OHAL kalktığında KHK’lılar göreve iade edilmeli

Yorum | Nurullah Albayrak

Seçimler nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, hem iktidar  hem de muhalefet partileri seçimi kazanıp hükümeti kurduklarında OHAL’i sonlandırma vaadinde bulundu. Siyasi partilerin vaadine göre kısa süre içerisinde OHAL’in kaldırılacağı artık kesin denilebilir. OHAL kaldırıldığında özellikle KHK ile ve KHK gerekçe yapılarak ihraç edilenler için yeni bir dönem başlayacaktır.

Olağanüstü Hal Kanunu’nun yalnızca OHAL ilanını takip eden ve OHAL süresince geçerli olan kurallar koyduğu, koyması gerektiği düşünüldüğünde, OHAL sona erdiğinde tedbir niteliğinde ki kararlar kaldırılmış olacaktır. Anayasa hukukçusu Ergun Özbudun’a göre, “KHK ile getirilen kuralların olağanüstü hal sonrasında uygulanmaları veya başka bir zamanda ve yerde olağanüstü hal ilanı durumunda geçerliliklerini korumaları olanaksızdır.” Bu açık değerlendirme gereğince OHAL’in sona ermesiyle birlikte ihraç edilmiş kamu görevlileri eski görevlerine iade edilmelidir.

Danıştay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından 07.12.1989 tarihinde benzer mahiyetli bir olay üzerine verilen karar gereğince, OHAL süresinde KHK ile işlerine son verilen memurların, diğer kamu görevlilerinin ve kamu hizmetlerinde görevli işçilerin, ilk kez kamu görevine girdikleri tarihte bu görev için yasa ve yönetmeliklerde öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olmaları koşuluyla, işlerine son verildiği bölgede olağanüstü hal kalktıktan sonra, kurumlarınca eski görevlerine iade edilmeleri gerekecektir.

Danıştay kararına gerekçe yapılan olayda, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu’na 2301 ve 2766 sayılı Kanunlar ile sıkıyönetim komutanına sakıncalı bulduğu kişilerin görevlerine son verme yetkisi eklenmiş ve görevine bu şekilde son verilenlerin bir daha kamu hizmetinde çalıştırılamayacakları hükme bağlanmıştır. Yapılan bu düzenlemeyle binlerce kişi bir daha kamu hizmetine dönmemek üzere görevinden uzaklaştırılmıştır. Mahkeme yolu ise kapatılmıştır. Danıştay 07.12.1989 tarihli içtihadı birleştirme kararı ile Sıkıyönetim Kanunu’nda verilen yetkinin sıkıyönetim süresini aşacak biçimde etki doğuramayacağını belirterek kanunda çerçevesi çizilen yetkinin “tedbir” niteliğini ortaya koymuştur.

Sıkıyönetim Kanununa yapılan ek hükme göre, sıkıyönetim komutanlarının, bölgelerinde genel güvenlik, asayiş veya kamu düzeni açısından çalışmaları sakıncalı görülen veya hizmetleri yararlı olmayan kamu personelinin statülerine göre atanması veya işine son verilmesi hakkındaki istemleri ilgili kurumlarca derhal yerine getirilecektir.

Sıkıyönetimin ilanını gerektiren nedenlerle hiç bir ilgisi bulunmayan ve memur hukukuna ilişkin kurallar içinde çözümlenmesi mümkün olan bir konuda, “hizmetleri yararlı olmayan kamu personelinin görev yerinin değiştirilmesi veya görevine son verilmesi” gerekmektedir. Sıkıyönetim komutanlarına yetki verilmiş olmasının hukuken doğru olmadığı açıkça vurgulanmıştır. Sözkonusu ek hükümde, sıkıyönetim komutanlarına amacı aşan, asli görevleri ile ilgisi bulunmayan bir yetki tanımak suretiyle, bir yandan hukuki durumları yasalarla düzenlenmiş ve belli güvencelere bağlanmış bulunan kamu personelinin kişisel değerlendirmelerle, kolayca ve kısa sürede görev yerlerinin değiştirilmesi veya görevlerine son verilmesi olanağı sağlanmasının da kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.

Bu yetkinin kullanılması için maddede hiç bir usulün öngörülmemiş olmasının da kamu personeli yönünden tümüyle güvencesiz bir ortam oluşturduğu da açıkça belirtilmiştir. Kişinin genel güvenlik, asayiş ve kamu düzeni açısından çalışmasının sakıncalı olduğunun nasıl saptanacağı; kamu görevlisinin hizmetinde yararlı olmadığını sıkıyönetim komutanının bilmesi ve değerlendirmesi mümkün olmadığına göre bu öneriyi kimin yapacağı; kişi hakkında toplanan bilgilerin veya yapılan önerinin, gerçekliği ve doğruluğunun nasıl denetleneceği gibi konularda yasada herhangi bir açıklık bulunmadığı gibi, çok ağır bir ceza niteliği taşıyan bu işlemin uygulanmasından önce ilgiliye savunma hakkının tanınmamış olması da düzenlemenin hukuka aykırı olmasının gerekçesi olarak belirtilmiştir.

Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda; ‘Hukuk yollarına başvurma olanağı bulunmayan bir işlemle bu işlem için öngörülen yaptırım arasında adil bir denge kurulmasının hak, adalet ve hukuk devleti ilkelerinin bir gereği olması; öte yandan dayanağını Anayasa’dan alan ve bu maddede belirtilen durumlara bağlı olarak yürürlüğe konulan sıkıyönetimin geçici bir nitelik taşıması, dolayısıyla sıkıyönetim komutanlığınca alınan önlemlerin de sıkıyönetim süresi ile sınırlı bulunması; Anayasa’nın 15. ve 122. maddelerinde sıkıyönetim halinde temel hak ve özgürlüklerin durumun gerektirdiği ölçüde kısıtlanabileceğinin veya durdurulabileceğinin, 13. maddesinde de bu sınırlamaların Anayasa`nın özüne ve ruhuna uygun olması gerektiğinin, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacaklarının ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamayacağının açıklanmış olması nedenleri ile 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu`nun 2. maddesinin 2766 sayılı Yasa ile değişik son fıkrasında yer alan ” … bir daha kamu hizmetlerinde çalıştırılamazlar.” ibaresini sıkıyönetim süresiyle sınırlı bir hüküm olarak değerlendirmek ve bunun sadece sıkıyönetim süresince hukuki sonuç doğurabileceğini kabul etmek gerekmektedir.’ Denilerek OHAL süresinde alınan kararların tedbir niteliğinde oldu ve OHAL süresince hüküm doğuracağını, OHAL bittiğinde ise hüküm doğurmayacağı açık ve tereddütsüz olarak belirtmiştir.

Danıştay’ın kararı da dikkate alınarak ihraç edilmiş olan kişilerin yapması gereken; OHAL’İN sona ermesinin ertesi günü, ihraç edilen kuruma yapılacak başvuru ile Danıştay İctihadı Birleştirme Genel Kurulunun 1988/6 Esas 1989/4 K ve 07.12.1989 tarihli kararı da gerekçe yapılarak, eski görevlerine iade edilmelerinin istenmesi olmalıdır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Ben öğretmenim. Görevime iade dilekçesini hangi kurum(um)a yazmam gerekiyor?( Görev yaptığım okul?,il/ ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü? , MEB?)

  2. Sayın Yetkili! 672 sayılı khk ile memuriyetten atıldım.9.idare mahkemesine dava açtım.Ohal işlemi gerekçe gösterilerek red kararı verildi.Red kararına karşı istinafa gittim.İstinaf mahkenesi idare mahkemesinin kararını kaldırıldı.Yasal düzenleme nedeniyle yer olmadığına,dosyanın komisyona gönderilmek üzere mahkemeye iadesine karar verdi.e-devlette dosya açık durumda.Ohalin kalkması gerekçe gösterilerek Anayasa maddeleri,Ohal kanunu 4.madde,Danıştay İDK kararı gerekçe gösterilerek bu davaya devam edilebilir mi?Saygılarımla.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin