AKP’de çözülme ve gözdağı!

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Erdoğan’a güven ve destek sürekli düşüyor. Artık “O iyi, ama çevresi yanıltıyor!” argümanları da satın alınmıyor. Millet açlıkla, yoklukla, işsizlikle sınandıkça tepkiler Erdoğan’a yöneliyor. İnsanlar “Hapse atarsa atsın” deyip konuşmaya devam ediyorlar. Temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlananlar, kaybedecek şeyi olmayanlar cesaret kazanıyor. Erdoğan, “Ekonominin sorumlusu benim, ben ekonomistim!” dediği için, ekonomi bürokratlarını, bakanları harcasa da hedef olmaktan kurtulamıyor.

Erdoğan Türkiye’sinde her alanda çökme, çözülme, çürüme var. Bunu herkes görüyor ve bir çıkış, umut arıyor. Erdoğan’ın hamaseti, hitabeti, vaatleri şimdilerde insanlara bir şey ifade etmiyor. Muhalefetin inisiyatif alması AKP’den kopuşu hızlandırdı. Yaklaşık 6 aydır Erdoğan gündem belirleyemiyor, cevap yetiştirmekle meşgul. Kılıçdaroğlu’nun bürokrasiyi uyarması, enflasyonu maniple eden TÜİK’e ziyareti etkili çıkışlardı. Geçen hafta içinde yapılan Mersin mitingi coşku ve heyecan uyardı. Zira insanlar mitinge, CHP’ye destek olmaktan öte AKP’den nefret ettikleri için gidiyor. Son dönemde insanları birleştiren en önemli konu AKP karşıtlığı. Herkes Erdoğan’ın ülkeyi hızla uçuruma sürüklediğini ve “dur!” demek gerektiğinin farkında. Her geçen gün hem muhalefetin hem de halkın Erdoğan’ın gönderilebileceği konusunda umudu artıyor.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Erdoğan’dan nefret, AKP’nin erimesi, AKP içinde endişe, telaş ve çözülme şeklinde kendisini gösteriyor. Bürokrasi AKP’nin gideceğini satın aldı. Artık Ankara’da bürokratların, memurların dini jargonu bırakıp seküler dile döndüğü ifade ediliyor. Parti içinde de giderek yükselen homurdanma, rahatsızlık var. Pek çok AKP’li siyasetçinin araç devrilmeden inmenin yollarını aradığı, AKP sonrasına göre konum belirleme telaşında olduğu biliniyor. Paralarını yurt dışına çıkaranlar, oturum alanlar, AKP ile yolunu ayırmak isteyenler yükselişte. Erdoğan ve avanesi sarayda, kurdukları sahte cennette huzursuz. Bu çözülüşe çare düşünmek zorundalar. Ama Erdoğan mafyatik bir kafaya sahip olduğu için çözümü korkuyu büyütmekte, baskıyı artırmakta görüyor. Dıştaki nefretten öte, içte çözülme eğiliminin Erdoğan’ı daha çok rahatsız ettiğini düşünüyorum. Buna karşı çok defa deneyip sonuç aldığı sopayla, tehditle “terbiye” etme yöntemini kullanacağı anlaşılıyor. AKP’den ayrılmayı düşünenlerden veya ayrılanlardan bazılarını “FETÖ”den hapse atarsa çözülmeyi durduracağını sanıyor.

Gazeteci Said Sefa, Erdoğan yargısının DEVA Partisi’ne operasyon yapacağını iddia etti. Bir itirafçının ifadesinden hareketle Ali Babacan’a yönelik sürdürülen soruşturmanın belgelerini paylaştı. Ayrıca Said Sefa’nın paylaştığı belgede Erdoğan’a mutlak biat konusunda ayak sürüyen eski bakan Faruk Çelik’ten Bülent Arınç’a, hukukçu Osman Can’a, Merkez Partisi başkanı Abdurrahim Karslı’ya kadar çok kimsenin adı geçiyor. DEVA Partisi’nden Metin Gürcan’ın “casus”luktan tutklanması böyle bir projenin ipucuydu.

AKP her açıdan dökülüyor. Milletvekillerinin bloklar halinde AKP’den kopması konuşuluyor. Erdoğan DEVA Partisine ve halen AKP’de siyaset yapan ama kendisini sorgulayan kimselere operasyon yaparak hem muhalif oluşumları karalamak, hem de içerden sorgulayanlara gözdağı vermek istiyor. “Ayrılmayı düşüneni yakarım!” diyor.

Erdoğan korkusuyla titreyen siyasetçiler, gazeteciler, toplum önderleri! “FETÖ” Erdoğan’ın uydurduğu iftiradır-kurgudur demeyip nefret söylemine katkı verdiniz. Erdoğan’ın şerrinden onun söylemlerini tekrar ederek kurtulamazsınız. Aksine haysiyetinizi de yitirirsiniz! Zulüm düzenine, “FETÖ” söylemine adam gibi karşı çıkın! Yoksa Erdoğan sizleri de o çuvala atıp karalayacak!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. FETÖ söylemine karşı çıkmaya hiç niyetleri yok sayın hocam, sorry. Aksine Ali Babacan bugün tutuklansa yine “FETÖ’cüler beni tutukladı” diyecek. Selahattin Demirtaş bile savunmasında öyle demedi mi?

  2. Akp nin gideceği çok açık net. Lakin, Akp nin çekirdek halkalarının, onlarındaki halkaların başına neler geleceği aslında şu an Erdoğanın yaptıklarıyla ilgili.

    Geçen gün, sokak röportajında vatandaşın biri, makulce ekonominin kötü gittiğini anlatınca AKp li bir vatandaşa, adam o an ikna oldum demiş, hemen ardından da, gülerek biz çook gördük böyle lafları demişti. Ardından telefonunu çıkar deyince, bir vatandaşta, telefonu ağzına sokmaya çalışmıştı. Bu hiddetti, şiddetti.

    İşte değerli hocam, Erdoğan şiddetlendirdikçe ortamı, gerdikçe, muhalif kanadın tepkileri de artık fiziki boyutlara ulaştı. Demem de o zaten, Erdoğan eğer öyle yada böyle kan dökerse, bu olay, gariban vatandaşa kadar yansıyacak gibi görünüyor.

    Fatih Tezcan gibi tipler üzerinden görülen, Akp nin şiddete meyilli olduğu. Buradan hareketle, gözlemim şu. Erdoğan şiddete başvuracak, bu nedenle de, Akp sonrası merkezde yer alan ve ondan nemalanan birkaç halka dışında kimseye yansımayacak bir olayın çok daha geniş halkalarla Akp ye yansıyacağını düşünüyorum. Gerçek anlamda hepimizin rahatlıkla suçlu diyeceğimiz birkaç yüz suçlunun yargılanması ile netilenebilecek bir durum, Erdoğanın suça teşvik etmesiyle, şiddete sarılmasıyla, zannediyorum, ölçemeyeceğimiz bir boyuta yansıyacak.

    Akp yönetiminin bence düşünmesi gereken nokta bu. Erdoğanı durdurmazlarsa, şiddete sarılırsa Akp, bunun zararını ülke çekmekle birlikte, ondan çok daha fazlasını geniş Akp yönetimleri, veya görünür Akp anıcıları çekecektir.

    Erdoğanın dizginlenmesi, teskin edilmesi elbette mümkün değil, yandı gülüm keten helva noktasında, ya hep ya hiç seçeneğinden bir başkası yok Erdoğan için, suçları, ailesini aşmış, akrabalarını, dostlarını, çevresini sarmıştır.

    Ayrıca Erdoğanı tansiyonu düşürtmeye yönelik yakın çevresinden adım atıldığını da düşünmüyorum. Erdoğan şu an Beşşar Esad konumunda. Beşşar Esadı çeviren o rejim unsurları, askeri, sivil bürokratik unsurların da ölüm kalım mücadelesi olduğu için, Beşar Esad da aslında bir şekilde Şam daki sarayında tutsak durumda. Erdoğan o durumda olmasa da, daha esnek, güçlü olsa da etrafına karşı, etrafındakiler olmadan da birşey yapamayacağı için, onların direktiflerine de bağımlı durumda. Dolayısıyla, bir kısır döngünün içinde memleket.

    Tek dileğim, tavsiyem, Erdoğana, Akp lilere, şiddete bulaşmamaları. Eğer, halkı tahrik ederek prim yapma ve oradan yeniden psikolojik üstünlük ile birşeyler çevirmeyi planlıyorsa, bu çok tehlikeli bir oyun derim. Bunun ucu bucağını kimse ölçemez. Ülke de kardeş kavgasının bitmesine, tezkine ihtiyaç var.

    Sanırım bu konuda, en çok iş muhalefete düşüyor. Erdoğanın kaybedecek bir şeyi yok, ama muhalefet, birbiriyle kavga etmiş, küsmüş, kızgın birbirine olan toplumu yönetemezde. Alttan almaya, yapıcı konuşmaya, pasif gibi de görünse aklı selim durmaya ihtiyaç var.

    Aklı selim, Erdoğan iktidarının en hızlı şekilde gitmesini değil, vatana, millete en az zararı vermesini gerektiriyor kanaatimce. Bu nedenle,, ekonomik kriz, ekonomik felakete dönüşse dahi, zamana yaymak, Akp lilerinde gözünün önünde, bu işin gitmeyeceğini göstermek, Erdoğanı bir başına bırakmak sanki daha mantıklı. Üstelik, kardeş kavgası değil dayanışmasına dönüşür. Bugün Erdoğanın yanında duran yığınlar, vatandaş olmaya, birey olmaya başlarlar ekonomik sıkıntıyla birlikte. Yok dense de öyle olacağı görülüyor.

    Bu nedenle, muhalefete çok iş düşüyor. Akp, Erdoğan gidici belli. Lakin, bunu en az zararla ülke atlatmalı. Kardeşliğe, dostluğa memlekette helal gelmemeli. Bu kadar sabretti toplum biraz daha sabretmeli.
    Umarım bu süre zarfında Erdoğan şiddete başvurmaz.

  3. Değerli hocam, Ergenekonla ortaklıkları, Bahçeli ile birliktelikleri biraz yol, yordam, strateji öğretti mi AKP liler bilmiyorum Ama bir anımı paylaşayım.

    2015 lerde, Ankara da etkili bir gazeteci bana şunu söylemişti:

    “Ben bu adamların think-thank tarzı yapılarına, oluşumlarına da katıldım. Mesela, bir sorun var, diyelim ki kapı açılmıyor, ne yapacağız diye sorsalar, e açılmıyorsa e hadi kıralım girelim, balyozla satırla söküp atalım kapıyı duvardan”

    Bu onların think-thank i üstelik, bunların ileri akıllıları böyleyse, aklı-ı evvelleri ne haldeler siz düşünün. O nedenle, Ergenekondan birşeyler öğrenmişlerse belki bir yol yordam belirliyorlardır diyorum. Yoksa,emin olun bunların akıllarında, yıkmaktan, kırmaktan, dökmekten başka bir şey geçmez. Maharetli de değiller.

    Ha bu arada, adamlar çok güçlü vs de değiller, dünün Varoş tiplemeleri, bugün Erdoğancı oldular elleri para gördüler diye yiğitleştiklerine bakmayın. Erdoğanın tek güç gösterisi, Cemaati dövmekle olmuştu. Masum insanları, fitnelikleriyle, Ergenekonun yardımıyla dövdüler. Erdoğanın, Akp nin gerçek bir delikanlılıkları yok kısaca.

    AKP nin kapatılma dönemini hatırlayın, muhakkak siz de duymuşsunuzdur, Erdoğan 3 gün kenara çekilmişti, samimiyetine inandığım anlatanlar şunu demişti, Erdoğan kenara çekilmiş, hüngür hüngür ağlamış, bu iş artık bitti diye.

    Yani, Erdoğanın yapısı partisine kapatma davası açıldığında hüngür hüngür ağlama ise, şu an ülkede oynadığı bu büyük oyunun ufacık ama ufacık sekmesi ve kendine döneceğine yönelik emareleri olması durumunda, çok iddialıyım, zırıl zırıl ağlayacaktır. Kasımpaşalı ayağı cemaati dövmeye yeter.

    Bu sefer, ,Erdoğan gerçekten çok sıkı rakiplerle karşılaşıyor. Akp lilerde. Artık, telefonu, gariban Akp lilerin ağzının içine sokan tipler çıkmaya başladı ki, Erdoğan, bu klasik blöfleriyle bu sefer gidemeyecek belli ki. Bağırıp çağırmakla değil, gerçekten er meydanına doğru yaklaşıyor sanki. Yetkiler elinde olduğu için, elin evladını kıydırmaktan çekinmez, emirleriyle de, dediğim gibi, bir sekerse bu planı, ketenpereye bir getirilirse, işte o gün zırıl zırıl ağladığına şahit olacağız. Buna adım gibi eminim. Çakma Kabadayının mumu, yalancının mumundan farksızdır, kaldı ki, karşımızdaki her iki meziyete de sahip.

  4. Sanki biraz hayal satıyoruz gibi geliyor. AKP hala birinci parti. Velev ki CHP kazansa sıkıntılarımız bitecek mi?
    Bizi bile bile AKP’nin önüne atan zihniyetle nereye kadar gidilebilir ki?
    Ümitsizlik olarak görülebilir ama tünelin ucu görünmüyor!
    Cemaatin en büyük entellektüelerinden biri olarak görülen Mahmut Hoca’ya kalsa zaten AKP 2014 Martında gitmişti. Ya sonuç?
    Hayalci olmak yerine gerçekçi olsak daha iyi olmaz mı?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin