YSK, oy değil seçimin çalındığını tescilledi!

HABER | İLKER DOĞAN

Yüksek Seçim Kurulu’nun 250 sayfayı bulan gerekçeli kararı, iktidar temsilcilerinin bugüne kadar ortaya attığı bütün iddiaların yalan olduğunu ortaya koydu. Zira gerekçeli karara göre oyların çalınması yani ‘hırsızlık’ söz konusu değil. Kısıtlı seçmen sayısı ise 46 değil, sadece 706. Seçimin iptal edilmesinin temel dayanağı ise sandık kurul ve üyelerinin oluşumundaki usulsüzlük olarak gösteriliyor. Bu arada AKP’nin ‘usulsüzlük’ olduğunu iddia ettiği neredeyse bütün sandıklarda Binali Yıldırım’ın oyları İmamoğlu’ndan daha fazla.

Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararını nihayet açıkladı. YSK, büyükşehir seçimini 6 Mayıs’ta iptal etmişti. YSK’nın gerekçeli kararı 250 sayfadan oluşuyor. İlk 12 sayfa AKP’nin itiraz dilekçesinin özeti şeklinde. Sonraki 84 sayfada ise YSK’nın ilgili kurumlarla yaptığı yazışmalar yer alıyor. ‘İptal’ yönünde oy kullanan 7 üyenin yazdığı gerekçe toplam 12 sayfadan oluşuyor. Buna karşılık aralarında Başkan Sadi Güven’in de bulunduğu 4 üye 38 sayfa karşı oy yazısı yazmış ve hukuksuzlukları tek tek tarihe geçmiş.

ÇALINMA YA DA HIRSIZLIK YOK!

31 Mart’ta büyük bir hezimet yaşaşan AKP, ‘iptal’ kararının ardından seçim stratejisini ‘oyların çalındığı’ söylemi üzerine kurmuştu. Başta AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım olmak üzere iktidar temsilcileri oyların çalındığını savunuyordu. Erdoğan, “Şimdi diyorlar ki ‘Ne oldu?’ Oyları çaldılar, bu kadar açık net!” demişti. Bununla ilgili sosyal medyada kampanya bile yaptılar. Ancak YSK’nın gerekçeli kararı bu iddiaların tamamen uydurma olduğunu ortaya koydu. 250 sayfalık kararda oyların çalındığına ya da organize bir şekilde hareket edilerek hırsızlık yapıldığına dair tek kelime yok. Kararda, seçimin iptali için ‘seçim sonuçlarına müessir (etkileyici)’ olay ve hal olarak, ‘Sandık kurulu başkan ve üyelerinin kamu görevlisi olması zorunluluğuna uyulmaması’ gösteriliyor.

46 BİN KISITLI SEÇMEN İDDİASI DA YALAN ÇIKTI

İktidar temsilcileri, 31 Mart’ta 46 bin kısıtlı seçmenin oy kullandığını iddia etmişti. YSK’ya verilen dilekçede ise ‘2.732 adet oy kullanan kısıtlı seçmenin, 1.229 adet yerine oy kullanılan ölü seçmenin, 10.290 adet hem cezaevi hem de başka seçmen listesinde kayıtlı seçmenin, 5.287 adet hem İstanbul seçmen listesinde hem de hükümlü seçmenin, 236 adet İstanbul’da yerleşim yeri adresi cezaevi olan seçmenin kayıtlarının tespit edildiği’ savunulmuştu. Gerekçeli kararda kısıtlı/ölü/zihinsel engelli seçmen sayısı sadece 706 olarak açıklandı!

SORUNLU SANDIK SAYISI SADECE 108

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçimlerinde hem sandık kurulu üyelerinin atanması hem de oy sayım ve döküm cetvelleri konusunda çok ciddi hatalı işlemlerinin olduğunu belgeleriyle Yüksek Seçim Kurulu’na bildirdiklerini söylemişti 18 Mayıs’taki konuşmasında.  Erdoğan’a göre, ‘oy sayım ve döküm cetvellerinden 5 bin 388’i mühürsüzdü, 694’ü imzasızdı, 214’ü tamamen boştu, 498’i eksik doldurulmuştu, 919’unda rakam belirtilmemişti, bin 135’inde de sayı eksikliği vardı. YSK’nın gerekçeli kararında ise toplam (90+18) 108 oy sayım döküm cetvelinin sorunlu olduğu belirtildi. Bu sandıklarda kullanılan oy sayısı ise 30 bin 281’di. Ancak usulsüzlük yapıldığı iddia edilen bu sandıklardaki oyların çoğu (16 bin 553) Binali Yıldırım’a verilmişti.

20 BİN DEĞİL 754!

Erdoğan, “İstanbul’daki yaklaşık 62 bin sandık kurulu üyesinden 20 bine yakını kanuna aykırı atanmıştır.” demişti. YSK’nın gerekçeli kararına göre ise sorunlu sandık başkanı sayısı sadece 754. YSK Başkanı Sadi Güven, karşı oy yazısında bu durumu şöyle anlatıyor: “Dosyadaki belgelere göre; kamu çalışanı olmadığı halde sandık başkanı olarak görev yapan 754 kişinin görev yaptığı sandıkların 750 tanesinde Adalet ve Kalkınma Partili üye görev yapmış olup bu sandıklara 1.104 üye vermekle 354 sandıkta iki üye ile temsil edilmiştir.”

MUHALİF ÜYELER NE DEDİ?

YSK’nın iptal kararına YSK Başkanı Sadi Güven ile üyeler Cengiz Topaktaş, Kürşat Hamurcu ve Yunus Aykın muhalefet şerhi koydu. Söz konusu şerhlerde ‘iptal’ diyen 7 üyenin somut delilden yoksun varsayımları tek tek çökertildi. Muhalif üyeler, sandık kurulu oluşumundan seçmenin sorumlu tutulamayacağına dikkat çekiyor. Ayrıca söz konusu sandıkların başında AKP’li üyelerin de bulunduğuna vurgu yapılan yazıda, bu durum ile sayım döküm cetvellerindeki usulsüzlük ve kısıtlı seçmen sayısının da seçim sonucunu değiştirmeyeceği için karara muhalif kaldıklarını belirtiyorlar.

SADİ GÜVEN: DÖKÜM CETVELLERİ İLE SONUÇ TUTANAKLARI UYUMLU

YSK Başkanı Sadi Güven, sandık kurullarının kanuna aykırı oluşturulmasının seçim iptal nedeni sayılmasına karşı çıkıyor yazısında. Sandıkların tamamına yakınında AKP ile birlikte diğer partili üyelerin de görev yaptığını ve sandık sonuç tutanaklarını imzaladığına işaret eden Güven, “İmzasız 101 sayım döküm cetvelinin tamamında başkan ve memur üye ile birlikte Ak Parti ve üç sandık hariç CHP tüm sandıklara üye vermiş olup hatta Adalet ve Kalkınma Partisi 145, Cumhuriyet Halk Partisi 120 olmak üzere bazı sandıklarda 1’den fazla üye ile temsil edilmişlerdir. Ayrıca imzasız sayım döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları uyumlu olup seçim iptal nedeni olabilecek bir uyumsuzluk görülmemiştir.” ifadelerini kullanıyor.

TOPAKTAŞ: SEÇMEN İRADESİ YOK SAYILDI

Karara muhalefet şerhi koyan üyelerden Cengiz Topaktaş, sandık kurullarının usule göre belirlenmemiş olmasının mutlak ve başlı başına iptal nedeni olamayacağını kaydediyor. Seçmenlerin sandık kurullarının oluşumuna itiraz etmelerinin ve sandık kurulunun nasıl oluştuğunu bilmelerinin mümkün olmadığını belirten Topaktaş, “Yüksek Kurulumuz, (…) kanuna uygun olmayan şekilde oluşturulan sandık kurullarının yaptığı işlemlerin yok sayılması gerektiğine dair kanuni bir düzenleme de bulunmamasına rağmen, oy sayım ve döküm işlemlerini yok sayarak, seçimin iptali ve yenilenmesi kararı ile seçmenlerin iradesini yok saymıştır.” ifadelerine yer verdi karşı oy yazısında.

HAMURCU: HATA SEÇMENE YÜKLENEMEZ

Karara muhalif bir diğer üye Kürşat Haburcu, seçmenin sandık kurulu başkanı ve üyelerini denetleme görevi olmadığını belirttiği yazısında şu cümleleri kullanıyor; “Sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması seçmene yüklenecek bir kusur değildir. Bu nedenle, bu sandıklarda oy kullanan seçmenin oyunu geçersiz kabul ederek iradesinin yok sayılması, Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler ve seçim mevzuatı ile güvence altına alınan en temel yurttaşlık haklarından olan seçme hakkının özüne müdahale anlamı taşır.”

AYKIN: GEREKÇELİ KARAR, HÜKÜMLE UYUMSUZ

Muhalif üye Yunus Aykın ise 90 adet sandıkta sayım döküm cetvellerinde sandık kurulu üyelerinin imzasının bulunmadığı hususuna ilişkin yazısında şu ifadeleri kullandı: “Söz konusu 90 sandığın sandık sonuç tutanakları ile sayım döküm cetvellerinin karşılaştırılması sonucunda; 86 sandıkta partilerin ve bağımsız adayların aldıkları oy sayılarının sayım döküm cetvellerindeki oy sayıları ile aynı olduğu … görülmektedir. Bu tespite göre, anılan sandıklarda sayım döküm cetvellerinin tutulduğu, oyların tespitinin yapıldığı ve sandık sonuç tutanaklarına geçirildiği, ancak … sandık kurulu üyelerinin, sayım döküm cetvellerini imzalamayı ihmal ettiği anlaşılmaktadır.”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin