Sezgin Baran’ın ‘kamyonu’nda kimler var? 

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN 

Bu hafta ABD mahkemelerinin gündeminde Türkiye, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresinde kurulan suç yapılanması vardı. 

Davalardan ilki Zarrab davası olarak da bilinen Halkbank Davası’ydı.

Neredeyse son on yıldır gündemimizde olan Halkbank davası şimdi ABD Anayasa Mahkemesi’nin önünde.

9 yargıçtan oluşan ABD Yüksek mahkemesi sürpriz yaparak Halkbank’ın başvurusunu kabul etti ve 2023 içerisinde bir gün belirleyip davayı görüşecek. 

İkinci dava ise Sezgin Baran Korkmaz davası ki yine Erdoğan ve çevresinin merkezinde olduğu başka bir yolsuzluk ve kara para aklama dosyası, Utah’ta başladı.

Her iki dosyada Türkiye’yi yakından ilgilendirdiği için her birini ayrı ayrı ele almakta fayda var.

ERDOĞAN ÇOK UĞRAŞTI AMA…

Önce Halkbank Davası’nda yaşanan gelişmelere bakalım.

Malum olduğu üzere bugün ABD Anayasa Mahkemesi’nin gündemine giren konu Türkiye’de 2013’te patlayan meşhur 17 Aralık operasyonuna paralel.

İran ambargosunun delinmesi için Halkbank’ın kullanılması, sahte evraklar ve hayali işlemlerle İran’ın 20 milyar dolar parasının aklanması davanın özünü oluşturuyor. 

Hatırlanacağı gibi 17 Aralık 2013’te Türkiye’de yapılan operasyon Erdoğan’ın Anayasa’ya darbe yapıp soruşturmaya müdahale etmesiyle yarım kalmıştı. Reza Zarrap ve suç yapılanması rüşvetle cezaevinden çıkarken soruşturmayı yürüten güvenlik ve yargı bürokratları o gün bugündür hücredeler

Erdoğan’ın uğruna ülkeyi yaktığı Reza Zarrab, 2016 ilkbaharında Miami’ye gidip FBI tarafından gözaltına alınınca dava uluslararası bir boyut kazandı.

Erdoğan tam 6 yıldır Zarrab’ı ABD’den alıp Halkbank davasını kapatmaya çalışıyor. Reza Zarrab’ı kurtarmak için ABD’nin en pahalı avukatları tutuldu, milyonlarca dolar para harcandı ki aralarında Trump’ın yakın arkadaşı eski New York belediye başkanı Rudy Giuliani de vardı, lobi şirketlerine tonla para ödendi.

Erdoğan tüm siyasi bağlantılarını hatta Rus oligarkları bile devreye soktu ama Zarrab’ı kurtarmayı başaramadı. Zarrab ise Erdoğan’dan umudunu kesince itirafçı olup New York’ta görülen mahkemede her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı.

O mahkeme suçun sadece bir bölümüne aitti ve sanık olarak yalnızca dönemin genel müdür yardımcısı Hakan Atilla vardı.

Zarrab mahkeme ortasına konan bir tahtada AKP hükümeti ile olan ilişileri, Halkbank üzerinden yapılan sahtecilik ve hayali işlemleri ve dağıttığı rüşvetleri tek tek anlattı. 

Hatta meşhur telefon tapeleri New York mahkemesinde dinletildi. 

Hakan Atilla suçlu bulundu ve 28 ay hapis yattı. Zarrab ortadan kayboldu ve 4 yıl boyunca kendisinden haber alınamamıştı. 

Malum olduğu üzere Zarrab’ın yeni adı, Miami’de kurduğu yeni hayatı ve ilişkilerini ben ortaya çıkarmıştım. 

Bunları hatırlatmamın nedeni şu; bugün ABD Anayasa Mahkemesi’nin gündeminde olan konu bu sürecin devamı. 2019’da New York Güney Bölge savcılığı Halkbank için yeni bir dava açtı. İddianamede Halkbank’ın İran ambargosunu delerken milyarlarca doları aklamak için ABD yasalarını da ihlal ettiği iddia edildi. 

Halkbank ise ‘çoğunluk hisselerinin Türkiye devletine ait olduğunu ve Bağımsız Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası gereğince ABD’de yargılanamayacaklarını’ iddia etti.

Ancak hem New York Güney Bölge Federal Mahkemesi hem de New York İkinci Bölge İstinaf Mahkemesi bu itirazı kabul etmedi. 

Erdoğan rejimi burada kritik bir hamle yapıp dosyayı ABD Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Buradaki temel amaç zaman kazanmaktı. Çünkü mahkemenin öngörülen takvimine göre 2022 yazında New York’ta duruşmalar görülecekti. 

Savcılığın elinde Erdoğan’ın uykusunu kaçıracak deliller ve yeni tanıklar olduğu yönünde duyumlar vardı. 

Erdoğan dosyanın olabildiğince geç açılması ve özellikle de seçim sonuna kalması için tüm alternatifleri denedi. Konu ABD Anayasa Mahkemesi’ne taşınınca New York yargılaması durdu. 

İDDİALAR EN YÜKSEK MAHKEMENİN ÖNÜNDE 

İşte Pazartesi günü açıklanan karar bu sürecin sonunda geldi. 

ABD Anayasa Mahkemesi, Halkbank’ın başvurusunu ‘görüşülebilir’ olarak değerlendirdi ve dosyayı kabul ettiğini açıkladı. Girişte de dediğim gibi bu karar sürpriz oldu çünkü ABD kamuoyunda tersi yönünde bir karar bekleniyordu.

Çünkü hem New York Federal Mahkemesi hem de Temyiz Mahkemesi’nin gerekçeleri hayli kapsamlıydı.  Dahası ABD Adalet Bakanlığı Başsavcısı Elizabeth Prelogar mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesinde güçlü argümanlar sıralamıştı. 

En önemlisi ABD Anayasa Mahkemesi, kendisine yapılan başvuruların çok az kısmını kabul etmesiyle biliniyor. Mesela bugüne kadar 5 bin 307 başvurudan sadece 72’sini kabul etmiş. 

Mahkemenin takvimi dolu olduğu için 2023 içinde bir gün belirlenecek ve duruşma yapılacak. Mahkeme hem Halkbank’ı hem de savcılığı dinleyecek

Mahkemenin dosyayı gündemine alması iktidar cenahında coşkuyla karşılandı fakat ABD sistemini bilenler bu coşkuya ihtiyatlı yaklaşıyor. Çünkü mahkenin kararında bir gerekçe ve hangi hakimin ne oy kullandığına dair bir detay yok. 

Mahkeme en basit tabiriyle “Bu dosyaya bakacağım” demiş oldu. 

Bu kararın Erdoğan açısından bir kazanım olduğu muhakkak. Her şeyden önce ciddi zaman kazandı. Eğer Anayasa Mahkemesi dosyayı geri gönderirse New York mahkemesi başlayacak ve Erdoğan’ın duyulmasını istemediği bir çok dosyanın kapağı açılacaktı.

Şu haliyle dosya New York Mahkemesi’ne dönse bile seçim sonrasına kaldı. Öte yandan ABD mahkemesi bu kararı vererek Erdoğan’ın elindeki büyük bir kozu da almış oldu. 

Malum olduğu üzere Erdoğan yaşanan büyük ekonomik çöküşü dış güçlere havale ediyor. Mahkeme Halkbank’ın talebini reddetse Halkbank hisseleri batacak, ekonomik kriz derinleşecekti. 

Erdoğan da devasa propaganda makineleri aracılığıyla buradan rant devşirecekti. Tabii bunları söylerken şu noktanın altını çizmekte fayda var. ABD Anayasa Mahkemesi siyasetin etkisine açık denemez. Mahkemenin 9 üyesi gerçekten çok saygın ve karar alırken siyasi etkiye kapalılar. 

Mahkeme başka bir denklemde karar alsa da konu  siyasi olduğu için ister istemez siyasi yansımaları da oluyor. 

Tabii AYM kararının Erdoğan adına negatif denebilecek bir boyutu daha var. 

Konu ABD Anayasa Mahkemesi’nde görüşülürken tüm rezalet yeniden ortaya dökülecek ve dünya medyasının gündemine girecek. 

Sonuç itibariyle 17  Aralık 2013’te Türkiye’de üstü kapatılan bu dosya şimdi dünyanın en önemli mahkemelerinden birinde dünya vitrinine çıkmış oldu. 

KAMYON DOLUSU EVRAKTA KİMLER VAR? 

ABD Mahkemelerinin gündemindeki diğer konu ise Sezgin Baran Korkmaz davası.

Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen, iktidar medyasının ‘Robin Hood’ olarak pazarlamaya çalıştığı Korkmaz ile ilgili ABD’de iki ayrı iddianame var. 

ABD’li ortaklarıyla birlikte  kara para aklama ve dolandırıcılık suçlamasına muhatap olan, Avusturya’da yakalanıp geçtiğimiz 15 Temmuz’da ABD’ye iade edilen Korkmaz’ın 225 yıl hapsi isteniyor.

Korkmaz ve arkadaşlarının ABD hazinesini 511 milyon dolar dolandırdığı, bu paranın bir kısmının Türkiye’ye götürülerek aklandığı iddia ediliyor.

Sezgin Baran Korkmaz’ın sıradışı ilişkileri, yatı – uçağı, AKP hükümeti ile kurduğu yakın ilişkisi ve medya da beslediği isimlere kadar üzerinde konuşulması gereken onlarca başlık var.

Nitekim Utah’ın başkenti Salt Lake City’de dün yapılan ön oturumda bu konu dikkati çekti. Utah 3. Bölge Sulh Ceza Mahkemesi’nde yapılan görüşmeyi zoom üzerinden takip ettim. Hakim Jared Bennet’in yönettiği oturuma savcılık ve savunma ekipleri katıldı. 

Bu noktada şu detayı vermekte fayda var. Bu gibi hacimli ve bol evraklı davalarda esas duruşmalar öncesinde tarafların katıldığı ön duruşmalar yapılıyor. Nitekim dünkü duruşmada savcılık bugüne kadar 16 bine yakın evrağın dosyaya girdiğini hali hazırda ellerinde 100 bini aşkın ayrı evrak olduğunu açıkladı.

Savcılık kaynakları açıklarken dikkat çekici şekilde “16 bin sayfa değil, 16 bin adet ayrı evraktan bahsediyoruz” diye vurguladı. Hatta bu esnada başlığa çektiğim ‘kamyon dolusu evrak’ ifadesi kullanıldı. 

Mahkeme savunmanın dosyaları incelemesi için 3 ay sonraya ertelendi. 

Ancak dünkü kısa oturumun en dikkat çekici tarafı aslında önümüzdeki döneme ışık tutacak ayrıntılar da içeriyordu denebilir. Savcılık Baran Korkmaz aleyhine ifade veren tanıkların olduğunu, daha önce gündeme gelmeyen yeni delillerin dosyaya girdiğini söylüyor

Yargı çevrelerinden edindiğim bilgiye göre esas duruşma başlamadan dünküne benzer bir iki duruşma daha organize edilebilir çünkü sayıları binlerle ifade edilen delil ve belgeden bahsediliyor.

Doğal olarak bu aşamada en önemli soru şu;
Baran Korkmaz’ın aleyhine dosyaya giren onbinlerce evrakta Erdoğan ve çevresinin huzurunu kaçıracak neler var

Baran Korkmaz’ın verdiği rüşvetleri ve yaptığı illegal işleri kaydettiği biliniyor. 

Hal böyle olunca da mahkeme dosyasına giren binlerce evrağın içinde çok konuşulacak belgelerin olduğu kesin denilebilir. Bu sorunun cevabını Korkmaz’ın sanık sandalyesinde oturduğu jürili yargılamalarda göreceğiz

Sonuç itibariyle;

Erdoğan ve AKP yönetimi Türkiye’de Anayasayı askıya alıp tüm kurumları Saray’a bağladığı için bu dosyaların Türk mahkemelerinde görülmesi mümkün olmadı. 

Fakat üzeri örtülmeye çalışılan dosyalar o kadar hacimli ki şimdi dünyanın öbür ucunda ve dünya medyasının gözü önünde yeniden açılıyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin