Dolar yükselirken

Yorum | Hakan Zafer

Dolar meselesi çok su çekecek gibi. Ben, sadece ekonomik ve siyasi yönüyle konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Zalim – mazlum, din – vatan gibi yönlerden konuşmanın artık faydasız olduğuna inancım sağlamlaştı. Zamanı geldi mi bilemem ama biri akıbeti berbat olana diğeri ona sevinene bakan iki yönü var:

1- Uzun süredir, Türkiye’de bırakın sadece dile vurmasını, dindar görüntüsü vermeyi dinin kendisi zanneden sonradan görme siyasilerin bir araya gelerek kurdukları ilkesiz yapıları ve icraatlarını anlamaya çalışırken dini argüman kullanmamak gerektiğini düşünüyorum. Argümanlara güvenmediğimden, yetersiz kalacağından değil, anlamaya çalıştığımız olay ve faillerinin dinin hedeflediği ahlak, vicdan ve adaletle zerre alakasının kalmamış olmasından kaynaklanıyor. Öyle bir hal aldı ki bu durum, bende biyolojik tiksinti uyandırma noktasına geldi.

Çocukluğumda, otobüs tutmasına karşı “kot cep” tabir edilen arka cepte her daim küçük siyah poşet taşırdım. Yatılı okumanın garip duygusal çatışmalarına şahittir o nesne. Çocukken sadece otobüs viraj alırken, fren yaparken tutardı şimdi insan dönüşleri ve frenlemeleri tutuyor. Elimi atıp bulacağım bir poşeti de olmayınca yorgunluğu yanınıza kalıyor. Dolar karşısında koca ülkeyi ahlak ve erdem viranesine çevirmiş kimselerin doların serseri yükselişiyle yine kutsalı sakıza çevirmelerinde de aynı bulantıyı hissediyorum.

2- Artık dindarların bile klişe gözüyle baktığı Musa – Firavun kıssasında efsane sonu izlemek Hz. Musa’ya nasip oluyor. Kıssanın her tarafının izle dolu olduğuna ama Hz. Musa’nın parmaklarının deniz kapanırken şıkır şıkır olmadığına inanıyorum. Çünkü karşı kıyı, Allah’ın büyüklüğünü itirafın ve ondan (inanç olarak) uzak kalmadığına şükrederken, şükrettiğin o kudrete hayranlık duymanın yeridir.

Varlığın fiziki yaratılışına hayret edip akıl sır erdiremezken, tutup ilahi adaletin işleyişindeki şifreleri çözmüşçesine sevinmenin bu hayreti bozabileceğini düşünüyorum. Bozulursa ne olur? Hayretin bozulduğu yerde, şükredeyim derken şımarır insan. Sivrisineğin gözü, güneşin yüzeyi vs. kıyaslarıyla heybesinden yaratılışa delil damlayanlardan aynı yaratıcının bir diğer yaratması adl-i ilahiye düzgün mesafe almasını beklemek fazla olmamalı. Hem ilahi adaletteki hakikat, diğer yaratılış hakikatlerinden geri de değildir.

Ağızının ayarı kutsal çiğnemekten bozulmuş kimselerin berbat akıbetine, karşı kıyıdan, evvelki inanç ve tutum geçmişleriyle çelişen ölçüsüz sevinçler duymanın bende izahı yok. Tüm bu bilişsel süreçleri çaba ve sabırla geçenler için o esna, olması durumunda kınamanın başka bir insana fazla olduğu insani sevinçleri, şımarmadan zapt edip şükre çevirmenin gerektiği andır. Zor elbette. Henüz deniz geçmeden korkunun bastırdığı anda gösterilen sadakatle aynı kıvamda bir zorluk bu.

Söylerken kolay söylenen ama kolay olduğu asla söylenemeyecek bir zorluk…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Hocam sen her seyi biliyorsun yahuu.Islamin bir mensubu olarak kitapsizlardan allahsizlardan laiklerden………,,,, Daha cok din adamlarindan tiksiniyorum.cunku onlar her Seyi bilirler 1 tek dini gercek ve tam olarak bilemezler ve insanlari ifsad ederler

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin