Aslı Erdoğan, Şahin Alpay yüzünden mi tutuklandı? [SEFER CAN]

12 Eylül 1980 kanlı darbesinin lideri Kenan Evren, adaletini anlatmak için “bir sağdan bir soldan astık” demişti. 16 Temmuz darbecileri de aynı geleneği sürdürüyor gibi. Şahin Alpay’ı FETÖ’den tutuklamışlardı; şimdi Aslı Erdoğan’ı PKK’lı diye içeri attılar. Böylece ne kadar eşitlikçi davrandıklarını göstermiş oldular.

Ayrıca “gerçek terör örgütü günde üç eylem yapıp 15 kişi şehit ediyor. Ona dokunmuyorlar, FETÖ diye kurban bağışlayıp zekat veren ev hanımlarını, işadamlarını, yetmişlik ihtiyarları topluyorlar.” Eleştirilerine cevap verdiler.

Darbeci mantığı hiç değişmiyor. Olan Erdoğan ve Alpay gibi ülkenin yüz akı aydınlara oluyor. Alpay tutuklandığında esirgenen güçlü tepki, Aslı Erdoğan’ın sonunu hazırladı. Bugünkü cılız tepkiler de bizi bekleyen başka kıyımların habercisiydi. Nitekim Yavuz Baydar hakkında gözaltı kararı ve evine polis baskını gecikmedi. Baydar’la birlikte 35 gazeteci daha aranıyor. Necmiye Alpay tutuklandı.

YAŞLAR-KURULAR-MEŞHURLAR

Haklarında takibat yapılan gazeteciler, yaşlar-kurular ve meşhurlar olarak üçe ayrılıyor. Ayırımı belirleyen ölçüt suç değil, mensubiyet. Kurular, suç işleyip işlemediklerine bakılmaksızın cezayı hak edenler. Hizmet Hareketinin medyasında yöneticilik yaptıysan, geçmişinin ve yazdıklarının bir önemi yok. FETÖ’cü damgasıyla en karanlık zindanlara atılmaları gerekiyor. Pek çok AK Partili’nin bile “dur bakalım” diye kuytuda beklediği darbenin ilk saatlerinden itibaren demokrasinin yanında yer almış olması bile sonucu değiştirmiyor.

İkinci grup ise yaşlar yani yanmaması gerekenler. O medyada çalışmış olsalar, herkes gibi maaşlarını Bank Asya’da açılmış hesaplar üzerinden alsalar da suçlanmamalı onlar. Kimi solcu, kimi liberal, kimi başka cemaat mensubu… Kurularla aynı şeyleri yazmışlar; birlikte AK Parti’nin kapatılmasına karşı çıkılmış, ülke demokratikleşsin diye referandum desteklenmiş, sivil anayasa umuduna inanılmış… Liste uzayıp gidiyor.

YAVUZ BAYDAR RASTGELE SEÇİLMEDİ

“Hayır onları değil diğerlerini götürün!” diyenler ülkeyi yakan ateşe odun taşıdığını fark etmiyor mu? Çemberin daraldığını ve sıranın kendisine gelmek üzere olduğunu görmüyor mu? Denetim mekanizmalarını sıfırlamaya odaklanmış iradenin, bütün farklı sesleri susturacağını anlamak için kahin olmak gerekmiyor.

Medyaya önleyici müdahale yapılıyor; problem olacak isimler önceden enterne ediliyor. Bunun için dokunulmaz görünenler bilhassa hedef alınıyor. Bir de yaş-kuru ayrımı yapmadan, çifte standart uygulamadan dik duranlar, ‘ibret-i alem’ için linç ediliyor. Yavuz Baydar bu bölümdekilerin başında geliyor. Şahin Alpay kadar Ali Bulaç’a da sahip çıkıyor. Aslı Erdoğan’ın tutuklanmasına itiraz ettiği gibi, eşinin Bülent Korucu’nun yerine hapse atılmasına da sesini yükseltiyor. Baydar sustururlarsa medyadaki bir kalenin daha düşeceğini biliyorlar.

Üçüncü grup meşhurlar… Atilla Taş’ın gündem olduğu kadar en iyi Ankara gazetecilerinden biri olan Ömer Şahin’den söz edilmiyorsa gazeteciliğin helvasını yemenin zamanı gelmiş demektir. Aslında helvayı da hak ettiğimiz söylenemez, ham çökelek neyimize yetmiyor?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin