Yahudi aileyi Nazilere ihbar eden kişi 78 yıl sonra yapay zekâyla bulundu

İkinci Dünya Savaşı’nın simge isimlerinden biri olan Anne Frank ve ailesini, Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da saklandıkları evde kimin ihbar ettiği 78 yıl sonra yapay zekâ ile büyük ölçüde tespit edildi. Anne Frank ve ailesini Amsterdam’ın önde gelen noteri Arnold van den Bergh’in ihbar ettiği belirtildi.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre, ihbar sonucu Amsterdam’ın Prinsengracht semtinde saklandıkları evde 4 Ağustos 1944’te Naziler tarafından yakalanarak toplama kampına gönderile Anne Frank ve ailesini kimin ihbar ettiği, yapay zekâ kullanılarak büyük ölçüde ortaya çıkarıldı.

Modern teknolojileri kullanarak 6 yıl boyunca araştırma yapan 23 kişilik uluslarası ekibin çalışmasına göre, Anne Frank ve ailesini, Yahudi Konseyi üyesi olan Amsterdam’ın önde gelen noteri Arnold van den Bergh ihbar etti.

Evdeki gizli bir bölmede saklandıkları süre boyunca tuttuğu günlükleri, Yahudi soykırımının (Holokost) simgelerinden biri haline gelen Anne Frank ve ailesine Nazilerin nasıl ulaştığı hiçbir zaman öğrenilemedi.

ULUSLARARASI BİR EKİP OLUŞTURULDU

Hollandalı belgesel yapımcısı Thijs Bayens’in 2017 yılındaki önerisi üzerine, 23 kişilik uluslararası bir soğuk vaka ekibi oluşturuldu.

Uluslararası ekip, yapay zekâ ve modern araştırma tekniklerini kullanarak, röportajlar ve günlüklerden arşivlerdeki dizinlere ve savaş dosyalarına kadar 66 gigabaytlık veriyi araştırmaya karar verdi.

Yapay zekâ sayesinde 6 yıl boyunca 7 ülkede Frank ailesine kimin ihanet etmiş olabileceği incelendi. Olası 30 teori listelendi ve bunlardan 28’nin olanaksız olduğu belirlendi.

Araştırmacılar, Yahudi Konseyi üyesi ve Amsterdam’ın önde gelen noteri Arnold van den Bergh’in, kendi ailesinin güvenliğini garanti altına almak için gizlenen Yahudilerin adreslerini Almanlara ilettiği sonucuna vardılar.

SONUÇ YÜZDE 85 ORANINDA DOĞRU

Araştırma ekibinden emekli FBI dedektifi Vince Pankoke, Hollandalı kamu yayıncısı NOS’a yaptığı açıklamada, bu sonucun yüzde 85 doğru olduğunu söyledi.

Bu tür eski davalarda DNA kanıtı veya video görüntüleri olmadığı için, her zaman ikinci derece kanıtlara güvenmek zorunda kalındığına işaret eden Pankoke, “Yine de teorimizin olasılığı en az %85. Dumanı tüten bir silahımız yok ama yanında boş mermileri olan sıcak bir silahımız var” diye konuştu.

Araştırmacıları böyle düşünmeye iten nedenlerden biri, Van den Bergh’in hiç toplama kampında bulunmadığını öğrenmeleri oldu.

Araştırmacılara göre, Van Den Bergh kendini ve ailesini kurtarmak için elinden gelen her şeyi yaptı ve sürgüne gitmesi geçici olarak durduruldu. Van den Bergh, başarılı bir şekilde Yahudi olmadığını savundu. Bu arada kızları içim saklanacak bir yer ayarladı.

Tüm önlemlere rağmen, Van den Bergh 1944’te zor durumda kaldı. Toplama kampına gönderilmemesi için verilen geçici erteleme belgesinin süresi doldu. Bu dönemde saklanan Yahudilerin adresleri van den Bergh tarafından Nazilere verildi.

Araştırmaya göre, Yahudi Konseyi, Almanlara iyi işbirliği yaptıklarını kanıtlamak amacıyla gizlenen kişilerin adreslerinin listelerini hazırlamıştı.

Muhtemelen Frank ailesinin saklandığı Prinsengracht 263 adresi de listedeydi ve Yahudi Konseyi’nin önde gelen bir üyesi olan Van den Bergh bu adres dosyasını almıştı.

Araştırma ekibini ikna eden bir başka nokta da, savaştan kısa bir süre sonra Otto Frank’a teslim edilen isimsiz bir not oldu.

Bir polis memurunun aile arşivinde kopyası bulunan notta, “Amsterdam’da saklandığınız yer, o sırada O. Nassaulaan, Vondelpark yakınlarında yaşayan A. van den Bergh tarafından Amsterdam, Euterpestraat’taki Yahudi Göçü Bürosu’na bildirildi” yazıyordu.

TOPLAMA KAMPINDAN AİLENİN TEK ÜYESİ SAĞ KURTULDU

Frank ailesinin Nazi toplama kampından sağ kurtulan tek üyesi olan baba Otto Frank notun varlığını ancak ihanetin 1964’te ikinci kez soruşturulması sırasında fark etti.

Otto Frank’ın, o dönem Parool gazetesinden Friso Endt’e “Yahudiler tarafından ihanete uğradık” dediği söyleniyor.

Araştırmacılara göre, Otto Frank’in Yahudi aleyhtarı saldırılardan korktuğu için Van den Bergh’i suçlamaktan kaçındı.

Van den Bergh 1950’de gırtlak kanserinden öldü. Ayrıca Otto Frank, Van den Bergh’in çocukları olduğunu biliyordu. Ölümünden sonra onun adını açıklayarak çocuklarına zarar vermek istemedi.

Araştırma ekibi, 77 yıl sonra Van den Bergh hakkında hüküm vermek istemiyor. Bunu da şu sözlerle ifade etti: “Bu olaydaki tek kötü insanlar Nazilerdi. Onlar olmasaydı bunların hiçbiri yaşanmazdı. Van den Bergh’i suçluyorsanız, önce kendinize sevdiklerinizin hayatını kurtarmak için ne kadar ileri gidebileceğinizi sormalısınız.”

ANNE FRANK 15 YAŞINDA TOPLAMA KAMPINDA TİFÜSTEN ÖLDÜ

Anne Frank ve ailesi, 4 Ağustos 1944’te Naziler tarafından yakalanarak Auschwitz-Birkenau toplama kampına gönderildiler. Frank, 15 yaşındayken Şubat 1945’te Bergen-Belsen toplama kampında tifüsten öldü.

Saklandığı sırada tuttuğu günlüğü, ölümünden sonra yayımlandı ve dünyada en çok okunan kitaplardan biri oldu.

Günlükler, 2. Dünya Savaşı sırasında 6 milyon Yahudinin sistematik şekilde zulüm ve soykırıma uğramasının sembollerinden biri haline geldi.

Toplama kampından sağ kurtulan tek aile üyesi olan baba Otto Frank, 1980 yılında hayatını kaybetmişti.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin