‘Af’la ilgili sorular ve cevaplar

YORUM | RAMAZAN FARUK GÜZEL*

“Af çıkacak mı, çıkacaksa ne zaman çıkacak, kimleri kapsayacak?” gündemi en çok meşgul eden ve cevabı internette en çok aranan soru bu…

Özellikle şu son üç yıl içerisinde o kadar çok insan cezaevlerine dolduruldu ki, artık koğuşlar yeni adam alamaz vaziyette! 7 kişilik koğuşlara 30-40 kişi yerleştiriliyor, insanlar yerlerde yanyana yatıyor, merdiven altları bile dolu! Ve bu insanların ekseri siyasi suçlu. Böyle olunca da af beklentisi, toplumsal bir uzlaşı umudu herkeste.

Yargıtay açıklamasına göre, 31 Aralık 2018 tarihi itibariyle derdest (devam eden) toplam dosya sayıları şöyle:

– Yargıtay Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu’nda 224 bin 11,

– Ceza Daireleri ile Ceza Genel Kurulu’nda 282 bin 330,

– Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 435 bin 496,

– Genel toplam itibariyle 2018 sonunda Yargıtay’daki derdest dosya sayısı 941 bin 957 adet.

“Af” ile ilgili konuşan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise kurumsal bir görüş olmamakla birlikte şahsen affa karşı olduğunu söyledi. Ancak, “Belki infaz sistemindeki cezaevinde kalma süresi yüzde 50’lere çekilebilir, daha adil bir çözüm olur.” diye de açık kapı bıraktı. Gerçi bıraksa ne bırakmasa ne, siyasi irade, iktidar, daha doğrusu Erdoğan “Olacak” derse, otomatik olarak olacak. Tabii ki onun keyfine göre.

Şimdi “Af meselesini enine boyuna ele almaya çalışalım. Bunu da soru ve cevaplar şeklinde yapalım.

“AF MESELESİ” NEREDEN ÇIKTI?

Haddizatında Erdoğan iktidar sıkışmış vaziyette. Tulumbada su bitti! Sarayın ihtiyaçları bitmek bilmiyor, o yüzden de sürekli olarak kaynak gerekiyor. Çin, Katar, S.Arabistan derken şimdi borç için AB ülkelerinin kapısına dayandı. Çözüm için dense de IMF’ye kesinlikle yanaşılmaz, zira ekonomiyi bu uluslararası kuruluşa teslim etmeye kalksalar bütün hesapların kontrolü onlara geçecek.  Her istediğinde “Damat, ordan bana 1 milyar Dolar yolla bakalım, yeni bir uçak daha alacağım da..” diyemeyecek… O yüzden o alternatifi geçiniz.

Batı ülkelerinden borç istiyorsunuz, AB müzakeleri durmuş vaziyette. Siz “para” dedikçe, onlar size içerideki gazetecileri, on binlerce tutukluları hatırlatıyor, ağır insan hakları ihlallerinden, AİHM’i hınca hınç dolduran hak ihlalleri davalarını hatırlatıyorlar. O yüzden de, bu talepleri de dikkate alarak bir şeyler yapmalı.

Öte yandan 31 Mart’ta yapılacak seçimlere de sayılı günler kaldı; 1 ay var. Kekler, çaylar havada uçuşuyor, tanzimde ucuz meyve-sebze kuyrukları devam. Hani her seçim öncesi bir de “zulüm cenderesi az gevşetilecek, hele bir el atın” söylentisi ve beklentisi de yayılıyor ya…

“Af” deniyor ama bir çok insan buna haklı olarak tepki de gösteriyor; “Af, suçlu olanlara verilir, ben suçlu değilim ki! Af değil, masumluğumun tescilini istiyorum.” Ama her ne olursa olsun af ivedilikle çıkmalı, hem de herkesi, özellikle de siyasi tutuklu ve hükümlüleri kapsamalı.

AF FİKRİ NE ZAMAN- NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Hatırlarsanız af konusunu ilk MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gündeme getirmişti, mafya lideri Alaattin Çakıcı ile yaptığı görüşme sonrasında. Bahçeli “MHP olarak af yasası ile ilgili teklifi Meclise verdik. Mecliste Adalet Komisyonu’nda görüşülmesini bekliyoruz” demişti..

MHP’nin 8 maddeden oluşan teklifinin adı “Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinden Şartlı İndirim ile Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifi”.

Teklinin gerekçesinde, “16 Nisan 2017’de yapılan halk oylaması ile Anayasa değişikliğinin kabul edildiği, 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri’nden sonra Anayasa’da yapılan (yönetim reformu) değişikliği ile de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği” hatırlatılıyor ve ülkede siyasal anlamda köklü bir değişiklik meydana geldiği için “genel bir barışmayı gerekli kıldığı” vurgulanıyordu. Ki, öz itibariyle bu sonuna kadar doğru!

Gerekçede ayrıca, “ülkede yıllar içinde meydana gelen sosyal ve ekonomik değişikliklerin, zaman içinde ekonomik yapının yozlaşması, gelir adaletsizliğinin yol açtığı yoksulluk ve ahlaki değerlerde aşınmanın yanı sıra sağlıksız kentleşme, işsizlik, ücret, enflasyon, kişi başına düşen gelir gibi makroekonomik değişkenler ve yazılı, görsel ve dijital yayınlarla sosyal paylaşım sitelerindeki şiddet öğelerinin, suçların artmasına yol açtığı” ifade ediliyor.

AF İLE İLGİLİ TARİHLER?

MHP, 19 Mayıs 2018 tarihine kadarki suçlara ilişkin 5 yıl şartlı indirim öngören kanun teklifini 24 Eylül’de TBMM Başkanlığına sundu. Teklif, MHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, MHP Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Erhan Usta ile MHP milletvekillerinin imzasını taşıyordu.

AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım ise, “MHP’nin verdiği af teklifi üzerinde çalışılıyor tek tek. Kamu vicdanını nasıl rahatsız olmaz onun ortaya çıkması lazım. Acele karar verirsen bu sefer başka mağduriyetler olur” demişti.

MHP Kırıkkale Milletvekili Avukat Halil Öztürk: “MHP Genel Başkan Yardımcımız Feti Yıldız tarafından kanun teklifimiz verildi. Teklif inceleniyor. Hükümetin de düşündüğü yöntem var. Seçimden sonra her ikisi ortaya konur, konuşulur.” Öztürk yaptığı açıklamada mahkumlara af ile ilgili incelemenin devam ettiğini, af konusunda AK Parti ‘nin de düşündüğü bir yöntem olduğunu söyledi.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş da, “Seçime kadar gündeme gelmesi zor. Adalet Bakanı bir hazırlık aşamasında.” açıklamasını yapmıştı.

Dolayısıyla da AK Parti’nin de yeni yöntemi ile birlikte af meselesi TBMM ‘ye gelecek ve en erken Nisan ayının son günlerinden sonra –duruma göre- görüşülmeye başlanacak. Ve kabulü halinde kanun, yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.

Fakat Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nun şu açıklamasına yer vermek istiyorum:

“Affa ne zaman ihtiyaç duyulur diye sormamız gerekiyor. Büyük toplumsal krizler yaşanmıştır, ondan sonra toplumun koskocaman bir kucaklaşmaya ihtiyacı vardır, o ortam oluşmuştur, o zaman af olabilir. Ama bunun dışındaki aflar, kamu düzenini ağır şekilde ihlal ediyor. Bunu, 1999’da adına yine ceza indirimi denilen ama özü itibarıyla af olan düzenlemede yaşadık ve bu afla dışarı çıkanların çok büyük kısmı, iki sene içerisinde yeni suçlar işleyerek, yeni canlar yakarak geri döndüler. O kadar hassas bir konu ki bu. ‘Af’ sözü, söylentisi çıktığında içeridekilerin canı yanıyor, onları bekleyenlerin canı ayrı yanıyor, sokaktaki insanların canı ayrı yanıyor ve endişe ediyorlar. O yüzden buna çok hassas yaklaşmak lazım.”

Feyzioğlu’nun bu sözlerini özellikle buraya eklemek istiyorum, zira derin bir duruşu olan kendisi durup dururken bu konuda kendi kendine konuşmuş olamaz. Demek ki derinlerde birileri bu af meselesine halen mesafeli. Doalyısıyla da verilen tarihlerin, vaadlerin gerçekleşmesi bazı grupların iknası ile mümkün. Şu haliyle de ikna olmuşa benzemiyorlar.

“AF”IN İÇERİĞİ NEDİR?

19 Mayıs 2018 tarihinden sonraki suçları kapsam dışı bırakan teklif; TCK kapsamında çekilmesi gereken toplam ceza sürelerinden (5 yıla kadar) şartlı indirim yapılmasını öngörüyor bunun sonucu infazı kalmayan hükümlü ve tutukluların salıverilmesini amaçlıyor. Adalet Bakanı Gül konuyla ilgili açıklamalarından anladığımız kadarıyla, affın içeriği şöyle:

– 19 Mayıs 2018 tarihi dahil olmak üzere bu tarihten önce işlenen, (kanunda ayrık tutulanlar hariç) tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken toplam ceza sürelerinden şartlı indirim yapılması

– Ve bunun sonucu olarak infazı gereken cezası kalmayan hükümlü ve tutukluların salıverilmesi,

– Kanun kapsamındaki suçlardan dolayı hükümlü ve tutuklu olanların, kesinleşmiş hükümlerde, hükmolunan cezaların toplamından, tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken cezadan bir defaya mahsus olmak üzere beş yıl indirilmesi,

– İndirim yapıldıktan sonra infazı gereken ceza kalmaması durumunda hükümlülerin salıverilmesi.

– Hükümlünün birden fazla cezası varsa indirim, her bir ceza için ayrı ayrı uygulanmayacak, tabi olunan infaz hükümlerine göre çekilmesi gereken toplam cezadan bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak.

– Alt sınırın belirlenmesinde TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler esas alınarak teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, ceza indirimi gerektiren şahsi sebepler göz önünde bulundurulacak.

– Hem ceza adaletini sağlama, hem de infaz sistemiyle ilgili ihtiyaç olması durumunda denetimli serbestlik ve benzer uygulamalarla ilgili düzenlemeler yapılması da söz konusu.

– Teklife göre, kanun hükümleri uyarınca salıverilme işlemleri; soruşturma evresinde cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimliğince, kovuşturma evresinde, yargılamanın devam ettiği mahkemece; dosyanın İstinaf Mahkemesi, Yargıtay ilgili dairesi ya da Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunması halinde İstinaf Mahkemesi, Yargıtay Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca; kesinleşmiş hükümlerde, mahkumiyet hükmünü veren mahkemece dosya üzerinden inceleme yapılarak derhal yerine getirilecek.

– Ayrıca salıverilen hükümlülerin, tahliye tarihine kadar hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemeleri ve bu hapis cezasının kesinleşmesi halinde, yapılan indirim geri alınarak cezaların infazına başlanacak.

BU “GENEL AF” MI, YOKSA “ÖZEL AF” MI?

5237 S.lı Türk Ceza Kanunu MADDE 65’de “Genel” ve “Özel” “Af”ı düzenlemektedir.

TCK M.65/1’a göre Genel af halinde: “Kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkar.” denilmektedir.

TCK M.65/2’a göre Genel af halinde:  “Hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir.”

TCK M.65/3’da ise: “Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir.” Kaydı düşülmektedir.

Genel af, kamu yararına uygunluğu anlaşıldığı belli başlı suç çeşitlerinin kovuşturulmasının durdurulması, verilmiş olan cezaların kaldırılması ya da azaltılması olup, 74. maddeye göre adli para cezasının geri alınmaz ve yargılama giderleri de istenmez.

Türkiye’de genel af örnekleri bir hayli fazla…

– 71 Muhtırasından sonra 74’de böyle bir uygulama gerçekleşmişti.

– 6 Şubat 2003 tarihinde cezaların ertelenmesi sağlanmış ve 27 Nisan 2002 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı hapis cezasına mahkum edilenlerin, 4758 numaralı kanun gereği toplam cezaları on yıl indirilmişti.

Genel af çıkmasıyla birlikte, soruşturması yürütülen ve henüz dava açılmayan soruşturmalarla ilgili davalar açılmaz. Hakkında hüküm verilip henüz kesinleşmeyenlerin ve davası açılıp mahkemeye devam edenlerin hakkında davaları düşmesine karar verilir.

Yargıtay Başkanı cirit’in de işaret ettiği gibi, bu genel af ile infaza dair bazı düzenlemeler yapılıp, cezaevlerinin yükü hafifletilmek isteniyor. Zira önceki dönemlerde yüzde 40 cezaevine giriliyordu, şu an yeni ceza ve infaz yasası ile hem cezalar, hem de cezaevinde kalış süreleri arttırıldı, yeni infaz sistem ile bu oran yüzde 66 oldu. Yani 10 yıl ceza alan eskiden 4 yıl yatarken şimdi 6,5 yıl yatıyor.

Bu düzenleme ile cezavlerinde yüzde 50 bir düşüş bekleniyor. Acaba yer boşaltılırken, eksilen yerlere yeni muhalif kimseler mi doldurulacak? Bekleyip göreceğiz.

TEKLİFE GÖRE KİMLER AFTAN YARARLANACAK, KİMLER YARARLANAMAYACAK?

Kanun teklifinde kapsama alınmayan suçlar “İstisna” başlığı altında düzenlenmiş. İstisna tutulmayan diğer suçları kapsayacak teklif..

İstisna tutulan suçlar genel olarak şunlar:

– Askere, askerliğe karşı suçlar ( “Askerleri itaatsizliğe teşvik ve aleniyet”, “devletin ülkesine ve egemenliğine karşı cürümler” gibi…)

– “İşkence” ile ilgili suçlar (“işkence suçu”, “kötü muamelede bulunma-cismen eza verme”)

– Cumhurbaşkanı ile ilgili “suikast”, “fiili saldırı” gibi,

– “Örgüt”,”silahlı çete kurma cürümleri”, “silahlı çeteye yardım”, “silah sağlama”,

– “Cinsel suçlar” (“mefruz cebirle ırza geçme”, “mefruz cebirle ırz ve namusa tasaddi”, “cebren ırza geçme, cebren ırza tasaddi, reşit olmayan 15 yaşını bitirmiş küçüklerle rızaen cinsi münasebet”, “söz atma ve sarkıntılık cürümleri”)

– “Soykırım”, “insanlığa karşı suçlar”,

– Atatürk aleyhine işlenen suçlar,

– Orman Kanunu’nda yer alan suçlar,

– Ve son olarak “Terörle Mücadele Kanunu” kapsamındaki suçlar kapsam dışında yer aldı. MHP’nin açıklamasında ’’terör örgütleri ile çocuk istismarı ve kadın cinayetleri mahkumları kapsam dışında tutuldu” denilmişti.  Buradaki “terör örgütleri”, mevcut iktidara muhalif kimselerin kast edildiğini ve onların da çok rahat bu torbaya konulabileceğini tahmin edersiniz.

Yani af konusunda en çok beklentiye girenler, “siyaseten suçlanmış kimseler” olsa da, aftaki maksadın bu insanlar olmadığı söylenebilir. Zaten bu tür aflar hükümet değişikliklerinde, eski hükümetlerin mağdur ettiklerinin sıkıntılarını telafi arayışlarında sözkonusu olmaktadır. Burda ise öyle bir konjonktür görülmüyor.

Kaldı ki, AB’ye karşı daha demokratik gözükmek için belli kimseler affedilmiş, kalan cezaları kaldırılmış gibi gösterilse de, başka soruşturmalarla süreç devam ettirebilir. (“OHAL kalkıyor, pasaport ve yurtdışına çıkış durumu düzelecek” derken daha beter hale gelmesi gibi.)

“Mafya örgütlerini rahatlatacağı ve üyelerini serbest bırakacağı” söyleyenen teklifte “çete ve örgütlerler” istisna tutulmuş gözüküyor. Buna rağmen çete, mafya üyelerinin bu aftan nasıl faydalandırılacağı merak konusu.

VE SON OLARAK: KİMLER AFFEDİLMELİ?

Medeni Kanunu’muzun etkilendiği Roma Hukuku’nun en temel, güzel ve anlamlı kurallarından bir tanesi olan ve Borçlar Hukuku’nda da yer alan evrensel bir kural vardır:

“Nema Plus İuris Transferre Potest Quam İpse Habet” yani, “Kimse Sahip Olduğundan Fazlasını Bir Başkasına Devredemez.”

Yani devlet, affedecekse sadece kendisi ile ilgili suçları affetmeli hakkaniyet gereği. O da özellikle “siyasi suçlular” olmalı.

Yoksa özel şahısların ve kurumların üzerinden af getirmek, keyif bağışlamak hakkaniyete uymaz.

Fakat her darbe sonrası bir af getirilmesi adettendir. Zira bu olağan üstü durumlarda sınırlar aşılmış, temel haklar çiğnenmiş, devlet bütün kurumları ve mensupları ile insanlık suçlarına bulaşmıştır. Özellikle şu 15 Temmuz 2016 tarihinden beridir yani şu 2,5 yıldır diğer darbe dönemlerinde yaşananlardan çok fazla hak ihlalleri gerçekleştirilmiştir. Bu çıkarılacak olan yasalarla hem devleti, hem de onun ihlallerini uygulayan memurları rahatlatmak, elleri güçlendirilmek istenmiş olabilir.

Bunlarla birlikte eğer yine de vatandaşların mağduriyetleri bir nebze olsun giderilebilecekse ne ala! O yüzden de ısrarla umudumu korumaya çalışıyorum. Şu an devletin başında “Bu cadı avı hayatıma da mal olacak olsa, ömrümün sonuna kadar devam ettireceğim!” diyen bir siyasinin olduğu yerde de tam bir adalet ve hakkaniyet beklemenin aşırı iyimserlik olacağı kanaatindeyim.

*KHK’lı Ağır Ceza Hakimi

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. affın, stratejik gerekliliğine:
    “..Fakat her darbe sonrası bir af getirilmesi adettendir. Zira bu olağan üstü durumlarda sınırlar aşılmış, temel haklar çiğnenmiş, devlet bütün kurumları ve mensupları ile insanlık suçlarına bulaşmıştır. Özellikle şu 15 Temmuz 2016 tarihinden beridir yani şu 2,5 yıldır diğer darbe dönemlerinde yaşananlardan çok fazla hak ihlalleri gerçekleştirilmiştir. Bu çıkarılacak olan yasalarla hem devleti, hem de onun ihlallerini uygulayan memurları rahatlatmak, elleri güçlendirilmek istenmiş olabilir…”
    cümlelerinizle izahat getirmişsiniz.
    her diktatör, bir kez de olsa, kısmî de olsa, tartışmalı da olsa; af kozunu, af subabını kullanır/açar.
    mec-bur.
    neden?: ömrüne ömür katmak için, kendisine tapanların ve/veya susanların sayısını arttırmak için.
    hayırlısı.

  2. H.gunler..kusura bakmayin ama bu yaziyi yazma amaciniz nedir? Af ile ilgili mhp nin 1 yil onceki teklifinin kimi kapsayip kimi kapsamadigi elbette biliyoruz..mac anlatir gibi yazi yazmanin bir anlami var mi?
    Siyasi suc olarak soylediginiz Feto davalarindan 30 kusur bin insan suan icerde 100 binden fazla insan yargilaniyor buyu kismi ceza aldi. Bu kadar magdur varken bunlari dusunerek yazdiginiz yazinin nerelere gidecegini nelere sebebiyet verecegini dusunmeden yaziyirsunuz..Hukumete sovmeden, sinir uclarina dokunmadan muhalefet yapmadan hukuku anlatmak bu kadar zor mu? yazdigim yazinin etkisi ne olur diye dusunmeden yazi yaziyorsunuz..Tansiyonu dusurmek adina en azindan varsa icerde magdur arkadaslariniz hurmetine daha itidalli daha yapici yazilar yazmaniz gerek.. yoksa kendinizi KHK magduru Cemaat mensubu olarka konumlandirip sizin durumunuzdaki tum insanlari temsil edecek yazilar yazmayin. Ve sadece siz degil suan gereksiz muhalefet yapan tum arkadaslara diyorum HE bile “bizim sizin sarayinizda,paranizda gozunuz yok makamda devlette sizin olsun” diyor tansiyonu dusuruyor, belki ayiya dayi diyor mazlumu dusunerek ama siz hangi taktik ve strateji uzerinesiniz anlayamiyor ve cok kiziyorum… El insaf lutfen

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin