Ah bizim iflah olmaz entelijansiyamız!

Işıl Özgentürk ve Musa Orhan

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Bugün ülkenin içinde bulunduğu berbat iklimin gizli aktörlerinden biri de, muktedire muhalif olan ancak, hal ve tavırlarıyla iktidarın ekmeğine her gün yağ süren seküler entelijansiyadır. 

Cumhuriyet, Birgün, Sözcü gibi gazetelerde su yüzeyine çıkma imkanı bulan bu kesimin bidayetinden beri Anadolu insanına midesi kalkarak bakması, kendi kültürel kodlarını reddetmesi ve küçümsemesi bir Aydın hastalığından çok ötede ülke geleceğini perişan eden bir marazdır. 

Epey zaman önce Emre Kongar isimli bir akademisyenimiz aklı sıra Ramazan Bayramı’nın esas isminin Şeker bayramı olduğunu ispatlamak için ekranda kendini paralamıştı. Kongar’a göre bayramın din ve dindarlıkla en ufak bir ilgisi yoktu ve kendi çevresi yıllardan beri bu bayrama Şeker Bayramı diyordu.

Mehmet Barlas ki o zaman bu kadar yalakalığa bulanmamıştı henüz şu cevabı verince Kongar ‘mınım mınım” diyerek susmuştu: 

“Belki de biz şehirlerde şeker diyoruz ama Anadolu insanı yüzyıllardır Ramazan Bayramı diyordur!”

Mevzumuz bir dini bayramın ismi değil. Bir isim üzerinden bir entelektüelin kendi toplumuna yabancılaşması ve adeta bir oryantalist hoyratlığıyla meselelere bakışı. 

Cumhuriyet gazetesinde Işıl Özgentürk’ün kaleme aldığı bir yazı ülkenin içinde bulunduğu entelijansiya bataklığının çok net bir göstergesiydi adeta. 

Yazının başlığı şu: 

“Porno çukurunda debeleniyoruz!”

Hani başlığa bakınca denetimsiz internet üzerinden çocukları bekleyen tehlikeden filan bahsedeceğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz. 

Yazar bir iki örnek ve birkaç arkadaşından duyduğuna göre şu kanaate varıyor: 

“Ülkenin doğusu o kadar geri, o kadar yobaz, o kadar ilkel ki, en büyük ahlaksızlıklar orada yaşanıyor!”

Evet ana fikri bu yazının. 

Mesela yazısında şöyle bir bölüm var: 

“O bölgeyi çok iyi bilen, bir öğretmen dostum şöyle anlatmıştı: “Buralarda kız çocuklarına hiç değer verilmez, babalar kız çocuklarını çocuktan saymaz, onlar okutulmazlar, mal gibi satılırlar. Mirastan onlara hiçbir pay düşmez. Herhangi bir beceri edinmeleri, yaşamlarını kendi ayakları üstünde sürdürmeleri için hiçbir yardım almazlar. Bu durumdaki genç kızların iki seçeneği vardır: Ya dağa çıkmak ya da kentlerinde görev yapan asker, bürokrat biriyle evlenerek kurtulmak. Bu nedenle pek çok genç kız umutsuzca kendini kandırır, evlilik hayalleri kurar ve ansızın bürokrat, asker bir başka bölgeye tayin olur gider. Çoğu bekâretini kaybetmiş genç kızlar için intihar, bir kurtuluş olur.”

Baştan sona uzaktan, taraflı ve dümdüz bir bakışla, bir entelektüele yakışmayacak zihinsel sefaletle kaleme alınmış yazıda şöyle bir mantık sorunu da var:

Batman şehri özelinde Doğu ve Güneydoğu’yu yerin dibine sokan, tamamını ahlaksız hiçbir değeri olmayan, tefessüh etmiş bir toplum olarak gösteren yazıda, Tecavüzcü ve zanlı Batmanlı, hatta Doğulu bile değil. Sosyal medyada bol bol “Bozkurt işareti” fotoğraflar ile biliniyor. Mağdurdan yola çıkarak bir bölgeyi aşağılıyor Özgentürk ve her faşistin ilk cümlesine sığınarak “Bölgeyi çok iyi bilen arkadaşım anlattı…”

Sanki Batman şehrinden değil de, Batman çizgi romanındaki Gotham kentinden bahsediyor gibi kendinden de emin hanımefendi, “Buradaki babalar kızlarını parayla satıyorlar!”

İnsafınız kurusun e mi!

Işıl Hanım geçtiğimiz yıl Ocak ayında ‘Yeni kuşak türbanlılar’ ile yine Anadolu insanını hedef almış, “miş-mış”lı ifadelerle ahkam keserek toplumun kahir çoğunluğunu aşağılamıştı. 

Hatırlayalım: 

“Türbanın nereden geldiğini bilmiyorlar. Kuran’da yazıp yazmadığını bilmiyorlar. Onlara türbanın Sümerlere dayandığını, bu uygarlıkta zengin ailelerin ilk kızlarını fahişelik görevi yapmaları için belli bir süre tapınaklara yollamak zorunda olduğunu anlatıyor, halk karıştırmasın diye de bu kızların başını örtmesinin zorunlu kılındığını söylüyorum. İlk baş örtünme onlarda, ardından Yahudiler de bu geleneği değiştirerek almışlar ve kiliselerde yaşayan rahibelerin bu biçimde örtünmeleri herkes tarafından kabul edilmiş.”

Sümerolog M. İlmiye Çığ’ın akla ziyan uydurmalarını tarihi hakikat gibi algılayıp onun üzerine hüküm vermek bir yana, gerçek olsa bile bugün örtü kullanan insanlara –afedersiniz- “Fahişe” demek bir aydın sefaletinden başka bir şey değildir!

Işıl Özgentürk, Emre Kongar gibi sözüm ona şehirli batılı entelijansiyansının bu ülkeye verdiği zarar sadece böyle fikir düzleminde değil maalesef. Kendi toplumuna yabancı bu güruh AKP gibi siyasal İslamcı iklimin yeşermesine ve ülkeyi zehirlemesinin gizli öznelerinden maalesef…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin