Türkiye, Irak’ı en az 3 yıllığına kaybetti

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Irak’ın kuzeyinde Zaho’ya ait turistik bir bölgenin bombalanmasının faturası Türkiye’ye ağır olacak. Başta Ortadoğu olmak üzere dünya, Türkiye’nin aleyhinde saf tuttu.

Takip etmeyen okuyucularım için önce olayı özetlememde yarar var. 20 Temmuz günü, gündüz vakti Irak’ın kuzeyinde federal Kürdistan bölgesinin Dohuk kentinde bir saldırı düzenlendi. Saldırı Zaho bölgesindeki sınıra yakın Perex tatil köyüne yönelikti.

Saldırıda evliliğini kutlamak için gelen çift ve bir yaşındaki bebeğin de olduğu 9 kişi hayatını kaybetti. Ölü ve yaralı 29 kişinin tamamı sivildi. Önce hava saldırısı olduğu sanılsa da olayın, havan topundan atılan merminin yol açtığı facia olduğu anlaşıldı.

Buraya kadar olan işin yaşanan kısmı. Türkiye, bu saldırının “terör kaynaklı” olduğunu duyurdu. Türkiye dışındaki kaynaklar ise sivil halka yönelik bu saldırının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir haftadan bu yana Zaho bölgesine yönelik bombalamasının bir parçası olduğunu öne sürdüler.

Saldırıya yönelik en sert tepki, Türkiye’nin son dönemde iyi ilişkiler kurduğu Bağdat yönetiminden geldi. Irak Ulusal Güvenlik Konseyi, Başbakan Mustafa Kazımi başkanlığında olağanüstü toplandı.

Alınan kararlar yazılı olarak açıklandı. Açıklamada, “Türkiye’den sınır ihlallerine son verilmesini, bir komşu olarak Irak’ın egemenliğine ve vatandaşlarının huzuruna saygı göstermesini istiyoruz” denildi.

Yukarıdaki ifadeler, açıklamanın en hafif tarafı.

Türkiye’den resmi olarak özür dilemesi ve Irak topraklarından tüm askeri üslerini çekmesini istedi. Ayrıca Türkiye’yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne şikayet edecekleri ve Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi’nin Dışişlerine çağrılarak bir nota vereceklerini duyurdu.

Başbakan Kazımi, Türkiye’nin Irak’ta uzun zamandır desteklediği bir isim olarak yönetime geldi. Dahası Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesi için pek çok eleştiriyi göğüsleyen bir denge siyasetçisi olarak tanınan biri.

Saldırıya yönelik Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalar bundan ibaret değil.

🔷 23 Temmuz’da Irak Parlamentosu, saldırı gündemiyle olağanüstü toplantıya çağrıldı.
🔷 Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih: Türkiye’nin saldırısı kabul edilemez
🔷 Arap Birliği: Bu, Türkiye’nin Irak’ın egemenliğine müdahalesidir. Saldırıyı mahkum ediyoruz. Bu, uluslararası yasaların ve komşuluk esaslarının çiğnenmesidir.
🔷 İran’dan kınama: Irak’ın güvenliğini kendi güvenliğimiz olarak görüyoruz.
🔷 ABD’nin Bağdat Büyükelçisi Alina L. Romanowski: Washington bu saldırıyı kınıyor, sivillerin öldürülmesini kabul edilemez buluyoruz. Tüm devletler, uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmelidir.
🔷 İngiltere Dışişleri: Kürdistan Bölgesi ile birlikte Irak’ın istikrarını desteklemeye devam edeceğiz.
🔷 Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri: Türkiye’yle sınırlar kapatılsın, Türk firmalarının faaliyetleri durdurulsun.
🔷 Kürdistan Bölgesi Başbakanı Neçirvan Barzani: Türkiye ordusu ile PKK unsurları savaş ve çatışmayı durdurmalı, artık ölümlere ve sınır bölgelerinin viran edilmesine yol açmamalı.
🔷 Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr: Türkiye ile diplomatik ilişkiler düşürülmeli, BM’ye şikayet edilmeli, Ankara ile olan güvenlik anlaşması askıya alınmalı. Türkiye, Irak’ın karşılık vermeyeceğine güvenerek bu saldırıyı gerçekleştirdiği biliniyor, buna izin verilmemeli.

TÜRKİYE’YE YÖNELİK PROTESTOLAR YAYILIYOR

Saldırının TSK tarafından düzenlendiği konusunda kuşku duymayan Iraklılar, Türkiye’ye yönelik ülke genelinde protestolar düzenledi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık kimliğini ateşe verenler, Türk bayrağını yakanlar pek çok yerde görüldü.

Saldırının hemen ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı resmi açıklamada, “bunu TSK yapmadı” demek yerine, “gerçek faillerin ortaya çıkarılması konusunda işbirliğine hazırız” yolundaki açıklama, Bağdat’ta bir miktar öfkeyi dindirir gibi oldu.

Kısa süre sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “TSK’dan aldığımız bilgiye göre sivillere yönelik herhangi bir saldırımız olmamıştır” yolundaki sözleri öfkeyi ülke geneline yaydı.

Düzenlenen protestoların hemen hepsinin odağında Türkiye vardı. Türk mallarının boykot edilmesi ve Irak’ta iş yapan Türk şirketlerinin kovulmasıysa öne çıkan talepler arasında yer aldı.

Bazı büyük vilayetlerde, Türk merkezlerindeki Türk bayrakları indirilip yerine Irak bayrağı dikildi.

Yaşanan tepkilerin yayılması üzerine, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçiliği vize başvurularını askıya aldığını duyurdu.

TÜRK KAMUOYU YİNE BİLDİĞİNİZ GİBİ

Bütün dünyadan Türkiye’ye yönelik bir suçlama yöneltiliyor. Ankara ve iktidarın destekçileriyse saldırının TSK ile alakası olmadığını dillendiriyor. İktidar yandaşlarında suçlama adresi konusunda ise iki adres var.

Kimilerine göre saldırıyı PKK düzenledi, biraz daha uluslararası siyaseti bildiğini göstermek isteyenlerse, saldırının arkasında Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini kırma peşinde olan İran’ı adres gösterdi.

İktidar yandaşlarına göre, saldırıyı düzenleyenler Türkiye’nin bölgedeki gücünü kabul etmek istemeyenlerden başkası değil. Bunun sorgulanacak, kafa yoracak bir boyutu yok. Uludere/Roboski’de yaşanan olaylara benzetmek ise vatan hainliği.

Hatırlanacağı gibi, 28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesinde sınır kaçakçılarının üzerine bomba yağdırılmış, tamamı sivil 34 kişi can vermişti. Olay önce Türkiye kamuoyundan gizlenmeye çalışılmış, bu yapılamayınca, saldırı PKK üzerine yıkılmaya yıkılmak istenmiş, sonra olay aydınlandıkça, ölenlerin hava saldırısında can verdikleri, bunun da TSK’ya ait savaş uçakları tarafından gerçekleştirildiği gün yüzüne çıkmıştı.

Zaho katliamında henüz hiçbir bağımsız soruşturma yapmadan bir tarafın üzerine yıkmak, siyasete uygun düşse de insanlığa sığmaz.

Ayrıca Irak’tan ve dünyadan bir bütün halinde Türkiye’ye yönelik tepkiyi bir kenara bırakıp bunu PKK’ya, ya da İran’a yüklemek sadece kendimizi kandırmak olur.

Bir süre önce Kaşıkçı cinayeti sonrasında Suudi Arabistan, 15 Temmuz iddialarıyla Birleşik Arap Emirlikleri, Müslüman Kardeşler olayıyla ilgili Mısır’la yaşanan gibi Irak’la da Zaho saldırışa sonrasında karanlık bir dönem başlıyor.

Türkiye tarafı, doğru adımlar atmazsa Irak’la en az 3 yıl karanlık bir dönem kapıda bekliyor. Bundan elbette ki Irak tarafı zarar görebilir. Ama Türkiye’nin göreceği zarar Irak’tan fazla olacak.

Suriye’de izin verilen alanlar dışında hareket edemeyen bir Türkiye tarafı var. Bunun Irak tarafında da yaşanması Türkiye’yi çok ama çok yıpratacak.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin