Bir tanık istiyorsan iyi bak gözlerime Hâkim Bey!…

Yorum | Ahmet Kurucan

Önemli not; bu yazı insanlığından utana utana da olsa gerçeklerle yüzleşmek isteyenlerin okumaya tahammül edebileceği bir yazıdır. Takdir sizin; ister okuyun gerçeklerle yüzleşin ve bu gerçeklerle bir daha yüzleşmemek için dar veya geniş dairede önlemler alın; isterseniz hiç rahatınızı ve ezberlerinizi bozmayın, iki yüzlü yaşamanıza devam edin, gözünüzü güneşe karşı kapatın ve gündüzde geceyi yaşayın. Kimse bana aşağıda okuyacağı satırlardan dolayı “Batılı tasvir safi zihinleri idlâl eder” demesin. Dünyayı avucumuzun içine koyan iletişimin teknolojisi, hele onun görsel versiyonları karşısında günümüzde safi zihinlerden bahsetmek gerçekten saflık olur.

Büşra Sanay’ın “Kardeşini doğurmak; Türkiye’de Ensest Gerçeği” adını taşıyan çok kapsamlı alan araştırması sonucu kaleme aldığı kitaptan alıntılarla dolu bir yazı okuyacaksınız aşağıda. Alıntılardaki kavramları yerli yerine oturtmak için öncelikle 3 kavramın tarifini sunacağım uzmanlarının dilinden. Sonra hadisenin tarafları diyebileceğim ve belli başlıklar altında kategorize ettiğim insanların yaşadıkları gerçeklikler üzerinden söyledikleri ifadeleri alıntılayacağım.  Bazı yerlerde küçük yorumlarım ve katkılarım olacak. Aslında buna ihtiyaç da olmayacak. Yazının sonuna geldiğinizde söylediğiniz onlarca “estağfurullah”, yüzlerce “La havle ve la kuvvete” ile birlikte yorum dediğiniz şahsi düşünceleriniz, görüşleriniz, kanaatleriniz zihninizde kendiliğinden tebellür edecek. Tabii yazının sonuna gelebilirseniz! O cesareti gösterebilirseniz! Yüzünüzü yerden kaldırabilirseniz! Empati duygunuzun gelişmişliğine bağlı olarak gözlerinizden akıtacağınız yaşlarınızda boğulmazsanız!

Cinsel istismar nedir? Çocuğun kendinden yaşça büyük bir yetişkin ile arasında yaşanan ve yetişkin tarafın cinsel ihtiyacını giderdiği eylemlerdir ve suçtur.

Pedofili nedir? Bir çocuğun ruh ve beden olarak hazır olmadığı, muhakeme edemeyeceği, rıza göstermeyeceği davranışlarla zevk alma ve bunu kendi cinsel tatmini için kullanma.

Ensest nedir? Aralarında evlilik yasağı olan birinci derece akrabalar arasında yaşanan, çocuklara yönelik yapılmış cinsel eylemler.”

1-Masum ve mağdur çocuklar:

-“Kardeşimi doğurdum.!”

-Çizdiği resimde cinsel organı canavar şeklinde tasvir ediyor. Öğretmeninin nasıl canavar sorusuna da “Babamın canavarı. Büyüyor, büyüyor, kocaman oluyor.”

-Bebekliğinden beri tanıdığı çocuğun son dönemde değişen davranışlarından şüphelenen öğretmenin çocukla konuşmasında ortaya çıkan gerçek:

Çocuk: “Bir şey yemek istemiyorum. Dondurma da istemiyorum. Onun içinde süt var.”

Öğretmen: “Sen çok severdin dondurmayı. Çilekli süt alayım o zaman.”

Çocuk: “Ben çilekli süt istiyorum. İneğin sütünü istiyorum. Pipi sütü istemiyorum!”

-Bazı mağdur çocuklar yaşadıkları travma etkisi ile konuşma özelliklerini bile kaybedebiliyor.

– “Ben artık değersizim, kirlendim, hiçbir işe yaramam.”

-Belli bir yaşa gelince ne olduğunun farkına varan çocuklar; “Babalar böyle sever sanırdım.”

– “Neden polis amcalar bana soru soruyor; ben suç mu işledim?”

-Mahkeme sürecinde ailesinin baskısına dayanamayanlar çıkıyor ve “babama kızdım iftira attım” diyenler olabiliyor.

– Ensest veya cinsel istismara maruz kalmış çocuklarda depresyon, tükenmişlik ve çaresizlik duygusu hakim.”

2-Cinsel istismar, taciz ve tecavüzde bulunan erkekler (baba-dede-ağabey-dayı-amca-kuzen):

– “Hâkim Bey, bahçenize diktiğiniz ağacın ilk meyvesini başkasına verir misiniz?”

“Ben olmasam başkasıyla yaşayacaktı bunu zaten. İlk benimle yaşadı. Ben yabancı mıyım?”

– “Bak, sana bu yaptıklarımı annene söylersen onu keserim, öldürürüm.”

– “Sarhoş iken yaptım, kötü bir niyetim yoktu!”

– “Cinsel istismarı zihninde normalleştirmiş ve meşrulaştırmış birisinin beyanından: “Yaptığım şeylerde ne var ki?”

3-Anne, nine ve yakın kadın akrabalar:

– “Babanın/abinin ihtiyacını gider; bak ailemize zarar verecek.!”

– “Benim kocam/abim/dayım/amcam böyle şey yapmaz. Sana üç harfliler musallat olmuş.”

– “Bana söyleseydin, kendi içimizde çözseydik, baban hapse girecek şimdi; bize kim bakacak? Halkın içine nasıl çıkacağız?”

– “Ağzının fermuarını çek, sus ve otur oturduğun yerde!”

-Ender vakalardan ama bazı anneler kızını kıskanıyormuş, eşi onu tercih etti diye!

4-Savcı ve Hakimler:

– “Mağdur savunmada kravat taktı, iyi hal indirimi uygulanıyor ama çocuğun psikolojisi, bundan sonra topluma nasıl adapte olacağını düşünen yok. Yasalarda ciddi boşluklar var.”

– “Eril zihniyetli bazı hakimlerde mağdur çocukları sorgulayıcı yaklaşım daha fazla. Çocuk dünyası ve psikolojisinden haberleri yok. Kadın hakimler ise daha ılımlı ve daha hakkaniyetli.”

-Ensest ilişkiye girenler, avukatların verdikleri talimata göre ifade veriyor ya cezadan kurtuluyor ya da en az ceza alıyorlar.

– “Hayatın tabii akışı içinde ensest ilişki normal değildir. Başka vesilelerle bu ilişkinin tespitine rağmen mağdurun susması “rıza” kavramı içinde değerlendirilemez.”

5-Devlet kurumlarındaki görevliler:

-“ÇİM (Çocuk İzleme Merkezi) verilerine göre 2015 yılında 314 yani terör suçlarını kapsayan maddeden açılan dava sayısı 16 bin; 103 yani çocuk istismarı kapsamında açılan dava sayısı 17 bin.”

– “Ensest Doğu’da daha çok yaşanır sözü doğru değil. Doğu’lu insanı itibarsızlaştırma için kullanılan bir malzeme bu. Gelir ve eğitim düzeyi yüksek yerlerde de yaşanıyor ensest ilişkiler ve üzerleri daha rahat kapatılıyor.”

– “Genel ahlaka aykırı” ve “Toplumda infial uyandıracak davranışlar” cümleleri hem basın-yayın hem de istihbarat, güvenlik ve adli kurumlarda çok yaygın bir kabul olduğu için bu türlü vakaların topluma mal olmasında menfi rol oynuyor. Halbuki bunların bilinmesi, duyulması, faillerinin teşhiri belki de istismar olaylarının engellenmesinde daha etkin rol oynayacak. Yazılı ve görsel medya için önemli şart; haber dilinin pornografiye dönmemesi.

6-Uzmanlar:

– “Ailenin eğitim seviyesini yükseltmek şart.”

– “Mağdur çocuktan defalarca aynı ifade alınınca ilk ifadedeki beden dili ortadan kayboluyor. Çocuğun ifadesi izole ortamlarda alınmalıdır.”

– “İfadelerde babasının yaptıklarını komşu yapmış gibi anlatıyor.”

“Ensest’e hastalık deme, hukuken şahsın ceza ehliyeti kavramını etkiliyor. Hastalık yerine davranış bozukluğu denilmelidir.”

– “3 yaşında çocuk, arkadaşları ile oynarken soyunmaya başlıyor. Aşırı uyarılmış cinsellik diyoruz buna. Cinsel istismarda gördüklerini yapıyor, bunu oyun zannediyor ve arkadaşıyla bunu oynamak istiyor.”

– “Öğrencinin okula devamsızlık yapması, derslerinde konsantre eksikliği ve imtihanlarda başarısızlık yaşaması bir yardım çığlığı olabilir.”

“6 ila 10 yaş arasındaki çocukların söyledikleri % 90 doğru çıkıyor. Çünkü onlarda kurgulama yetenekleri henüz gelişmediği için yaşadıklarını anlatıyorlar.”

-Özellikle kırsal kesimlerde anneler o kadar çaresiz ki çocuğuna inansa bile inanmamayı tercih ediyor; olmamış gibi yaşama devam diyorlar.

– “O eylemi kişiye yaptıran merkezlerin itici gücü, bunu engellemeye çalışan merkezlerin baskılayıcı gücünden fazla olabilir. Kişilik, tercih, karar verme, inanç vb. birçok unsur rol oynuyor bu eylemlerde. Neuroscience (sinirbilim) alanında yoğun çalışmalar var bu konuda.

– “Eğitim ve öğretimi anne baba tarafından ihmal edilen çocuklar, ensest ilişkilerin açık hedefi.”

– “Ensest eylemler ekonomik durumu zenginleşen, sosyo-kültürel düzeyi yükselen ailelerde kardeşler arasında sık gözüküyor. Bunlar tersine döndüğünde ise baba kaynaklı ensest ilişkiler artıyor.”

-Cinsel saldırgan davranış gösterenler genelde çocukluklarında cinsel taciz ve istismara maruz kalanlar.

– “Ensest’e maruz kalan çocuklar sadece psikolojik sıkıntı yaşamıyor, gelecek hayallerini de kaybediyor.”

– “Cinsel istismar bir güç ilişkisidir. Güçlü olan zayıf olanı ezer.”

7-Toplum

– “10 kişiden 6’sı ensestin ne olduğunu bilmiyor.”

– “Ensest mağdurları toplum tarafından dışlanıyor ama istismarcılar aynı ölçüde dışlanmıyor. Mahkemenin ilk celsesine katlıyorlar zaten, sonra avukatları devam ediyor.”

– “Dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek peşine düşmez.!” deyimi çok kullanılıyor.

Mağdur, suçlu, zanlı, avukat, hâkim, savcı, anne, akrabalar, uzmanlar, devlet görevlileri, din adamları, sivil toplum örgütleri herkes ama herkes konuştu ama herkes sağırdı; dolayısıyla değişen bir şey yok. Her yeni gün yeni bir ensest, pedofoli, cinsel saldırı, cinsel istismar vak’ası.

8-Diyanet:

-“Babanın kızını şehvetle öpmesi, sarılmasının nikaha tesiri yoktur. Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak haramlık oluşturmaz.” gibi klasik fıkıh kitaplarında yer alan ve bu tür muameleleri meşrulaştıran arkaik ve skolastik yorumların tekrarına son verilmelidir. Topluma verilecek doğru mesaj şu çerçevede olmalıdır: Kur’an ve sünnetin temel değerleri ve ahlaki ilkeler açısından bu tür davranışlar ayıptır, günahtır, haramdır, sapkınlıktır ve hukuki olarak cezai işleme tabii tutulmalıdır.

9-Tavsiye

-Cinselliğin ayıp bir şeymiş gibi kabulüne son verilmelidir. Çocuklara uzmanlar aracılığı ile cinsel eğitim verilmelidir. Fıtri olan cinsellik duygularının bastırılmaya çalışılması veya şeytanlaştırılması yanlıştır. Bastırılmış cinsellik duyguları er veya geç sapkınlık şeklinde hayatta kendine yer bulur.

-Beden dokunulmazlığı ve özellikle genital bölgelere dokunulmasının yanlışlığı çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara öğretilmelidir.

-Toplum ensest mağdurlarını dışlamamalı. Birçok kimsenin yaşamadığı yaşayan ve bunu anlatma cesareti gösteren çocuklar bu toplumun bir parçası. Belki de sizin çocuğunuz.

10-Sonuç

– “Ensest ilişkiler için veri yok ama cinsel istismar hadiselerinin adliyeye intikal oranı istatistiklere göre Türkiye genelinde yüzde 7.”

– “Ensest ülkemizin halı altına süpürülen en büyük sorunu ve kanayan yarasıdır.”

11-Son söz:

“Bu ülke Müslüman ülkedir; ensest ilişki olmaz”mı dediniz? Haydi be oradan! Etrafınıza dikkatlice bir bakın; yapmaya utanmadığı hadiseleri anlatmaktan da utanmayan insanlarla dolu her yer.

 

Buraya kadar gelebildiyseniz bir de mağdurun yazdığı şu şiiri okuyun.

 

Ne kadar su çıkarabilir bir baba lekesini kendi kızından…

 

“Tanıklık yapar mı şimdi o yatak

Ne bileyim perde işte, halı, yastık, karyola

Sır verir mi evlerin karanlık köşeleri

Konuşur mu duvarlar, ahır içleri

Bir tanık istiyorsan iyi bak gözlerime….

 

“Sus” diyordu “sus”

Üstümde ağır gövde çırpınan iki bacak

Öyle cılız, öyle güçsüz, öyle zavallı

Tükenmiş nefes nefes “sus” diyordu “sus”

“Yol olanın yolcuları çok olur.”

 

Ne bayramlar sevincimin sabahı

Ne bir hayal yarınlara hevesli

Ne ilk aşk hatırası kalbimin bir yerinde

Ne çocuk oldum ne genç kız

Hiçbir şeydim hiçbir şeyin içinde

Bir babanın altında bir cesettim Bay Hâkim

Bir tanık istiyorsan iyi bak gözlerime…”

Suna Aras

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

8 YORUMLAR

  1. Sodom ve Gomore olmaya doğru gidiyoruz. Ahmet hocam herşeyi çok doğru olarak yazsan da bazı yerlerde tiksindirici şekilde ifadeler sanki dinin irşad ve tebliğ lisanına çok uymuyor gibi. Gerçi baştan söylemişsin ama yine de insan sarsılıyor.

  2. Sözcüklerin ifade yeteneğini iyi kullanabilen birileri yazının bütününü okuduktan sonra aynı derinlik ve hassasiyetle görüşlerini söyler/yazar.

    Suistimal edilen çocuk,genç veya yetişkin.Fark etmiyor.Sonuç yok edilen gelecek.Duygusal bazda onarılması nerede ise imkansız dejenerasyonlu kişilikler.

    Haftanın çoğu günü aynı istasyonları kullanarak çarşıya inerim.Metronun merdivenlerinde gördüğüm yağlı saçlı çocukluk gençlik arası erkek çocuğunun suistimal edildiği düşünürüm kendimce .Çocuğa yardım eden veya yardım ettiğini söyleyen kişilerin gerçekte o gencin kurtarılmasına çalışmadığını düşünürüm.Neden ? çünkü bu tür görüntü sergileyen çocuklar için uzun ve meşakkatli kontrollü bir süreç gereklidir kanaatindeyim.Toplumsal göz boyama işi ile ilgili birimler sadece “yaptık, uğraştık, olmadı “demek için variyet gösteriyor gibiler.

    Yani….yanisi şu artık toplum halkı seven ve koruyan kendisine sığınıldığın da malına ve namusuna zarar getirilmeyen birim ve toplulukları göremiyor, bulamıyor, duyamıyor.Zannediyorum ne kadar acı bir gerçektir ki canımız kadar sevdiğimiz vatanımız artık milletini kaybediyor.

  3. “Ensest ilişkiler için veri yok ama cinsel istismar hadiselerinin adliyeye intikal oranı istatistiklere göre Türkiye genelinde yüzde 7.”
    “2015…çocuk istismarı kapsamında açılan dava sayısı 17 bin.”
    Çocuk istismarı, genelin bir parçası olduğuna göre, genel daha fazla…
    Sadece bu verilerle, 2015 için % 100’ün tamamı 242.857 kişi yapar. Dikkat edin büyükler hesaba dahil değil.
    Son 10 yıl içinde bu sayının 2 milyondan çok olabileceğine inanabiliyor musunuz?
    Ben buna inanmak istemiyorum. Dilerim bu sayılarda bir yanlışlık vardır…

  4. Buşra Hanimi calismalarindan dolayi tebrik ederim. Kitaptaki bilgilere dikkat ceken Ahmet Kurucan beye de teşekkür ederim.
    Cinsel istismarin ancak %7’si adliyeye yansiyor ve bir yilda (2015) 17 bin cocuk istismari varsa, matematiksel olarak yulda (17000×100÷7) 242 bin çocuk cinsel istismara uyruyor demektir. 0-18 yas araligini cocukluk donemi kabul edersek rakamin 4 milyonun uzerinde oldugunu goruruz.
    Buna inanmak istemiyorum… L
    Lutfen birileri cikip bunun dogru olmadigini soylesin.

  5. Selam..sözün başladığı yer olmalı aslında… hep sustuk diye sardı tüm dünyayı bu yara.. yeni bir mesele değil ki toplumda…hep vardı ve hep var olacak bizler sustukça.. mağdurlar da dahil zulme tanık olanlar eliyle diliyle kalbiyle her nasılsa konuşmalı bir şeyler yapmalı mutlaka…kalbinde zerre İman varsa! mağdur kendini yalnız zannediyor.. bu konuda kimse konuşmazsa… oysa bilir ki musîbetzâde kardeşleri var kendi gibi milyonlar milyarlarca.. herkes konuşursa…HasbunAllahu ve nimel vekîl!

  6. Dört gündür aynı yazıya yazdığım üçüncü mail; ilk ikisi yayınlanmadı… Ahmet Hocam, Büşra hanımın verdiği ve sizin de tr724 aracılığı ile kamuoyu önüne taşıdığınız ölçülerin doğruluğundan emin misiniz? Büyüklüğünü hesapladınız mı? “Cinsel istismarı vakalarının sadece %7’si adliyeye yansıyor” ve “sadece 2015 yılında 17.000 çocuk istismarı davası” varsa, bunun anlamı 2015 yılı için yansımayanlarla birlikte 242.000 dava vardır. 0-18 yaş aralığını çocuk kabul edersek, 18 yaşın altındaki 4 milyondan fazla çocuk istismar edilmiş olur. Bu rakam size biraz “uydurulmuş gibi” gelmiyor mu?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin