Yolun sonu

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Süleyman Soylu ve Recep T. Erdoğan’dan sonra rejimin propaganda bakanı Fahrettin Altun yarınki seçimler için toplumu tehdit etti ve dedi ki “Ya istikrar diyeceğiz ya karmaşa diyeceğiz”. Daha önce de yazmıştım bu toplum kaostan, karmaşadan çok korkar ve zalim de olsa iktidar sahibinin arkasında durmayı tercih eder. Anadolu coğrafyasının tarih boyunca edindiği tecrübeler, kıyımdan kurtulabilmenin yolunun bu olduğunu, can ve mal güvenliğini ancak böyle sağlayabileceğini ona öğretmiştir.

6 Şubat depreminde 48 saat askeri sahaya sürmeyerek kurtarılabilecek yüzbinlerce insanın ölmesine sebep olan Recep T. Erdoğan’a bölgeden hala böylesine destek mesajlarının gelmesinin altında da bu düşünce yatar. İtiraz etse, karşı gelse, mırın kırın etse verilen bir lokma ekmeğin, bir bez çadırın da ondan alınacağını, aç susuz ölüme terk edileceğini tarihi tecrübelerinden bilir. Bu yüzden uzatılan her mikrofona ne kadar memnun olduğunu, hükümetin kendilerine nasılda yardım için koştuğunu anlatır. Bunda açlık, yoksulluk ve can korkusuyla terbiye edilmiş olmasının payı hiç de azımsanmayacak oranlardadır. 

Bu sosyolojiyi iyi bilen Recep T. Erdoğan ve avanesi son bir gayretle 7 Haziran sürecinde “400’ü verin bu iş huzur içinde çözülsün” diye tehdit ettiği gibi yine tehdit ederek halkın başka bir yola sapmasını önlemeye çalışıyor. 

Ancak bu kez iş işten geçti ve bu tehditlerin para etmeyeceği bir döneme girildi. Bir de ülke artık 7 Haziran döneminde değil. 

Tehditin toplumun kılcal damarlarına kadar tesir icra edebilmesi için yapılması gerekenleri yapamadılar, PKK’yı sahaya süremediler, Kandil’den önceki dönemlerde aldıkları destekleri alamadılar, ülkeyi terörize edemediler. Bu gecikmede 6 Şubat deprem felaketinin büyük etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Deprem ülkeyi öyle derinden sarstı ki PKK bile eylemsizlik ilan etmek zorunda kaldı, memleket bir de terör yoluyla terbiye edilme sürecine sokulamadı. 

Türkiye 15 Temmuz şartlarından çok farklı bir durumda olduğu için, devlet içi grupların, güç merkezlerinin ve güvenlik bürokrasisinin de, Recep’e yeniden bir iktidar alanı oluşturmak isteyeceklerini hiç zannetmiyorum. AKP Genel Başkanı artık onların gözünde yürümek için destek alan, kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanan, hasta bir adam. Sağlığı ne zaman ters yüz olacağı belli olmayan bu adam üzerine herhangi bir iktidar ilişkisi bina edilemeyeceğini görecek kadar dünyayı biliyorlar. 

Hasılı Recep T. Erdoğan ve avanesinin toplumu kaosla korkutmasının gerçek dünyada hiçbir karşılığı kalmadı artık. Güvenlik bürokrasisinin, uluslararası güç merkezlerinin müsaadesini almadan ülkede kaos çıkartabilmeleri mümkün değil. PKK’nın seçimlerde topa girmemiş olması bile AKP’nin üzerinin çizildiğine işarettir. 

AKP’nin tek başına ülkede kaos, kargaşa çıkartabilme yeteneği yok, buna rağmen tevessül edeceği her girişim, iktidar binasının üzerine çökmesini hızlandırmaktan başka bir işe yaramaz. 

Bu hırsız, zalim grubun sonu iyice göründü.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Yabancılarda “this didn’t age well” diye bir tabir vardır. Çok hızlı bir şekilde iddia edilenin tersi çıkan yorumlar için kullanılır. Bu yazı da öyle oldu. Daha kaç kere “bu zalimlerin sonu geldi” diyeceksiniz merak ediyorum. Türkiye halkını anlamıyorsunuz. Anlamak ta nasip olmayacak. Ne zaman milletin içinde dolaşmayı kestiniz, o zamandan beri suyun nereye aktığından bihabersiniz. Sağda solda okuduğunuz yorumlar veya dost ahbaptan gelen bilgilerin bir anlamı yok. Sizleri okuyan insanları da yanıltıyor, büyük gaflar yapmalarına, hataya girmelerine yol açıyorsunuz. Siyaset dünyası matematikle ve doğrularla yönetilmez. Algılar ve inançlar önemlidir. Bu alanları biraz çalışın isterseniz

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin