AB daha ne desin! [Semih Ardıç]

Siyaset tarihine “Dün dündür, bugün bugündür” sözünü hediye eden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının (17 Haziran 2015) üzerinden iki sene geçti. Demirel’in sözleri ile fiilleri arasındaki mesafe bu makalenin mevzuu değil. Demirel’den sadır olsa da hal-i hazırdaki Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın o sözün hakkını vermekte ne kadar samimi olduğuna temas etmek muradım.

Erdoğan, “Dün dündür” kıvraklığının nevi şahsına münhasır bir abidesi. Siyasî ikiyüzlülüğün en mücessem hali. Başbakan olduğu 2003’ten bugüne dek yüzlerce kez tenakuza düşmüş bir zat için U Dönüşlerinin Listesi’ni yapmak emek ve vakit israfı olur. Bunun yerine en bariz medcezirlerine dair siyaset tarihçilerinin yükünü hafifletmek adına not düşülmeli.

REFERANDUMDAN EVVEL AB’Yİ YERDEN YERE VURUYORDU

Erdoğan’ın en bariz medceziri AB’dir. Referandumdan evvel AB üyeliğini referanduma götüreceğini söylemiş, hızını alamamış AB için ‘Haçlı ittifakı’ teşbihinden bulunmuştu. Bugünlerde ise 180 derece farklı hareket ediyor. “Referandum geçti, kır direksiyonu Avrupa Birliği’ne (AB).” tespitimi teyit edecek sözler sarf ediyor.

Erdoğan, 16 Haziran’da Portekiz’in RTP televizyonuna verdiği mülakatta AB ile münasebetlerin Başbakanlığı esnasında nasıl geliştiğini müzakereye açılan fasıl sayısının 15’ten 35’e çıkması üzerinden anlattı. Ona göre Türkiye Kopenhag Kriterleri’nde ve fasıllarda Türkiye’den daha başarılı memleket yokmuş. Eksikleri behemehâl ikmal etmeye hazır olduklarının da altını çizmiş. Aynen( şunları ifade etmiş: “Diyoruz ki, açın fasılları, çalışalım, nerede eksiğimiz varsa söyleyin. Biz bunları süratle yerine getirelim.”

EKSİKLERİ TAMAMLADINIZ DA MANİ Mİ OLDULAR?

Sözü evirip çevirip yine Türkiye’de kalan Suriyeliler için verilecek 3 milyar Euro’ya getirse de Erdoğan herkesin gözünün içine baka baka AB müktesebatından dem vuruyor. AB’nin kendisine eksiklikleri söylememesinden dert yanıyor.

Pişkin hırsız ev sahibini bastırırmış… Eksikleri söyleye söyleye AB’nin dilinde tüy bitti. Kaldı ki üyelik müzakerelerinin başladığı 3 Ekim 2005’ten itibaren ev ödevlerinin ne olduğu gayet berrak biçimde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının önüne konuldu. Nelerin yapılacağı Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ulusal Program’da bütün teferruatı ile yazıyor. Erdoğan bunlardan bîhaber olamaz.

Her sene yayımlanan İlerleme Raporu da var üstelik O ne olacak? AB Komisyonu, aday ülkenin müktesebata uyum alanında kaydettiği ilerlemeleri veya bu alanda gözlemlediği eksiklileri her sene ilerleme raporlarıyla değerlendiriyor. Komisyon, ilerleme raporlarının hazırlanması safhasında, aday devlet nezdindeki AB Delegasyonu’ndan, sivil toplum kuruluşlarından ve aday ülkenin kamu kurumlarından resmî olarak elde ettiği geri bildirimlerden istifade ediyor.

İLERLEME DEĞİL GERİLEME RAPORU

Yayımlandıklarında ‘tanımıyoruz, reddediyoruz’ dediği son iki rapordan Erdoğan’ın haberdar olmadığı söylenebilir mi? Katiyen hayır. Erdoğan raporlarda ve diğer resmî yazışmalarda geçen ‘eksikler’ listesini gayet iyi biliyor.

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Bir an için Erdoğan’ın AB’nin talep ettiği reformları unuttuğunu kabul edelim. Bilvesile kendisine Kasım 2016’da yayımlanan Türkiye Düzenli İlerleme Raporu’nda geçen eksiklerden bazı başlıkları hatırlatalım.

DARBE GİRİŞİMİ: Darbe girişimi sonrasında Gülen Hareketi ve darbe girişimine dahil olma bağlantılı çok kapsamlı el çektirme, görevden alma ve tutuklamalar yaşandı. Aralarında tutukluların kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldığına yönelik iddiaların da yer aldığı ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin haberler var. Önlemlerin geniş kapsamı ve kolektif niteliği çok ciddi soruların oluşmasına sebep oldu. Gülen Hareketi ile bağlantıların belirlenmesi amacıyla uygulanan kriterlerin ve kanıtların muğlaklığı, bireysel mesuliyetin şeffaf olmayan ve fark gözetmeksizin oluşturulması konusunda ciddi endişeler var.

OLAĞANÜSTÜ HAL (OHAL): Bu kapsamda alınan tedbirler Avrupa Konseyi’nin (AK) incelemesi altında. Türkiye, AK İnsan Hakları Komiseri’nin Ekim 2016’daki tavsiyelerini ele almalı. Türkiye, alınan her tedbirin sadece durumun gerektirdiği ölçüde olmasını, her durumda gereklilik ve orantılılığın sağlanmasını güvence altına almalı. Türkiye, her durumda aralarında masumiyet karinesi, ceza sorumluluğunun bireyselliği, yasal kesinlik, savunma hakkı, ve silahların eşitliğine tam saygının da aralarında bulunduğu hukukun üstünlüğünün temel ilkelerinin bir kenara itilmemesine özel itina göstermelidir.

YARGI: Özellikle yargının bağımsızlığı konusunda gerileme yaşandı. Bu durum yargının genel işleyişi açısından belirgin bir sınama oluşturuyor. Yargının bağımsızlığını tehdit etmesi ve Avrupa standartlarında olmaması sebebiyle yüksek mahkemelerin yapısında ve kompozisyonunda yapılan geniş değişiklikler ciddi endişe kaynağı.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ: Türkiye bu konuda ilk aşamalarda. İfade özgürlüğü alanında ciddi gerileme yaşandı ve bu durum endişelerin artmasına sebep oluyor. Geçen sene yapılan öneriler dikkate alınmadı. Yasalar ve uygulama, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadıyla uyumlu değil. İfade özgürlüğü ciddi şekilde zorlanıyor. Gazetecilere, yazarlara ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik süren ve yeni ceza davaları, akreditasyonların iptali, çok sayıda medya organının kapatılması ciddi endişe kaynağı. Türkiye, gelecek yıl, terörle mücadele operasyonlarında da olmak üzere, ifade özgürlüğüne yönelik gereksiz kısıtlamalardan kaçınmalı.

İNSAN HAKLARI: Yasal çerçeve, insan hakları ve temel haklara saygı amaçlı, daha iyileştirilmesi gereken, genel garantiler içeriyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AİHM içtihadından kaynaklanan hakların uygulanması henüz tam sağlanamadı. Türkiye, AİHS’nin ihlalini önlemek için bir eylem planı kabul ederek sistemik meselelerin üstesinden gelmek için bazı adımlar attı. Bununla birlikte genel yaklaşım ve güçlü denetim mekanizması eksikliği bu planın uygulanmasını ve etkisini engelliyor.

TERÖRLE MÜCADELE: Güneydoğu’da terörle mücadele kapsamında insan haklarına saygı kötüleşti ve bu durum ciddi endişe konusu olmayı sürdürüyor. Terörle mücadele Türkiye’nin meşru hakkı ancak terörle mücadele önlemlerinin orantılı olmasının sağlanması gerekiyor. Bu önlemlerin tüm insan haklarına saygı çerçevesinde ve uluslararası yükümlülüklere uygun olması gerekiyor.

YOLSUZLUK: Yolsuzluk yaygın ve birçok alanda ciddi bir sorun olmayı sürdürüyor.

CUMHURBAŞKANI: Cumhurbaşkanı önemli iç ve dış siyaset konularına aktif şekilde angaje olmayı sürdürdü. Başkanlık sistemine geçiş tartışması arttı ve siyasi gündemde etki oluşturdu. Güneydoğu’daki kötüleşen güvenlik durumu, özellikle 15 Temmuz sonrası Gülen Hareketi ile yürütülen mücadele hükümetin çalışmasında belirleyici oldu.

PARLAMENTO: Siyasî çekişme parlamentonun çalışmalarını kuşatmayı sürdürdü. Bazı önemli yasalar uygun danışma süreci olmaksızın kabul edildi. Çok sayıda milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına imkân veren bir yasanın kabulü ciddi endişe konusu. Seçimler ve siyasi partilere ilişkin yasal çerçevenin Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi alanında ilerleme sağlanamadı. Parlamento üyeleri için etik kurallar kabul edilmeli.”

AB: TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL GÜLEN HAREKETİ

Hülasa edersek AB Komisyonu, Erdoğan’a diyor ki Hizmet/Gülen Hareketi bizim nazarımızda terör örgütü değildir. Masumiyet karinesi, suçun şahsiliği ve yargı bağımsızlığında Türkiye geriliyor. Gazetecilerin keyfî gerekçelerle hapse atılması kabul edilemez. Yolsuzluk giderek yaygınlaşıyor.

AB’nin ilerleme raporundaki saydığı eksikler dikkate alınmadı. Alındığını iddia edenler şu suale de cevap versin: HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve diğer HDP’li vekiller ve en son CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu niçin tevkif edildi?

Tek sesli Türkiye yolunda muhalefet de tasfiye ediliyor. Zaman, Bugün, Meydan, Yarına Bakış, Yeni Hayat, Özgür Düşünce, Taraf, Cumhuriyet, Özgür Gündem, Birgün, Evrensel ve Sözcü gazeteleri ile Aksiyon ve Nokta dergilerinin genel yayın müdüründen yazarına, editöründen muhabirine onlarca kalem erbabı sadece halkın haber alma hakkını ifa ettikleri için mahpus. AB’nin 2015’teki ikazı kale alınmadığı için Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci zindanına döndü.

AB’Yİ OYALAYIP ZAMAN KAZANACAK

2016 İlerleme daha doğrusu gerileme raporu da Erdoğan inşa ettiği dikta rejiminin hızını kesmeye kâfi gelmedi. Nitekim Erdoğan AB ile ipleri koparmadan kendince zaman kazanmaya çalışıyor.

Erdoğan AB’yi hakikaten ikna etmek istiyorsa Brüksel’e, Paris’e ve Berlin’e şirin görünme faslının devamını da getirsin. ‘AB söylesin eksiklerimizi süratle giderelim’ dediğine göre yarından tezi yok bütün gazetecilerin tahliyesi ile ilk adımı atabilir. Diğer ev ödevleri AB Bakanlığı’nın resmî web adresinde. Raporun Türkçesi’ne http://www.ab.gov.tr/files/5%20Ekim/son__2016_ilerleme_raporu_tr.pdf linkinden ulaşılabilir.

Erdoğan şayet 120 sayfayı okumak istemiyorsa Saray’ın bir koltuğa kırk karpuz sığdıran, maaşları bol sıfırlı müşavirler, beyefendi’ye özet de çıkarabilir. Rapor özetinde geçen eksikler bile yerine getirilse Türkiye bugünden çok daha demokratik bir memleket olacaktır. Denemesi bedava…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin