TSK’nın talanı ve NATO’ya arka kapıdan giren Rusya

Yorum | Göksel İlhan

15 Temmuz’daki şaibelerle dolu darbe girişimine şu veya bu şekilde karışmış/karıştırılmış tüm TSK personeli hızlı bir şekilde ihraç edildi. Bu kişiler ihraç edilirken kimin suçlu kimin suçsuz olduğuna dahi bakılmadı. Yargı sürecinin başlaması, hiç olmazsa iddianamelerin hazırlanması dahi beklenmedi. Bununla da kalmadı. Genelkurmay’ın resmi açıklamasına göre olaylara karışmış/karıştırılmış rütbeli personel sayısı sadece 5.761 iken, 150 civarında general/amiral ve 11.000 civarı rütbeli personel KHK’larla ihraç edildi. İhraçlar halen sürüyor.

Adalet Bakanı “Lekelenmeme Hakkı“ndan bahsederken, yandaş medya ihraç olanları anında darbeci, cuntacı ve örgüt üyesi olarak yaftalıyor. Bu arada Perinçek medyası, yandaş medya ile ağız birliği yaparak ihraç olanların hepsinin NATO’cu ve Amerikancı personel olduğunu iddia ediyor. Erdoğan’ın ve Perinçek’in kör ve sağır takipçileri bu iftiralara anında inanıyor.

Son YAŞ toplantısı kararları, TSK’da 15 Temmuz ihraçlarından sonra geride kalabilmiş, devletine bağlı az sayıda generalin/amiralin de AKP’nin hışmından kurtulamadığını ve tasfiye edildiğini gösterdi. Önceden AKP’nin Ordu’yu talan etmesine ses çıkarmayanlar dahi yavaş ta olsa seslerini yükseltmeye başladılar.

Ancak halen açıkça sorulmayan çok önemli sorular var.

– Erdoğan ve AKP hangi zihniyetteki askerleri general/amiral yapıyor?

– Hangi askerler kritik görevlere getiriliyor?

– Hangi askerler NATO ve yurtdışı görevlerine gönderiliyor?

15 Temmuz’dan sonra TSK’da SADAT’ın etkisi artmış olsa da, SADAT’ın Ordu’daki tabanı geniş değil. Bu yüzden hızla özellikle AKP taraftarı personelden adam kazanmaya çalışıyorlar. YAŞ toplantılarında generalliğe terfi eden bazı SADAT’çılar dahi oldu. Bunlardan bazıları 15 Temmuz’da Erdoğan’ın kendilerine biçtiği rolü birebir oynamışlardı.

TSK’DA DEVİR AVRASYACILARIN DEVRİ

15 Temmuz’dan sonra şu ana kadar TSK’da hiç olmadığı kadar güçlenen grup ise Perinçek yanlıları, yani Avrasyacılar oldu. Bunların bir kısmı Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk vb. davalarda yargılanan kimseler. 15 Temmuz bahanesiyle TSK’daki Atatürkçü ve demokratik anlayışa sahip generallerin ve kurmay subayların neredeyse tamamı tasfiye edilince TSK Perinçek yanlılarının eline kaldı. Bunlar Atatürkçü görünseler de kesinlikle değiller. Demokrasiden, hukukun üstünlüğünden ve insan haklarının telaffuz edilmesinden nefret ediyorlar. Bir gün halkın çoğunluğunun demokrasiyi ve demokratik değerleri benimsemesi olasılığı bunların en korkulu rüyası. Çünkü o zaman ne Erdoğan gibileri başa gelebilir, ne de Perinçek gibiler bu ülkede insanları kandırabilir. Ülkemize tam demokrasinin benimsenmesi, hukukun üstünlüğünün ve insan haklarının da gelmesi demek olacağından, ülkenin dümenini istedikleri yöne çevirmeleri mümkün olmayacak. Bunu çok iyi biliyorlar ve şu anki tarihi fırsatı kullanarak TSK’nın içini hızla boşaltıyorlar, demokratik anlayıştaki insanları yaftalayarak tasfiye ediyorlar. Bunu da milletin gözünün içine bakarak yapıyorlar.

TSK’da her geçen gün hâkimiyetini pekiştiren Avrasyacı ekip, NATO’dan, AB’den ve Batı’dan nefret ediyorlar hatta bunları baş düşman olarak görüyorlar. Kendilerine Ulusalcı diyen bu grup, bu nefret ve düşmanlıklarının Türkiye’nin yüzyıllardan bu yana gelen problemlerini çözeceğini iddia ediyorlar.

DERTLERİ BAĞIMSIZLIK DEĞİL BAŞKA TÜRLÜ BAĞIMLILIK

Ulusalcıyız diyorlar ama ülkeyi Rusya’nın ve İran’ın kuyruğuna eklemlemeye çalışıyorlar. Özgün hiçbir düşünceleri ve idealleri yok. Kolaycılığa kaçıyorlar.

NATO’cu değiliz diyorlar ama Türkiye’yi demokrasiden sınıfta kalmış ülkelerin yedeğine, Şangay örgütünün dümen suyuna oturtmaya çalışıyorlar. Yandaş medya ile birlikte S-400 hava savunma sistemi alımı projesi üzerinden polemik yaparak, sığ ve samimiyetsiz fikirlerinin propagandasını yapıyorlar.

Bunlar Rusya ile tam müttefik olmaya, ülkemizin kaderini Rusya’nın stratejilerine bağlamaya çalışıyorlar. Perinçek’in etrafındaki emekli Ulusalcı askerler, sürekli Rusya’ya gidip geliyorlar. Putin’e yakın Rus yöneticilerle milli güvenlik konusunda işbirliğini hiç olmadığı kadar artırmaya çalışıyorlar. Hatta TSK’nın sırlarını paylaşıyorlar. Bir taraftan da gizli ajandasında Türkiye’yi bertaraf etmeyi hatta bölmeyi birinci sıradan indirmeyen İran ile askeri ilişkileri sürekli artırmaya çalışıyorlar. TSK’yı Humeyni’nin Ordusuna eklemlemeye çalışıyorlar. İran Genelkurmay Başkanı geldiğinde söz edilen istihbarat işbirliğini olabildiğince ileri götürmeye çalışıyorlar. Bir NATO ülkesi olan Türkiye’yi diğer NATO ülkelerinin endişeli bakışları altında tehlikeli sulara doğru sürüklüyorlar.

TSK neredeyse tamamen Perinçek yanlılarının ve SADAT’çıların elinde oyuncak haline geldi. Yurtdışı tayinleri, terfiler, görevlendirmeler; kişilerin karakter özelliklerine, tecrübelerine, liyakate göre değil, siyasi ideolojiye göre yapılıyor.

NATO KADROLARINA RUSYA YANLILARI GETİRİLDİ

TSK’da Genelkurmay idaresinde yürütülen, liyakate ve yabancı dil hâkimiyetine göre yapılan yurtdışı ve NATO tayinleri için seçim süreçleri 15 Temmuz’dan sonra çöpe atıldı. Vasıflı/vasıfsız olmak, yabancı dil bilmek/bilmemek önemini yitirdi. Avrasyacı gruba dâhilseniz veya onlara çalışıyorsanız NATO’da kadronuz hazır. SADAT’çılar da kadrolaşmaya çalışıyorlar ama geriden geliyorlar. Şu ana kadar NATO düşmanı ve Rusya yanlısı çok sayıda personel NATO kadrolarına atandı. Açık olarak ifade etmek gerekirse RUSYA NATO’YA ARKA KAPIDAN GİRDİ!

NATO 29 ülkeden oluşan, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarını gözetmek üzere kurulmuş bir askeri ittifak. Aynı zamanda Türkiye’nin diğer üyelerle eşit oy hakkına sahip olduğu uluslararası tek teşkilat. Beğeniriz, beğenmeyiz, öyle veya böyle, NATO demokrasinin savunucusu olmak üzere kurulmuş ve tarihte en uzun süre ayakta kalabilmiş bir savunma örgütü. NATO’da karşılıklı tam güven ve işbirliği ile çalışılması esas. NATO’ya üye olan ülkelerin NATO’daki personeli, nükleer konulardan, balistik füze savunmasına ve Rusya’ya karşı geliştirilen savunma planlarına kadar çok kritik bilgilere sahip oluyorlar. Son zamanlarda NATO’ya tayin olan fazla sayıda Avrasyacı personelin Türkiye’ye verdikleri en büyük zarar, NATO’da Türkiye’nin güvenilirliği konusunda ciddi boyutta şüphe uyandırmaları. Perinçek yanlıları, NATO’yu Türkiye’nin düşmanı, Rusya’yı ve İran’ı da can dostu olarak görüyorlar. NATO’da çalışan NATO düşmanı Türk subaylarının ve bunların Perinçek’in etrafındaki işbirlikçileri vasıtasıyla NATO’nun sırlarının ve planlarının Rusya’nın eline geçmesi büyük bir olasılık. Aynı tehlike TSK’da NATO sırlarına hâkim kadrolara getirilen Ulusalcı generallerden de kaynaklanıyor.

Türkiye’nin NATO’nun sırlarını Rusya ve İran ile paylaşması mutlaka NATO’ya zarar verir. Yıllar boyunca hazırlanan planlar değiştirilmek zorunda kalınır. Kritik silah ve sistemlere ait bilgilerin Rusya ve İran’ın eline geçmesi ihtimali yüzünden NATO kendisini hiç olmadığı kadar risk altında hisseder. Ancak bu durumdan en fazla Türkiye zarar görür. Türk personel NATO için iç tehdit olarak görülür.

NATO’YA SIRT ÇEVİRMEK TÜRKİYE’NİN ZARARINA

Türkiye NATO üyeliğinden çıkarılırsa veya üyeliği askıya alınırsa, Putin yönetimindeki Rusya ve yayılmacı İran, şu anki dostane maskelerini hemen indirirler ve Türkiye’ye anlayacağı dilden konuşurlar. Putin yakın geçmişte bunun örneklerini Gürcistan’a ve Ukrayna’ya yaşattı. Ortadoğu’da Türkiye’yi kendisine tek rakip gören İran, Irak ve Suriye’de Türkiye’ye adım attırmaz. Gizli ajandasının birinci maddesi olan Kürt probleminin Türkiye’nin bölünmesi ile sonuçlanması için şu an atmakta zorlandığı tüm adımları rahatlıkla atar. Avrasyacı ekibe inanarak NATO’ya üyeliği sorgulayan ve NATO düşmanı personeli NATO kadrolarına gönderen kafasızlar da herhalde o zaman uyanırlar ancak, o gün çoktan iş işten geçmiş olur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin