Senin şapkan niye yok!

BÜLENT KORUCU | YORUM

Eskiden cumaya giden, Ramazan tebriği yayınlayan yönetici, rejimin tetikçi gazetelerinde haber olur, anında hakkından gelinerek laiklik kurtarılırdı. Şimdi Ramazan tebriğine iç yazışmada karşı çıkan Zorlu Holding CEO’su Cem Köksal aynı akıbeti yaşıyor. Medyada hedef gösterildi, gözaltına alındı ve en sonunda işini kaybetti. Böylece ‘Siyasal İslamcılar’ da elden gitmekte olan dini kurtardılar…

Tıpkı laikçi jakobenler gibi İslamcı zorbalar da aynı kafada ve aynı silahları kullanıyor.

“Fikir özgürlüğü yok.” diye yakınan TÜSİAD yöneticilerini gözaltına alıp ‘döve döve’ özgür olduklarına ikna etmeye çalışmışlardı. Üstüne bir iç yazışmada düşüncesini beyan eden adamı gözaltına alarak çıtayı yükselttiler. Çalışanlarının Ramazan ayını kutlayan astı Vestel CEO’suna had bildiren Cem Köksal’a cevabı çalışanlar, muhatabı ya da şirket yönetimi vermeliydi. Olmadı tüketiciler bu saygısızlığı boykotla cezalandırabilirdi.

Soruşturma açmak, polis zoruyla emniyete götürmek tam bir saçmalık fakat bunu saçmalama hakkını kullanmak adına yapmıyorlar. Erdoğan rejiminin toplumu sindirmek dışında bir şeçeneği kalmadı. Lunaparklardaki oyun gibi kafasını çıkarana bir tokmak… Üç tane KHK’lı birbirine Ramazan tebriği atsa onları da CEO’nun yan hücresine alırlardı.

Furkan Hareketi kandil programı düzenleyip Alparslan Kuytul’u konuşturmak istiyor; anında tekme tokat dalıyorlar. Ne kadın dinliyorlar ne yaşlı ne de çocuk..

İşte 8 Mart yaklaşıyor, eminim polis biber gazı ve cop stoklarını yenilemiştir. Yıllardır aynı görüntüleri yaşıyoruz. Kadınlar toplanıp, maruz kaldıkları eşitsizlikleri, uğradıkları şiddeti, cinayetleri, ikinci sınıf muameleleri dile getiriyor. Onlara ne kadar kıymetli olduklarını anlatmak da polise düşüyor.

Bu arada, birlikte iftar etmek için lahmacun sipariş eden liseli kızları ve annelerini tutuklayıp terör mahkemesinde yargılıyorlar. ABD’li insan hakları aktivisti Andrea Barron mahkeme çıkışında şaşkınlığını şu cümlelerle ifade etmişti: “Duruşmada, ‘Ramazan’da birlikte iftar yapmanızı kim söyledi? Neden birlikte Kur’an okuyordunuz?’ diye soruluyor. Ve düşündüm ki Türkiye dini özgürlüklerin olduğu bir ülke olmalı. İnsanların birlikte Kur’an okumasının nesi yanlış? Ve eğer bunun terörizmle ilgili bir dava olması gerekiyorsa hakim neden kimseye ‘Hırsızlık yaptın mı? Silah aldın mı? Evinizde silah sakladınız mı?’ diye sormuyor?”

DEM Partili belediye başkanlarının seçim çalışmaları, taziye ziyaretleri ‘terör eylemi’ çuvalına sokulup görevden alınıyor, hapsi boyluyorlar. ‘Sayın Öcalan’ diyen kendini hakim karşısında buluyor. Öcalan’ın mektubu bütün kanallarda canlı yayınlanıyor.

Nevşin Mengü, Salih Müslim’le röportaj yaptığı için 1 yıl 3 ay hapis cezası alıyor. Bu haberi veren Sabah gazetesinin manşetlerinden biri Salih Müslim’in Öcalan’ın çağrısına dair görüşleri.

Bilinen fıkradır: Arslan can sıkıntısını gidermek için birini pataklamak istediğinde yalakası tilki, tavşanı tutar getirir. Gerekçe de hazır; ‘Senin niye şapkan yok!’

Bir kaç fasıldan sonra Kral, aynı bahaneyle dövmeyi kendine yakıştıramaz. Tilkinin çözümü hazır: ‘Sigara almaya gönderelim, filtreli alsa ‘niye filtresiz almadın’ diye döversiniz ya da aksi olur. Tavşan bir koşu gider gelir. Elinde hem filtreli hem filtresiz sigara. Aslan çaresiz her zamanki gerekçeye sığınır: Senin niye şapkan yok..

Şapkasız çıkmam abi demeyin o da sizi kurtaramaz!

3 YORUMLAR

  1. Haklısınız ancak gözardı ettiğiniz bir nokta var. Daha 10 sene öncesine kadar Cuma’ya gidilmesine izin verilmeyen şirketler vardı. Eski yönetim kafası ile devam ediyordu. Birkaç kişinin şikayetini dikkate alan Çalışma Bakanlığı sıkıştırınca mecburen bu şirketler hem mescid açtı, hem 5 vakit namaza izin verdi hem de ayrıca otobüs kaldırdı camiye. İnsanlar gördü ki, karşı taraftakilerin hiç insafı yok. Bu durumda kendi koruyucusunun kolları altına girdi. Cem Köksal’ın mailine bakacak olursanız hala aynı kafadaki yukarıdan yazılmış üslubu görebilirsiniz. Hala Ramazan Bayramı’nı “şeker bayramı” olarak isimlendiren dışlayıcı yaklaşımı görebilirsiniz. Bu kafa bunlarda devam ettikçe, insanlar koruyucularının kolları altından çıkmayacaktır. Bunu da gözardı etmeyelim. Hindistan’a gitse ne olur ne olmaz deyip et yemekten, inek kesmekten imtina eden insanlar, kendi ülkesindeki insanın kültürüne yabancı. Bu kafayla daha çok “bize neden oy vermediler” diye devam ederler ve çark ta aynen döner. Üzücü ama bu da bir realite

  2. Yazıda şu ifade geçiyor “Üstüne bir iç yazışmada düşüncesini beyan eden”
    Bu sadece bir düşünce ifadesi değil, zorbaca iyi dilek mesajının engellenmesidir. Bu mesajı bile engelleyem birinin şirket içinde daha neleri engelleyebileceğini siz tahmin edin.
    Sadece eleştirmek için eleştirmenizin bi anlamı yok ve maalesef inanırlılığınızı kaybediyorsunuz, kendinizi tekrar ediyorsunuz. Bir gün de yazı yazmayın, bi şey kaybetmezsiniz ya da bi sürü konu var…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin