Kaşının altında gözün var cezası…

YORUM | BÜLENT KORUCU

Hizmet Hareketini hedef alan davalarda mahkemelerin verdiği mahkumiyet kararları, aslında bu insanların masumiyetinin ilanı gibi. Sadece Bank Asya hesabı yüzünden mahkumiyetle sonuçlanan iki dava bu gerçeği pekiştirecek veriler sunuyor.

İlki Serkan Gölge kararı. Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada NASA’da çalışan mühendis Gölge, “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. 37 yaşındaki Gölge iki çocuk babası ve Houston’da yaşıyor. Fatih Üniversitesi Fizik Bölümünden mezun olmuş. Doktorasını ABD’nin Old Dominion Üniversitesi’nden 2010 yılında almış. 2013 yılında NASA Johnson Uzay Merkezi’nde çalışmaya başlamış. ABD pasaportu da taşıyan bir çifte vatandaş. Onun için ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü mahkumiyet kararına tepki gösterdi.

Gölge Davası bu dönemi anlatan tipik bir örnek olarak tarihe geçecek. 15 Temmuz’un ardından, “CIA ajanı” olduğu yönündeki isimsiz bir ihbar üzerine gözaltına alındı. Fakat ihbarı yapan köylüsü bir bilgi değil tahmin yürüttüğünü açıkladı. ‘CIA ve Serkan ikisi de ABD’de o halde Serkan, CIA olabilir!’ Paçalarından zeka fışkıran bu akıl yürütme savcıları tatmin etmemiş olacak ki dosya önce bir dolar üzerine kuruldu, tutuklama bu gerekçeyle verildi. Birkaç gün önce Türkiye’deki ailesini ziyarete gelmiş bir ABD vatandaşının üzerinde bozukluk dolar bulunmasından daha doğal ne olabilirdi? Dosya iddianamede bir evrim daha geçirdi: Suçlama Bank Asya’ya para yatırmaya dönüştü. Nitekim ceza da oradan geldi.

Şimdi düşünün bizim diplomatlar çok tehlikeli bir terör örgütü ile karşı karşıya olduklarını anlatıyorlar. Delil ne? Bankaya para yatırmak! Adamlar inanamaz bir daha sorar… Evet, evet, devlet kontrolündeki bir bankada hesabının bulunması. Genelde terör örgütleri paralarını kayıt dışına çıkarmak için uğraşır. Zira bankacılık hareketleri hem yaşanılan ülkenin hem de uluslararası finans sisteminin takibi altındadır. Her kuruşun hareketi izlenir.

Pekala örgütün açtığı ortak bir hesapta mı toplanmaktadır paralar? Öyle ya örgüte üye olmak ve destek vermenin yolu Bankaya para yatırmak ise bu paraları örgütün alıp kullanması gerekir. Yok bu örgüt bildiğiniz gibi değil, paralar herkesin kendi hesabında ve devlet denetiminde kalmaya devam ediyor.

YARGITAY’IN NE DEDİĞİ ANLAŞILMIYOR!

Yargıtay’ın bu hafta verdiği bir onama kararından saçmalığın boyutlarını görmeye devam edelim.

Ufuk Keskin isimli öğretmene, sadece ve sadece Bank Asya’daki hesabına 25 Eylül 2014 ve 13 Ekim 2014 tarihlerinde iki kez para yatırmasından hareketle verilen mahkumiyet onandı. Yargıtay kararı vermiş vermesine ama kafası o kadar karışık ki ne dediği anlaşılmıyor.

“Sanığın Bank Asya’ya örgütsel çağrı üzerine bankanın TMSF tarafından el konulmasını engellemek amacıyla mevduat girişi yaptığının ve yatırdığı paranın mülkiyetinin terör örgütüne geçmemesi nedeniyle örgütün bankasını TMSF tarafından el konulmamasını sağlamaya yönelik örgüte bilerek, isteyerek yardımda bulunduğunun anlaşıldığı…”

Sizin için tercüme etmeye çalışayım: “Para kişinin mülkiyetinde kaldığı için örgüte yardım olarak değerlendirmenin saçmalığının farkındayım. Suçu bankanın batmasını önlemeye çalışarak işlemiş” diyor. Vergi verenlere fatura çıkaracağı ve finans sisteminde bir depremi tetikleyeceği için bankaları kurtarmaya çalışan kamu kurumları var. Bizde bunun adı TMSF. “Yatırdıkları paralarla bankanın batmasını önlemişler” dediğinizde alacağınız cevap “Bizim ülkemizde bunlara ceza değil ödül verilir” şeklinde olur.

Yargıtay, ‘Para yatırın’ talimatının verildiğini öne sürdüğü 15 Ocak 2014 tarihini milat almış. Ocak ayında verilmiş talimatı 10 ay sonra mı tutmuş Ufuk Keskin? Böyle komik terör örgütü mü olurmuş! Geciken sadece ‘örgüt’ olsa iyi. Her kuruşu takip edebilen devlet, iddia ettiği suç işlendikten tam iki yıl sonra harakete geçmiş. Bankaya para yatıran insanların yakasına anında yapışılması gerekmez miydi? Burada zurnanın zırt dediği yere geliyoruz. O gün suç değildi! Bank Asya’ya para yatırmak suçtur diye bir kanun yok. Saçma da olsa öyle bir kanun bile çıkarsanız yürürlüğe girdiği andan itibaren bağlayıcı olur. Bir eylem işlendiği anda suç değilse ilelebet o fiilden dolayı kişiyi sorumlu tutamazsınız.

Yargı, Hizmet mensuplarına, gözünün üstünde kaşın var diyerek ceza kesse daha az saçmalamış olurdu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin