Hakkınızı savunun! Herkesin yapabileceği bir şeyler var

Yorum | Nurullah Albayrak

Türkiye’de hukuk sistemi adalet için değil de iktidarın bekası için işlediğinden hukuk güvenliğinden bahsetmenin bir anlamı olmuyor. Çocukların, bebeklerin, kadınların, genç insanların ölümü göze alarak Türkiye’den kaçmaya çalışmaları hukuk güvenliğinin olmazsa olmaz olduğunu ve yokluğunda ki tehlikenin de büyüklüğünü göstermesi açısından önemlidir.

Bir tarafta ülke içinde ki her türlü tehdide rağmen yaşamaya çalışan insanlar, bir tarafta kendi ve ailesinin selameti için yurtdışına çıkmaya çalışan insanlar diğer tarafta da yurtdışına çıkmayı başarmış insanlar. Bu süreçle mücadele adına herkesin sorumluluğu ve yapması gerekenler farklılık arzediyor.

Bu kapsamda, diğerlerine göre daha iyi durumda olan, yurtdışına çıkmış olanlara ciddi sorumluluklar düşüyor. Öncelikle, kendi yaşadıkları hukuksuzlukların uluslararası kurumlar nezdinde takibi yapılmalı, yürütülecek hukuki takiplerin de  sadece kendisi için bir anlam ifade etmediği bilinciyle takip yapılmalı. İkinci olarak, geride kalan arkadaş, eş, dost için yapılacak, yapılması gereken bir şey olduğu bilinciyle hareket etmeli ve arkadaşlık hukukunun gereği olarak mücadele edilmeli. Bu konuda neden bir şeyler yapılmıyor söyleminden vazgeçilerek, ‘ben arkadaşım X için ne yapabilirim’ denmeli ve bir şey yapma iradesi ortaya konulmalıdır.

Bununla birlikte de herkes kendi hukuk güvenliğini sağlamak açısından bulunduğu ülkenin durumuna göre hazırlık yapmalıdır. Yurtdışında bulunan herkes olağan bir durum olarak ‘iade’ konusunda bilinçli olmalıdır.

AKP iktidarı, muhaliflerle mücadelede her türlü argümanı kullanmayı mübah gördüğünü defaatle gösterdi. Hukuk kurallarını yok sayarak insanları kaçırmak, rüşvetle, şantajla yasadışı işler yapmak AKP iktidarı için normal davranışlar. Bununla birlikte de yasadışı işler yapamadığı ülkelerde hukuk kurallarına uygun olarak girişimde bulunduğu da da bir gerçek. Bu kapsamda  iade anlaşmaları çerçevesinde yurtdışında bulunan muhaliflerini geri getirmek için girişimde bulunmaktadır.

Türkiye tarafından , başta taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereğince, ikinci olarak ikili iade anlaşmaları gereğince, son olarak da mütekabiliyet ilkesince iade işlemleri yapılmaktadır.

Hakkında Türkiye’de ceza davası ya da soruşturması olan kişilerin yurt dışında oldukları öğrenildiğinde iade süreci bizzat mahkemeler tarafından normal bir yargılama işlemi olarak başlatılmaktadır. Mahkeme, ifadesini alamadığı sanıkla ilgili karar veremeyeceği için ifadesini alabilmek için sanığın iadesi için işlem başlatacaktır. Bu işlemin başlatılması için kişinin özel biri olmasına gerek yoktur, her sanık için bu işlem normal bir prosedür olarak uygulanacaktır.

Türkiye’nin de taraf olduğu Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi’ne 47 adet Avrupa Konseyi ülkesiyle birlikte Güney Kore, İsrail ve Güney Afrika Cumhuriyeti olmak üzere 50 ülke taraftır. Bu Sözleşme’nin 1.  Maddesine göre taraflar şartları bulunduğu takdirde kişileri iade etmekle yükümlüdür.

Bu sözleşmeye taraf olan ülkeler; Almanya, Andora, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika, Güney Kore, Hirvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, Italya, Izlanda, Karadağ, Kibris, Letonya, Lihteşyayn, Litvanya, Luksemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldova, Monako, Norveç, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, San Marino, Sirbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna, Yunanistan’dır.

Bu sözleşme haricinde de Türkiye’nin 26 ülke ile iade sözleşmesi bulunmaktadır. Bu ikili sözleşmelere göre de şartları bulunduğu takdirde iade süreci başlatılmaktadır.

Sözleşme bulunan ülkeler; ABD, Arnavutluk,  Avustralya, Cezayir, Fas, Gürcistan, Irak, İran, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kazakistan, Kirgizistan, Kuveyt, Libya, Lübnan, Makedonya, Mısır, Moğolistan, Özbekistan, Pakistan, Romanya, Suriye, Tacikistan, Tunus, Türkmenistan, Umman ve Ürdün’dür. (Brezilya ile iade anlaşması görüşmeleri sürmektedir.)

Bu 76 ülke haricindeki ülkelerle ikili iade anlaşmamız bulunmamaktadır. Ancak, anlaşma bulunmayan diğer ülkelerle de mütekabiliyet gereğince iade süreci başlatılabilir. Suudi Arabistan’la aramızda iade anlaşması olmamasına rağmen mütekabiliyet gereğince iade gerçekleştirildiği bilinmektedir.

BİR KİŞİNİN İADE EDİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI

Sözleşme bulunması halinde bir kişinin diğer bir devletten Türkiye’ye iade edilebilmesi için;

  • Suçun siyasi bir suç olmaması gerekir. Soruşturma konusu ne olursa olsun takibin siyasi sebeplerle yapılıyor olması iade engelidir. Kişinin mensup olduğu din, mezhep, cemaat, inanç grubu veya hükümete muhalif bir gruba aidiyeti nedeniyle takip edilmesi siyasi nedenle takip sayılır.

Bu çerçevede özellikle kişinin tanımı ve kapsamı muğlak 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve TCK’da yer alan devlet güvenliği aleyhine işlenen suçlar nedeniyle soruşturma veya kovuşturmaya tabi tutulması siyasi suçun varlığına karine teşkil eder.

Siyasi suç nedeniyle orta Avrupa ülkeleri (Almanya, Hollanda, Belçika, Danimarka, İskandinav ülkeleri, Avusturya, İsviçre, İngiltere, Fransa gibi) Türkiye’ye hiçbir şekilde iade yapmamaktadır. Diğer AB ülkeleri de bu ülkelerin tavrına bakarak genellikle siyasi suç söz konusu olduğu durumlarda aynı tavrı benimseme eğilimindedirler.

  • Türkiye’nin iade istemesi halinde iadeye konu fiilin iade istenen devlet kanunlarında da suç olması şarttır. ( Bankaya para yatırmak, okula çocuğunu göndermek vb fiillerin suç olması gerekir)
  • Türkiye’nin iadesini istediği kişi, aynı zamanda bulunduğu ülkenin de vatandaşı ise ya da Türk vatandaşlığından çıkmış olup,  bulunduğu devletin vatandaşı olmuş ise Türkiye’ye iade edilmez.
  • Genel itibariyle devletler kendi ülkesinde iltica talebinde bulunmuş ya da mültecilik statüsü kazanmış kişileri iade etmezler. Mültecilik talebi reddedilmiş olması halinde iadesi istenen kişi bulunduğu ülkede buna karşı idari yargıya başvurabilir ve bu tüm safhaları ile sonuçlanıncaya kadar iadeyi engelleyebilir.
  • İadesi istenen kişi iade talebi hakkında karar verecek mahkeme veya idari makama iade edilmesi halinde;
  • Adil yargılanmayacağını
  • Haksız yere tutuklanacağını
  • İşkence veya kötü muameleye maruz kalacağını
  • Şartla tahliye hakkı tanınmayan ağırlaştırılmış müebbet hapisle soruşturulmakta ya da yargılanmakta olduğunun başlı başına AİHS 3. Madde anlamında kötü muamele teşkil ettiğini İleri sürmelidir.

Bu konuda hazırlanan yerel ve uluslararası raporlar, basın açıklamaları,  uluslararası kuruluşların ve demokratik devletlerin tepkilerini vs. delil olarak gösterebilir.

Bu konuda şimdiden bir dosya hazırlaması ve iade sürecinin başlatıldığı bilgisini alındığında da, bulunduğu ülkenin dışişleri ve adalet bakanlığına hazırlanan dosya sunularak iade talebinin reddedilmesi istenmelidir.

Evet, bir taraftan iade konusuyla ilgili olarak gerekli hazırlıklar yapılmalı diğer taraftan ise geride kalan arkadaşlar için mücadele edilmeli. Ben ne yapabilirim, nasıl yapabilirim demeden, bir mazeret varsa mazeretin cezaevinde bulunan ya da açlık sınırı altında hayat sürdürmeye çalışan arkadaşlara izah edilmek durumunda olduğu düşünülerek… Herkesin yapacağı bir şey vardır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin