Tsunami ve kum torbaları

Yorum | Tarık Toros

 

Aydoğan Vatandaş, uzun yıllardır ABD’de yaşayan bir gazeteci.

Akademik çalışmaları, kitapları var.

Geçen gün attığı tweet’ler dikkatimi çekti.

 

**

Şöyle diyordu:

-Batılı karar alıcıların Türkiye’de muhatabı çok uzun zamandan beri seküler elitler oldu. Türkiye’yi onlar üzerinden okuyorlar. Batılı elitlere İslamcılığın kökünün kazınması için, cemaat ve tarikatlerin bitirilmesi gerektiğini, onun için Erdoğan’a tahammül ettiklerini söylüyorlar.

-Seküler elitler, Batılı karar alıcılara hâlâ TSK’yı kontrol ettiklerini ve Erdoğan’a cemaat ve tarikatleri bitireceği ana kadar tahammül edecekleri mesajını verdiler ve bu mesaj satın alındı.

-Türkiye’de yozlaşmış tarikat ve cemaat haberlerinin yaygınlık kazanması halkta bu yönde gelişen talebin pekiştirilmesi amaçlı.

-Ancak Erdoğan, seküler elitleri Batı’yı oyalamak için kullanırken en sonunda onlarla da hesaplaşması kaçınılmaz olacak ve Erdoğan onları da tasfiye edecek. (1 Ağustos 2018, @aydogan29)

 

**

4 yılı geçti, Washington’da gazetecilik yapan Adem Yavuz Arslan da benzer bir yorum paylaştı:

-Türkiye’nin bu kadar zıvanadan çıkmasında, Erdoğan’ın Anayasa’yı askıya alıp otoriterleşmesinde “seküler elit/Beyaz Türkler”in büyük payı var. Batılı karar alıcılara “Erdoğan ile Cemaat güç kavgasında, yesinler birbirlerini, biz sonra hepsinden kurtuluruz” lobisi yaptılar. (2 Ağustos 2018, @ademyarslan)

 

**

Bu iki gazeteci, kulislere hâkim, güvenilir kaynakları, sağlam duyumları isimler.

Yazıp çizdiklerini dikkate alırım.

Ve özellikle paylaştıkları son notları teyit ederim.

Niye?

Benzer istikamette şahsi tanıklıklarım var çünkü.

Avrupa koridorlarında ne döndüğünü gözlerimizle görüyor, kulaklarımızla işitiyoruz.

Ayrıca bu Beyaz Türkümsü tipleri de iyi tanırız.

Her şeyi bilirler. Ona göre hayatlarını düzenlerler. Ve orada açık verirler.

Mesleğe yaklaşık çeyrek asrımızı verdik. Herkesi kör, alemi sersem sanmasınlar.

 

**

Hoş…

Şimdilerde Batılı muhatapları:

“Böyle söylüyordun ama adam diktatör oldu, ne iş?” diye sıkıştırmaya başladı bunları.

Lakin nafile.

 

**

Batı’ya pazarlanan görüş neydi:

“Erdoğan cemaatleri bitirsin, sonra onu bitirmesi kolay.”

Dedim ya, bu görüş bana yeni değil.

Tarih ve yer vererek anlatayım:

14 Mayıs 2015’te, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin İstanbul Taksim The Marmara Hotel’de ödül töreni vardı.

Törenin ardından kokteyle geçildi.

Ayaküstü içilip atıştırılıyor.

3-5 kişiyiz.

Cumhuriyet’ten iki büyüğüm vardı mesela.

Laf lafı açtı.

İsim vermeyeceğim ama şu kadar diyeyim.

Hürriyet’te çalışan duayen müdürlerden biri, aynen şunu söyledi:

-Cemaati bitirse bitirse Erdoğan bitirir. Kılıçdaroğlu, Bahçeli mi bitirecek? Tabi, bunu yaparken hukuk rafa kalkacak. Hukukun içinde nasıl bitirebilirsin ki?

 

**

Bu tespit, o güne kadarki sessizliği de açıklıyordu, sonra olup biteni de.

Hava, “Erdoğan şu hesabı bi görsün, sonra onu rahat hallederiz” havasıydı.

O gün orada, muhabbetin gittiği yer de buydu.

Çünkü…

Babıali’nin öteden beri bir saplantısı vardı:

Siyasetçiler yolcu, biz hancı.

 

**

Türk medyasının durumu budur.

Politikacılara alan temizliği yaptırır, sonra döner onları süpürür.

Hiç bir zaman rezil olmazlar.

Bugün…

“Tetikçi”, “kumpasçı”, “yandaş” diye eleştirdikleri basının yaptığının 1000 mislini yapmışlardır, gözlerini kırpmadan.

Halen de yapıyorlar.

**

Dönelim, yıllardır Batılı muhataplarını “bitirsin bitecek” laflarıyla dolduran tiplere…

Bunları tanıma ve keşfetme kılavuzu var mı?

Çevremize şöyle bir baktığımızda, şıp diye teşhis edebilir miyiz?

 

**

Çok basit.

Seçim sonuçlarını kabul edip Saray’a altın tepsi içinde “meşruiyet” sunan çevrelere daha dikkatli bakın, bir.

Her “milli” dönemeçte Ankara’nın bir düdüğü ile hizaya girenleri not edin, iki.

Kimin kimi savunduğuna, sahiplendiğine… Kimin kime atarlandığına bakın, üç.

 

**

En önemlisi:

İnsanlar işkence görürken…

Cezaevleri toplama kampına dönmüşken…

Bebek cesetleri kıyılara vururken…

Kazalarda, yangınlarda kayıplar bu kadar artmışken…

Sadece son iki senede Avrupa’ya göre yarı yarıya fakirleşmişken…

Üniversite kalitesinde Pakistan’ın bile 51 basamak altındayken…

Ülkenin itibarı tüm dünyada sıfırlanmışken…

Kıllarını kıpırdatmayanlara daha dikkatli bakın.

Konforlarını kaybetmemek için takla atanları iyi gözlemleyin.

 

**

Dönelim başa.

Aydoğan Vatandaş diyor ki:

“Erdoğan onları da tasfiye edecek.”  

 

**

Bu satırlar;

17 yıla yaklaşan dalgalı kur rejiminin en sert kur artışının olduğu dakikalarda yazıldı.

Ekonomik tsunami ülke kıyılarını döverken, Merkez Bankası kum torbaları ile önlem almaya çalışıyordu.

Kimin kimi güverteden denize atmaya çalıştığının ne önemi var..!

Gemi batıyor, içindekilerle.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin