37 milyar liralık sır

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Sene bitmeden bütçede para kalmayınca hükûmet Hazine için ilave borçlanma müsaadesi alma derdine düştü. Bunun için kanun değiştirilecek ve Hazine sene sonuna kadar 37 milyar lira fazladan borçlanacak. Bütçe açığının 25 milyar lira olmasına mukabil borçlanma tutarının bunun çok fevkinde olması haliyle istifhamları artırdı.

Borçlanmadaki afakîliğe geçmeden evvel hukuk devletinde bütçe kavramından ne anlamalıyız?

Bütçede gelir ya da gider kalemindeki her kuruşun karşılığında makul bir izahatın yer alması icap ediyor. Hükûmet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) elinden bütçe hakkını alamaz.

ZEKERİYA TEMİZEL CEVAP BEKLİYOR

Bunun içindir ki CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel ilave borçlanmanın niçin yapıldığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde anlatılmasını istedi: “25 milyar lira bütçe açığı, 52 milyar lira borç. Niye? 25 milyar lirasını bunun için harcadıysak geri kalan nerede, nereye harcadık? Bankada tutmuyoruz galiba. (…) Kırk yıllık Maliyeciyim, kafamı elimin arasına alıp saatlerce düşünüyorum, ortaya çıkan seçeneklerin büyük bir kısmı tüylerimi diken diken ediyor, ‘Yok ya, olmaz’ diyorsunuz, olmaması gerekir. Burada açık açık tartışmak istemiyorum ama yani bütçe emanetlerinden başlayarak daha önceden belirli sözler üzerine yaptırılmış olan ve ülkeden henüz daha resmî olarak ödenmesi mümkün olmayan alacaklar mı yoksa daha önceden burada tartışa tartışa bir hal olduğumuz devletin muhtemel yükümlülüklerinden tahminlerin çok çok üstünde bir şeyler mi?”

İLAVE BÜTÇE DEMEMEK İÇİN TORBA’YA KOYDULAR

Gelin görün ki Temizel’in dehşetengiz tespitlerine hükûmet cenahından henüz ikna edici bir cevap gelmedi. İlave bütçe kanun tasarısı hazırlama zahmetine bile katlanmayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı, senenin kalan günleri için 37 milyar lira gibi yüksek bir tutarda borçlanma talebini ‘torba’ya koyma kolaycılığına gitti. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda tek bir madde üzerinden böyle bir tensip alınacak.

Oysa Anayasa’nın 87’nci maddesi bütçe yapma imtiyazını TBMM’ye vermiştir. 2017 Senesi Bütçe Kanunu’nda gelirle gider arasında açık tahmini 47,5 milyar lira idi. Dolayısıyla Hazine için borçlanma limiti yaklaşık olarak 47,5 milyar TL idi. Bahsi geçen limiti, Hazine’nin bağlı olduğu bakan yüzde 5, Bakanlar Kurulu da yüzde 5 artırma yetkisine sahip. Toplamda hükûmet 52,4 milyar lira borç yetkisi verebilirdi.

AĞUSTOS’TAN BERİ BORÇLANMALAR KANUNÎ DEĞİL

Ağustos sonu itibarıyla Hazine 53,4 milyar TL borçlandığına göre ve ortada ilave borç için bakanlar kurulu kararı olmadığına göre 3,5 milyar TL de ayrıca izaha muhtaçtır. Kanun böyle bir yetki vermeden Hazine hangi selâhiyetle bu paralar için ihale tertip edebildi?

AKP, 37 milyar liralık ilave borçlanmanın içinde bu kanun ihlalini de aklamaya çalışıyor. Bundan mütevellit 37 milyar liranın nerede kullanacağını anlatmaya yanaşmıyor. Oysa İlave Bütçe hazırlaması, bütçede her kalemi tek tek izah etmesi ve bütün bunları bir bütçe disiplini içerisinde komisyondan başlayarak Genel Kurul’a götürmesi elzemken, “Ben yaptım oldu.” diyerek adeti olduğu üzere yine anayasayı çiğniyor.

GELİR, GİDER VE BORÇLANMA BELLİ İSE…

Bu şekilde bir oldu bitti kabul edilemez. Bütçede gelir cetveli, gider cetveli ve Hazine’nin borç(ana para ve faiz) ödemeleri cetveli ayrı ayrı gösterilir. Gelirler belli, giderler belli. Giderlere borç ödemeleri de dahil. Buna rağmen bütçede 25 milyar liralık açık varsa bu açığın manası şudur ki hükûmet para idaresinde başarısızdır, ayağını yorganına göre uzatmamıştır.

Ekonomi diken üstünde iken referandumu kazanmak uğruna olmadık vergi teşvikleri verilmiş, isimleri malum firmalara garantili ihaleler verilmiş, Hazine’nin yükünü artırmaktan başka işe yaramayan projelerin finansmanı için de yüksek faizle borç alınmış, bu tablo hem gelirleri azaltmış hem de borçlanma ihtiyacını artırmıştır.

VERGİ PAKETİ YETMİYOR, BORÇ DA LAZIM

Zaten gelirlerin ekseriyeti vergi gelirlerinden müteşekkil. Vatandaş vazifesini yapmışsa bu durumda bütçeyi idare edemeyen iktidar sınıfta kalmıştır. Emaneti muhafaza edemeyen bir iktidara niye ilave kaynak tesis edilsin? Hal-i hazırda vergi yükünün fazlalığı yetmezmiş gibi ilave 40-50 milyar liralık vergi paketi hazırlayan hükûmet bu kadar kaynağa niye ihtiyaç duyduğunu ve bu paraların nereye harcanacağını izah etmelidir. Aksi takdirde iki ihtimal ağırlık kazanacak.

Birinci ihtimal: Türkiye yakın tarihte çok büyük bir harbe girecek ve savunma harcamaları bir anda tavan yapacak. Bütçe zaten tükendi. Tank, helikopter, savaş uçağı, silah, mühimmat, lojistik malzemesi vs. için para lazım. Parayı da yüksek faizle borçlanarak temin edeceğiz. Böyle bir hazırlık sadece Genelkurmay ve Saray’ın bilgisi dahilinde yapılabilir mi? Halka rağmen bir harbe girilemeyeceğine göre AKP böyle bir ihtimalin doğru olmadığını söylemelidir.

İDLİB BÜYÜK HARBİN İLK ADIMI MI?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Rusya destekli İdlib/Suriye manevrası büyük harbin ilk safhası ise Türkiye’yi böyle bir bataklığa sürükleyenler borç-harç denkleştirilecek 37 milyar liranın kâfi gelmeyeceğini hesaba katmıştır herhalde. ‘Hele bir girelim, akabinde bakarız’ denilmişse vay halimize. İnşallah öyle değildir.

Aksi takdirde ABD ile başlayan vize krizini o büyük krizin girizgâhı olarak kabul edelim ve giderek şiddetlenecek tsunami kapıya dayanmadan kurtarabildiğimiz kadarını kurtarmaya bakalım. O gün ne bütçe ne ilave borçlanma ne de büyük Türkiye hamaseti geçer akçe olacaktır. Döviz alır başını gider, faizlerde 90’lı senelere rücu ederiz ki o tam bir felaket olur.

TÜRKİYE’NİN GAYR-İ RESMÎ BORCU VAR MI?

İkinci ihtimal: Gelirle gider arasında gider lehine olan açığın kapatılması için Hazine en fazla 20 milyar lira borç bulmalı. Oysa 37 milyar lirada ısrar ediliyor. Üstelik bütün limitler kullanıldığında 52 milyar liralık borçlanma yapılacak, onu müteakiben 37 milyar daha borçlanılacak.

Hazinenin açıkladığı borçlanma takvimi haricinde gayr-i resmî borç ödemesi olabilir mi? 37 milyar lira ‘bütçe emanetleri hesabı’na mı aktarılacak? ‘Bütçe emanetleri hesabına kaydedilenler, hak kasibinin müracaatına kadar ve genel zamanaşımı süresinin nihayetine kadar devrediyor. Bu hesaba alınan paralar, yeni yılda hak sahibine verilirken hükûmetin herhangi bir kanun onayı alma ya da muhalefete izahat mecburiyeti de kalmıyor. Bir taşla iki kuş. Hak sahibine ödeme tehir ediliyor ve devlete kısa süreli bir kaynak teşkil ediliyor.

İRAN’IN 15 MİLYAR DOLARI KAYIPTI

Bütçede her şeyin berrak olması lazım gelirken müzakere bu kadar girift hale getiriliyorsa ister istemez insanın aklına İran’ın ABD’nin malî müeyyidelerini delmek için Türkiye ile yürüttüğü para trafiği geliyor. O esrarengiz trafik 17/25 Aralık 2013’te deşifre olsa da mahkemelere siyasî müdahalede bulunan AKP, dosyayı kapatmıştı.

Dosyanın bir numaralı şüphelisi Reza Zarrab 2016’dan beri ABD’de demir parmaklıkların ardında. İran da devlete ait 15 milyar doları teslim etmediği için Zarrab’ın patronu Babek Zencani’yi idama mahkûm etmiş ve parayı getirmesi halinde cezanın infazının iptal edileceğini açıklamıştı. Buna mukabil Zencani paranın Türkiye’de kaldığını belirtmişti.

Acaba 37 milyar liralık ilave borçlanmadan gelecek tutar, ‘bütçe emanetleri hesabı’na alınarak İran’a gayr-i resmî bir ödeme yapmanın kılıfı mı hazırlanacak? Bu kadarına da cüret edemezler diyecektim ki hüküm vermeden evvel Maliye bürokrasisinden, bütçenin inceliklerine vakıf bir dostumu telefonla aradım.

BÜTÇE EMANETLERİ HESABI 320’YE DİKKAT

Maliyeci dostumun da 37 milyar liraya dair tereddütleri var. “Temizel’in açtığı yoldan gitmekte fayda var. Konunun ne kadar üzerine gidilse o kadar yeridir.” dedi ve şöyle devam etti: “Hükûmetler gelecek sene içinde kolaylıkla ödemek istedikleri paraları bütçe emanetleri hesabına (320) aktarır. Böylece uygulamada, bütçe açığı olduğundan düşük gösterildiği gibi paranın takibini yapmak zorlaşır. Nasıl Torba Kanun Tasarısı ayrıntılarda saklı değişiklikleri örtbas etmek için kullanılıyorsa bütçe emanetleri hesabı da harcamalar için benzer bir fonksiyonu icra eder. Kanuna iyi niyetle dercedilmiş bu imkân suiistimal ediliyor.”

ERDOĞAN’IN İRAN SEYAHATİNDE NELERE İMZA ATILDI?

Hükûmet harbe girecekse bunu halktan niye gizlesin? Gizlemek fiilen de mümkün değil zaten. Dolayısıyla ikinci ihtimalin ağırlığı artıyor. Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki İran seyahatinde en fazla anlaşma malî başlıklar ihtiva ediyordu.

Anlaşmalara göre Türkiye’nin kamu bankaları İran ile çalışabilecek ve yerel para birimleri üzerinden ödeme mümkün olacak. İran’ın para birimi Tümen, Erdoğan’a ne kadar muteber geldi ise artık anlaşmalarda buna ağırlık verilmiş. Şayan-ı dikkat bir hâdise. Merak edenler için bin İran Tümeni 1,1 Türk Lirası’na tekabül ediyor. Varın İran parasının ABD Doları karşısındaki halini siz tahmin edin…

KADDAFİ, ESED, PUTİN, İRAN VE BAVULLA GELEN PARALAR

Geçmişten kalan gayr-i resmî bir hesabın kapatılması için İran’a böyle bir ödeme yapılacağı ihtimalinin hiç tahakkuk etmeyeceği ümidimi muhafaza etmek isterim. Zira Türkiye iddia edildiği gibi Libya’nın devrik lideri Kaddafi’nin, Suriye’deki katliamın fâili Esed’in, Rusya lideri Putin’in ya da İran devletinin legal veya illegal paralarını gayr-i resmî vasıtalarla alacak kadar zillete düşmüş olamaz.

Bir şekilde alınmış paralar varsa da ödeme için TBMM ve bütçe buna tavassut edilemez. O suçu kim ya da kimler işlemişse ödeme mükellefiyeti de tamamen onlara aittir. Böyle bir adım bilerek ya da bilmeyerek devleti de kara para suçuna bulaştırmak olur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin