1915

YORUM | PROF. DR. MEHMET EFE ÇAMAN

Osmanlı-Türk tarihinin utanç sayfası olan Ermeni soykırımı, sadece Anadolu’nun kadim halkı Ermenileri kitlesel yok oluşla ve memleketlerini sonsuza dek yitirmekle yüzyüze bırakmadı. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun çokuluslu yapısının da onulmaz biçimde yok oluş sürecini çok kanlı ve acılı hale getirdi. İmparatorluğun yok oluşunu hep toprak kayıplarıyla ölçtü Türkler. Oysa esas kayıp, Osmanlı’nın politik, yönetsel, kurumsal, diskursal ve kimliksel-ideolojik yapısının ortadan kalkmasıydı. Bu ortadan kalkış bir vakuma neden oldu. Ondan geriye kalan korkunç boşluğu ise nasyonalizm dolduracaktı. Kimlik inşa süreci, yeni bir kimlik yaratmanın yol açtığı sancıların yanında, var olan kimliği yeni kimliğe dönüştürmeyle, ona, belki yirmiye katlanacaktı.

Osmanlı İmparatorluğunu idare eden elitlerin çok büyük bir bölümünün kökeni, Osmanlı’nın ana nüfusunu ve imparatorluğun politik, askeri ve ekonomik ağırlık noktasını oluşturan Balkanlardı. Osmanlı tüm tarihi boyunca hep Avrupa’ya yönelmiş, bu yöneliş bir rekabet ilişkisi ve çoğu zaman antagonistik olsa da, devletin çekülü ve esas cüssesi Avrupa olmuştu. Alman sosyal bilimci ve Türkiye uzmanı Udo Steinbach’ın dediği gibi, Osmanlı’nın Selanik, Peşte, Belgrat, Saraybosna gibi kentleri her zaman Bağdat’tan, Kahire’den veya Yemen’den daha önemliydi. Bu önem, Osmanlı yönetici elitlerinin geldikleri yerler bakımından da aynıydı. Balkanlar, yani güneydoğu Avrupa, İmparatorluğun esas beşeri sermayesinin beşiğiydi.

Büyük dedeleri ve neneleri arasında o artık hatırlanmak istemeyen tarihi bilenler, Kosta’ların, Goran’ların, Yorgo’ların, Vassili’lerin, Vlad’ların, Darko’ların, Eleni’lerin, Luba’ların, Sofia’ların, Mila’ların, Zlata’ların torunlarının neden Nadi, Baha, Refet, Cemal, Mahmut, Fuat, Hilmi, Safiye, Mihrişah, Handan, Zehra vs. olduğunu en az Osmanlı kadar bilirlerdi. Osmanlı yüzyıllar boyunca bu kozmopolitlik özelliğinden hiç kompleks duymadı. Anadolu’da yaşanan dini-linguistik dönüşüm, Balkanlar’da da kısmen, elitler bazında yaşandı. Balkanlar’da da Müslümanlaşanlara “Türk oldu” denirdi. Türk olmak ve Müslüman olmak aynı anlama gelirdi. Devşirilen Müslümanlar ise kendilerine Türk demezler, gayrimüslimlerin de kendilerinden Türkler diye bahsetmelerinden hoşlanmazlardı. Kendilerini Müslüman olarak tanımlar, başka da kimlik bilmezlerdi. Devşirilenler arasında sivrilen ve askeriyede ya da mülkiyede ilerleyenler, görev gereği doğdukları topraklara gittiklerinde çoğu zaman köylerine uğrar, sağlarsa anne-babalarını bulurlardı. Bu buluşmalar genelde çok acıklı olurdu.

İmparatorluğun yıkılma dönemi korkunç ve gri bir dönemdi. Balkan Savaşları’nda elden çıkan toprakların neden olduğu şokun etkisi, tüm bir neslin ruhunda kelimelerle tarif edilemeyecek derin yaralar açtı. Bu dönemde birçok Osmanlı subayı ve memuru doğduğu kentin veya kasabanın ülke sınırları dışında kaldığına tanık olacaktı. Yüzyıllardır ailelerinin yurdu olan imparatorluğun Avrupa toprakları artık elden çıkmıştı. Doğdukları, çocukluklarının geçtiği, dedelerinin ve nenelerinin gömülü olduğu topraklar artık başka devletlerin toprağı olmuştu.

Dini kimlikler üzerinden tanımlanan aidiyetler artık son bulmuştu. Kopan Rumeli’de ana kimlikler artık Hristiyanlık veya Müslümanlık değil, etnik-milli kimliklerdi. Elbette dini aidiyet, bu kimliklerin bir parçasıydı. Ama örneğin Ortodoks Yunanlılarla aynı mezhepten olan Bulgarların ayrımı, din değil etnisiteleriydi. Müslümanlar bu yaşanan dönüşümü gözlemliyor, fakat kimliksel ayrımın derin konturlarını kavrayamıyordu. Balkan Savaşları sonucunda İmparatorluk Rumeli’yi kaybedince, ister istemez kimlikler etkilenecekti. İslam veya Osmanlılık kimlikleri, Arnavutlar ve Araplar arasında da milliyetçiliğin bir salgın hastalık hızında artmasıyla beraber, Türklük kimliği karşısında zayıflayacaklardı. Bu kimlik mücadelenin kazananı tartışmasız olarak nasyonalizmdi. Müslüman Osmanlıların çok büyük bir çoğunluğu artık Türkçüydü. Tutunacakları tek dal buydu. Olmadıkları veya olamadıkları kimliklerden geriye kalan tek opsiyon, Türklük aidiyetiydi. Böylece çoğunluğu devşirme veya asimile edilmiş Hristiyan ataların torunları, ırki köken birlikteliği tahayyülü üzerinden etnik nasyonalizme girişti. Hayali bir “etnik Türklük” yaratıldı.

Artık Anadolu’ya bakışları da değişmişti. Balkanlardan sonra Anadolu artık onların ellerinde kalan, yurt olma potansiyeline sahip tek toprak parçasıydı. Balkan Savaşları sonrası artık kendilerine “Türk” diyen Osmanlı elitlerinin en büyük endişesi, Anadolu’nun da Balkanlar’ın kaderine benzer bir kader yaşamasıydı. Çünkü Anadolu da tıpkı Baklanlar gibi kozmopolitti. Birincisi Anadolu’da da Hristiyanların yoğunlukta olduğu yerler vardı. İkincisi, Müslümanlar arasında da iki başat grup söz konusuydu. Kıyı Ege’de ve Konstantiniye’de, Pontus bölgesinde Rumlar yaşıyordu ve Doğu Anadolu’da Ermeniler birçok yerde çoğunluktaydı. Tüm Anadolu’da Müslüman nüfusa göre hatırı sayılır oranda gayrimüslim bir tebaa vardı. Dahası, bu gayrimüslimlerin ana yurtlarının bu topraklar olduğu herkesçe biliniyordu.

İttihatçılar iktidara geldiklerinde eşitlik sözü verdiler. Fakat Jöntürk idealizmi kısa zamanda güç zehirlenmesine uğradı. Böylece kısa sürede kendilerine başlarda destek çıkan liberalleri ve azınlıkları kaybettiler. Balkanlarda yaşanan ağır travma, Sosyal Darwinist ırkçı bir ulus tasavvurunun Türkçülük üzerinden resmi ideolojiye dönüşmesine zemin hazırladı. Anadolu’yu yeknesaklaştırmak, homojenleştirmek, Türkleştirmek, Türk yurdu haline sokmak, Türk olmayan unsurları etnik temizliğe tabi tutmak gibi patolojik ve faşizan fikirler, başlangıçta marjinalken, Birinci Dünya Savaşı’na girişle beraber reel politikada uygulanma şansı buldu. Enver, Talat ve Cemal paşalar, Müslüman imparatorluğu olarak yükselen Osmanlı’yı bir Turan imparatorluğuna dönüştürme hülyasına kapıldılar. Ziya Gökalp’in dizelerinde vurgulandığı gibi: “Vatan ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan! Vatan müebbet ve ulu bir ülkedir, Turan!”. Savaşa Rusya karşısında girerek, Almanların yardımıyla Rus egemenliği altındaki Türkî halkların yaşadıkları toprakları fethetmek bu hayalci dış politikanın temelini oluşturuyordu. Bir taraftan bu dış politika uygulamaya geçirilirken, diğer taraftan yaşanan askeri başarısızlıklar içeride bir öfke ve nefret birikimine yol açıyordu. Rus ordusu karşısında Sarıkamış’ta uğranılan büyük mağlubiyetten sonra, İttihatçılar Ermenileri suçlamaya başladılar. Bazı Ermeni milliyetçilerinin Rus ordusunu kendi kurtuluşları olarak görmeleri ve Ruslara destek vermeleri, İttihatçılara istedikleri bahaneyi üretmişti. Böylece 1914’te Amele Taburları’nı kurdular, gayrimüslim askerlerin silahlarını alıp bu taburlara gönderdiler. Artık ok yaydan çıkmıştı. “Etnik temizlik” başladı.

Batı Anadolu’da, Karadeniz’de Rumlara yapılan zulüm ve katliamların dozu arttıkça, özellikle Batı’daki Rumlar Ege üzerinden Yunanistan’a kaçmaya başladılar. Karadeniz’de de benzer gelişmeler meydana geldi. Ermeniler etnik mühendislik girişiminin birincil kurbanları olacaktı.

Yapılacakları meşrulaştırmak üzere, daha sonraları Türk tarih tezinde ele alındığı şekliyle, “Osmanlı’yı arkadan vuran” Ermeniler miti oluşturuldu. Fakat ne ilginçtir ki, sadece sınır bölgelerindeki Ermeniler değil, tüm Anadolu’da, sınır bölgelerine yüzlerce kilometre mesafede olan yerleşim birimlerinde yaşayan Ermenilerin de Suriye çöllerine gönderilmesine karar verildi. 27 Mayıs 1915 tarihinde Tehcir Kanunu çıkarıldı. Buna göre Ermeni Osmanlı vatandaşlarının Kanun-i Esasi garantisi altında olan mülkiyet hakları iptal edildi. Kitlesel olarak Ermenilerin taşınır-taşınmaz mal varlıklarına el konmaya başlandı. Konstantiniye ve İzmir gibi bölgelerde yaşayan Ermeniler de bu korkunç hukuksuzluk kapsamına dâhil edildiler. Taşınmaz mülkleri ellerinden alınan Ermenilerin yerlerine Rumeli’den kaçan Müslüman göçmenler yerleştirildi. İttihatçılar bu sayede bir taşla birçok kuş vurmayı hedefliyordu: Rumeli göçmenlerine Anadolu’da yer açmak, Anadolu’daki “etnik Türk” nüfus oranını artırmak ve gayrimüslim nüfus oranını düşürmek, azınlıklardan gasp edilen mal varlıklarıyla milli bir burjuvazi oluşturmak, yeknesak “etnik Türk” nüfustan oluşacak Anadolu’da bir milli imparatorluğa dönüşmek. Tehcir, Anadolu’yu Ermenilerden “temizlemeyi”, yeknesak bir Türk yurdu oluşturmayı hedefliyordu. Bu bir “etnik temizlik” politikasıydı. İttihatçılar ne yaptıklarını biliyorlardı. Sadece sınır bölgelerindeki değil, tüm Anadolu sathındaki Ermenileri zorunlu göçe tabi tuttular. Bu insanların büyük bölümü sistematik olarak katledildi, tecavüze uğradı, işkence gördü, kadın-çocuk-yaşlı ayırmaksızın yayan olarak binlerce kilometre yürütüldü, yollarda açlık, susuzluk, salgın hastalıklar, kötü muamele ve lokal Müslümanların saldırılarıyla hayatlarını kaybettiler. Suriye’de oluşturulan toplama kampında da benzeri zulümler sürdü. Canını kurtarabilen bir kısım Ermeni, Batı ülkelerine kaçmayı başardı. Anne-babalarının ellerinden zorla alınan küçük yaşta Ermeni çocuklar varlıklı Türk ailelerce evlat edinildi ve asimile oldu. Çok önemli sayıda Ermeni kızı Müslüman erkeklerle evlenmeye zorlandı. Anadolu’daki bu vahşi politikalarla Ermeni varlığı bir daha asla geri gelemeyecek şekilde yok edildi. Bu politikaları yapan devletti. Yapılanlar münferit değil, sistematikti. Söz konusu olan – bugünkü devlet tezlerinde iddia edildiği üzere – savaş ortamında iki farklı etnik grubun mukatelesi de değildi. “Ermeni çeteleri” argümanları da bu yapılanları meşrulaştırmaz. Nüfusun binde, belki de on binde birini oluşturan çeteleci Ermenilerin savaş bölgesindeki isyanı nedeniyle, tüm ülke sathında topluca bütün bir etnik gruba yönelik geliştirilen ve uygulamaya geçirilen tehcir planı, canice ve savunulması olanaksız olan bir soykırımdır. Bunu yapan hangi devlet olursa olsun, bu soykırımdır. Bu soykırıma halen bahaneler bulmaya çalışmak ve tutarsız, tarihi verileri manipüle eden tezler ileri sürmek ayıptır.

1915 öncesi Anadolu’daki Ermeni nüfusu 2 milyon ila 2,5 milyon arasında tahmin ediliyor. Bugün Türkiye’de 50,000 ila 70,000 arasında Ermeni yaşadığı tahmin ediliyor. Uluslararası kaynaklara göre 1 milyon ila 1,5 milyon arası değişen rakamlarda Ermeni, bu soykırımda hayatlarını kaybetti. Geri kalanları ise kurtuluşu başka ülkelere göç etmekte buldu. Korkunç bir demografik mühendislik yapıldı. 1915’in özeti budur. Artık geçmişin bu utanç verici karanlık sayfasıyla onurlu bir şekilde yüzleşmek gerekiyor. Kimlik savaşları artık son bulmalı. Irki ve etnik aidiyet miti üzerine inşa edilmiş ulus konsepti ile bilimsel veriler ışığında hesaplaşmalı. Tüm bu korkunç kâbusun başlangıç noktası olan Ermeni soykırımıdır. Türkiye devleti ve toplumu, bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu ruh arınmasına ancak bu korkunç geçmişle yüzleşerek ve esaslı bir özeleştiri yaparak başlayabilir.

 

(*) Bu yazı, 1915 olaylarında hayatlarını veya ülkelerini kaybeden milyonlarca Ermeni kardeşimizin anısına ithaf edilmiştir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

41 YORUMLAR

  1. Maalesef, Türk devleti sosyal Darwinizm temelinde bir ırkçılık üzerine kurulmuş ve zaman zaman bu damar hortlamakta ve aynı suçu işlemeye devam etmektedir…bunun bedeli ödetilmeli ve bu kısır döngü kırılmalı artık.

  2. Esas ayıp olan bir taraftan: “1915 öncesi Anadolu’daki Ermeni nüfusu 2 milyon ila 2,5 milyon arasında “tahmin ediliyor.” Bugün Türkiye’de 50,000 ila 70,000 arasında Ermeni yaşadığı “tahmin ediliyor”. “Uluslararası kaynaklara göre” 1 milyon ila 1,5 milyon arası değişen rakamlarda Ermeni, bu soykırımda hayatlarını kaybetti”
    derken diğer taraftan
    “”Bazı” Ermeni milliyetçilerinin Rus ordusunu kendi kurtuluşları olarak görmeleri ve Ruslara destek vermeleri” , “Nüfusun binde, “belki de” on binde birini oluşturan çeteleci Ermenilerin savaş bölgesindeki isyanı nedeniyle…” ifadelerinin bir siyaset profesörün ağzından çıkmasıdır.
    Habbeyi kubbe, kubbeyi habbe yaptığınızın farkında mısınız?
    Yazınız kendi içinde de tutarsızlıklarla dolu: Dünyada yaşanmış hangi soykırım örneğinde, soykırıma uğrayan halķın çocukları alınıp evlat, kızları alınıp evin hanımı yapılır?

    • Uğurcuğum az oynatma bişey diycem: Kimse kimseye evlat yada ev hanımı olmaya gelmedi bu dünyaya.Herkes kendi anne babasının evladı ve dahi kende evinin hanımıdır.Sapla samanı karıştırmışsın.Bu kafayla çifçi bile olamazsin.Soykırıma merhamet ambalajı hiç yakışmadi.Vesselam….

      • Hakkıcığım, çiftçi olamayacağımı iyi tahmin etmişsin. “Çiftçi bile olamazsın” derken “bile” kelimesini neden kullandığını da, yorumunu nereden ve nasıl anladığını da anlamadım. Ben diyorum ki, bu nasıl bir çifte standarttır ki, hem soylırım yaptınız” diyorsun hen de “çocuklarını evlat edindiniz”, “kadınlarına tecavüz ettiniz”, “kadınlarıyla evlendiniz” diyorsun? “Amerikalılar, Kızılderililiere soykırım uygularken, Almanlar, Yahudilere soykırım uygularken bunların çocuklarını alıp evlat mı edindiler; kızlarını harimi ismetlere alıp eş mi yaptılar? Biraz kafanızı çalıştırın.

    • Okurken bu “tahminlere” ve “belkilere” ben de takıldım. Üzerinden yüz yıldan çok bir zaman geçmiş. Bilim adamlarının tespit, tahmin, saptama vb. diye verdikleri arasında öyle üç-beş değil milyonlar fark var.

  3. Son derece taraflı bir yazı olmuş. Türk Milleti bir Asyadan gelen millet olduğu ve bin yıl Müslümanlara önderlik yaptığı için bazı çevrelerde ciddi bir düşmanlık var. Siz de kendinizi Türk hissetmediğiniz için onlarla aynı hissiyati paylaşıyorsunuz. Yazdıklarınız bunun yansıması. Türkler katledidiği ve Türklere soykırım yapıldığında kalbinizde en ufak bir acı hissetmiyorsunuz.

    • Verdiğiniz ilk adresten Prof. Dr. Justin McCarthy’den bir alıntı (“Armenians the Ottoman Empire and Modern Turkey (1912-1926),” Istanbul (Bosporus University Press), 1984. p. 17.): “We now know from reliable statistics that slightly less than 600,000 Anatolian Armenians died in the wars of 1912-22, not 1.5 or 2 million, as is often claimed. Not that 600,000 is a small number. The Armenians suffered terrible mortality. But when considering the numbers of dead Armenians, one must also consider the numbers of dead Muslims. The statistics tell us that 2.5 million Anatolian Muslims died as well, most of them Turks. In the Six Vilâyets, the Armenian homeland, more than one million Muslims died.”
      Çevirisi aşağı yukarı şöyle olabilir:
      “Artık güvenilir istatistiklerden biliyoruz ki 1912-22 arasındaki savaş döneminde çoğu kez iddia edildiği gibi 1.5 ya da 2 milyon değil, 600.000’den daha az Anadolu Ermenisi öldü. 600.000 küçük bir sayı değil. Ermeniler, korkunç bir ölümle karşılaştı. Ancak ölen Ermenilerin sayısı düşünüldüğünde, ölen Müslümanların sayısı da dikkate alınmalıdır. İstatistikler bize çoğu Türk olmak üzere 2,5 milyon Anadolu Müslümanının da öldüğünü söylüyor. Ermenistan’ın anavatanı olan Altı Vilâyet’te bir milyondan fazla Müslüman öldü.”
      Ölen Ermeni sayısını ele alırken 2,5 milyonu, Müslümanları katleden Ermenileri sayarken 1/10.000’den az diyen bilimadamlarının iddialarının güvenilirliğini bir daha sorgulayın derim.

      • İsterseniz 10 milyon müslüman Türk ölmüş netice değişmez. Hadi bütün yetişkinler çeteci olsun. Öyle bile olsa Allah ölüme yollanan yaşlı ve çocukların hesabını sorduğunda ne diyeceksiniz?

        Bugün “darbeyle alakam yok, benim suçum ne?” dediğinizde size “ama o gece ölen 250 sivil ne olacak” dediklerinde ne hissediyorsunuz?

        O ölen Ermeniler “benim suçum ne” deyince “ama öldürülen milyonlarca müslüman ne olacak” mı diyeceksiniz?

        “Kimse kimsenin günahını üstlenmez”diyen dinimizle amel edecekseniz öldürülen milyonlarca müslümanı Ermeni soykırımına mazeret yapamazsınız. Herkes kendi öldürdüğü masumdan sorumludur. Ermeni soykırımını kabul edersiniz. Varsa size yapılmış soykırım, onun da davasını güdersiniz. Bunlar bir hesapta toplanıp ölü sayılarında toplama çıkarma yapılmaz.

        Müslümanlığı geçtim, biraz insanlık!!!

        • Harun,
          o dönemki kötülükleri inkar eden yok zaten, en azindan cemaate yakin olan insanlar olarak biz inkar etmiyoruz, hesap verilmesi taraftariyiz, evet zulüm olmus, masum insanlara kötülükler yapilmis ancak yalan konusmak, abartmak, olaylara tek tarafli bakmak…anliyorum, cemaate zulüm ediliyor diye rejime celme takmak istiyorsunuz ancak buda zulmün bir cesididr, amerika istiyor diye ermeni agziyla ftira atarsan kaybeden yine sen olursun unutma, tarafsiz ol, objektiv ol, olaylara bir bütün olarak bak, ermenilerin yaptiklarinida gör, türklerede soykirim yapildigini kabul et, ozaman kimse birsey demez.

          • Konu ölenin 2 milyon mu, 500 bin mi olduğu değil. 500 bin olsa makul mu olacak? Sadece İstanbul’a bakarak bile konu anlaşılabilir. Soykırım öncesi müslümanlar İstanbul’da azınlıktalar. Osmanlı nüfus sayımlarında bunu görebilirsiniz. Aynı nüfus oranı korunsa bugün ülkemizde 15-20 milyon gayrı müslim olurdu. Nerde bu insanlar?

            Eğer haklının hakkını teslim etmek Ermeni ağzıyla konuşmaksa öyle de konuşurum. Sorun değil. Şahsen benim bu konudaki düşüncem 2010 öncesi değişti. 15 Temmuz ile bir ilgisi yok.

          • Harunö nerede bu ınsanlar diyerek ecdadina isoykirim iftirasi atma, Atatürk geldikten sonra ermeniside yahudiside bilmem neside hepsi toptan “türk ve müslüman” oldugunu sende biliyorsun. Bir dna arastirmasi görmstüm, kendini türk zannedenlerin bircogu ermeni oldugu ispat ediliyor.
            O dönemde devlet yapısının zayıf, Çetelerin hüküm sürdüğü bir yapıdan bahsediyoruz.
            Birde desene bu çetelerin çoğu Kürt tü. Diyemezsin!
            (Tehcir bölgesi doğu ve güneydoğu anadolu bölgesi, yani kürt kökenli nufusun yoğun olduğu, bugünkü PKK misali özellikle o dönemde çete kültürünün hakim olduğu bölgeler)

  4. Ifrat ve tefritten bir turlu kurtulamiyor
    Devlete kusunce kendi ecdadimiza kufrediyor,
    devlete destek denince dengesizce destekliyor, Polis zulmune destek cikiyor, calmaya cirpmaya goz yumuyor
    Orta yolu bulamiyoruz

    Allah sonumuzu hayretsin

  5. Yazini ermeni kardeslerine ithaf edenler neden ermenilerin hocalida karabagda azerbaycanli turklere karsi yaptiklari soykirimi hic hatirlamazlar.

    • Hocalıdaki katliam 1915’tekini mazur göstermez. İkisini bir arada andığınız zaman yapılan katliamlarla ödeşmiş olmayı ima eder gibi oluyor. Her bir katliam ayrı ayrı kendilerine ait yazılarda ele alınmalı.

      • MASUM ERMENİLERE KİM BİLİR NE YAPTINIZ?
        Daha düne kadar birlikte olup göklere çıkarttığınız insanların kadınlarına, çocuklarına, yaşlılarına ve hastalarına bile zerre kadar acımıyorsanız ve akla hayale gelmeyecek her türlü zulmü yapabiliyorsanız Ermenilerin masumlarına yani kadınlarına, çocuklarına, yaşlılarına ve hastalarına kim bilir neler yapmışsınızdır! Bunu tasavvur etmek bile mümkün değildir!..

      • Harun

        “Her bir katliam ayrı ayrı kendilerine ait yazılarda ele alınmalı” diyorsunuz. Lakin şu taraflı hocanın şu ana dek yazılarında Ermenilerin azerilere karşı yaptığı soykırımla alakalı bir yazı gördünüzmü. Taraflı onun için diyorum ki ikinci Karabağ savaşında başladıktan bu güne dek bir kaç böyle taraflı yazısını okudum. 26 Şubat da Hocalı katliamının yıldönümü oldu. O tarihte bir yazı yazılabilir di. Ve ya bugünkü yazının sonunda o tarihte Ermenilere yapıldığı iddia edilen soykırımın fazlasıyla Ermeniler tarafından Azerilere yapıldığı söylenebilir di. O zaman biz de yazıya taraflı söyleyemez dik. Fikirlerini anlayışla karşılardık

  6. Bugün hizmet hareketine yapılanlar nasıl adımız gibi doğruysa eskisen yapılanlar da doğru maalesef. Benim tarih algım değişti son beş yıldır.Çünkü tarih kitaplarına maalesef 15 Temmuz diye bir olay eklenecek ve herkes bunu kitaplarda yazıldığı gibi öğrenecek.

  7. Dış minnakların dezenformasyonuna aldanıp hâlâ soykırima inanan! varsa izah ediyorum; Yav yok böyle bişey.Ayıptır! söylemesi bu Ermeniler varya eskiden Anadolu küresel ısınmayı lokal yaşayan bölgelerden biriymis.Bi anda sıcaklar ziyadesiyle fırlayinca sularla birlikte Ermenilerde buharlaşmış.Sonra rüzgarın etkisiyle bu günkü topraklarına yağmur olarak düşmüşler.Hasılı kelam “Habbeyi kubbe yapacak ” bişey yok.Hadise hava olayından!! başka bişey değil!!!..😂

  8. Uğurcuğum az oynatma bişey diycem: Kimse kimseye evlat yada ev hanımı olmaya gelmedi bu dünyaya.Herkes kendi anne babasının evladı ve dahi kende evinin hanımıdır.Sapla samanı karıştırmışsın.Bu kafayla çifçi bile olamazsin.Soykırıma merhamet ambalajı hiç yakışmadi.Vesselam….

  9. İyi ki o “onbinden bir Ermeninin “yaptığı vahşilikleri yaşayanlardan dinleyen hala onca insan var. Ben de onlardan biriyim. Dedemden bizzat dinlediklerimi mi sizin anlattıklarınızı mı kabul edeceğim?

  10. Harikasınız Sayın Çaman. Doğruları, yalnız doğruları yazabilmek, hem de gerçeği tüm çıplaklığıyla yazabilmek, hem de görmek istemeyen, inatçı ve sabit düşünceli insanlara, hem de yüksek sesle haykırırcasına yazabilmek sizin gibi biimadamlarına olan güvenimizi arttırmakta.

  11. Son 7 yılda Türkiye de yaşanılanları yaşatilanlari gördükten ve bizzat şahit olduktan sonra Ermenilere yapılanları az çok tahmin edebiliyor insan. Önce tüm halkı ikna edecek bir bahane bul, algı operasyonu yap ve binlerce masumu gözünü bile kirpmadan âli devletin? menfaati için katlet, sürgüne gönder. Tarih tekerrürden ibaret. Almanya gibi bu gerçekle yüzleşip helallik istenmeden bu tekerrürler devam edecek maalesef.

  12. Bu adam kendi yorumlarını Tarihi gerçek olarak yansıtmakta çok usta. Hiçbir veya sırf taraflı olan objektif olmayan anlatımlarla, Tarih biliminden uzak güzel bir hikaye yazarı. Doğrular olmakla beraber genel manada hikaye. İnsan enazından aynı platformda yazan (tr724) diğer tarihçi yazara bakar

  13. Adam o dönemde devlet yapısının zayıf Çetelerin hüküm sürdüğü bir yapıdan bile bihaber. Birde desene bu çetelerin çoğu Kürt tü. Diyemez!

  14. Esas ırkçı bu insan. Zaten Türklük ırk diyen yokki! Almanya’ya gelmiş Alman gibi yaşayan (güzel hasletlerden bahsetmiyorum) Türk değildirki!

  15. Bazılarının kendilerine has birer cosmos’u var. Dünya onların etrafında dönüyor. “Alevilere zulmediliyor; Kürtlere zulüm yapılıyor” diyorsunuz; “Yok, AKP yapmaz öyle şey” diyor. Sonra AKP eliyle birkaç şamar yiyor, bu defa da AKP’nin yaptığı her şeye düşman kesiliyor. AKP bizi dövdüğüne göre, bu devlet elbette ki Ermeni kardeşlerimizi de, Süryani kardeşlerimizi de, Rum kardeşlerimizi de kesmiştir” demeye başlıyor.
    Ölçü ne, “dayak yedik ve bu süreçte gözümüz açıldı; gerçekleri gördük”. Halt etmenin literal anlamı “karıştırmak” demek. “Halt etmişsin sen onu” der eskiler; karıştırıyorsun manasında. Öyle bir dayak yemişsin ki, sadece gözlerin değil, gözlük camların bile mosmor. O gözlüklerle dünyadaki herşey morarıyor ve bu defa da sen herşeyi mor diye değerlendiriyorsun.. değerlendiriyor ve “bu defa gerçek rengini gördüm” diye iddia ediyorsun. Hatta bu mor gözlerle, yediğin dayağın hesabını soracak, “dövülecek Abi/Abla” arıyorsun. Hemen yanı başında uzun yıllardır “melek mi acaba?” diye baktığın insanlara “meğer ne şeytanlıkları varmış” demeye başlıyorsun.
    Ölçün o kadar bozuluyor ve “inanmıyorum bana öğretilen tarihe” sözünü öyle bir yerinden yorumluyorsun ki, bazılarının dili -haşa- sahabe hazretlerine hakarete kadar uzuyor.
    Zaten kafan karma karışık. Dün, devlet makamlarına sızarak paralel bir yapı kurmaya çalıştığını iddia ederek seni döven, “gerçek sızma devletlular”, bu defa da senin devlet düşmanı kesilmenin meyvelerini devşiriyorlar: “Bakın bu vatan hainleri, Müslümanları kesen Ermenileri değil de, Ermenilerin zulümlerini engellemek için tehcir uygulayan Osmanlı’ya sövüyorlar”, “soykırımın anlamını, hukuki şartlarının ne olduğunu sorsanız bilemeyecek insanlar, kendi dedelerinin soykırım yaptığını iddia ediyorlar. Sanki Ermenileri camilere doldurup yakan Müslüman Türk köylüsüydü” diyorlar.
    Birileri de çıkıp: “Zaten soykırım bile olsa onu yapan Türk değil Kürt ve Çerkezdi” deyip güya işin içinden sıyrılma kolaycılığına kaçıyorlar.
    Elbette ki Ermenilere zulmedildi. Suçsuz bir insanın öldürülmesi, bütün insanlığın öldürülmesi gibi olduğuna göre insanlık yüzbinlerce kere katledildi ve Müslümanlara yapılan zulmü günahsız insanlardan çıkarma çabasının da ayrı bir zulüm olduğunu inkar etmek de zalimlerle ortak olmaktır.
    Buradaki mesele, zulmedilen Ermeni kardeşlerime acıyacağım diye, Müslümanlara yapılan zulümleri gözardı etmeye, çekilen acıları anmadan Ermenilere ağıt yakmaya çalışmak. Haddi aşıp bilimsel verilerle oynamak. Demografik verileri çarpıtmak. Ermenilere yönelik düşmanlığın ardında, Amerikalıların, Fransızların, İngilizlerin ve Rusların, onları yoldan çıkarmak, bölgede yeni bir Ermeni devleti kurma gayretleri ve sonuçlarındaki anarşi ve terörü görmezden gelmek. “Osmanlı bu insanları yoketmek isteseydi en güçlü olduğu zamanda değil de en zayıf olduğu dönemde mi bunu yapmaya kalkardı?” diye soramamak. Yukarıda yorumculardan biri “soylarını kırmak isteseydik “çocuklarını evlat alır, kendi nüfusumuza geçirir miydik?”, “kızlarını ailemize alır, anamıza gelin, çocuklarımıza ana yapar mıydık?”, gruplar halinde “”bunlar Kürt kardeşlerimiz” deyip köyler oluşturur muyduk?” anlamında yazmış ki kesinlikle doğru bir ifade.
    Ermeni kardeşlerimize zulmedildi ama sorkırım uygulanmadı…

    • Soykırımdan sizin anladığınız insanları bir yere tıkıp yakmaksa dediğiniz doğru. Ama Ermeniler de “soykırım” derken bunu iddia etmiyor. İddiaları insanların yollarda telef olacaklarını bile bile onların göçe zorlandığı şeklinde.

      Diğer taraftan anlamadığım bir husus da soykırım meselesi gündeme gelince falan falan yerlerde “müslümanlar da soykırıma uğradı” deyip olayın etkisini azaltma çabası. Doğrudur, olabilir. Ama her ne hikmetse o soykırımları dünya gündemine getirmeye çalışan kimse yok. Hatta okulda bize öyle bir soykırım öğretildiğini de hatırlamıyorum. Sebep ne? “O zaman Ermeni soykırımı da gündeme gelecek. İyisi mi oraları hiç karıştırmayalım”.

  16. Ermeni soykırımını kabul etsek ne olur,
    -dedelerimizin kısmen yalancı olduğunu kabul etmek zorunda kalırız, sadece kendisine yapılanı anlattığı için.
    -aslında dini bütün atalarımızın necip millet olmadığını, menfaati gereği komşusunun malını ganimet, karısını kızını cariye olarak alan, adamı öldüren bir çapulcu
    zihniyette hased insanı olduklarını görürürüz.
    -2. Abdulhamiti (bave kürda) sorgulamamız gerekecek, kafamızda oluşturduğumuz esatiri kahraman, kürt, türkmen ve arap aşiretlerini (çoğu konar göçerdir şehirli değildir) silahlandırıp müslüman halkımı korumuştur yoksa çoğunlukla savaştan kaçan cephe gerisinde sadece gayri müslimlerin değil müslümanlarında başına bela olan çetelere (çoğu kürttü) mi sebebiyet vermiştir. Özellikle neden kürt bölgesinde çoğunlukta olan yerleşik halka rağmen aşiretler paramiliter bir yapı olarak silahlandırıldı.. üstelik yerleşik insan daha kolay vergilendirilip askere alınabilecekken.
    -eğer soyunuzda bir dedeniz katliamdan kurtarıp kendisine karı yaptığı bir ermeni kadınını yani ninenizi, aslında zorla kendisine cariye yapıp ırzına geçmiş olduğu gerçeğini kabul etmek zorunda kalacaksınız
    – yada “kurtarılan” kız ve erkek çocukların aslında kırıntılarla beslenen, gündüz en ağır işlerde, geceleyinde iğrenç arzuların masum kurbanları olduklarını kabul etmek zorunda kalacağız,
    -ölen milyonlarca müslüman halkın sadece ermeni çetecilerin pogramı olmadığını, bunun yanında paramiliter müslüman (çoğunluğu kürttü) çetecilerin, rus ve osmanlı ordusunun , kötü olan ve kötü kararlar veren idareci ve siyasilerin, ennihayetinde açlık ve kışın da etkili olduğunu görürüz..
    – müslüman halka (çoğunluğu kürttü) uygulanan soykırımın failleri ermeni çetecilerdi, ermenilere uygulanan soykırımın failleri ise vatandaşı olduğu devlet, ondan daha acısı ise komşusu olan müslüman dedelerimiz ve ninelerimizdi, bunlarla yüzleşmek zorunda kalacağız..
    – amerikalıların suçu ve suçluyu takip ederken kullandıkları bir söz var ‘parayı takip et’ , aslında tarihteki bütün savaşların ve katliamların esas sebebi para yada mal mülk, özellikle tehcirin ve katliamın yaşandığı şehirlerdeki bugün atadan zengin diyeceğimiz ve hala zengin olan türkiye nin zenginlerinin zenginliklerinin kaynağı devletin müsadere edip iç ettiği zenginlikler yada en basitinden bazı orta halli insanımızın oturduğu ev sürdüğü tarla işlettiği dükkan namazını kıldığı cami nin, okuduğu okulun kendisi yada arsası, iç edilen menkuller, liste böyle uzayıp gider, savaşın sebebi olduğu kadar barışın olMaMasının sebebebi de paradır, devletin ve halkın korktuğu aslında budur..bunların tahsil edilme olasılığıdır..
    Ermeni soykırımını kabul edersek en değerli şeyimizi kaybedeceğiz .
    Kimimiz ecdadının şanlı tarihini!, kimimiz onurunu!, kimimiz belki malını mülkünü, kimimiz soyunu sopunu..
    Ata dinimizi terkedelim islama dönelim atalarımızın yaptıklarını kabul edip , onların gasp ettikleriyle doyuyorsak kusalım arınalım.. ve bedel ödeyeyelim. Hırsızlığın gaspın ve adam öldürmenin hiç bir mazereti yok.. devletten yada kurumlardan bir şey beklemeye gerek yok, biz fert olarak üzerimize düşeni yapmazsak devlet zaten yapmaz. Nasılsan öyle yönetilirsin.. Hz. Yunus A.S. ın kavmi gibi tevbe etmedikçe ne türkiye nede ortadoğu ve kafkasya halkları gün yüzü görürler..

  17. Namik Bey, soykirimcilar asla tecavüz etmez mi ? Benim memlemetimde ki ermenilerin öldürüldüğüne dagir canli şahitleri dinledim. Her soy kirim Hitlerinki gibi olmak zorunda değil…

    • Sayın Okur, “Namik” isimli yorumcunun 4 yorumu var. hiçbirinde “sorkırımcılar tecavüz etmez” dememiş. İkincisi, Emenilerin öldürüldüğüne dair canlı şahitleri dünlediniz; Ermeniler tarafından öldürülenleri de dinlediniz mi? İddia “Ermeniler öldürüledi” değil. Öldürüldüler, zulme uğradılar ancak meselenin anlaşılması için sebeplerinin araştırılması, sayıların çarpıtılması, bilimsel gerçekliklerden uzaklaşılmaması lazım. Üçüncüsü “elbette ki her sorkırımın her özelliği Hitler’inki gibi olmak durumunda değil ama her soykırımın da ortak bir takım özellikleri vardır.

  18. Türkiye tarihinde sadece Ermeni soykırımı yok maalesef. 6-7 Eylül olaylarında da devlet eliyle yine Atatürk ‘ün Selanikte ki evi yakıldı algı operasyonuyla binlerce Rum halkının mallarına çökülmüştü ve sürgün edilmişti. Yani bizim toplumumuzun karnesi bu konuda çok iyi değil. Bunlar sadece yakın tarihte bizim bildiklerimiz. Bunlarla yüzleşmeden de insanlar uyanmayacak. Önce bu iradeyi devleti yöneten zevatın göstermesi gerekiyor. Buda onların işine gelmez.

  19. Bir şeyi merak ediyorum. Eğer 1915 olayları olmasaydı ve Ermenilerin de desteğiyle Anadolu da Türkiye’nin elinden çıkmış olsaydı bugün Ermeni soykırımı yaptılar diye dedelerini suçlayanlar şimdi ne diye suçlayacaklardi

  20. okullarda baskalarina uygulanan soykirimdan bahsediliyor diye niye bizimki de sorgulansin. Var mi öyle sorgulayan bir ögrenci kitlesi ülkede? Diyelim var, sence kimin umrunda olurdu? Baskalarinin soykirimlarina yer verilmemesi bizim tarih derslerimizin cok üstünkörü ve ajandasiz oldugunu gösterir.
    Efendim neymis, Müslümanlar da soykirima ugradi diyerek kendi soykirimimi azaltiyormusum. Naptin ben sayiklarken mi isittin bunu? sunu sorgulamak cok mu zor? Neden bütün soykirim kabulleri hep Ermeniler ekseninde dönüyor? Cerkeslerin cani yok mu? onlarin icler parcalayan hikayeleri yok mu? Su sorulari da soralim mi? Ermeni soykirimi Biden 2021 yilinda bahsedene kadar yok muydu, Merkel 2016 yilina kadar bahsedene kadar yok muydu? Cerkeslere uygulanan soykirimin soykirim oldugunu Biden söyleyene kadar kabul etmeyecek miyiz? Herero halkina soykirim uygulandigindan herhangi bir siyasi adini vererek bahsedene kadar o soykirim yapilmamis mi olacak? Bu isi siyasilerin igrenc istismarlarina teslim edince isin nereye vardigini görmek bu kadar mi zor? Herkes kendi kapisinin önünü temizlemeli. Türkiyede Ermeni Soykirimini zikreden, bu konuda bi seyler yapabilecek tonla Türk var ve ellerine firsat gectiginde gerekeni de yaparlar. Bu konu Bidenin ilgi alanina girmiyor. Ama ben de Bidenlesip bütün soykirimlarin merkezine Ermenileri koyarsam, Süryaniye, Ruma, Cerkese, Kürde ve tabii ki Türke büyük haksizlik etmis olurum.

  21. Mehmet Efe Çaman hocam. Yazılarınızı her zaman keyifle okumaya çalışıyorum ve beğeniyorum. Lakin ikinci Karabağ savaşı başladıktan sonraki yazılarınızda sanki biz Azerilere karşı taraf tuttuğunuzu düşünüyorum. Fikirlerinize saygı duyuyorum. Lakin devam eden Azerbaycan- Ermenistan konflikti fonunda böyle bir yazının yazılmasını doğru bulmuyorum. Eğer yazılacaksa da bunun yanında Azeri Türklerine yapılmış soykırımdan, Hocalı katliamından da bahsetmeniz gerekirdi. Mesela 26 Şubat’ta Hocalı katliamından bir yazı yazabilirdiniz. Ve o yazını da, 19. asırdan başlayan olaylarında hayatlarını ve ülkelerini kaybeden milyonlarca Azeri kardeşinizin anısına ithaf etseydiniz biz Azeriler de, Size, “taraflı” diyemezdik

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin