ATO golüyle Gökçek efsanesinin sonu geldi [Haber-Analiz: Sefer Can]

Melih Gökçek, Ankara Ticaret Odası seçimlerini kaybetti. Babasının uzun soluklu projelerinin bir parçası oğlu Osman adaydı. Dolayısıyla gol başkanın kalesine yazıldı. Bileğini büken kişinin Emine Erdoğan’ın akrabası olması işin rengini değiştiriyor. Eski yönetimin istifaya zorlanma sürecinde Gökçeklerin etkin olduğu biliniyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan devreye girmeseydi, veliaht prens Osman’ın seçilmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Küçük Gökçek, milletvekili adayı yapılmayınca ‘Allah istemedi’ şeklinde yorumlamıştı. Herşeyi yaratanın Allah olduğuna inanıyoruz ama beşerin iradesi de var. Ve engelleyici beşer iradesinin kim olduğu meçhul değil. Aynı irade baba Gökçek’in Belediye başkanlığını da hep son dakikalarda onaylayarak memnuniyetsizliğini açıkça gösteriyor.

1994’TE BAŞLAYAN YARIŞ

Erdoğan ve Gökçek birlikte yıldızlaştı. 1994 Yerel Seçimlerinde Refah Partisinin patlamasının sembolleriydiler. İstanbul ve Ankara’yı almaları merkez siyasetinde ve laikçi kanatta şok etkisi yapmıştı. Erdoğan, Milli Görüş geleneğinin çocuğuydu. Tabanda etkisi fazlaydı ama Erbakan Hoca onun kontrol altında tutulması gerektiğine inanıyordu. Nitekim korktuğu başına geldi, “ders kaçkını talebe” partiyi böldü; hatta yok etti. Melih Gökçek ise Yeniden Milli Mücadele grubunun ‘abi’lerindendi. Aykut Edibali’ye baş kaldırıp ayrılanlardandı. Bir müddet Ülkücü takıldıktan sonra ANAP’ın saflarında konumlandı. Yükselen RP trenini erken farkedip ona atladı. Erdoğan, kendisine ‘ev danası’ muamelesi çekilmesinden ve dışarıdan gelenlere  gösterilen abartılı ilgiden rahatsızdı. Ancak Gökçek’e karşı dikkatli olmasının asıl sebebi onun da kendine dair kariyer planlarını farketmesiydi. AKP kurulurken de bu perde ardı mücadele gözden kaçmadı. Gökçek önce kendi projesi için nabız yokladı. Bu arada eski dava arkadaşları Hüseyin Gülerce ve Ahmet Taşgetiren, Erdoğan’ın muhafazakar siyaset ve ülke için risk olduğuna dair yazılar kaleme alıyordu. Sonunda bir uzlaşma yolu bulundu, Gökçek partiye en son katılanlardan biriydi. Erdoğan’ı ise Abdullah Gül ve Bülent Arınç ikna etmişti. Yekpare Milli Görüş izleniminin seçmende ve zinde güçlerde negatif etki yapma ihtimali onları düşündürüyordu.

ERDOĞAN SULTAN, GÖKÇEK ANADOLU BEYİ

Erdoğan kendisini Osmanlı sultanı bildiği kadar Gökçek’i de ilk fırsatta alternatif imparatorluğunu kurmaya hazırlanan Anadolu beyleri gibi görüyor. Onun da veliaht yetiştirmesine, futbol takımı ile rekabete girmesine hep bu gözle bakıyor. Kendilerini paralasalar da eski Milli Mücadeleci gazetecileri uçağa bile almıyor, hep dış sofada bekletiyor. Cumhurbaşkanı, güçlenmesiyle doğru orantılı artan bağlılık gösterisine sadece inanmış görünüyor. Sadakat ile yalakalığı ayırt edebilecek kadar siyasi zekası var. Onu hep kontrol altında tutuyor ve alanını genişletmesine izin vermiyor. Oğlunun milletvekili adaylığı ve ATO Başkanı olma hevesine bunun için set çekti. Basketbol Federasyonu başkanlığını dahi kimseye bırakmayan Erdoğan’ın ATO’dan feragat etmesi beklenemezdi. Gökçek ise bu denemelerle yenilgiyi tamamen kabullenmediğini mesajı veriyor. Ayrıca kendisi için bir şey isteme zamanı geldiğinde kullanacağı koz biriktiriyor. Şunları engellediniz bari bunu verin diyecek.

Gökçek, oğlu üzerinden gücünü de test ediyor. Tabirimi mazur görün mayın eşeği olarak kullanıyor. O eski halinden eser kalmadığını kabullenecek mi? Bilmiyorum. Ancak gerçek bu. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Ankara bürokrasisine, bilhassa yüksek yargıya gösterdiği ‘kolaylıklar’ Gökçek’i vazgeçilmez kılıyordu. FETÖ bahanesiyle bürokraside yapılan tasfiyelerden en fazla etkilenenlerden biri o. Erdoğan siyasetten tasfiye olmadığı müddetçe Melih Gökçek için istikbal karanlık. Gül ve Arınç’ı yemiş birinden farklı bir tavır o da beklemiyordur.

Haftanın fıkrası ise oğul Gökçek’in yenilgiden ‘FETÖ’yü sorumlu tutması. En çok da Erdoğan gülmüştür bu fıkraya…

gokcek1

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin