Veresiye Defteri

Yorum | Hakan Zafer

Seçimden bir gün sonra yayınlanacak yazıyı önceden yazmanın tüm risklerini üzerimde taşıyorum galiba.

Ümit yorgunu okuyucuya sunulabilecek iki seçenek var. Birincisi, bekledikleri olmamışsa “önemli olan…” diye, ikincisi, sonuç beklenene uygunsa “hep demiştim…” diye başlar. Ben ikisinden de uzağım. Allah’tan ümit kesmemenin, çoğu kez ümidi iman yerine koymak gibi bir aldatıcı sezgi ile karışacağına inandım hep. Ben, imanın ümidi doğurduğunu düşünüyorum. Bu, aldatması, aldatılması en zor alandır. Ümit edebiliyor diye üzerinde tasarrufta bulunacak eşya gibi görme kötülüğünden kişiyi uzak tutar.

Kandırmanın da türlü çeşidi var. Yerinde insan, Allah ile de aldatıyor, aldanıyor ki O (cc), kulun aldatması esnasında kendisine yer vermesine karşı diğerlerini uyarıyor (Fatır 5).

“Kaynağı olmayan ümit mi olur?” demeye çalışıyorum aslında. İnanmak, inanmanın olduğu yerde bilmek, bilmenin olduğu yerde hatırlamak, hatırlamanın olduğu yerde sonunu düşünerek davranmak, sonuca dair güven duymak, güvendiği yerde kalbi rahat davranmak gibi. Yani, ümidin yetiştiği iman toprağında, bilgi, zikir, tedbir, tevekkül ve saadet olur. O topraktan bitecekse ümidin bir yerlerinde bu minareller bulunur. Yoksa toprağından kopmuş dalda meyve mi olur?

*****

Mahallede ağırlığa sahipken bakkalların bir âdeti vardı. Veresiye defterinden borcun hepsini silmemek. Defterinde kaydınız var, ödeme yapıyorsunuz ama kapanmıyor. En küçük olanının üstüne çizgi bir türlü çekilmiyor. Kötü bir niyet yok aslında. Bakkal efendi, ayağınızı kesmeyesiniz ümidiyle defteri kapatmıyor. Tıpkı Hz. Yusuf’un (as) kardeşi Bünyamin’i borçlu çıkarıp alıkoyması gibi.

Hz. Yusuf (as) da ümidin piridir.

Kuyulardan kuyulara düş, gel en sonunda o kuyulara itenlerin kendisinden arpa, buğday dilendiği noktada kardeşi Bünyamin’in defterine veresiye yaz.

Müslüman bireyin zihnine ümidin sembolüdür Bünyamin’in heybesine konulan o tas.

Kimsenin kimseyi yanında Bünyamin diye tutmaya hevesli olmadığı bir çağda gözü ayrılık acısıyla ağlamaktan ufağı tefeği görmez olmuş bir Yakub’u ve o Yakub’a sarılacağı bir günü ümit eden kimsenin, alacaklı kalmayı tercih pahasına veresiye defterini kapatmaması gerçek bir ümittir.

Uzağınızda bırakmamak için geride alacaklı kalırsınız. Kiminde, lafı açılınca hatırlanan eski söz vermeler, kiminde kalbinize, zihninize onları tutturduğunuz raptiye gibi hatıralarla defterini açık tutarak ümitlenir insan.

Kaç seçim gördüm saymadım. Hepsi geldi geçti unuttum ama kötülüğü, kötüyü unutmuyor insan.

Unutmamalı.

İyilerin hakkını saymak adına ortaya konacak bu karşı hafıza olma durumu mülayemetle bertaraf edilmemesi gereken bir hakkaniyettir. Sonuç ne olur bilmiyorum ama iyilik ve iyiler hatırına hayırlar feth, şerler def olur inşallah…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin seçim yorumu :
    Amatörce düşünen halkımız çok defa elit sınıftan daha isabetli karar vermiştir. Onun için, demokrasiyi de ilk defa onlar alkışlamış, omuz verip onu biraz daha ileriye onlar götürmüşlerdir.Çünkü, onlar belli ideolojilere takılmamış, meselelere bakarken ideolojilerin darlığına mahkum olmamışlardır. (03:40)
    11.10.2010 tarihli bamteli

  2. İsra suresi 55. ayette
    “Andolsun, biz peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kıldık.”
    buyruluyor. (ki Ululazm peygamberler malum)

    Oysa siz Bakara suresi 285’i örnek vererek
    “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız.”
    örneğiyle PEYGAMBERLER ARASINDA ÜSTÜNLÜK YOKTUR iddiasını dile getirdiniz Ramazan Güzeldir 13. bölümde!

    Tasavvuf karşıtı, akılcı, pek çoğu hadis inkarcısı ve “fetö” sakızını çiğneyen yandaş ilahiyatçılardan farklı olduğunuz için sizi beğenerek izliyorum. Bari siz yapmayın!

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin