Tüm sebepler birleşse dahi düdük çalmak üzere

YORUM | TARIK TOROS 

Liderin sağlığı konuşulmaya başlandı mı, daha da durduramazsınız.

Özal’ın, Ecevit’in sağlığı hep konuşulmuştur.

Normaldir.

Burada, “kişinin özeli” gibi bir durum yoktur.

Devleti çekip çeviren insanların sağlığı kamunun ilgi alanına girer, halkın detaylı bilgilendirilmesi icap eder.

Osmanlı dönemi dahil, Türkiye’de bu hiç olmamıştır.

Kanuni’nin ölümü ordudan gizlenmiş, Atatürk’ün sağlık durumu saklanmış, Ecevit’in başbakanlıktaki son senesi büyük spekülasyonlara konu olmuştur.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Erdoğan’ın toparlanamaz biçimde gün geçtikçe kötülediği aşikar.

Bunun en kuvvetli delili, propaganda bakanının servis ettiği görüntüler.

Adım atmadan basketbol oynarken de…

Gençlerle “kağıttan” şarkı söylerken de “iyi değilim” mesajı veriyor.

***

Geçen bir mesaj aldım:

“Hiçbir gazeteci ya da muhalifin ‘Erdoğan gidiyor’ sözlerine inanmıyorum artık.”

Okurumuz haksız değil.

Özellikle son 8 senedir çok söylendi bu.

Bu defa pek öyle değil.

Erdoğan onu orada tutmaya çalışanlara rağmen gidiyor.

Ne partisinin erimesini önlemesi, ne de ekonomideki çöküşü durdurması mümkün.

Tıpkı sağlığı gibi.

***

Her yalpaladığında koltuk değneği olanlar, bu defa ne yapsa yeterli olmayacak.

Ondandır ki…

Erdoğan sonrasının planları yola çıktı.

***

AKP önce 2007’de…

Ardından 2015’te çok zayıflamıştı.

2007-2011 sürecindeki “başörtüsü krizi, cumhurbaşkanı seçtirmeme, e-muhtıra, parti kapatma davası” gibi konular partinin yelkenlerini şişirdi.

Daha önce üç kişiden birinin oyunu alırken…

Artık iki kişiden biri “AKP” diyordu.

***

2015’e gelindiğinde…

Erdoğan’ın yaptıklarının binde birini Batılı bir lider yapsa…

Yerinde duramaz, devrilir giderdi.

Ne çare, AKP yine iki kişiden birinin oyunu alır noktayı tutacaktı.

***

Dönemin yargısı, medyası, askeri, muhalefeti, bürokrasisi atlanarak…

Olayın tek başına Cemaat veya “Yetmez ama evetçiler”e fatura edilmesinin ne kadar absürt olduğunu anlıyor musunuz, şimdi?

Elbette her kesimin kendine göre süreçte payı var.

“Dış devletlerin” de öyle.

Seçmen davranışları ise bambaşka bir konu.

Fakat tek başına birini cımbızlayıp diğerlerini yok saymak, devekuşu gibi başını kuma gömmek olur.

***

Erdoğan doğal ömrünü tamamladı ve gidiyor.

Hakem, çoktan biten maçı uzatmalarla bugünlere kadar getirdi, maalesef.

Artık onu orada tutan tüm sebepler ittifak etse bile düdük çalmak üzere.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. 2013 öncesinde başladı “gidici” lafları.
    “Sağlığı iyi değil” dendi önce.
    Sonraları kanser teşhisi kondu; “bağırsak kanseri” oldu. Ameliyat bile yapıldı. Bağırsağının bir buçuk metresi alınmıştı.
    Çok kuvvetli doktorları vardı. Bilmem hangi ilaçlarla ancak ayakta duruyordu.
    Hatta sadece doktorları değil, üfürükçüleri de vardı maiyetinde.
    Zaten duaları hiç eksik etmeyen aksaçlı nene ve aksakallı dedelerimizin, akp liderine gerçek kimliğini bilmeden ettiği hayırdualar hep vardı.
    Ama az zamanı kalmıştı.
    Ha düştü ha düşecekti.
    Uzatmaları oynuyordu.
    Dediğiniz gibi “özellikle son 8 senedir çok söylendi bu”.

    Yazınızdaki “bu defa pek öyle değil” sözü de az söylenmedi.
    7. yılda da, 6. yılda da, 5. yılda …

    “Bu defa öyle değil… Çünkü bu defa “Erdoğan onu orada tutmaya çalışanlara rağmen gidiyor” demişsiniz.
    Nasıl yani! Bundan önce “gidiyor, gidiyor” denildiğinde onu orada tutanlar, aslında itiyorlar mıydı?

    Yalancı çobana döndük…

    Hele, “gidecekler” diyen, “Beyin ölümü gerçekleşti, Batı fişi çekmedi. Çünkü…” (16 Aralık 2020);”Beyin ölümü gerçekleşmiş fişi çekilmemiş bir ittifak” (25 Kasım 2020); “AKP’nin iskemlesini kim tekmeleyecek?” (23 Kasım 2020); “Erdoğan kendinden sonraki dönemin kararnamelerini imzalıyor” (28 Ekim 2020) makalelerini yazdıysa…

    Hele, “gidecekler” diyen, “2020’yi atlatamazlar! Bu bir kehanet değil. Realite. Düşük olasılık da olsa… Bir “lütuf” yakalayıp demir yumrukla ülkeyi idare edebilirler. Olabilir bu. Lakin ihtimal zayıftır. Esasen bitmiş bir iktidardı, AKP rejimi. 2016, 15 Temmuz. 4 sene daha nefes aldırdı sadece. İçeride ve dışarıda müttefik buldu. Zulmü katladı. Suçu kesinleşti. Son kullanım süresi doldu: Gidecekler” dediyse…

    Sayın Demirel, (özetle; aklımda kaldığı kadarıyla) Azerbaycan’da ilk gittiğinde, Azerbaycan halkına karşı konuşmasında, sorunların bir iki yıl içinde çözüleceğini söyler. SSCB yeni dağılmış. “Müstakillik” yenice ilan edilmiş. Ortalık savaştan çıkmış gibi, harabe. Gezi bitip uçak Türkiye’ye dönmek üzere havalanınca gazetecilerden biri dayanamayıp sorar: “Efendim siz ‘bir-iki yıl içinde çözülür’ dediniz; oysa durum perişan”. Demirel “Halk bir iki yıldan çok dayanamaz ki! Halka on-yirmi yıl denilmez ki!” der.

    Siz de aynı stratejiyi izliyor olabilirsiniz.
    Basit bir tr724 okuru olarak acizane tavsiyem, 8 yıldan sonra bu stratejiyi biraz daha değiştirerek “bize düşen hayırlısı için fiili olarak çalışmak, vatanımız-milletimiz, insanımız için (ki sizin için bu “iyi insanlar için” olsun) koşturmak, vakit zayi etmemek, elimizden gelenin en iyisini ortaya koyduktan sonra da kavli olarak dua etmek; gerisi Allah’a havale, siz acele etmeyin…” haline getirmek.

    Tabii ki siz güzel yazı kabiliyetiniz ve tecrübenizle benim gibi sıradan değil en iyisiyle yaparsınız bunu.
    Hürmetle…

  2. Sayın yazar, gözü olan herkes görüyor müptezelin hasta olduğunu. Bunun için kahin olmaya gerek yok. Görüntüleri servis eden de muhalifler değil bilakis kendi lağımları. Kehanette bulunacaksanız diktatörün ölümünden sonra ki siyasi tablo hakkında olsun.

    • Dünyada en sarsılmaz kanun şudur “Doğan ölmek için, gelen gitmek için” herkes gidici yapabileceği tüm melanetleri, fecaatleri yapmış, bütün incir çuvallarını berbat etmiş, ee bu saatten sonra gitse ne olur!…

  3. Gelecekle ilgili ifadeler içeren şeyler yazmayın gari. Gözünüzün yağına ekmek banarım ama yapmayın. “düdük çalmak üzere” falan…
    Geçiniz

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin