Uluslararası Af Örgütü’nden ağır Türkiye eleştirisi: ‘Oyalanma zamanı bitti’

HABER | YÜKSEL DURGUT

Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) Avrupa bölge direktörü ve aynı zamanda 2012-2018 yılları arasında Avrupa Konseyi insan hakları komisyon üyesi Nils Muižnieks, Türkiye’nin sınıfta kalan insan hakları karnesini EU Observer haber sitesi için kaleme aldı. Muižnieks, hiçe sayılan ihlallerin sadece masum gazetecileri, insan hakları savunucularını, öğrencileri ve sosyal medya aktivistlerini hapse atmakla kalmadığını, aynı zamanda siyasi baskıyı ve zulmü arttırdığını söyledi. Litvanya kökenli insan hakları savunucusu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) haksız yere hapsedilen kişileri serbest bırakma kararlarını hiçe sayan Türkiye’yi ağır bir dille eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2 Mart’ta açıkladığı ve uzun zamandır beklenen insan hakları eylem planında Avrupa başkentlerinin Türk hükümetine baskıyı artırıp, Türkiye’nin üstüne düşen yükümlülüklerini hatırlatması gerektiğini savunan Nils Muižnieks, Türk yetkililerin, 47 üyeli Avrupa Konseyi’ne bağlı AİHM ile uzun süredir işbirliği yapmak için görüştüğünü kaydetti.

Nils Muižnieks makalesinde şunları yazdı: “Türkiye tekrar eden ihlalleri önlemek için kendi yasalarını ve uygulamalarını değiştirmese de, kararlara çoğu zaman saygı duyuyordu. Kararların uygulatılması görevini üstlenen dışişleri bakanlar yardımcılarından oluşan bakanlar komitesiyle görüşüyor ve bu komiteyi kale alıyordu. Artık bunu yapmıyor. Türkiye’nin ‘olağan ilişkilerden’ kopuşunun karanlık bir göstergesi önde gelen iki önemli figürün, şahsen de tanıdığım Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın, salıverilmesinin reddidir. Türkiye’nin kararlarının bağlayıcılığını kabul ettiği AİHM her iki isim için de acil tahliye çağrısı yapmıştı. Nadiren başvurulan 18. Madde’nin ihlal edildiği söylenen kararlarda AİHM, tutuklu tutulmalarının ‘art niyet taşıdığı’ ifade edildi, yani [Türk hükümeti] onları susturmak ve çok sesliliği yok etmek istiyordu.”

SİYASİ ZULÜM VAKALARI

Bunların siyasi zulüm vakaları olduğunu aktaran Muižnieks, Avrupa’nın kararlarını hiçe sayan Türkiye’nin, siyasi olarak davalara müdahale ettiğini ve alınan kararları hiçe saydığını, Kavala ve Demirtaş’a mesnetsiz suçlamalar yönelttiğini belirtti.

“AİHM’in kararı açık, Kavala’yı bahsedilen iki suçlamadan ötürü hapiste tutacak hiçbir delil yok. En son gündeme gelen ‘casusluk’ suçlamasında da elle tutulur bir delil getirilemedi. Kavala’ya atfedilen bu ‘fantastik’ ithamlara, bu kadar açıkça adaletsiz ve onu özgürlüğünden alıkoyuyor olmasaydı, sadece gülünebilirdi. Demirtaş davası da benzer bir mantığı gösteriyor,” diyen Nils Muižnieks, Türk yetkililerin seçim öncesi iktidardaki AKP’nin rakiplerini yok etme niyetinde olduğunu ve Demirtaş’ı serbest bırakmamak için her şeyi yapmaya hazır olduklarını dile getirdi.

Avrupa Konseyi ve üye devletlerine, Avrupa Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen ülkelerle ilgili neler yapılabileceğini de hatırlatan Muižnieks, “ihlal prosedürü” maddesinin son 20 yılda sadece 4 kez kullanıldığını, bunun da en son Azerbaycan’a karşı Ilgar Mammadov davasında gündeme geldiğini söyledi.

İHLAL PROSEDÜRÜ BAŞLATILMALI

Uluslararası Af Örgütü olarak, tüm Avrupa Konseyi üye ülkelerini bu siyasi zulme karşı kararlılıklarını göstermek için Türkiye’ye karşı benzer bir “ihlal prosedürü” başlatmaya çağıran Muižnieks, Avrupa Konseyi’nin bu kararların neden uygulanmadığına dair özel bir soruşturma başlatmasının bir diğer adım olması gerektiğini savundu.

Parlamenterler Meclisi ve İzleme Komitesinin kararlara uymayan üye devletlerine karşı baskı uygulamak için ellerinde başka çeşitli yöntemlerin de olduğunu aktaran Muižnieks, üye devletlerin, Türkiye’nin her yıl milyonlarca avro tutarındaki Avrupa Konseyi işbirliği fonlarının en büyük alıcılarından biri olduğunun farkına varması gerektiğini hatırlattı ve şunu yazdı: “Bu nedenle, bir hükümetin bütün insan hakları sisteminin altını oyması ve siyasi yargılama yapmasını alttan alta destekleyerek suç ortağı olunup olunmadığından emin olunması gerekir.”

ZAMAN SONA ERDİ

2012-2018 yılları arasında Avrupa Konseyi’nin insan hakları komiseri olan Nils Muižnieks, bu yükümlülüklerini ciddi şekilde ihlal eden bir üye devlete karşı sert tavır almanın ne kadar zor olduğunu ilk elden bildiğini söyleyerek, ”Komiser olarak, sadece Türk yetkililerle zorlu tartışmalara girmekle ve son derece eleştirel birkaç rapor yazmakla kalmadım, üye devletleri Türkiye’nin ve diğer ülkelerin yükümlülüklerine uymasını sağlamak için daha sert önlemler almaya ikna etmeye çalıştım. (…) Ancak Türk yetkililer, hiçbir diyaloğun [siyasi tutsakları] özgür kılmayacağını gösterdiler. Bu insanlar masumdurlar ve serbest bırakılmaları gerekir. Oyalanma ve çekince gösterme zamanı sona erdi. Türkiye’nin iyi niyetle işbirliği yapmaya ve yükümlülüklerini yerine getirmeye devam ettiğini savunmak imkansızdır,” dedi.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin