Erdoğan olmasa!

Yorum | Naci Karadağ

Birkaç gün önce “şaibe” başlıklı bir yazı kaleme aldım.

Şaşırtıcı olmayan bir yorum gördüm sonra yazımın altında.

Mehmet Çam isimli okuyucu, sitayişle bezeli şu cümleyi yazmış: “Erdoğan olmasa yazacak ne bulacaksınız acaba?”

Okuyucu haklı…

Medyada günlük makale yazarken, gündemden kaçamazsınız. Kaçtığınız anda okurlar hep birden haklı olarak abanırlar!

Misal; El âlemin oğlu Elon’un uzaya yolladığı arabayı yazacak olsanız, hemen yorumlar gelir;

“Memleket kan ağlarken, on binlerce insan hapiste inlerken, ülke zulüm altında inim inim kıvranırken, bu rahatlık nedir? Yazacak konu mu bulamadınız?”

Nasrettin Hoca’nın oğluyla pazara giderken eşeğe binme meselesi gibi.

Bütün şıkları aleyhimize olan bir durum bu aslında.

Dolayısıyla ülke gündemiyle ilgili yazdığınızda gelen tepkiler haklı olduğu gibi, börtü böcek kuş kelebekten bahsettiğiniz anda da gelen tepkilerde haklılık payı var.

Tam bir Nasrettin hoca türü “Sen de haklısın” durumu…

Sevgili Mehmet Çam, haklı olarak belki de artık bıktığını Erdoğan’ın yazılmasını istemediğini ima ediyor lakin acaba bu mümkün mü?

Bu ülkede yaşayıp Erdoğan’dan kaçmak mümkün olabiliyor mu?

Bırakınız havuz kanallarını ve iktidara yanaşmak isteyen merkez medyanın eli kolu bağlı zavallılarını, TRT Çocuk, Diyanet TV kanallarının bile her adımını canlı yayınladığı bir kişiden nasıl kaçacaksınız?

Sokaklarda afişler, internette troller, ekranlarda mitingler, gazetelerde güzellemelerle neredeyse 24 saatimizi işgal eden bir figürü yokmuş gibi sayarak yazı kaleme almak mümkün mü?

Sabah kalktığınız anda üzerinize hücum eden Erdoğan haberleri, yolda giderken trafiği durduran Erdoğan konvoyu, meydanlarda Dombra’lar, Çomar Dede’ler, her kanalın Erdoğan güzelleyicisi yorumcular, hayatını Erdoğan’a hava yastığı olmaya adamış medya neferleri, her adımda neredeyse salavat getirerek adını anan siyasiler…

Hadi bakalım siz kaçabiliyor musunuz ki Tayyip Erdoğan’dan, bizden ona değmeden yazı yazmamızı –haklı olarak- talep ediyorsunuz…

Televizyonları açın, bakalım yarım saat Erdoğan’ın sesi ya da görüntüsü olmadan bir yayına rastlayacak mısınız?

Gazeteleri sormayın zaten.

Önceki günkü Star gazetesinin magazin ilavesinde okçulukla ilgili haber manşetti.

Baba Erdoğan’ın ok atarken resmini bulamayınca veliaht Bilal’in (yazarken Bilal yerine Bilali yazmışım aslında güzel hata; Binali ile Bilal’i birleştirince çıkan siyasetçi modeli; Bilali!) resmini koymuştu havuz şeysinin editörleri. Aferini alıp, enselerini okşatmışlardır yine.

Üst başlık ya da başlık ile görselin uzaktan yakından alakası yoktu haberin. Dahi Bilal’in bilmediğimiz bir binicilik sertifikası mı vardı acaba?

Bir de subliminal gönderme var ki başlıkta evlere şenlik: “At binenin kılıç kuşananın”mış…

Şimdi kalkıp bu manşetten yola çıkarak Havuz şeysilerini gömsek, okuyucu yine haklı olarak “Mevzu mu kalmadı” diye sormayacak mı sanıyorsunuz?

Bakın olayı tamamen vülgarize edip TC’nin açılımının Tayyip Cumhuriyeti olduğunu filan ileri sürmüyorum.

“Yirmidört saat Tayyip’le yatıp kalkanlar olarak ne bekliyorsunuz” da demiyorum…

Lakin başka bir soru geliyor aklıma.

Elbette Tayyip Erdoğan olmasa da yazı yazabiliriz. O yokken de yazıyorduk zira.

Ancak “cemaat olmasa Erdoğan ve avanesi ne yapar?” sorusunun cevabını da merak etmiyor değilim!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. ZALİM ve MAZLUM….
    Zalim, insanlık tarihinin önemli unsurlarından biridir. Asırlar geçsede yaşadığı devrin üzerinden, unutulmaz Zalim ve zulümleri… Bakınız yüce kitabımız Kuranı Kerim pek çok peygamberin ismine yer vermezken insanlık tarihinin meşhur zalimlerinden isim isim bahseder! O yüzden Zalim unutulmaz… Ramazan geldi hatimler okunacak inşAllah. Kuranı Kerimin’in pek çok yerinde Hz. Musa (a.s.)’ın firavun ile yaşadıklarını okuyacağız… Tebbet suresiyle ebu lehebi hatırlayacağız… sonra belki bazıları kerbelayı Yezidi… haccacı zalimi nice zalimleri bir çırpıda hatırlayacak ashabı uhdud akla gelecek… sonra zalimin zulmü varsa diyeceğiz belki …. belki gözler yaşaracak toprağa düşen kanları,canları,dostları,yarenleri hatırlayacağız… nice gül yüzlü sultanlar, nice servu revan canlar hatırlanacak belki…
    dünyadan son nasibi ciğerlerine dolan nehir yada deniz suyu olan masum minik yavruları hatırlayacağız….
    Sonra asırlar öncesinden zamana emanet edilen Sıddık(r.a)’ın sözü çınlayacak belki kulaklarımızda ” ne kadar halimsin Allah’ım”…
    Zalimler için…. diyeceğiz belki…..
    Oluklar çift birinden nur akar birinden kir….

  2. ZALİM ve MAZLUM….
    Zalim, insanlık tarihinin önemli unsurlarından biridir. Asırlar geçsede yaşadığı devrin üzerinden, unutulmaz Zalim ve zulümleri… Bakınız yüce kitabımız Kuranı Kerim pek çok peygamberin ismine yer vermezken insanlık tarihinin meşhur zalimlerinden isim isim bahseder! O yüzden Zalim unutulmaz… Ramazan geldi hatimler okunacak inşAllah. Kuranı Kerimin’in pek çok yerinde Hz. Musa (a.s.)’ın firavun ile yaşadıklarını okuyacağız… Tebbet suresiyle ebu lehebi hatırlayacağız… sonra belki bazıları kerbelayı Yezidi… haccacı zalimi nice zalimleri bir çırpıda hatırlayacak ashabı uhdud akla gelecek… sonra zalimin zulmü varsa diyeceğiz belki …. belki gözler yaşaracak toprağa düşen kanları,canları,dostları,yarenleri hatırlayacağız… nice gül yüzlü sultanlar, nice servu revan canlar hatırlanacak belki…
    dünyadan son nasibi ciğerlerine dolan nehir yada deniz suyu olan masum minik yavruları hatırlayacağız….
    Sonra asırlar öncesinden zamana emanet edilen Sıddık(r.a)’ın sözü çınlayacak belki kulaklarımızda ” ne kadar halimsin Allah’ım”…
    Zalimler için…. diyeceğiz belki…..
    Oluklar çift birinden nur akar birinden kir….

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin