Cemaatle kılınan namazın faziletleri

Yorum | Cemil Tokpınar

İslam’da imandan sonra en büyük esas ve en büyük hakikat olan namazın kıymet ve ehemmiyetini hakkıyla bilmediğimiz gibi, cemaatle kılmanın muhteşem sevap ve feyzinden de gafiliz. Namazı cemaatle kılmayı sadece yaşlılara, emeklilere veya çok rahat bir işte çalışanlara özgü bir alışkanlık gibi görüyoruz. Oysa namazı cemaatle kılmak, üzerine namaz kılmak farz olan herkes için hangi şartlarda ve ortamda bulunursa bulunsun yapmaya gayret etmesi gereken bir vazifedir.

Cemaatle namaz için ortaya konan sözde mazeretlerin çoğu birer bahaneden ibarettir. Onların doğru olduğu yönünde bizi aldatan yaygın biçimdeki ihmaller, duyarsızlıklar, ilgisizliklerdir.

Eğer cemaatle namaz kılmak sadece “eli boş gönlü hoş” olanların ara sıra yaptığı bir fiil olsaydı, Peygamberimiz (s.a.v.) ve güzide sahabeleri Bedir Savaşının en çetin anında cemaatle namaz kılarlar mıydı? Müşrik ordusu kendilerinden üç kattan daha fazlaydı. Tam bir ölüm kalım mücadelesi veriliyordu. Ama Allah Resulü ve ashabı canlarını kurtarmayı değil, Allah’ın huzurunda yan yana, omuz omuza olmayı seçmişlerdi.

Yarısı namaz kılarken diğerleri savaşmış, namaz kılanlar savaşırken diğerleri namazlarını cemaatle eda etmişlerdi. Bu husus Kur’an’da şöyle emredilmektedir:

“Savaşta mü’minler arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle birlikte namaza dursunlar ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. Onlar secde ettikten sonra geri çekilip düşmana karşı dursunlar ve yerlerine henüz namaza durmamış olan diğer topluluk gelsin. Onlar da tedbirli şekilde ve silâhlarını yanlarına alarak seninle beraber namaz kılsınlar.” (Nisa Suresi: 102)

Dünyanın en büyük meselesi olan savaş esnasında bile cemaatle namaz terk edilmezse, hangi mazeret onu engelleyebilir?

Şu hadis, cemaatle namaz konusunda bizleri coşturmalıdır:

“Kişinin cemaat ile kıldığı namaz, evinde veya çarşıda kıldığı namazdan yirmi beş derece daha faziletlidir. Bu fazilet şu şekilde gerçekleşir: Biriniz güzelce abdest alır sırf namaz kılmak için camiye gelirse, camiye varıncaya kadar attığı her adım için bir sevap verilir ve bir günahı silinir. Camiye girdiği zaman namaz için beklediği sürece namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Melekler bu kimseye dua ederler. Kimseye eziyet etmediği ve abdesti bozulmadığı sürece; ‘Allah’ım! Bu kulunu bağışla, ona merhamet et ve tövbesini kabul et’ diye dua ederler.” (Ebu Dâvûd, Salât: 49)

Bir müminin günahlarından arınması ve merhamete nail olmasından daha büyük bir nimet olabilir mi?

Cemaatle namaz o kadar önemlidir ki, konuyla ilgili şu hadis, bizi ürpertmelidir:

“Vallahi içimden öyle geliyor ki, bir adama cemaate namaz kıldırmasını emredeyim, sonra da o cemaate gelmeyen birtakım adamlara gideyim, onlar hakkında emir vereyim de, odun demetleri ile evlerini, üzerlerine cayır cayır yaksınlar. Bunlardan biri yağlı bir kemik bulacağını bilse, ona (namaza) mutlaka gelirdi.” (Müslim, Mesacid: 251)

Elbette Peygamberimiz (s.a.v.) hiç kimsenin evini yaktırmamıştır. Ancak onun içinden böyle geçmesi, cemaatle namaza ne kadar çok önem verdiğini göstermesi bakımından ilginçtir. Çünkü cemaat terk edildiğinde öyle büyük ebedî kayıplar olmaktadır ki, gelip geçici can ve mal onun yanında hiç hükmündedir.

İki kişi de olsa cemaatle namaz

Şu hadis ise, çok az kişi de olunsa cemaatten vazgeçilmemesi gerektiğini anlatır:

“Köyde ve çölde oturanlardan üç kişi arasında cemaatle namaz kılınmazsa, ancak şeytan onlara üstün gelmiştir. Cemaate devam et, kurt ancak sürüden ayrılmış koyunu yer.” (Ebu Davud, Salât: 47)

Hepimiz cemaatle namaza birçok mazeret gösterebiliriz. Oysa Abdullah ibni Abbas’ın (r.a.) rivayet ettiği şu hadis, bu husustaki mazeretleri reddetmek için ne kadar ısrarcı olmamız gerektiğini ifade ediyor:

– Kim müezzinin ezanını işitir ve bir engel olmadan müezzinin davetine uymazsa onun tek başına kıldığı namaz kabul olmaz. Sordular:

– Kişiyi cemaatten hangi özür alıkoyabilir? Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

– Korku ve hastalıktır. (Ebu Davud, Salât: 47)

Aynı manada Abdullah İbni Ümmi Mektum (r.a.) ile Peygamberimiz (s.a.v.) arasında geçen konuşma bize ders olmalıdır:

Abdullah ibni Ümmi Mektum (r.a.), Resulullaha (s.a.v.) sordu:

– Ya Resulallah, ben gözü görmeyen, evi uzakta olan birisiyim. Bir kılavuzum var, bana yumuşak davranmıyor. Bu şartlar içinde benim namazı evde kılmama izin var mı?

Resulullah:

– Ezanı duyuyor musun, diye sordu.

– Evet, dedi. Peygamberimiz:

– Namazı evinde kılman için izin veremem, buyurdu.

Acaba cemaatle namazı terk edenlerin gözü görmeyen bir kimseden daha büyük bir mazereti mi vardır?

Şu iki hadiste ise en çok terk edilen yatsı ve sabah namazının cemaatle kılınması konusunda muhteşem müjdeler vardır:

“İnsanlar ilk safın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi.” (Buharî, Ezan: 9)

“Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa, gece yarısına kadar namaz kılmış gibi sevap alır. Sabah namazını da cemaatle kılarsa, bütün geceyi namaz kılarak geçirmiş gibi sevap alır.” (Müslim, Mesacid: 260)

Cemaatle namazın nasıl bir meziyeti ve hikmeti vardır ki, savaşta bile terk edilmemiş? Hangi üstünlükleri vardır ki, Peygamber Efendimiz onu müekked sünnet olarak uygulamış ve emretmiş? Bu ne vazgeçilmez bir ibadet ki, onun haşmetine uygun özel câmiler yapılmış?

Cemaatle namazın hikmetleri

Cemaatle namaz kılmanın sayısız hikmeti vardır. Bunların belli başlılarını şöyle sıralayalım:

  1. Her şeyden önce cemaatle câmide veya mescit olarak tahsis edilen yerlerde kılınan namazda müthiş bir huzur, huşû ve sükûnet vardır. Çünkü mekân sadece namaz için hazırlanmış, her şey ona göre düzenlenmiştir. Namaz içinde huzuru bozucu, gönlü ve zihni dağıtıcı, insanı başka şeylerle meşgul edici bir unsur yoktur. Cami veya mescit, sakin, temiz, ahenkli bir ortamdır. Tek başına bu bile cemaatin önemini ortaya koymuyor mu?
  2. Cami, mescit veya evde cemaatle kılınan namazın dışında yalnız başına kılınan namazları düşünün! Çevreden gelen insan konuşmaları, radyo ve televizyon sesleri, yemek kokuları gibi insanın huzurunu bozan, namazdaki huşûa engel olan nice unsur yok mu? Bir de câmi veya mescitte müminlerle omuz omuza kılınan namazdaki lezzeti ve huzuru hayal edin!
  3. Çok önemli bir hikmet, cemaatle namaz kılmada sorumluluğun imamda olmasıdır. Böylece namaz için çok önemli olan Kur’an’ı ve duaları doğru okuma, fıkıh kurallarını iyi bilme gibi konularda çok rahat hareket etmiş oluruz. İmamlar bu konuda özel eğitim almış kimseler olduğu için elbette Kur’an’ı cemaatten daha düzgün okumakta, namazın hangi rüknünde nasıl hareket edeceğini daha iyi bilmektedirler. Ayrıca tâdil-i erkâna çok dikkat etmekte olduklarından huzurlu ve ihtimamlı bir namaz kılmış oluruz. Namazın en büyük afetlerinden olan hızlı ve baştan savma namaz kılmaktan kurtuluruz.
  4. Cemaate devam edersek aynı zamanda namazı vaktinde kılmış oluruz. Böylece “en hayırlı amelin vaktinde kılınan namaz olduğunu” belirten Peygamberimizin takdirine kavuşuruz.
  5. Cemaatle namazda mekân değişikliği olduğu için çok etkili bir zihinsel yenilenmeye de sebep olur. Aynı mekânda durdukça insan bilinci körelir. Mekânımızı namaz için terk edip sonra geri geldiğimizde sıfırdan başlamış gibi hissederiz kendimizi. Ama çalıştığımız yerde kıldığımızda sadece zaman ve uğraş değişiminin yararını görürüz, ama mekân değişiminin faydasını görmeyiz. Hem aynı mekânda kılan kimse, yine işini veya o andaki uğraşını düşünerek, namazdan tam istifade edemez.
  6. Namazı cemaatle kılmakla müminler arasında bir dostluk, bir dayanışma ve yardımlaşma meydana gelir. İnsanlar birbirini çok iyi tanır, dertleriyle dertlenir, sıkıntılarını paylaşırlar. Bu da birliği savunan ve sosyal bir din olan İslamiyet’in çok önem verdiği bir faydadır.
  7. Rabbimiz, cemaatle istenen dilekleri, yapılan duaları daha fazla kabul eder. Çünkü herkes birbirinin duasına âmin der, birbirinin isteğine kuvvet verir, birbirinden feyiz alır.

İşte bunlar ve daha bilemediğimiz nice hikmet, namazı tek başına kılınan namazdan 25 kat, başka rivayetlere göre de 27 kat daha kıymetli yapmıştır. Tüm bunları bilerek cemaatle namazı nasıl ihmal edebiliriz?

Cemaatle namazın feyiz ve bereketinden hiçbir zaman mahrum olmayalım. Her neredeysek, camide, evde, iş yerinde, okulda, yolculukta mutlaka bir cemaat oluşturalım ve cemaatle kılınan namazın sevap ve feyzinden mahrum kalmayalım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin