HABER-YORUM | SEVİNÇ ÖZARSLAN
Türkiye’deki cezaevlerinin çoğunda ciddi hak ihlalleri yaşanıyor ancak son dönemde en çok şikayet edilen kurumlardan biri Sincan Cezaevi.
Hak ihlallerinin en başında da ‘kalabalık koğuşlar’, “hastane ve doktor sevklerinin geciktirilmesi ile ‘denetimli serbestlik’ ve ‘şartlı tahliye hakkının verilmemesi’ geliyor.
Sincan Cezaevinde şu anda adli mahpuslarla birlikte kadın sayısı 800’ü geçti. Yer kalmadığı için insanlar yerlerde yatıyor. İki kişilik odalarda artık yerlere yataklar seriliyor.
Denetimli serbestlik ve şartlı tahliye hakkının verilmemesi ise korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Öyle vakalar var ki, devletin resmi kurumunda, resmi belgelerle resmen insanlarla dalga geçiliyor.
Bakın “iyi halli” diye rapor verilen bir mahpusa yapılanları anlatayım: KHK’lı bir mahpusa iyi halli olduğu için ödül olarak telefon görüşmesi veriyorlar. Müdür, koğuşuna kadar gelip her konuda uyum gösterdiği, sorun çıkarmadığı için ona teşekkür ediyor. Ama gözlem raporu gelince, ‘Oda arkadaşıyla geçinemediği için iyi halini kaybetti’ deniliyor. Ama bu insan tek başına hücrede kalıyor, yanında kimse yok. Cezaevi Gözlem ve İdare Kurulu, mahkemelerden daha beter, hakla hukukla hiçbir ilgileri yok, insanların özgürlükleriyle oynuyorlar.
Sincan Cezaevinde aslında üç sene öncesine kadar denetimli serbestlik hakkı veriliyordu. Sonra bu hak aniden rafa kaldırıldı. DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sık sık gündeme getirdiği Sincan’da kamuoyu baskısı nedeniyle bir süre önce 44 kişinin denetimli ve şartlı tahliye hakkı verildi. Ancak şimdi durum yine eskiye döndü.
“İBADET ÖZGÜRLÜKLERİ DE KISITLANIYOR”
Gergerlioğlu, önceki gün Sincan’a yaptığı mahpus ziyaretlerden aktardığına göre, insanların sadece özgürlüklerini kısıtlamıyorlar, ibadet özgürlüklerini de ellerinden alıyorlar. Mahpus Şahin Ağzıtemiz’in 2010 yılında yaptığı hac başvuru 14 yıl sonra geçen yıl çıkmış, ancak kendisine ne denetimli serbestlik hakkı, ne de şartlı tahliye hakkı verilmediği için hacca gidemiyor. Bir sonraki kurul temmuz ayında. Eğer temmuz ayında da tahliye etmezlerse yine hacca gidemeyecek, cezaevinden çıksa da süre resetlendiği için 15 yıl beklediği hac şansını kaybetmiş olacak.
Aynı şekilde beyin tümörüyle mücadele eden 8 yaşında bir oğlu bulunan mahpus Sedat Gündüz’e de koşullu tahliyesi hala verilmiyor. Hasta çocuğu olan bir babaya bu zulüm neden yapılır?
GERGERLİOĞLU: SİNCAN’DA İNSANLAR İNTİHAR NOKTASINA GELMİŞ DURUMDA
Gergerlioğlu diyor ki, “Sincan’da 1000 kişiye yakın mahpus var, en az 500’ü bundan şikayetçi. Cezaevleri ağzına kadar dolu. 100 bin fazlalık var. Ve siz cezaevi yönetimleri olarak insanları o cezaevinden salmamaya çalışıyorsunuz. İşi yokuşa sürüyorsunuz. Hiçbir somut gerekçe yok. Kanaatim öyle, bırakmıyorum seni kardeşim şeklinde bir tavır. ‘Koğuştaki önderiniz kim, namazları kim kıldırıyor, size kim tavsiyede bulunuyor, onu bize ihbar et, ona göre seni çıkartacağız’ diyorlar. Sincan Cezaevi’nin psikoloğu mahpus İhsan Emre Öztürk’e ‘Eşinle evlenirken kim aracılık yaptı’ diye soruyor. Sizin göreviniz bu mu? İkinci bir mahkeme olmuş buralar. Kim yapıyor bunları? Aralarında kalorifer teknisyenin de olduğu kişiler bu gözlem kurullarında müdür kadar oy kullanma hakları var. Sincan’dan sevk isteyenleri de göndermiyorlar. Kurs isteyenlere yeterince kurs vermiyorlar. Kursa gitmeyince puan kesiyorlar. Sincan T Tipi Cezaevi özellikle işi iyice yokuşa sürdüğü için insanlar depresyona girmiş durumda. Sincan savcısı kafasına göre keyfi kararlar uyguluyor. İnsanlar ‘intihar mı etmemiz lazım’ diyor. Bu sözleri çok duydum.”
“KANALİZASYON TAŞTI, HORTUM, MASKE, ELDİVEN HİÇBİR ŞEY VERMEDİLER”
Sorun bunlarla da bitmiyor. Yakın zamanda Sincan’dan tahliye olan bir mahpusla görüştüm. Anlattıkları gerçekten korkunç. İnsanları zaten haksız yere hapse attılar, herkes kaderine razı, verilen cezayı yatıp çıkma derdinde ama mahpuslara içerde de rahat vermiyorlar.
Görüştüğüm kadının bana anlattıklarını aynen aktarıyorum:
“Geçen yıl sonbaharda rögar taştı. Kanalizasyon taşınca ve koğuşun avlusu o kadar iğrenç bir yere dönüştü ki… Adli tutuklular, çöp poşetine para vermemek için ellerine ne geçerse giderden ya da WC’den atıyorlar. Yemekleri de oradan döküyorlar, şampuan kapaklarını da, kutuları da… Onların yaptığı hatanın bedelini siz ödüyorsunuz. Bazı memurlar o kadar hakaretvari davranıyorlar ki, ‘Her şeyi siz yapıyorsunuz’ diyorlar. Oysa KHK’lıar böyle bir şey yapmıyor. Çöp torbaları var. Üstüne avluyu yıkamak için hortum istiyoruz hortum vermiyorlar, maske istiyoruz maske vermiyorlar. Yani o pislikle sizi baş başa bırakıyorlar. Sonra bunu şikayet ettiğimizde, ‘Hortum da verildi, maske de verildi, eldiven de verildi. Hepsi kamerayla tespit edilmiştir’ deniliyor. Oysa yalan. Birkaç iyi memur var, onlara denk gelirse sağolsun onlar hallediyor ama sayıları o kadar az ki… Bin kişinin içinde belki 10’u iyi.”
“BATTANİYE VERMİYORLAR, SICAK SU TORBALARIYLA ISINMAYA ÇALIŞIYORLAR”
“Yemekler çok kötü. Kadınların sayısı adli tutuklularla birlikte 420 kişiydi, şu anda 800 küsur oldu. Hem adlilerde hem de diğer koğuşlarda yerlerde yataklar var artı. İki kişilik odalar üç kişi oldu. Bu muamele insani değil. Ekstra battaniye istiyorsun, vermiyorlar, ‘Kantinden alın’ diyorlar. Üç tane sıcak su torbasıyla ısınmaya çalışıyor mahpuslar.”
“HAFTALARCA DOKTOR RANDEVUSU BEKLİYORSUNUZ”
“Hastane ve doktor randevuları çok sıkıntılı. Revire çıkmak için haftalarca bekliyorsunuz. Diş için bir yıl sonraya randevu veriyorlar. O da sürekli savcıya dilekçe yaza yaza.”
“ÖZEL ÇAMAŞIRLARIMIZ BİLEREK ORTALIĞA SAÇILIYOR”
“Koğuş aramalarında çamaşırlarımızı ortalığa saçıyorlar. Mesela benimkini döküyor, diğer arkadaşıma çamaşırlarını da benimkinin üzerine döküyor. ‘Niye çamaşırlarımızı karıştırıyorsunuz’ diye tepki gösterince ‘Kes’ diye azarlanıyoruz.”
SİNCAN’DA İNSANLARA NEDEN ZULMEDİLİYOR?
Tüm bu uygulamaların sebebiyle ilgili birkaç iddia var ama en dikkat çekeni Sincan Cezaevi yönetiminin çoğunun MHP’li olduğu ve özellikle KHK’lıların haklarının verilmemesi bir devlet politika olarak uygulandığı iddia ediliyor. KHK’lıların çıkışını ne kadar geciktirirsek o kadar iyi diye bakılıyor.
Devlet memurlarının odalarında siyasi simge bulundurmadıkları, hatta bundan çekindikleri bilinir. Ancak Sincan’da müdürlerin odasında bozkurt işaretleri aleni bir şekilde sergilendiği belirtiliyor.
Genel af çıkacağının konuşulduğu bugünlerde hapishanelerdeki durum ve tavır maalesef bu. Genel af umarım çıkar, ancak fazla beklenti içinde olmamak lazım.
Anadoluda, ister boz ister başka renk, kurda canavar derler. Bunlar gerçekten canavar.
Rabbim bu mübarek ramazan günü o mazlum mahpuslara (daha doğrusu esirlere) en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşma imkanı versin, huzur versin, bolluk bereket versin.
Bütün o hapishane memurlarına, akıllarını başlarına alma imkanı lûtfetsin, yaptıkları hatalardan pişman olup bunu telafi etme gayreti versin, insan olma nimetini versin.
Rabbim, o memurlardan vicdanını ve artık insan olma kabiliyetini kaybetmiş olanlarını da Kahhar ismiyle kahretsin, mazlumların başından defetsin, toplumu ve ınsanlığı bu zararlılardan korusun.