HDP’nin dışlanması büyük hata!

HDP | Foto: AFP

Yorum | Erhan Başyurt

24 Haziran seçimlerinde Meclis’te çoğunluğa sahip olmanın başkanı seçmek kadar, hatta bazı durumlarda ondan daha değerli olduğunu gerekçeleriyle bir önceki yazımda kaleme almıştım.

İttifak seçim yasası, barajı fiilen kaldırdığı için muhalefetin akıllı strateji ile çoğunluğu elde etmesi artık mümkün…

***

Dört partinin bir araya geldiği CHP, İYİ Parti, SP, DP seçim ittifakının, bu açıdan hem olumlu hem de olumsuz sonuçları var.

Bir defa CHP’nin bu ittifakta olması çok da sağlıklı değil.

CHP’nin oylarını artırmak için böyle bir ittifaka ihtiyacı yok.

Hatta SP ile aynı ittifakta olması, ‘zıtların birlikteliği’ demek…

İYİ Parti, SP, DP  barajı geçebildiğine göre, CHP yoluna yalnız devam etmeliydi.

Bu ittifaka, diğer merkez veya sağ partiler de katılabilirdi. ANAP gibi, Doğru Yol Partisi gibi, Liberal Parti gibi… Daha da güçlü hale gelirdi.

Seçimlere en az 3 farklı kulvardan girmenin muhalefetin lehine olacağını İttifak Yasası ilk çıktığında aylar önce dile getirmiştim.

***

CHP girmemiş olsaydı, HDP de yani muhalif Kürt seçmen de dışlanmamış olurdu.

HDP de diğer küçük sol partiler ve bölge partileri ile ittifak kurup rahatlıkla barajı aşabilirdi.

HDP’yi dışlamak ‘öğrenilmiş çaresizlik’ sendromudur…

İktidarın siyasi söylemine, kendi siyasi hesaplarını kurban etmektir.

***

Erdoğan’a karşı mücadele edip Erdoğan’ın en çok ezdiği partiyi dışlamak hiç mi hiç akıllıca değil.

İddia ediyorum, HDP bugün kendisine ‘evet’ dese, Erdoğan onları da ‘cumhur ittifakı’na dahil eder ve bunu da ‘toplumsal barış projesi’ olarak çok da iyi satar!

Geçmişte değil HDP ile, PKK ile direkt masaya oturan, İmralı’da masa kurduran Erdoğan’ın yıpratmasından çekinip, HDP’yi dışlamak makul bir strateji değil.

Kaldı ki, HDP Meclis’e giremezse bölgedeki tüm vekilleri AK Parti tulum çıkarır. En büyük zararı da muhalefet görür…

***

Yine Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalırsa, diyelim Meral Akşener ikinci turda Erdoğan’la rakip olursa, bugün bir arada görünmemek için direndiği HDP seçmeninin de oyunu almadan kazanacağını düşünüyorsa hayal görüyor.

Doğru, HDP seçmeni Erdoğan’a da oy vermez ama Akşener’e destek vermek zorunda da değiller.

HDP seçmeni sandığa küsse, gidip oy kullanmasa, kaybeden Akşener olur kazanan da Erdoğan…

***

15 vekil transferi ne kadar akıl dolu bir siyasi hamleyse, HDP’yi dışlamak da o kadar büyük siyasi körlüktür.

Muhalefet, Cumhuriyet tarihinin bu en kritik oylamasında, böyle ciddi siyasi hatalar yapma lüksüne sahip değil.

Kaldı ki, HDP’yi dışlamak, muhalefet de ‘toplumsal barış ve uzlaşma’ vaadi veremiyor anlamı gelir.

***

Bilinçli seçmenin, tercihleriyle bu önemli hatayı telafi etmesini umuyorum…

***

HDP’nin ittifakta yer almamasının tek faydası, Erdoğan’ın seçimi iki kutuplu hale getirmesini engelleyecektir.

***

Gelinen noktada Meclis’te çoğunluğu elde etme ihtimali, doğru adaylar ve seçim kampanyaları ile halen var.

Cumhurbaşkanının kim olacağını belirleyecek olan ise, halen CHP’nin göstereceği adaydır.

Umarım bir tercih hatası da burada yapılmaz.

‘Hadi son umudu da harcayalım’ moduna girilmez.

***

AK Parti kurucusu Bülent Arınç’ın ‘Yazı da gelse tura da gelse Erdoğan kazanacak’ sözü, üzerinde fazlaca düşünülmesi gereken, demokrasi adına alarm zili çalınması anlamında bir açıklama.

Muhalefetin doğru adaylar belirlemekle kalmayıp, sandık güvenliği, adil rekabet ve seçimin şeffaflığı konusunda olağanüstü bir gayret göstermesi, tedbir alması gerekiyor.

Şayet Arınç’ın söylediği gibi ‘kaybetse de Erdoğan kazanacaksa’ muhalefet ‘hileli seçim’ durumunda ne yapacağına da şimdiden karar verip ilan etmeli.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin