Son günlerde zihnime üşüşen sorular

YORUM | TARIK TOROS

Cumhurbaşkanı adayları ortaya çıkalı çok oldu.

Milletvekili adayları da belirlendi.

Erdoğan rejiminde doğal olarak medya unsurları ondan başkasını vermiyor, vermeyecek.

Elinizde sosyal ağlar ve kent kent dolaşma dışında propaganda olanağı yok.

Seçime bir ay kaldı.

En ufak bir heyecan veya aksiyon yok.

**

Hadi bu durum iktidar için normal.

16 yıldan sonra;

-Cari açığı kapatmayı..

-Cemevlerine hukuki statü verilmesini..

-Dijital Türkiye’yi filan vaat ediyor.

Bir yıldan fazladır, dünyanın en büyük internet ansiklopedisi Wikipedia yasaklı bu arada.

**

Twitter bir alem.

Sürekli Erdoğan’a cevap yetiştiriyorlar:

-Elini tutan mı var.

-Yapıyorsan şimdi yap.

-Ne yani halkı mı tehdit ediyorsun, vs.

**

Eğleniyorlar mı, yoksa..

“Stockholm Sendromu”na mı maruzlar bilmiyorum.

Şu yani:

Bir rehinenin kendini rehin olan hayduta zamanla aşık olması durumu.

**

Bırakın artık izlemeyi, laflarına nazire getirmeyi.

“Kapat gitsin” diye kampanya yaptınız.

TV’leri o akşam kapattınız.

Sonra dayanamayıp yine açtınız değil mi?

Açık herhangi bir kanalda, günde üç dört kere Erdoğan konuşuyor.

Ve siz de ister istemez, o konuştukça klavyeyi dövüyorsunuz.

Bu, nefret değil.

Bu, “Stockholm Sendromu” da değil.

Bu, belki ileride teşhisi konulacak başka bir rahatsızlık hali.

**

AKP’nin 16 yıldan sonra söyleyeceği bir şey yok.

Hikâyesi bitti.

Bunu AKP’liler de biliyor.

Meydanlar cansız, partililer heyecansız, önde görünen isimler yorgun ve bitik.

Bu net.

Peki neden muhalefet, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi…?

**

İşte tam da bu noktada zihnime üşüşen sorular var:

  1. Muhalefette ekonomik enkazı devralmamak için seçimi kazanmama eğilimi mi var?
  2. Muharrem İnce iyi çıkışının arkasını niye getiremedi. Vizyon, kadro, proje nerede?
  3. Meral Akşener, pek görünmüyor. Mesajı nedir, sloganı var mıdır, vaatleri nelerdir, seçmen niye oy versin? (Akşener, aday olmadan önce daha aktifti sanki. İlk ikiye kalmak istemiyor gibi.)
  4. HDP baraj problemi yaşıyor. Güçlü adaylar çıkardı. Hepsi sol dünyada popüler ve itibarlı. Amma velakin baraj sıkıntısı sürüyor.
  5. HDP baraja takılırsa, AKP bir taşla onlarca kuş vuracak. Vebali kime olacak? Kılıçdaroğlu ve Akşener’e.
  6. İlan edilmemiş kriz patladı, döviz piyasaları durdurulamıyor. Acaba muhaliflerde “Bırakalım enkazın altında AKP kalsın” duygusu mu hakim?

**

Devlet Bahçeli, seçim çağrısını 17 Nisan salı günü yaptı.

18 Nisan çarşamba günü Erdoğan tarihi belirledi, 24 Haziran.

Bugün (25 Mayıs) itibariyle 37 gün olmuş.

Seçime, tam 30 gün kaldı.

Yarı yol geçilmiş, iktidarı değiştirmeye kilitlenmiş bir muhalefet veya aday yok.

Üstelik baskın seçim.

Vakit çok kıymetli.

Her zamankinden çok bastırmak gerekiyor.

Vallahi, hapisteki Selahattin Demirtaş, İnce ve Akşener’den daha çalışkan.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Selahattin Demirtaşın üretkenliğini Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladığında zaten ayan beyan görmüştük.

    Bütün adaylar kim olduğuna dair sayfalar dolusu açıklama yaparken Sayın
    Demirtaş “Ben iyi bağlama çalarım” cevabını vermişti.Yani üretkenliği tartışılmaz bir lider.Oldukça kreatif bir algı çalışmasının nadide ürünü.

    Siyaset ve medya yanyana gelince gözlerin gördüğüne, kulakların duyduğuna inanmak yerine hammadde ve hammaddeyi işleme kapasitesine bakılarak antrparantez işleme yöntemi de önemli…ne ürün çıkacağını bilmek gerekli.Halk üründen ne kadar yararlanabileceğini anlamıyor ve anlayamayacak.Anlamak ve anladığını yaşamak için hür olmak gerekir.Hürriyet ise 1789 yılından sonra meşrutiyete tüüüü kaka denildikten sonra tamamen meşrulaşarak yeni bir şekle bürünmüş.Meşrutiyettte tek insan yönetimi varken yeni dünya düzeninde prangaların sayısı artmış ,prangalara gelince avam tabirle isimleri halk arasında vergi,faturalar,kiralar,taksitler ,tüketilmesi istenen ne varsa onlara olan yönlendirmeler olmuş.

    Kısacası ;Yok aslında birbirlerinden farkı .O yüzden kendini tekrar eden yönetimler,yönetilenleri konuşmak yerine her bahar kendini yenileyen değişik renklerle dünyaya merhaba diyen güzelliklere bakmak ve yorum yapmak,anlamaya çalışmak hayatı daha çok yaşanır yapıyor.

  2. Öyle düşünüyorlarsa da haklılar, neden Erdoğan’ın yediği yemeğin faturasını ödesinler ki? Ya da ödeyemeyip, neden Erdoğan’ın bulaşıklarını yıkasınlar ki? Kim batırdıysa memleketi, fatura ona kesilsin!

    Gerçi her durumda halkımıza “bu işi de Fetö yaptı” diye inandırırlar ya 🙂

  3. Mesele, yeni gelecek başkanın hesap/fatura ödemesinin çok daha ötesinde ve çok kritik.

    Erdoğan bu seçimi alırsa Türkiye dönüşü olmayan bir yola girer. Dolar kısa süre içinde 6-8 TL bandını zorlar. 3-5 ay sonra maaşlar ödenemez duruma gelir. Toplu iflaslar ve işten çıkarmalar başlar. Memnuniyetsiz kitleler ses çıkarmasın diye gözdağı vermek için milis görünümlü çeteler giderek artan bir dozda şiddet kullanmaya başlar.

    Bu durumda, toplumsal desteği büyük oranda kaybedecek olan Saray’ın baskı ve şiddeti artırmaktan başka çaresi yoktur. Sonu nereye varır kestirmek zor. Ama kaos bahane edilerek muhalefet tamamen bastırılmaya çalışılır. Liderler Demirtaş’ın yanına gönderilebilir.

    Bu ortamda ne yerli ne de yabancı yatırımcı kalmayacağı için Venezuella da olduğu gibi bir hiper enflasyon dönemine girilebilir.

    Karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım. Aslında bu tabloyu üç aşağı beş yukarı herkes tahmin ediyor ve bu seçimin muhalefetin ve Türkiye’nin son şansı olduğunu biliyor. Tabi narkozla uyutulmuş kesim hariç. Onlar hala Türkiye’nin uçtuğunu ve dış güçlerin bizi kıskandığını düşünüyor.

    O yüzden muhalefetin fatura bize kalmasın diye düşündüğünü zannetmiyorum. Çünkü seçimi kaybetmeleri halinde ödeyecekleri faturada; askıya alınmış temel haklar, tümüyle kısıtlanmış özgürlükler, ekonomik çöküş, kan, kaos gibi kalemler yer alacaktır. Dolayısıyla ben olsam seçimi kazanıp ilk faturayı ödemeyi tercih ederdim.

    Ama diğer yandan Erdoğan’ın bu seçimi kaybeceğini düşünüyorum o yüzden de iyimserim. Aslında buna ihtiyatlı iyemserlik demek daha doğru olur.

  4. Merhaba Tarık Bey,

    Moonstartvde neden 45 dakika aynı alt yazı ile yayın yapıyorsunuz..
    Yayını seyredenler isminizi zaten biliyorlar ve studioda 2 kişisiniz..

    konuşacağınız konulara göre alt yazıları önceden hazırlayıp, konu akışına göre ekrana getirebilir misiniz.

    Alt yazı olursa izleyici daha mutlu, reytingler %10 daha fazla ..
    Şu anda TT GÜNDEM ve isimler biraz sıkıcı açıkçası..

    teşekkürler.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin