Köpek seni ısırdığında

YORUM | AHMET DÖNMEZ

Doğu Bey’imizin ‘babaları üstünde’, avaz avaz bağırıyor.

Köpek ısırmış diyorlar.

Kıyamam…

***

Kusura bakmayın, böyle lakayt bir şekilde girdiğim için yazıya. Ama Aydınlık’ın yayınlarını, Perinçek’in açıklamalarını okuyunca bunlar dökülüyor dudaklarımdan.

Aydınlık’ın bir süredir 28 Şubat davasıyla ilgili yaptığı yayınları dikkatle izliyorum. Acı acı gülüyorum.

Mesela dünkü manşeti, “Başbakan cezayı kesti” şeklindeydi. Binali Yıldırım’ın bir gün önceki “En ağır cezayı alacaklar” açıklamasına tepki gösteriyordu. Manşetin spotu da şöyleydi: “Hakim ve savcısının FETÖ’den tutuklandığı 28 Şubat davasında sona gelinirken, Başbakan Binali Yıldırım, karar öncesi adeta mahkemeye emir verdi: EN AĞIR CEZAYI ALACAKLAR!”

Yani ‘yargıya müdahale’ iması yapıyor Aydınlık. Büyük harflerle hem de… Yargının bağımsız olmadığına, iktidarın emri altında hareket ettiğine gönderme yapıyor.

Ah insanın içi nasıl da kıyılıyor!..

N’oldu, niye mızıkçılık yapıyorsunuz ki, bi ağız tadıyla altın çağımızı yaşayamayacak mıyız arkadaş! Türk yargısı son 50 yılın altın devrini yaşıyor şunun şurasında!

***

Bakın aynı haberin devamında başka ne var:

28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın avukatı Erol Aras demiş ki; “Siyasal iradenin davayı istismar ettiğini, cemaatle beraber davayı yürüttüğünü, cemaat ortadan kalktıktan sonra da davadan elini çekmediğini düşünüyoruz”

“Aldatıldık” diyorsun yani?!

Oldu mu bu şimdi? Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı “Biz ne aldanan olacağız ne aldatan” dememiş miydi? Yalan mı söylüyor yani?

***

28 Şubat davası sanıklarından Çetin Doğan da aynı şekilde “Bir yargılama sürüyor ve ülkenin başbakanı çıkıp ‘ağır ceza alacaklar’ diyerek bir yerlere mesaj veriyor” diye yakınıyor.

Doğu Perinçek ise “Vatan savaşına zarar veriyorlar” buyurmuş.  Binali Yıldırım’ın sözlerine karşılık “Bu, yargıyı tamamen lekeleyen ve yargıya yapılan bir baskıdır. TSK’yı incitecek, Türk Ordusu’nun çok önemli komutanlarını hedef alan kararlar bu vatan savaşının amaçlarına aykırıdır” demiş.

Perinçek’in “TSK”, “Türk Ordusu” gibi ifadelerini ezelden beri “Bana bağlı askerler” olarak okumak gerekir. Yani muvazzafken Perinçek’e çalışan, emekli olur olmaz da soluğu onun partisinde alan askerler. Yoksa Doğu Bey’imizin gerçekten TSK diye, Türk Ordusu diye bir derdi olmadığını bilmez miyiz? Beka’a Vadisi’nden bilir, kırmızı güllerden tanırız kendisini.

Aksi olsa Türk Ordusu’nun şu anki içler acısı halini içine sindirebilir miydi?

Tam tersine, bu manzaranın mimarlarından, tertipçilerinden, hazırlayıcılarından birisi kendisi değil mi?

15 Temmuz’a katılan asker sayısı TSK’nın yüzde 1.5’ine tekabül etmesine rağmen generallerin yarısı tutuklanmış, harp okulları kapatılmış, binlerce masum askeri öğrenci zindanlara atılmış, neredeyse uçak kullanacak pilot kalmamış, koca koca paşalar erlere dövdürülmüş, teğmenlere tekmeletilmiş ama TSK incinmemiş, vatan savunmasına zarar gelmemiş de şimdi 28 Şubat davasında bazı emekli askerlere ceza çıkma ihtimali olunca TSK incinecekmiş. Öyle diyor Sayın Perinçek.

Koskoca eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk bütün askerlerin önünde çırılçıplak soyulmuş, yüksek bir yere çıkartılıp “Bu komutanınızın g.tü, bu komutanınızın …’sı diyerek alay edilip aşağılanmış, yoruluncaya kadar kendisini döven polisler daha sonra erleri çağırıp onlara dövdürmüşler ve TSK incinmemiş ama şimdi bazı eski 28 Şubatçı paşalara ceza ihtimali doğunca incinecekmiş Türk Ordusu…

Öyle diyor TSK İmamı Perinçek…

Darbeden sonra ilgili ilgisiz gözaltına alınan komutanlar bir spor salonuna toplanmış, Ankara Emniyeti’nden bir komiser, “Şimdi sizinle bir oyun oynayacağız. ‘Kim üsteğmen’ dediğimde üsteğmenler ayağa kalkıp, ‘ben orospu çocuğuyum’ diyecekler. ‘Kim astsubay’ dediğimde, astsubaylar ayağa kalkıp ‘ben orospu çocuğuyum’ diye bağıracaklar’… Şimdi soruyorum, ‘kim üsteğmen’…” diye bağırıyor ve TSK hiç incinmiyor, Türk Ordusu hiç rahatsız olmuyor da 28 Şubat’ın eski kudretli generalleri mahkemeden ceza alırsa Doğu Beyimizin Silahlı Kuvvetleri, Doğu Bey’imizin Ordusu yara alacakmış.

Ne güzel…

Bir de vatan savaşı zarar görecekmiş. ‘Vatan savaşı’ dediği de Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki binlerce masum insanın canına okumak. Sırf kendisinin ordusuna yazılmış değiller diye… Sırf kendisinin cephesinde savaşmıyorlar diye… Sırf Rusya’nın emperyalist hayallerinin önünde engeller diye… ‘Vatan savaşı’ dediği onların köküne kibrit suyu dökülmesi…

***

O yüzden bu ‘cin cücüğü gibi’ bağırmalar komik.

Telaşa gerek yok, daha durun bakalım, niye bozum oluyorsunuz hemen.

“Hukuk siyasetin köpeği” değil mi idi Sayın Doğu Bey’imiz?

“Biz burada bir savaşın merkezindeyiz. Yani Türk yargısına bir cesaret veriyoruz, kararlılık aşılamaya çalışıyoruz. ‘Devam edin, hukuku uyguluyorsunuz, yanınızdayız’ diyoruz. ‘Şimdi Türkiye’nin başına bela olan unsurlarla bir mücadele yürütüyorsunuz. Doğru yapıyorsunuz’ şeklinde bir tavır koyuyoruz.” diyordunuz.

Bu ne yaygara şimdi? Türk yargısının biraz daha cesarete, az biraz kararlılığa ihtiyacı var. Aşılasanıza! “Devam edin” desenize! Türkiye’nin başına bela olan unsurlar varmış, “Doğru yapıyorsunuz” desenize!

Şimdi niye taşlıyorsunuz köpeği?

Durun bakalım, köpek köpekliğini yapacak.

***

Şimdiye kadar o köpeğe ısırttığınız insanlara bakıp bakıp kahkaha atıyordunuz.

Bugün “Yargıya talimat veriyor” dediğiniz adamlar şimdiye kadar “yargıda şeyini” yaparken kıs kıs gülüyordunuz. Hatta sizin Yargı Kuvvetleri’nizin askerleri yapıyordu o “şeyini” çoğu zaman.

Emniyete isim listeleri gidiyor, gözaltılar oluyordu. Mahkemelere isim listeleri gidiyor, tutuklamalar çıkıyordu. “Doğru yapıyorsunuz” diyordunuz.

Kimin tutuklanacağı önceden belli. Mahkemeler tiyatro salonu. Hakimlerin belli tutuklama kotaları var. O gün o kotayı doldurmak zorunda. O yüzden de “Kusura bakma, senin suçsuz olduğunu biliyorum ama ceza vermek zorundayım” diye hükümler açıklanıyor. Kararlılık alkışlıyordunuz.

Trabzon Cumhuriyet Savcılığı, hakkında işkence suçlaması olan polislere takipsizlik veriyor, “OHAL’de olur böyle şeyler” diyordu. Cesaret aşılıyordunuz.

Mahkemenin tahliye kararı uygulanmıyor, sosyal medya linçleri ile karar veriliyor, tahliyeye hükmeden mahkeme heyeti görevden alınıp sürgüne gönderiliyordu. “Bir savaşın ortasındayız, olur böyle şeyler” diye teselli ediyordunuz.

Anayasa Mahkemesi gazeteciler için tahliye kararı veriyor, yerel mahkeme bu kararı takmıyor, uygulamıyordu. Hoşunuza gidiyordu.

“Anayasa Mahkemesi kararını tanımıyorum, saygı da duymuyorum” diyen adama diktatörlük yolunu açan Doğu Bey’imiz, “Yargı altın çağını yaşıyor” diye kandilli temennada bulunuyordu.

***

Memlekette hukuksuzluğun sinmediği tek bir metrekare kalmadı.

Mahkeme çatıları altında işlenen yargısız infazlarla binlerce insanın hayatı karardı. Kararmaya da devam ediyor.

Hayır, şimdi köpek sizi ısırınca niye bağırıyorsunuz ki!

Bu köpeği siz kudurtmadınız mı?

Sessizini çıkarmayın, vatan savaşı veriyoruz şurada!..

Hazır Erdoğanlar sizin çizginize gelmişken…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin