‘Tuzağa düşürüldük… Burada olmamın sebebi Aksakallı’nın emrini yerine getirmemdir’

15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığına atanmasıyla tekrar gündeme gelen Zekai Aksakallı’yı, darbe gecesi kaçırmaya çalıştıkları iddia edilen ekibin başındaki eski Kurmay Albay Fatih Yarımbaş savunmasını yaptı. Yarımbaş, Zekai Aksakallı’nın emri ile daha önceden kurgulanmış bir senaryonun içine çekildiğini iddia ederek, Aksakallı hakkında çarpıcı bilgiler verdi.

“KOMUTANLARIN GÖREVİNİ YAPMAMALARININ BEDELİNİ ÖDÜYORUZ”

Savunmasında birçok TSK mensubunun 15 Temmuz günü aldıkları emir gereği birliklerine katıldığını belirten sanık Yarımbaş, “Bu personelin o gece darbe yapmak için birliklerine gittiğini düşünmüyorum. O gece yaşanan olağanüstü durumlara rağmen birliklerini aramayan, birliklerinin başına gidip personeline sahip çıkmayan, vatan savunmasında sorumlu olduğu halde, hiçbir şey yokmuş gibi evlerinde oturanlar, bir yerlerde saklananlar aslında TSK’nın temel prensiplerini ihlal etmişlerdir. En üst seviyedeki komutanlarımız çok basit bir kaç emir verselerdi darbe girişimi engellenir, bu acılar yaşanmaz ve birçok TSK personeli de maksatlarının tam aksiyle itam edilmiş olmazlardı. Bu emirleri verecek yeterince sebep ortaya çıkmışken, en başta Genelkurmay Başkanı seviyesinde gerekli emirler verilmeyerek felaketin başlangıcına neden olunmuştur. Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanlarını yanına çağırıp birliklerine sahip çıkmaları yönünde emirler vermeliydi. Eğer bu tedbirler alınsaydı birçoğumuz buralarda olmayacaktık. En üst seviyedeki komutanlarımızın o gün komutanlık görevlerini yerine getirmediklerini üzülerek ve çok ağır bir bedel ödeyerek görmekteyiz” diye konuştu.

“GÖREV BİLİNCİYLE HAREKET EDEN BİRÇOK TSK MENSUBU TUZAĞA DÜŞÜRÜLDÜ”

Darbenin haber alınmasına rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığını ve sessiz kalındığını iddia eden Yarımbaş, “Görev bilinciyle hareket eden birçok TSK mensubu tuzağa düşürüldü. Tarihte hiç olmadığı şekilde ordumuz ile milletimiz karşı karşıya getirildi. Ordumuz yıpratıldı ve zayıflatıldı. Vatanı ve milleti için her şeyini feda ederek, yıllarca terörle mücadele eden benim de içinde bulunduğum birçok vatansever ve fedakar TSK mensubunun, bir gecede terörist ilan edilerek TSK’nın dışına itilmesinin ve her türlü zulme maruz bırakılmasının başka türlü bir izahını bulamıyorum” dedi.

“DARBENİN İÇİNE İTİLMEMİN YEGANE SEBEBİ, AKSAKALLI’NIN ANLAM VEREMEDİĞİM EMRİDİR”

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki görevinden, Zekai Aksakallı’nın emri ile ayrılıp, 12 Temmuz’da Ankara’ya geldiğini belirten sanık Yarımbaş şunları söyledi:

“Kıbrıs’tan, 18 Temmuz günü ayrılmak için hazırlık yaparken, Zekai Aksakallı kendisinin kurmay başkanı olan Kurmay Albay Erdinç Kocayanak ile bana bir mesaj gönderdi. Kocayanak, telefonda ‘sana komutanın mesajını iletiyorum’ diyerek, ‘Fatih 12 Temmuz 2016’da orada ilişiğini kessin ve en geç 18 Temmuz 2016’da birliğe gelsin. Vatan millet hassasiyeti varsa daha erken gelsin’ dediğini iletti. Ben bu mesaja bir anlam veremedim. İç güvenlik bölgesini arayıp bir operasyon var mı diye sordum. Herhangi bir operasyonun, herhangi acil bir durumun olmadığını öğrendim. Emrin gereği olarak hazırlıkları yaptım ve komutanı arayarak emrini aldığımı ve gereğini yapacağımı kendisine arz ettim. O da bana teşekkür ederek ülkemizin zor, kritik bir süreçten geçtiğini, beni de bu yüzden çağırdığını söyledi. Bahsettiği kritik ve önemli görevin ne olduğunu anlayamadım ama şunu söyleyebilirim ki; benim bu darbe girişiminin ortasında kalmamın ya da darbenin içine itilmemin yegane sebebi, Zekai Aksakallı’nın anlam veremediğim bu emridir.”

“EMRİ SORGULAMADAN YERİNE GETİRDİM”

Emrin gereği 12 Temmuz’da Ankara’ya gelmek zorunda kaldığını belirten sanık Yarımbaş, “15 Temmuz günü akşam saatlerinde orduevinde odamda bulunurken, askeri hattan özel kuvvetler harekat birliğinden arandım. Bana ÖKK komutanı Zekai Aksakallı’nın Gazi Orduevi’nde düğünde olduğu, güvenliği ile ciddi bir sorun olduğu ve komutanın acil olarak beni yanına çağırdığı bildirildi. Tehdidin ne olduğunu sorduğumda, beni arayan personel kendisinin de tam olarak bilmediğini ancak, Genelkurmaydan aldıkları bilgiye göre, MİT’ten normal olarak değerlendirilemeyecek yakın bir tehdit istihbaratın alındığını, bu kapsamda komutanlara yönelik açık bir tehdidin olduğu bilgisinin ve ÖKK’da da bir karışıklığın olduğunu bildirdi. Yıllarca ÖKK’da bu tür acil emirler alan bir subay olarak bu emri hiç sorgulamadım. Daha önce de komutan bu şekilde emniyeti için beni bu şekilde acil olarak çağırmıştı. 15 Temmuz akşamı da aynı hassasiyetle hareket ederek, emri yerine getirdim” ifadelerini kullandı.

“AKSAKALLI PERSONELE KÜFÜR EDİP, TEKME ATTI”

ÖKK’daki karışıklık ile ilgili aradığı yerlerden tam anlamıyla bilgi alamadığını belirten sanık Yarımbaş, Aksakallı’nın kaçırılma girişimine ilişkin ifadelerini yalanlayarak, şu iddialarda bulundu:

“Bu emri yerine getirmek için yeterli personelim yoktu. Ancak durum acildi. Bu nedenle Cengiz Başçavuşu arayıp müsait personeli var ise orduevine göndermesini istedim. O da birkaç kişi hariç kimseye ulaşamadı. Onlarda bir süre sonra orduevine geldiler. Bu personelle komutanın emniyetini sağlayabileceğimi düşündüm. Hazırlık yaptıktan sonra personelle komutanın yanına gittim. Komutan anlayamadığım bir şekilde personele küfür edip, tekme attı. Bindiği aracına, çevredekileri tehlikeye düşürecek bir şekilde manevra yaptırarak, hiç bir engelle karşılaşmadan bölgeden uzaklaştı. Kendisine ‘komutanım’ diye bağırdım ancak beni dikkate almadı. Hiç beklemediğimiz şekilde bir davranışla karşılaştığımız için hepimiz şok olduk. Ne olduğunu anlayamadık ve moralimiz bozuldu. Normal olmayan bir şeyler vardı. Yaptığımız değerlendirme sonucunda en iyi davranışın kendi birliğimiz olan ÖKK’ya gitmek olduğuna karar verdik.”

“KAÇIRMA NİYETİMİZ OLSAYDI KOMUTAN RAHATÇA EVİNE GİREMEZDİ”

Aksakallı’nın kendisiyle ilgili verdiği ifadelere bir anlam vermediğini söyleyen sanık Yarımbaş, “Komutanımız kendi ifadesinde anlayamadığım bir şekilde kaçırılmak istediğini ifade etmektedir. Oysa 15 Temmuz günü verilen emir gereği kendi güvenliği için oraya gittik. Koruma için gittiğimiz ekip, durumun aciliyeti nedeniyle o gün rastgele irtibat kurulan personeldir. Silahları ve teçhizatları yoktur ve kaçırma görevi için vasıfları uygun değildir. Eğer kaçırma planı olsaydı silah ve teçhizatı olan daha kalabalık bir ekibin seçilmiş olması gerekirdi. Kaçırma teşebbüsü olsaydı, herkesin çok iyi bildiği nizamiye kameralarının gördüğü yer tercih edilmezdi. Olayda hiçbir şekilde silah kullanılmadığı gibi komutana yönelik kötü bir söz, şoförün tehdit edilip araç dışına çıkarılması gibi olaylar olmamıştır. Kaçırma olsaydı bunların hepsi olur ve komutan aracıyla manevra yaparak, oradan kolayca uzaklaşamazdı. Yanına giden karargah personeline küfür eden, onları darp ederek bölgeden rahatça giden komutanın kendisidir. Eğer kaçırma niyetimiz olsaydı kendisini takip eder ve rahatça yetişirdik. Kendi ifadesinde evinin etrafının darbeciler tarafından çevrildiğini söylüyor. Eğer biz darbeci olsaydık, kendisinin ifade ettiği gibi nizamiyeyi kapatan darbecilerin arasından geçip kolayca evine gidemezdi. Durum bu kadar açıkken komutanın bizi kendisini kaçırmaya çalıştığımızı hangi psikolojiyle söylediğini anlamakta güçlük çekiyorum” iddialarında bulundu.

“AKSAKALLI MAALESEF KENDİSİNİN DE İNANMADIĞI ŞEYLERİ SÖYLÜYOR”

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin