Yine mi feyk?

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Önceki gün altı siyasi partinin Genel Başkanı, yine ortak bir bildiri yayınlayarak iş birliğini sürdürmeye kararlı olduklarını, iktidarın ayrıştırma ve kutuplaştırma politikalarının tersine birlik ve uzlaşı ile çalışmalarına devam edeceklerini söylediler.

Genel Başkanların ortak bildirisi önemli bir konuya da işaret ediyordu: Seçim güvenliğini sağlamak amacıyla bir çalışma gurubu oluşturulmuş.

Evet, zurnanın zırt dediği nokta işte tam burası! Seçim güvenliğinin sağlanması demokrasinin en önemli meselesidir. Toplumun gerçek hissiyatının sandığa yansımasını sağlamak için bütün şartları sağlamak, demokrasiye ve hukuka inanan herkesin en önemli görevidir.

Seçim güvenliğini sağlamak demek sadece sandıkların başında durmak, doğru sayılmasını sağlamak da değildir. Doğru sayılan sandıkların, tabloya doğru yansıtılmasını da temin edebilmektir. Doğru sayar lakin dijital dünyanın hokkabazlıklarını seyrederseniz seçim güvenliğinden söz edemezsiniz.

Ama bundan önce muhalefetin bir soruya cevap vermesi gerekir. “Gelecek seçimin, 24 Haziran 2018 seçimlerinin bir benzeri olmayacağın garantisi nedir?”

Yani o gece ortadan kaybolmayacağınıza nasıl güveneceğiz? Bu konuda kamuoyunun güvenini nasıl kazanacaksınız? Buna 24 Haziran’da muhalefet olarak nereye kaçtığınızı, niye ortadan kaybolduğunuzu anlatmakla başlayabilirsiniz. Eğer bunu yapmazsanız, aynı olayın tekrardan yaşanmayacağına aklı başında kimseyi inandıramazsınız.

Sosyal medyada yazılan ve yalanlanmayan iddialara göre 24 Haziran gecesi devletin (devlet denen şeyin kimlerden oluştuğunu bilemiyorum) Muharrem İnce ve Meral Akşener’i alıkoyduğu; sandık başlarına gitmelerini engellediği, Oy ve Ötesi grubunun seçim sonuçlarını açıklamasını siber saldırıyla engellediği konuşuldu. Hatta çocuklarıyla tehdit edildiği bile iddia edildi ama kimse de çıkıp bunu yalanlayan açıklamalar yapmadı.

Bundan sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yine o devlet denen şey gelse ve muhalefet adayına “Recep bize bir dönem daha lazım; hadi yaylan şuradan” dese ne olur? Ya da bunu demeyeceğinin ve muhalefetin de kuyruğunu kıstırıp yaylanmayacağının nasıl garanti ediyorsunuz?

RTE’nin bu denli kötü yönetime ve badirelere rağmen, ülke içinde pozisyonunu koruması, siyaset ve demokrasiyle değil de işte bu kim olduğu bilinmez, devletle açıklanabilir ancak.

Bu devletin, uluslararası dengelerle irtibatsız olmasını düşünmek mümkün değildir. Bunca zaman içinde iyice anladık ki Erdoğan’ı “uluslararası nizam” ayakta tutuyor. Kendi iktidarının karşılığında vermeyeceği, kabul etmeyeceği hiçbir şeyi olmayan, böylesine kullanışlı ve her şeye müsait bir adamdan kimse vazgeçmez. Ülkenin bütün kaynakları beşli çete üzerinden Erdoğan’a aktarıldıkça ülkede tükeniyor. 

Neyse asıl konumuz bu değil. Şimdi altı parti yine bir sürü toplantılar yapıyor, bildiriler açıklıyor, seçim güvenliği için kurullar kuruyor, yine büyük bir heyecan ve hevesle seçime hazırlanıyor.

Açıkça söylemekte yarar var. Bütün bunlar güzel de bu topluma bir daha ‘feyk’ atacaksanız artık yapmayın bunu.

Bu sefer şöyle yıkılacaklar, böyle yıkılacaklar diye milleti yola çıkarıp da seçim gecesinde yarı yolda bıraktığınız kaç seçim oldu. Eğer gerçekten iktidara talipseniz gidip teslim olduğunuz ya da talimatlarının dışına çıkamadığınız o devletten tam icazet alıp öyle gelin. İnsanları boş yere ümitlendirip heyecanlandırmayın.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Ne ust akilmis bu arkadas!

    Sizin bu yaklasiminizi anlamak gercekten cok guc. Ya gercekten bu soylediklerinize cok fena kendinizi kaptirmissiniz, ya da halktan o kadar kopuksunuz ki gercekleri goremiyorsunuz. Halk halen AK Parti’yi buyuk oranda destekliyor. Bir kisminin iktidar ile beraber ciddi menfaatleri var (ise girme, ihale alma, vs.), bir kismi fanatizm duygulariyla destek veriyor, kucuk bir kismi ise sadece muhalefete guvenmedigi icin AK Parti’yi destekiyor. Bu durumda hala nasil ust akil, dis guc dersiniz aklim almiyor.

    Eger secimlerde sizin bahsettiginiz kadar bir oynama olsaydi 7 Haziran Genel Secimlerinde veya son Istanbul yerel seciminde mutlaka bir seyler yapilir, AK Parti istedigi oyu alirdi.

    Halk bu iktidara destek vermesin, hic bir ust akil veya secim hilesi bu isi durduramaz. Secim guvenligi tabii ki onemli fakat asil sorunlari one cikarmadan bu tur komplo teorilerine bel baglamak, ne bileyim komik kaciyor.

    • Siyaset bilimi okusanız komik kaçmaz hocam. Hatta bunca sene ne yalanlarla aldatılmışız der kala kalırsınız. Seçmenler ve seçim bu işin ilüzyonu, aldatmacası. Bir ülkede iktidarı fakirler değil zenginler belirler. Halk istiyor zannettiğiniz şey bu gerçeğin gizlenme taktiğidir. Tüm diktatör yönetimlerde seçim vardır. Diktatör niye seçim yaptırıyor ne gereği var zaten demokrasi yok diye düşünme gereği duyarsanız cevabı yine siyaset bilimi ders kitaplarında. Bu bilim düşünerek değil okunarak öğrenilir.

      • Sayin Halil Bey, yorumunuz icin tesekkurler. Tahmin ettiginiz gibi siyaset bilimi okur-yazarligim yok, sadece kose yazarlarindan ve haberlerden takip ettigim kadariyla siyaset hakkinda bilgi sahibiyim. Dediginize katiliyorum, butun bilimler gibi siyaset bilimi de sadece dusunerek ogrenilmez.

        Siyaset bilimi okumasi yapmadan sadece duz bir insan olarak soylediklerinize yorum yapmak istiyorum. Yazdiklariniz bence de dogru, ulkede iktidari oncelikle zenginler belirler, secimler ozellikle otoriter yonetimlerde goz boyamadir. Fakat benim tecrubelerime dayanarak soyleyecegim, genelde bu goz boyama secim oncesinde yapilir. Muhalefete yeterince kendini anlatma sansi verilmez, gerekirse adaylar korkutulur, geri adim atmalari saglanir. Iktidar gucu sonuna kadar parti lehine kullanilir. Butun bunlar ve daha fazlasi Turkiye’de her secimde oluyor maalesef.

        Secim aninda yapilacak hileler ise her zaman buyuk risk tasir, ozellikle sonuca etki edecek kadar buyuk bir hile soz konusu ise ortak tum taraflarin surekli sessiz kalmalari gerekir. Bu kadar buyuk bir riski almak kolay degildir. Bana gore Turkiye gibi ortamlarda ihtiyac da kalmiyor zaten. Secim oncesinde hersey istenilen noktaya bir sekilde getiriliyor. Su ana kadar da secim sonuclarini degistirebilecek olcude bir hilekarlik kanitlariyla ortaya kondu mu, onu da bilemiyorum.

        Benim vurgulamak istedigim nokta su: Secim gecesi muhalefet liderlerinin ortadan kaybolmasina odaklanmak bir nevi algi yonetimi gibi gorunuyor. Sanki secim gecesine kadar hersey dosdogru yapilmis, secimi muhalefet kazanacak da o gece ortadan kaybolduklari icin secim kaybedilmis gibi bir hava olusturuluyor.

        Tekrar soyluyorum, secim guvenligi cok onemli bir konu. Ama donup dolasip “Adam kazandi” soylemine gelmeyelim lutfen. Yakin bir zamanda aciklandi, 6 muhalefet partisinin 28 Subat aciklamasindan neredeyse ulkenin yarisinin haberi yok. Boyle bir durumda nasil secim gecesi ortadan kaybolmaktan bahsedilebilir?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin