Türkiye’de kaç milyon ‘Nazi’ var? 

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Kural basit; 

Eğer bir Nazi ile aynı masada oturup, ona karşı tek laf etmeyen on Alman varsa, masada 11 Nazi var demektir.”

Demek ki Nazi uygulamalarına itiraz etmeyen, tepki koymayan herkes bu sistemin parçasıdır

Yani Nazi’dir!

Gelin bu kuralı Türkiye’ye uygulayalım; 

Öyle çok gerilere gitmeye gerek yok. Daha dün sabah yapılan operasyona ve sonrasında gelişen olaylara bakalım. 

Malum olduğu üzere 17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda suçüstü yakalanan Tayyip Erdoğan ve suç örgütü, kamu gücünü istismar edip Anayasa’ya darbe yaptı. 

Ardından Ahmet Altan’ın nefis tabiriyle “Hırsızlarla katiller kol kola girdi” ve Türkiye hızla 1990’ların bile öncesine döndü. 

Mafya iktidarda, suç örgütleri altın çağını yaşıyor, terör örgütleri cirit atıyor… 

Erdoğan – Ergenekon ittifakı kurguladıkları 15 Temmuz kumpasıyla tüm ipleri ellerine geçirdiler. Bir yandan mafya devletleşirken öbür yandan devlet mafyalaştı

Detaylara boğulmaya gerek yok. Neler yaşandığı herkesin gözünün önünde. 

Gülen Cemaati’ne karşı yapılan Türkiye tarihinin gördüğü en büyük sosyal soykırım aralıksız devam ediyor. 

Yüzbinlerce insan gözaltına alındı, on binlercesi tutuklandı, bir gecede çıkarılan ve tamamen siyasi olan Kanun Hükmünde Kararnameler ile 150 bine yakın insan işlerinden atıldı. 

Yetmedi sosyal hayattan da dışlandılar. Fişlendikleri için en basit, el emeği isteyen işlerden bile mahrum bırakıldılar. 

Yüzlercesi bilmedikleri işleri yapmaya çalışırken -vincin altında kalan akademisyen gibi- hayatlarını kaybetti. 

Nefessiz bırakılan insanlar kurtulmaya çalışırken Ege’nin ya da Meriç’in soğuk sularında son nefeslerini verdi. 

Daha geçen hafta üniversite öğrencisi Nahit Emre Güney Galata Kulesi’nden atlayarak intihar etti. Babası KHK’lı Danıştay üyesiydi ve 6 yıldır hapisteydi.

Üniversiteli Güney’i ölüme götüren bu cadı avıydı

Annesi babası tutuklanan, evinden yurdundan çıkartılan, yurt dışına çıkmasına izin verilmeyen, ülke içinde de yaşam hakkı tanınmayan bu insanlar bir bir hayatlarını kaybediyor.

Dün yapılan son operasyon ise bu cadı avında yeni bir zirveye denk geliyor.

Adı ‘Suç İşleri Bakanı’na çıkan Süleyman Soylu çok büyük iş başarmış gibi şov yaptı kameraların önünde. 

Yanına 15 Temmuz kumpasının sembol isimlerinden birisi olan Eski Polis Müdürü Turgut Aslan’ı da almış. Gözaltıları 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkiliymiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Hele KOM ve Narkotik polisinin yayınladığı propaganda videoları vardı ki sormayın. Resmen tüy diktiler. 

Peki yapılan devasa operasyon neydi, kime karşı yapılmıştı? 

Bakan Soylu’nun övünerek anlattığı olay KHK’lı ailelere yapılan iaşe yardımı. Bir başka ifadeyle annesi babası tutuklanmış çocuklara hayırseverlerce yollanan süt parası

Çok büyük iş başarmışlar gibi kargo kutusunun içine konan gıda kolilerinin arasına sıkıştırılmış birkaç yüz dolar veya euro görüntüleri paylaşıyorlar. 

Hani Sedat Peker bunların pisliklerini ortaya döküp ‘Nerde bu savcılar?’ diye isyan ediyordu ya, o savcılar KHK’lı ailelerin çocuklarına yapılan yardımın peşindeymiş! 8 ay boyunca yememiş içmemişler, yurt dışından gönderilen yardımların peşine düşmüşler. 

59 ilde toplam 704 kişiyle ilgili gözaltı kararı almışlar. Gözaltına alınanlar KHK’lı öğretmen, esnaf, öğrenci, doktor vs. Yani sıradan yurdum insanları. 

Suç delili olarak gösterdikleri de ele geçen gıda kolileri ve beraberlerindeki birkaç yüz dolar veya euro.

Yeri gelmişken şunu da ifade etmekte fayda var. 

Erdoğan rejimi bu görüntülerle korku salarak insanları sindirmek istiyor ama servis ettikleri görüntüler aleyhlerine olacak

Öncelikle soykırımı kendi elleriyle belgeliyorlar. Yakın gelecekte çekilecek belgesellerin fragmanları bunlar. 

İkincisi de verdikleri detay aslında mağdurlar için bir motivasyon aracı. Sonuçta çok örgütlü bir yardımlaşma var ve her şeye rağmen devam ediyor. 

O gıda kolileri arasındaki birkaç yüz dolar veya euro, iktidarın tüm komplo teorilerini, asılsız suçlamalarını da çöpe atacak güçte. 

Ancak bu yazıda asıl gelmek istediğim yer şurası; 

Herkesin gözü önünde bir soykırım yaşanıyor. Ancak başta muhalif siyasi partiler olmak üzere toplumun çok büyük bir kesimi gözlerini kulaklarını kapatıyor. 

Ne Meriç’te boğulan çocuklar ne uğradığı haksızlıklara dayanamayıp intihar eden gençler, onları derin uykularından uyandıramadı

İster korku ister ideolojik körlük ister vurdumduymazlık deyin. 

Başta siyasi partiler olmak üzere çok geniş bir kesim soykırıma sessiz kaldı, kalmaya devam ediyor.

Hatta yetmiyor mağduru suçlayıcı ifadeler de kullanıyorlar

Lafı uzatmaya, dolandırmaya ya da süslemeye gerek yok. Girişte anlattığım test için çok uygun bir ortam.

Erdoğan rejimi benzerlerini Nazi Almanyası’nda gördüğümüz politikaları uyguluyor. 

Peki toplumun geri kalanı ne yapıyor? 

Herkesle ‘helalleşeceğim’ diyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ya da başbakan adayı olduğunu açıklayan İyi Parti Lideri Meral Akşener? 

Sadece mağdurlara yardım ettikleri için gözaltına alınan bu insanlara destek olmaktan korkanlar, kaçanlar; kime – neye benzediğinizi göremiyor musunuz?

Ben ‘kitabın ortasından’ söyleyeyim; 

Girişte aktardım Almanlar gibisiniz. Yani hepiniz Nazi’siniz! Hem de milyonlarca Nazi.

İtirazınız mı var? Yanılıyor muyum? 

O zaman Nazi olmadığınızı gösterin!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Rizeli Tayyip ve islamcılarını, tarikatları aşağı seviyeye çektiler. Onları mafya seviyesine, Rizeli Sedat Peker seviyesine indirdiler. Sedat Peker de Onlar gibi mitingler yapmaya, yani yer altından yer üstüne çıktı. Adeta Rizeli Tayyip ile Rizeli Peker aynı işi yapıyordu. Seviyeleri eşitlenmişti. Hemşerilik bağının olması muhtemel. Bunun diğer ayağında siyasetçi Bahçeli ise Trabzonlu Alaaddin Çakıcı ile seviyeyi eşitliyordu. Trabzonlu Kadir Mısıroğlu İslamcıları yetiştirmişti. Karadenizli İsmailağa destek oluyordu. Trabzonlu Nurettin Yıldız ise Selefiliği yayıyordu. Ortaya değişik idlam-mafya karışımı bir şey çıktı. Bunun ilk ürününü Rus Büyükelçiyi öldürerek ilk prototipleri piyasaya sürdüler.

    Şimdi bu prototip şeye benziyor; ABD nin gizli laboratuvarlarda gizlice ürettiği insanımsı robotlara benziyor. ABD robot askerler üretip insanları çiğ çiğ yiyecek iken, Türkler Türkçü-değiştirilmiş selefici islamcı-mafya karışımı bir genleriyle, fıtratıyla oynanmış, nefret üzerine kurulu kişilik altyapısı olan savaşçı, yok edici, imha edici, temizleyici, fitneci, süpürücü prototipler üretti bile.

    Yani özetle Devlet yok. Bu yokluğu varmış gibi gösteren kişi Kılıçdaroğlu, Meral, Temel gibi muhaliflerdir. Adam kazandı diyenlerdir. Adeta yeni prototip müslümanı gizliyorlar.

    Cemaate bu mafya aşağılık seviyesine inenler hucüm ediyor. Bu hucüm çok korkunç seviyede ilerliyor. Çünkü cemaatin bir kırıntısı bile korkutmaya yetiyor. Hocaefendiden savunma alamazlar, Hakan Şükürden korkarlar. Mesele sözde insanlara göre sorun HALA Cemaat Tayyip seviyesindedir. Ellerinden Devleti almalarına rağmen TÜRKLER seslerini çıkaramamaktadır. Cemaat ile Tayyipin kavgası mümkün değil. Devlet ile Tayyip savaşıyordu. Ama mesele sadece Devleti savunmaya çalışan insanlarla bitmiyor. Konu başından beri yanlış anlaşıldı. Mesele Devlete karşı Tayyipti. Ama Devlet Tayyipe insanları sattı. Büyük satış görülmedi. Satmayan insanlar görüldü. Bu insanların mücadelesi Cemaatin mücadelesi olarak algılandı. Bu çok büyük bir hataydı. Zaten bu algı ile herşey tepetakla oldu.

    Yardım yapan insanlar ile İslamcı mafyanın kapışması olanaksızdır. Ama insanlar bunu yiyor. Kafalarında net şekillenmeyen düşmanları anlamaya çalışmak yerine Koreli ile Çinliyi ayırt edemeyecek belirsizlikte davranıyorlar. Neyin ne olduğunu bilmiyorlar. Hukuku da bilmiyorlar. İslamcı mafyayı, birini anası sanan bebek gibi hukuk sanıyorlar. Aslında hukuk da sanmıyorlar. Hukuk kavramı sadece kendi hakkı yendiğinde aklına geliyor.

    Mafya bütün insanları Cemaat aleyhine düşmanlaştırdı. Cemaat sabırla hukuku yollarda beklemektedir. Eğer Cemaate karşı yapılanlara bakılırsa kimin terörist olduğu aslında net olarak görülmekte. Sadece Türkiyede değil, Cemaat bütün dünyada hukuktan yana olanların dikkatini çekmektedir.

    Aslında mesele hukukda değil. Çünkü hukuk kuralları zaten belirlenmiş. İslamcı mafya bu kurallara uymak istemiyor. Adamın derdi hukuku yok etmek. Hukuka düşman olanlar yerine hikaye hukuka saygılı insanların darbesi olarak algılandı. Yani asıl fail islamcı Türkçü cihatçı kimlik sentezlerken, bu kimliği .etö düşmanlığı üzerinden kurmaktadır. Sanki hukuka düşman olan kendisi değil de, Cemaat sanki insanlara düşmanmış gibi gösteriliyor. Yani iki düşmanlıktan biri gerçek diğeri ise dikkat dağıtmaktır.

    .etönün yapmaya çalıştığını varsaydığı herşeyi kendisi yapmaktadır. Cemaat kimliği ile Sadatın kurmaya çalıştığı genetiği değiştirilmiş, ışid vari kimliğin bir arada olması imkansız. Bunu bildiklerinden, suçlarını da bildiklerinden, sapkın yolu helal, düzgün, hukuka saygılı yolu ise terörist yaptılar.

    Aslında kimse birinin terörist yapmasıyla terörist olamaz. Zaten o yüzden hukuku kaldırdılar ve işi dedikoduyla götürdüler. Dedikocu karılar olur kenar mahallelerde bunların asıl seviyesi bana göre bu. Karı gibi dedikodu yapıyorlar. Hukuk, basın özgürlüğü dediğinde şeytan gibi kaçacak delik arıyorlar.

    Yani mücadele sapkın İslamcı(Trabzonlu Nurettin Yıldız etkisi) Türkçü(Bahçeli etkisi) mafya vari(Rizeli Peker) sapkınlardan topladığı bozuk genler ile seri üretimi başlanan Cihatçılar ile Cemaat arasında görünüyor. Süreç Devletin yıkılması ile sonuçlanacak. Çünkü Devlet sahipsizdir. Devlet Mafya karşısında çaresizdir. Mafya karakolda polis dövebiliyor, uyuşturucuyu polis arabasında taşıyor.

    İşte bunları görüp sesini çıkartmayan Kılıçdaroğlu, herkesin masumlara yapılan zulmü dikkatlere çekmeye çalıştığı sırada, dikkatleri başka yöne çekmek için düelloya varmısın diyor. İnsanlar zalimlere dikkat çekmişken, Kılıçdaroğlu dikkati kendi üzerine çekiyor. Yani Tayyipe demek istiyor ki benimle kapışıyormuş gibi yap. Yani bu ikilinin ilişki tarzı bütün olup biteni maskeliyor.

    Bu yeni prototipe gebe bırakılan Türkiye, bütün kurumların felç olması ile sonuçlandı. Virüs hücreye girer, genetik yapıya kendini ekler, sanki hücrenin bir parçasıymış gibi davranır ama kimse farkedemez. Sonuç bütün ortamı kendine uygun olarak düzenler, kullanır. Hücre parçalanır ve yeni yuvalar ararlar.

  2. Yemin ederim bu cemaat gerizekali kendini yahudilerle kiyasliyor . Yahudiler nazilerden intikamini abdye atom bombasi yaparak aldi. Insan sadece guce tapar. Allah a tapiyorsunuz ya neden? Guclu oldugu icin. Oyle yazi yazmakla cay icmekle hicbirsey olmaz. Bu isin cozumu belli. Fetullah ve avanesi en kisa zamanda uzuntusuden olecek bu is unutulacak. Bu olay kullenecek. Yoksa yuz dolar gondermekle kimseye yardimci olamazsiniz.

    Bu olay suna benzer. Simdi abddesiniz kanadadasiniz. Hadi hergun protesto edin . Katil amerika diye haykirin. Ya da kahrolsun lanetli lgbt deyin. Yapamazsin . Guce karsi koyamazsiniz. Fetullah ve yanindaki basiretsiz aptallar tayyibe karsi cikarak siradan salak takipcilerini cehenneme atti. Tabi once kendilerini garantiye aldilar.

    Sizin bu yazilarinizin kimseye zerre faydasi yok. Fetullah olse belki 5 10 seneye bu olay unutulur ve af gelir. Cemaatle bagi olanlar afedersin ermeni duzeyine cikar. Vicdaniniz varsa ölün.

  3. “Yakın gelecekte çekilecek belgesellerin fragmanları bunlar.”

    Zulmün belgeselini çekmek tarihe not düşmek için gerekli olabilir ama belgeselin sonunda zalimin akıbeti de insan yüreğini ferahlatacak şekilde olmalı.

    KOM ve NARKOTİK şube mafya babalarına, uyuşturucu baronlarına “eskort” yapılmış. Bu devletin namusunu sattılar onlar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin