Son sakin 40 gün 

YORUM | TARIK TOROS

Şu ara en sık işittiğimiz soru şu: Kaybederse bırakacak mı?

Dikkat ederseniz, kimse artık kazanacağını düşünmüyor.

Dip dalga, “kaybedecek” diyor.

Peki, kabullenip koltuğu devredecek mi?

Kestirmeden “evet” demek mümkün değil.

Erdoğan “hır çıkaracak.”

Ondan önce, bildiğimiz yöntemleri deneyecek:

-Muhalefet oylarını bölmeye, araya nifak sokmaya çalışacak.

-Rakiplerini “terör örgütleriyle” kirli ittifak yapmakla suçlayacak.

-Tüm medya ve iletişim olanaklarıyla kara propaganda yapacak.

-Polis, yargı, bürokrat gücüyle sahada aman vermeyecek.

-Sandık ve seçmeni Yüksek Seçim Kurulu eliyle yönetecek.

-14 Mayıs’a günler kala seçmeni etkileyecek hamleler yapabilir, (bu ters de tepebilir.)

-Seçim gecesi ve sabahı tüm izinleri kaldırıp sandıkları, sonuçları ve açıklamaları kontrol altında tutacak. 

-O gece ve sonraki günlerde kesintiler olabilir, elektrik, internet, vs.

-Aradaki fark düşükse… Algoritmayı yönetmek elinde olduğu için kaybetse de zaferini ilan edecek. 

-YSK ve il-ilçe seçim kurulları, olası itirazları reddedecek.

**

Tablo vahim gibi görünüyor, fakat böyle.

Diyelim ki, Erdoğan kaybetti. Fark kapatılamayacak kadar büyük ya da… Muhalefet alternatif kanallarıyla seçim gecesi moral üstünlüğü ve yayın gücünü ele geçirdi. Vatandaşlar ve gönüllüler de iktidara fırsat vermedi. Çoğunluk, iktidara ve ne dediğine bakmıyor, sandıklara sahip çıkıyor, açıklanan iktidar verilerini reddediyor.

**

Erdoğan, öyle kolay bırakmayacak.

Sarayına kapanacak, şiddet kullanmak dahil tüm seçenekleri masaya yatıracak.

**

SORU: AKP bir süre iktidara ara verip ülkeyi tekrar erken seçime zorlayabilir mi? Millet İttifakı nasılsa devasa sorunlarla baş edemeyecek, kısa sürede pes edecektir.

İmkân-ihtimal vermiyorum. 2015 örneğine ise katılmıyorum.

AKP, 7 Haziran 2015 seçimini kaybettikten sonra iktidarı bırakmadı.

Erdoğan, Davutoğlu’na geçici hükümet kurdurup ülkeyi tekrar seçime götürdü. 

Az daha geriye gidelim:

2014’te cumhurbaşkanı seçilince başbakanlığı, parti liderliğini bıraktı mı?

Hayır!

Hatırlayın, mazbatasını TBMM kürsüsünde alıp öyle cumhurbaşkanlığı yemini etti, aynı günün gecesi Davutoğlu’na yeni hükümeti kurma görevini verdi.

Adımını cumhurbaşkanlığına atarken, diğer ayağı başbakanlıktaydı.

Arada birkaç dakika boşluğa dahi tahammülü yok, o derece.

Haliyle, Erdoğan’ın ve AKP’nin bir süre nadasa yatıp sıradaki seçime hazırlanma ihtimali sıfırdır!

**

Erdoğan bugün muhalefeti neyle suçluyorsa… 

Muhalefet içindeki ayrık otları aynı dili kullanıyor: 

-Bu ülkeyi ne PKK’lıların, ne FETÖ’cülerin, ne Suriye’nin kuzeyindeki tertiplerin eline bırakmayacağız. (Yavuz Ağıralioğlu, 29 Mart 2023)

-Biz döne döne Köroğlu gibi savaşıyoruz. Bütün PKK’lılar, kaçak FETÖ’cüler herkes ateş ediyor bize sağdan soldan. (Muharrem İnce, 29 Mart 2023)

**

Bakın, Erdoğan 10 yıl önce gönderilmeliydi.

Ülke bir asır geriye gitti, en az bir nesli kaybetti.

Bugün ülkenin 1 numaralı güvenlik sorunu Erdoğan’dır.

**

Açlık sınırı 10 bin lira olmuş ülkenin vatandaşı, 14 Mayıs’ta kaderini oylayacak.

Türkiye son sakin 40 gününü yaşıyor.

Seçimden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Seçime 5 kala, seçim gecesi ve sonrasında her türlü sürprize hazırlıklı olmak gerekiyor.

Erdoğan kazansa/bırakmasa dahi…

Seçimden sonra dünya çapında meşruiyetinin tartışılacağı bir dönem başlayacak.

Milleti en az 6 ay, en çok 1.5-2 yıl sürecek ciddi bir siyasal ve ekonomik kaos dönemi bekliyor olacak.

Ve sadece deprem bölgesi, dar gelirli vatandaş değil tüm Türkiye bunu derinden hissedecek.

Ülke, yıllardır isteyerek veya istemeyerek büyüttüğü canavarın dişleri arasında kalacak. 

**

Kötü senaryo bu.

Hesabınızı ona göre yapın.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Ülke PKK yada FETÖ ye bırakılmayacak demek aslında şudur; Kürt kimliğinin tanınmasına izin vermeyeceğiz, eski Rejimin yani eski Türkiye Cumhuriyetin tekrar geri gelmesine fırsat vermeyeceğiz demek. FETÖ yü istememek bu anlama geliyor. Çünkü Cemaat eski Cumhuriyet rejiminde vardı. Dolayısıyla biz Cemaati eski Cumhuriyet ile birlikte gömdük demektir. Türkiyede ne müslümanlar ne Kürtler kimliklerine kavuşamayacak demektir. Müslümanın adı da Kürtün adı da terörist olacak. Kimliksizleştirme süreci kaldığı yerden yeni rejimde devam edecek demek istiyor. Bizim yeni rejimde de düşmanımız Fetö ve PKK olacak. Yani Müslüman ve Kürtün adı yine konmayacak. Eğer çok istiyorlarsa adları en fazla terörist olabilir. Nasıl ki İranda Türk kimliğin adı terörist demek, İngilizler Türkleri de yeni dönemde FETÖ ve PKK adı altında kendi kendilerine savaştıracak. Büyük Selçuklu topraklarını nasıl Türksüzleştirip uyduruk Pers kimliğini kullanıyorsa Türkiyede de insanları gerçek kimliklerle savaştırarak onları vahşi bir canavara, paranoyalar içinde kıvranan nefsani yaratıklara çevirecekler.

    Yaratıkların varlığını diğer kimliklerin yok edilişine bağlamaktadır. Türkleri açık hava cezaevinde Muhaberat vesayeti altında ölümüne kimlik dövüşlerine sokacaklar. Neden mi? Çünkü muhalefet en ufak insani değerler etrafında bile birleşemiyor. Hepsinin ortak noktası Tayyipten kurtulmak istemeleridir. Zaten kurtulmak isteme dürtüsü hepimizin içinde bolca olan dürtüdür. Adeta yok etme üzerine programlanmışız. Muhalefet bir tane insani değer ortaya koyamıyor ve kimse de bunu farketmiyor. Çok korkunç, ürpertici bir tablo. Dehşete kapılıyorum.

    Kimse Türkiyede aslında insani değerlerin hedef seçildiğini, düşman olarak gösterildiğini fark etmiyor. Çıldıracağım ya. Nasıl insanlar içinde yaşıyoruz biz. Daha düne kadar laikler irticacılar ile işbirliği halinde biri sağdan diğeri soldan Türkiye Cumhuriyeti yıkılırken biri oh olsun diyordu diğeri demokrasi bayramı kutluyordu. Müslümanlara, darbe yaparken Demokrasi bayramını kutlattılar bu ülkede. Anayasa rafa kalkıyor, hukuk Devleti katlediliyor, Meclis fesih ediliyor, güçler ayrılığı sonlandırılıyor, Avrupa düşmanlaştırılıyor ve müslümanlar bunu Demokrasi bayramı olarak kutluyor. İrtica paranoyası yaşayanlar birden bire piskolojik hastalıklarından kurtuluyor ve koroya oh olsun eşliğinde katılıyor. HDP Kürtlere sonucu çok ağır olacak bu Rejim değişikliğinde dışarıdan alınmadıkları yeni kapı ruhuna destek veriyor. Çünkü Cemaat bölgede PKK nın en büyük düşmanıydı. HDP burada Kürt haklarını savunmak yerine PKK nın haklarını savunmayı tercih etmiştir.

    Ama Kürtler de tıpkı Türkler gibi bu olup biteni görmezden geliyorlar çünkü kötüler. Kötü oldukları için 15 Temmuz rejimine sarıldılar. Öyle bir yapıştılar ki rejimi bırakacak gibi değiller. 15 Temmuz rejimiyle yatıp kalkıyorlar. 15 Temmuzu sayıklayıp sayıklayıp duruyorlar. Ortaya bir tane insani değer koyamadılar. Kafirlerin müslüman düşmanlığı üzerinden birleşmeleri gibi bunlar da sadece Tayyip aleyhtarlığı üzerinden birleşiyorlar. Yani birleşmelerini sağlayan kişi Tayyip. Yoksa ortak insani paydada buluşmuş değiller.

    Yani Tayyipi yenince bayram ilan edecekler ama özünde insanların hiçbiri değişmedi. Tayyipin kötülüğü muhalif insanların faşistliğini gizlemektedir sadece. Tayyip o kadar kötüydü ki adeta Işid gibi kötü olup karşısındaki PKK yı nasıl parlattıysa, muhalif faşistleri de şu anda Tayyip, Işid fonksiyonu görerek parlatmaktadır. O yüzden Tayyipten kurtulmak sevindireceği gibi herşey anlamına gelmemektedir. Çünkü insanlar kötü. Kendilerine bu süreç boyunca hiçbir şey katmadılar. Hiçbir değerlerini savunmadılar. Görevini yapan insanların cezalandırılmasına da oh olsun dediler, müslümanlar da en büyük düşmanlarının kafirler değil, haset duydukları müslüman komşuları olduğunu gösterdiler ve kin, nefret, haset yüzünden hukuku, kuranı kenara attılar. Hasetleri yüzünden hukuksuz, Kuransız kaldılar.

  2. Merhaba. Manisa’da Fetö bahanesiyle masumlara eziyet eden eski savcı Kazım Özsoy İyi partiden Manisa milletvekili aday adayı olmuş. Böyle bir akıl tutulmasını Millet İttifakı nasıl yapar. Bu konuyu gündeme getirir misiniz? Beni üzen Manisa’dan bazı arkadaşlarımı aradım ki bazıları daha yeni cezaevinden çıktı. Olayın farkında bile değiller. Adamı avukat sanıyorlar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin