Yandaş yazarları ‘mutfak yangını’ telaşı sardı: ‘‘Mutfaktan geldik mutfaktan gidebiliriz’’

Artan hayat pahalılığı, işsizlik ve mutfaklarda yaşanan yangını nedeniyle AKP’nin günden güne eridiğini gören yandaş Yeni Akit yazarı Şevki Yılmaz, AKP rejimini hayat pahalılığına karşı önlem almaya çağırdı. Şevki Yılmaz, yazısında “Endişemiz; Mutfaktan geldik Mutfaktan gitmek tehlikesidir!” dedi.

AKP’ye yakın medyada, hayat pahalılığı ve büyüyen yoksullukla ilgili olarak peş peşe çıkan uyarı yazılarına 20. dönem Rize milletvekili ve Yeni Akit yazarı Şevki Yılmaz da eklendi.

AKP rejiminin hayat pahalılığı sonucu mutfaklarda yaşanan yangınlar nedeniyle sandığa gömüleceğini ve vatandaşlardan ağır bir tokat yiyeceğini fark eden Yılmaz, rejim unsurlarını uyarmak için “İktidarımıza Mutfak Uyarısı!” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yılmaz, “İktidarımızın yetkilileri, her şeyi toz pembe gösteren bir takım hesabi ekonomistlerin tuzaklarından kurtulmak için pazar yerlerini dolaşmalı ve artarak devam eden Mutfak Yangınını acil tedbirlerle söndürmelidir!” çağrısında bulundu.

Yazısında iktidara geçmiş dönemlerde yaşanan ekonomik krizleri hatırlatan Yılmaz, “28 Şubat Post Yargı Darbesinin ürünü olan dönemin sipariş hükümetleri ve destek veren bileşenleri, her sahada yaşadıkları beceriksizliklerine, bilhassa Mutfak yangınını söndürememelerini de ekleyerek; halkımızdan büyük bir darbe yemiş, barajı dahi geçememişlerdi! Ve o gün aziz milletimizden Sandık Tokadını yiyerek büyük bir hezimete uğramışlardı!” dedi.

Yılmaz yazısının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Kısacası Aile Yangını, Ahlak yangını ve Mutfak yangını; bugünkü İktidarın yönetime gelişinin ana sebeplerindendir! Bu siyasi ve tarihi tecrübeden yola çıkarak ifade etmeliyim ki endişemiz; Mutfaktan geldik Mutfaktan gitmek tehlikesidir! Çünkü aşı olan, işi olan, eşi olan terörize edilemez!

İktidarımızın yetkilileri, her şeyi toz pembe gösteren bir takım hesabi ekonomistlerin tuzaklarından kurtulmak için pazar yerlerini dolaşmalı ve artarak devam eden Mutfak Yangınını acil tedbirlerle söndürmelidir!

Ev Kiralarının bir yıllık artışları incelenmelidir! Bir sene evvelki elektrik ve doğalgaz faturalarıyla, bu seneki faturaları ve bir yıl evvelki et, zeytin peynir ve yumurta gibi temel ihtiyaç gıda maddelerinin el yakan fiyatları acilen mukayese etmelidirler! Köylümüzün mazot gübre ve ilaçlama zamları sebebiyle ekimi ve hayvancılığı terk etmeye başladığını bizzat köylümüzden dinlemelidirler!

Başbakan iken halkıyla rahatlıkla görüşen, sorunlarını bizzat dinleyen Reisimizi, Korona bahanesiyle çok sevdiği halkımızdan ve gerçek hasbi dostlarından uzaklaştırma oyunları mutlaka bozulmalıdır!

Medya gücünden mahrum olduğumuz bizim gençliğimizdeki Refah Partisi döneminde seçim sonuçları ilk açıklandığında oyumuzun azlığından üzülen kardeşlerimize; “Sabredin daha varoşların (Orta Direk ve altındaki gariplerin) oyları gelmedi, gelince biz kazanacağız!” derdik! Ve bilhassa 1994’teki büyük başarılar onların gece yarısı gelen oylarıyla sağlanmıştır!

Yaşanan son seçimlerde gördük ki, sandıklar açıldığında İktidarımızın oyu Yüzde yetmişlerden başlamakta ancak Varoş Oyları geldikçe düşüşe geçmektedir. Bunun ana sebebi artan Mutfak yangını ve Mazlumları ağlatan süresiz Nafaka, genç evlilik mağdurlarına ceza gibi vs. çıkartılan zulüm yasalarıdır!

Sandık darbesini sadece seçmen önler! Bunun için İktidarımızın Seçim İttifakına değil, sadece Seçmen İttifakına ihtiyacı vardır!’’

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Sayın Yılmaz,
    “Adil” düzen dediniz, düzeni adileştirdiniz.
    “Adalet” dediniz, partinizin ismi yaptınız; şimdi ara ki bulasın. Bakanlar bile korkup, “dosyadaki bütün bilgiler doğru; adil bir savcı baksın” diyebiliyor.
    “Kalkınma” dediniz, kastettiğinizin “akrabayı kalkındırma” olduğunu geç anladık.
    “Fatih’in torunları bunlar, gerekirse gemileri karadan yüzdürürler” diyorduk; meğer hesabınız kendi evladü iyalinizin “gemiciklerini” yüzdürmekmiş.
    “Milletin anasının …” diyen alçaklara peşkeş çektiniz milletin sermayesini, avantanızı alarak; önlerine yattınız rızanızla Rızalarınızın…

    İfadeleriniz çok defa olduğu gibi güzel, hoş ve tumturaklı…
    “Endişemiz; Mutfaktan geldik Mutfaktan gitmek tehlikesidir!” ne güzel ifade; hoş ama boş.
    Hayır, analiziniz yanlış; siz mutfaktan gelmediniz.
    “Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele” diye, “yolsuzluğu, yaksulluğu, yasakları ortadan kaldıracağız” sözüyle geldiniz siz.
    Allah var, ilk yıllarda bu konuda mühim mesafeler alınmasında büyük roller de oynadınız.
    Sonrasında biriken kredinizin tamamını, yolsuzlukla, yoksuzlukla, yasaklarla mücadele edenleri ortadan kaldırmakta harcayacağınızı nereden bilebilirdik.

    “Yolsuzlukla mücadele” dediniz, yolsuzluğu ortaya çıkaranları hapse attınız, tapelere “montaj” dediniz. “Montaj olduğunu hisseden” Bakanlarınız oldu sizin. Cumaları “Bakara-makara ayet sallayan” Bakanlarınız…
    En başınızdaki sıfırlama tapelerini de sıfırladı.
    Yolsuzluk Araştırma Komisyonlarının kurulmasını engellediniz, olanları çalıştırmadınız. 17/25’i araştıran Komisyon Başkanı, Sayın Başkanınızla konuşup konuşmadığını bile hatırlamıyor; o kadar sıfırladınız yani.
    Koskoca Sayıştay’ın raporlarını yokettiniz; “eğer Meclise gelirse duman oluruz” diye.
    En sadık elemanlarınızdan biri “eskiden %80 çalıp, %20 çalışıyorlardı; şimdi %20 çalıp, %80 çalışıyorlar” dedi. Kimse çıkıp da “%20 çalmanın hükmü nedir” diye sormadı. Şimdi biri aynı adama sorsa -muhtemelen- “onu 6-7 yıl önce söylemiştim; şimdi oran değişti” diyebilir.
    Biz 17/25’de sizin de yolsuzluk bataklığının bir parçası olduğunuzu gördük. Allah biliyor, bu halkın basit bir ferdi olarak günlerce kendime gelemedim. Kim bilir benim gibi kimler var daha. “Bakanların çocuklarıyla konuşmalarını dinleyen”, “Sarraf’ın tapelerini okuyan”, “Bilal’in “Babacığım” deyişini unutamayan, evlerden çıkan para kasalarıyla ilgili babaların yorumlarını hazmademeyen, ayakkabı kutularındaki parayı önce “polis koydu” diye inkar edip, sonra faiziyle birlikte geri alındığını görenler…
    Devleti sıradanlaştırdınız. “Siz kapıyı kırın, biz kanunu yaparız” dediniz.
    Dini araçsallaştırdınız; “alınan ihalelerden belli bir hissesinin hayır işlerinde kullanılmasının istenmesi caizdire” vardırdınız işi.

    “Yasaklarla mücadele” dediniz, başörtüsü yasağını kaldırıp, büyük bir hayır işlediniz. Binlerce kızımız üniversite kapılarında takılmıştı. Kapıları açtınız.
    Sonrasında o engelleri “vatan, millet, insanlık düşüncesiyle” şahsi fedakarlıklarla aşıp okuyan öğretmen kızlarımızı, askerimizi, polisimizi, hakimimizi, savcımızı, akademisyen kadınlarımızı önce işten attınız, sonra onları okutmak için kermes yapıp para toplayan hanımlarımızla birlikte hepsini hapislere attınız. Kapıları sürgülediniz…
    Sizin zamanınızdaki kadar 0-6 yaş arası çocuk bulunmadı TC hapishanelerinde.
    Gazetelere televizyonlara yayın yasağı getirmekle kalmadınız, tamamen kapattınız. Türkiye’nin en çok tiraja sahip gazetelerini, en çok izlenen, ekranın yüzakı televizyonlarını yok ettiniz.
    Hitler döneminde bile sizin döneminizdeki kadar kitap yakılmadı, yasaklanmadı.

    “Yoksullukla mücadele” dediniz, Merkez Bankası’ın milyarlarca dolar negatife düşmesini sağladınız. Merkez Bankası Başkanı dayanmıyor size. Geldiğimiz nokta ortada; şimdikini de bir gece kararnamesiyle affedersiniz olur biter.

    Sizden öncekilerin zulümleri, halkın size güvenmesini, size umut bağlamasını sağlamıştı.
    Sizi iktidara getirip, “bakın İslamcılar başarısız oldu” diyerek öncekilerin faturalarını da yine size ödetmeyi planlayanlar, bu milletin asil evlatlarının, emniyetinden, mülkiyesine, maliyesinden, yargısına devlet kadrolarında yer alması sayesinde bekledikleri başarısızlığı bulamadılar. İlk yıllarda ekonomi düzeldiyse, sadece yönetimin aldığı kararlarla değil, bu kararların uygulayıcıları ve önce kendi yaşayıp sonra devletin kılcallarına kadar yaşatmaya çalışanlar sayesinde oldu.
    Mutfak meseleleri sonra düzeldi…

    Ve siz sandığınız gibi mutfaktan değil Adil-i Mutlak’tan gideceksiniz.
    Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başarılı olmasını sağlayan bütün kamu görevlilerini yok ettiniz. Emniyete, askeriyeye, yargıya, bürokrasiye güveni yok ettiniz; bindiğiniz dalı kestiniz siz…

    Masum bakışlı, muhterem mücahit Şevki Yılmaz, “dervişin zikrinden fikrini anlamak mümkündür” derler… “Mutfak” derken, yoksa Afrika’da sahip olduğunuz elmas madenlerinin durumu iyi değil mi?

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin