiçbiri kimsenin talimatlarıyla yapılmamış, partinin ya da kişisel görüşlerimin paylaşımıdır.

Başta CHP olmak üzere, DEVA Partisi, Gelecek Partisi dahil, muhalefet partileri ilk kez sizin de tutuklandığınız soruşturmayı “siyasi operasyon” olarak nitelendirerek, ortak tepki gösterdi. Muhalefetin bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

HDP’yi kriminalize etmeye yönelik her algı operasyonu, aynı zamanda tüm muhalefete yönelik mesaj içermektedir. Muhalefet partileri, hem gözaltı uygulaması, hem Kars belediyesine kayyum atanması karşısında demokratik duyarlılıkla hareket etmiştir. Bu beni, arkadaşlarımı ya da HDP’yi savunmaktan önce, hukuk ve demokrasiyi savunmaktır. Demokratik değişimi savunmaktır.

Gözaltındayken, belediye başkanlığından istifa kararı aldığınızı açıkladınız. Neden partinizde de şaşkınlık yaratan öyle bir kararı alma gereği duydunuz?

Milletvekilliğimin bitişinden sonra hakkımda açılan çok sayıda dava dolayısıyla benden dolayı Kars’ın cezalandırılmasını önlemek için istifa ederek Meclis’te uzlaşan partilerle yeni başkan seçilmesi talebimi, daha önce de defalarca genel merkez yöneticilerine ilettim. Ne yazık ki bu konuda bir irade ve karar gelişmediği için bunu geç de olsa tek taraflı irade beyanı olarak sergilemek zorunda kaldım. Kayyum atanmamamış tek il belediyesi olan Kars’ta 1,5 yıl boyunca yakaladığımız uzlaşma tavrı, yeni bir formülle meclisten başkan seçilmesini sağlayabilirdi, ama başaramadık.

HABERİN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin