Gidiyorum Katar’ın gittiği yere doğru! Çöh çöh çöh çöh…

Yorum | Naci Karadağ

Halife bin Hamad(1932), 1957 yılında Eğitim Bakanı olarak atandı. 24 Ekim 1960 tarihinde veliaht prens ilan edildi. Ayrıca 1960’larda Başbakan ve Maliye Bakanlığı görevinde de bulundu. Katar’ın bağımsızlığından beş ay sonra 22 Şubat 1972’de kuzeni Ahmed bin Ali es-Sani’den tahtı devraldı.

1995 yılında İsviçre’nin Cenevre şehrindeyken bizzat oğlu Hamad bin Halife tarafından kansız bir saray darbesiyle görevden uzaklaştırıldı. 2004 yılına kadar yurt dışında sürgünde yaşayan Halife bin Hamad, kendisine darbe yapan oğluna torununun darbe yapmasıyla üç kuşak barıştı ve tekrar Katar’a döndü.

Ancak hastaydı ve yaşlıydı.

Torunu  Tamim bin Hamad es-Sani dedesine olan bağlılığının göstergesi olarak ona özel bir uçak satın almaya karar verdiğinde Hamad’ın ömrünün son demleriydi. Hasta olduğu için uçağı özel olarak modifiye ettirdi torunu. İçine bir sağlık tesisi bile koydurmuş, sağlık personeli 24 saat nöbet tutuyordu.

Boeing 30 Ocak 2012’de sipariş edilen özel B747-8’i Katar’a teslim etmek üzere ilk kez havalandırdı.

İki yıla yakın uçağın içinde bir takım değişiklikler yapıldı. Hastaneden, hobi odalarına kadar bir yaşam alanında ne gerekiyorsa hepsi monte edildi bu dev uçağa. Modifikasyon bittiğinde yıl 2014 olmuştu. Çok enteresan bir ayrıntı. Ünlü havacılık sitesi, havalanan bu uçağın sahibini “Kim bu VIP uçağın gizemli sahibi?” başlığıyla vermişti. Ancak alttaki yorumlara dikkatle bakacak olursanız, havacılık sektörünün bu uçağı neredeyse adım adım takip ettiği net şekilde görülmektedir. Uçak hangi limandan kalkıp nereye iniyorsa sektörün isimleri anında paylaşmışlar. Dolayısıyla böylesi pahalı bir oyuncağı, pelüş bebek gibi “hediyedir” diye çantanızın dibinde saklar gibi saklayamazsınız. (BKZ)

Ancak uçağa çok fazla binmeye şansı olmadı yaşlı şeyhin. Teslim aldıktan iki yıl sonra hayata gözlerini kapadı Halife Bin Hamad, 23 Ekim 2016’da Katar’ın başkenti Doha’da 84 yaşında hayatını kaybetti. Ölümü üzerine ülkesinde üç gün ulusal yas ilan edildi.

Uçağı ise boynu bükük şekilde Doha apronunda öylece kalmıştı.

İki yıl sürdü bu unutulmuş bekleyiş.

ve 2018 yılına gelinmişti.

Dünya ilan tarihinin en garip örneklerinden biri olabilir aşağıdaki ilan. Türk Hava Yolları arşivinden aldım. Nedense silmeyi akıl edememişlerdi. İlan şöyleydi:

Türkçesi şu:

Pilot arıyoruz… Filomuzda bulunmayan uçakları kullanabilecek pilota ihtiyacımız var.

Bir tuhaflık yok muydu sizce?

İlanın alt kısmında verilen listede ise THY filosunda olmayan pek çok uçak modelinin arasına bir tane de özenle sıkıştırılmıştı: B747-8…

Şimdi bu modeli ctrl+c ile kopyalayalım. İstikamet uçak aleminin borsası olan contorller.com…

Arama sekmesine kopyaladığımız uçağı yapıştıralım bakalım ne çıkıyor:

Şu metalden devasa kuş çıktı sevgili okurlarım.

Evet tam tahmin ettiğiniz gibi… Katar Prensi, dedesinin ölümünden sonra artık bir anlam ifade etmeyen özel uçağı satılığa çıkarmıştı. Ki VIP uçak bu, market arabası değil yani. Semt pazarında satacak hali yok, İngiltere merkezli ikinci el uçak borsasına bildirmiş satışı. Liste fiyatı da güzeldi: 370 milyon dolar… Biz dolar sevmediğimiz için yerli ve milli fiyatını söyleyelim: Yaklaşık 2,5 milyar TL’ye satılığa çıkarılmıştı bu VIP uçak… Kaç yastık altı eder bilmiyorum açıkçası…

Başta da söylediğim gibi, arzu edilen sahibine yar olmamıştı ama İçinde de yok yoktu hani… Yan yana iki damacana su koy çift kale minyatür maç yap, o kadar ferah yani.

Şu da yine uçak borsasındaki bir arkadaşın eş dostuna yolladığı hatıra fotosu. Olur ya zenginler aracı park eder garibanlar gider yanına kendisininmiş gibi hatıra çektirir ya.

Öyle bir şey…

Uçağın diğer özelliklerini anlatmayıp sitedeki görselleri koyayım şöyle diyeyim:

“Görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok!”

Dolaylı olarak alındığı için de Katar envanterine kayıtlı değil bu uçan saray. Bu yönüyle bir tür hayali uçak diyebiliriz. Aslında bizim sahibinden.com’a benzeyen uçak sitesinde ilan olmasa kimsenin ruhu bile duymayacaktı bu uçağın alım-satım öyküsünü. Bir de tabii ikinci el uçak piyasasının sağlam bir takipçisi olduğunu şimdilerde öğrendiğimiz Recep Erdoğan olmasa…

Neyse…

Meselenin bu noktasından sonra bizim THY ilanıyla Katar Şeyhi’nin uçak satış ilanı bir noktada kesişiyor.

Uçağın kâğıt üzerinde sahibi gözüken şirket (planespotters’dan bulabilirsiniz), Bermuda’da tescilli ama o şirketin sahibi gözüken 2 şirket de İngiltere’de Guernsey Adasında (başka bir vergi cenneti burası) mukim ve bunlar da büyük ihtimal Katar’lıların paravan şirketleri olsa gerek…

Son tahlilde uçak, İsviçreli aracı şirket tarafından satışa çıkartıldı.

Sonrası biraz daha gizemli ve mahrem hal alıyor. Koca uçak kayboluyor. Kime satıldığı, ne zaman, nereye gittiği hakkında pek bir bilgi yok.

Tâ ki…

Fakat önce size HABOM’dan bahsetmem lazım.

HABOM nedir biliyor musunuz?

Açılımı şu: ‘Havacılık Bakım Onarım Merkezi’

2014 yılında Sabiha Gökçen Havaalanı’nın hemen yanında Tayyip Erdoğan ve kabine üyeleri 550 milyon dolara mal olan yeni HABOM merkezini açılışını yapmıştı.

Türkiye 12 Eylül’ün yıldönümünde darbeleri lanetlerken Sabiha Gökçen HABOM’una bir uçak indi. Ve boya hangarına çekildi.

Artık yabancısı olmadığımız Katar Şeyhi’nin B747-8 uçağıydı bu.

Boya ve modifiye işlemleri için hangara çekilmişti.

Tayyip Erdoğan’ın B747-8’e olan zaafı gizli bir şey değildi. En son 2015 yılında Boeing firması ile görüşmeler yapılmış ancak tıkanmıştı. (BKZ)

Erdoğan’ın bu hayali 3 yıl gecikmeli olsa da gerçekleşiyordu nihayet. Havacılık ajansları bu mutlu haberi hemen o gün paylaştılar. (BKZ) (Ayrıca BKZ)

Bu arada THY’nin ilan girişimi maalesef olumsuz sonuçlanmıştı. Şirketin açtığı B747-8’i uçuracak pilot ilanına kimse başvurmamıştı.

Gayet normaldi zira böylesi devasa bir uçak her ülkede olmadığı gibi, her pilot kullanamazdı böyle dev yarasa bir makinayı.

Ancak THY, Başkan Erdoğan’ın gazabına uğramamak için kendince bir çözüm üretmekte zorlanmadı.

THY, elindeki kadrodan bu uçakta görev yapacak pilotları belirledi. Ekip benzer kokpite sahip olmaları nedeniyle 777 filosundan seçildi. İhtimal ki birkaç ay sonra alınacak uçaktan çok fazla haberdar olmadan eğitime gitmiş ve birkaç aylık simülatör ve yer eğitimlerini tamamlayarak yurda dönmüştü pilotlar. Şimdi yeni forsunun uçak gövdesine nakşedilmesini bekliyorlardı.

Katar’dan önce inceleme için Basel’deki AMAC Aerospace tesislerine getirilen uçak 12 Eylül akşamı İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na indi. Eh artık Katar Emiri’nin yaşlı dedesine değil, dünya liderine hizmet edecekti uçak, Ergün Diler, hilal kaplan, ritim saz virtüözü Turgay taburede oturacak değillerdi her halde!

Uçağın hikâyesi gün yüzüne çıkmaya başlayınca Cumhurbaşkanlığı kendi hikayesini de piyasaya sürmekte gecikmedi. Denilene göre, Erdoğan ilandaki uçağı görmüş ve ilgi duymuştu.

Muhtemelen şöyle bir telefon görüşmesi geçmişti iki lider arasında:

-Ya Hacım bu arada geçen sitede senin uçağın ilanını gördüm, oluru nedir? Son fiyat mı bu?

-Uçak dediğin itin olur, lafı mı olur, yarın yolluyorum ufak bir iki kaporta çürüğü var yaptır kullan.

-Mahçup ettin kanka!

Yani tam olarak böyle bir içerik olmasa da yakın bir muhtevadan sonra 400 milyon dolarlık uçağı ona hediye etmişti Katar Şeyhi. Boeing şirketi de, salt bu uçak için Türkçe özel broşür bile bastırmıştı hatta…

Erdoğan her gün ikinci el uçak piyasasını mı takip ediyor?

400 milyon dolarlık uçağın hediyesi nasıl oluyor?

Pilotlar aylardır eğitimde olduğuna göre, bu uçağın alınacağı epey uzun süredir bilinmiyor muydu?

Ve benzeri soruları bir kenara bırakacak olursak…

Şöyle enteresan bir durumla karşı karşıyayız.

Hatırlarsınız “Hayırsever” işadamı Reza Zarrab, bir bakana epey pahalı (gerçi uçağın yanında adını anmaya bile değmez ama) saat hediye ettiği söylenmişti de bakan da Zarrab da bunu kesin bir dille reddetmiş, hatta belge olarak peçete üzerine yazılı bir teslimat belgesi sunmuşlardı kamuoyuna.

Şu belgeyi hatırlarsınız eminim:

Gerçi bu sefer tam tersi bir durum var.

Uçak için “Satın alınmadı, hediye edildi” deniliyor.

“Hediye almak ayıp değilse peçeteye ne gerek vardı, yok satın almak erdemse şimdi peçeteden belgeye ihtiyaç yok mu?” gibi bir soru da akla gelirse şayet…

Saray kaynaklarından benzer bir belge beklemek hakkımız sanırım.

Şöyle bir şey mesela:

Artık bu belgeden sonra da yok Meclis’e yazı önerge vermek, yok uçağın dedikodusunu yapmak filan, hainlik değil de ne olur yani…

Zengini uçağı züğürdün kalemini yoruyor işte n’aparsın!

Hadi biz Erdoğan’ın yeni oyuncağı hazırlanırken Erkin Baba’dan dinleyelim: “Gidiyorum Katar’ın gittiği yere doğru!” Çöh çöh çöh çöh…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin