Saray’ın Kılıçdaroğlu aşkı nereden?

YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’dan sonra MHP Lideri Devlet Bahçeli de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na meydan okudu ve “Adamsan kararını açıkla, aday mısın değil misin?” dedi.

Çok alışık olunmayan bir adaylık çağrısı olduğu için Bahçeli’nin ifadelerinden devam edelim: “Mertsen çık söyle, adamsan kararını açıkla, aday mısın değil misin? Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olacak yürek sende var mı onu söyle? Gözün kesiyor mu ondan bahset? Er meydanına çıkabilecek cesaretin var mı onu ifade et?”

Benzer ifadeleri haftalardır Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’dan da dinlediğimiz için net olarak şunu söyleyebiliriz: Saray, Cumhurbaşkanlığı yarışında Kılıçdaroğlu’nu istiyor. Hatta altılı muhalefet bloğu bileşenlerinden bile çok arzuluyorlar.

Peki ama neden?

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Tüm anketlere göre Erdoğan-Bahçeli-Perinçek ittifakı geriliyor ve muhalefetin potansiyel adayları ipi göğüslüyorken Saray neden hararetle Kılıçdaroğlu’nu adaylığa zorluyor ?

ERDOĞAN ADAY OLMAZSA?

Saray eşrafının Kılıçdaroğlu planlarına geçmeden önce Erdoğan’ın adaylığına dair spekülasyonlara şerh düşmekte fayda var. Son günlerde Ankara kulislerinde pişirilen iddiaya göre Erdoğan, Cumhurbaşkanlığına aday olmayacak, milletvekili olarak kalıp AKP’nin başına dönecek.

Bu teorinin başka alt başlıkları da var ancak ben çok kayda değer bulmadığım için alıntılamayacağım. Çünkü bu fikre itibar edenler ne Erdoğan’ı ne de siyaset dengelerini kavrayabilmiş.

Şunu net olarak söyleyebilirim: Erdoğan’ı adaylıktan vazgeçirebilecek tek şey sağlık sorunları olur. Aksi halde hiçbir güç Erdoğan’ı o makama talip olmaktan geri koyamaz. Sağlığı buna izin verir mi? O da meçhul çünkü sağlık sorunları olduğu herkesin malumu ama sorunlarının siyasi kariyerine ne kadar etki edeceği hakkında spekülasyonlar çok. Aslına bakılırsa mevcut anayasaya göre Erdoğan yasal olarak aday olamıyor ama başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere tüm yargı Saray’a bağlı olduğu için birinin çıkıp bunu ifade etmesi bile beklenmiyor.

Biz Erdoğan’ın devam edeceğini varsayıp tekrar Kılıçdaroğlu ile ilgili senaryoya  dönelim. 

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nun adaylığını hararetle istemesine dair en yaygın tez CHP liderinin Aleviliği. Yani Erdoğan bu durumu istismar edecek ve buradan kirli bir kampanya yürütecek.

Bu teoride doğruluk payı olmakla birlikte bu durum tek başına sorunun cevabı değil. Evet Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Alevi kökenini istismar edecek, her türlü kirli kampanyayı yürütecek.

Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Kaldı ki siyasi rant için başörtüsünü, dini istismar etmekten çekinmeyen, öz kızının üzerine suikast senaryosu yazdıran birisi Erdoğan.

Ancak Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nun üzerine kurduğu daha büyük bir plan var. Özellikle de seçim sonrası geçeceği yeni düzene ilişkin planlar bunlar.

Şöyle ki, 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası Ergenekon ve eski derin devlet artıkları ile kol kola giren Erdoğan için “misyon” henüz tamamlanmadı.

Nitekim Erdoğan ve AKP’den ölümüne nefret eden geçmişleri kirli figürlerin ekrana çıkıp “Erdoğan’a bir şey olmamalı, en az bir dönem daha devam etmeli” demeleri de boşuna değil.

Önlerindeki en büyük risk ise 2023 seçimleri.

O seçimin muhalefet tarafından kazanılması Erdoğan ve ortakları için kabus senaryosu. Bu yüzden seçimi kazanmak için kelimenin tam anlamıyla her şeyi yapıyorlar.

Son dönemde sessiz sedasız geçirilen yeni seçim yasası ve bugünlerde geçecek olan yeni sosyal medya düzenlemesini bu kapsamda değerlendirmek lazım. Yoksa yalan haber filan iktidarın umrunda değil. Kaldı ki en büyük yalan haber kaynağı Saray’ın bizatihi kendisi.

ÇOK KİRLİ BİR KAMPANYA BAŞLIYOR

Erdoğan ve müttefiklerinin oyun planı ana hatlarıyla şöyle: Kılıçdaroğlu üzerinden önce Gezi Terör Örgütü çıkarma çalışması yapılacak.

Her seçime bir düşman konseptiyle giden Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlerdeki “düşmanı” Geziciler olacak. Erdoğan’a göre Gezi Parkı protestoları Arap Baharı’ndan farklı değil ve doğrudan darbe girişimi.

Nitekim uzun zamandır bunun yolunu yapıyor.

Mesela Salı günü açıklanan Gezi davası gerekçeli kararına bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Erdoğan 2023 seçimlerine giderken, asıl operasyonları seçim sonrası yapmak üzere Gezicilere, beyaz Türklere ve seküler elitlere dalmayı planlıyor.

Bu yolda Kılıçdaroğlu iyi bir alternatif çünkü Gezi’yi sahipleniyor ve Gezi ile Kılıçdaroğlu arasında bağ kurmak zor değil.

İş insanı Osman Kavala’nın akla ziyan iddialarla tutuklu olmasının nedeni de bu plan. Osman Kavala davasına yakından baksanız “gelmekte olanı” görebilirsiniz.

Kılıçdaroğlu değil de mesela Meral Akşener ya da Ekrem İmamoğlu aday olsa Gezi gündemli yıpratma şansı daha düşük Erdoğan’ın.

İkincisi ‘FETÖ’ suçlaması.

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik yeni ‘FETÖ’ suçlamaları yapması sürpriz olmamalı. Rejimin bu iddia için somut veriye ihtiyacı yok. Birine ‘FETÖ’ yaftası yapıştırdınız mı gerisi kolay.

İşte bu noktada kritik olay birkaç gün önce gerçekleşti.

Eski CHP’li Mehmet Sevigen yandaş kalemlere “MİT tırları ile ilgili belgeyi Berberoğlu’na Kılıçdaroğlu verdi” diyerek fitili ateşledi. Buradaki amaç “vatana ihanet” çerçevesinde Kılıçdaroğlu’na yürümek.

Kılıçdaroğlu dışında bir isme “vatana ihanet” suçlamasıyla saldırmaları çok kolay değil. Bu açıdan da Kılıçdaroğlu rejim için iyi bir seçenek.

Üçüncü başlık ise HDP ve Kürt meselesi.

Erdoğan uzunca zamandır HDP ile CHP’yi birlikte anarak zaten bir etiketleme yapıyordu. Şimdi Kılıçdaroğlu ile PKK arasında işbirliği söylemlerine yüklenecek. Devlet tüm aygıtlarıyla emrinde olduğu için buna dair “gizli belge” vs. üretmekte zorlanmayacaklar. Havuz medyasında enva-ı çeşit “haber” okuyacağınızdan emin olabilirsiniz.

Kılıçdaroğlu dışında bir adayı HDP-PKK üzerinden vurmaları kolay değil.

‘SÜRTÜK’ NEYİN İŞARETİYDİ?

Erdoğan cephesinin Kılıçdaroğlu’na dair planlarını bilmeseniz bile, son bir haftada yaşadıklarımıza bakarak ne kadar kirli bir kampanya sürecine şahit olacağımızı görebilirsiniz.

Düşünsenize, ülkenin Cumhurbaşkanı TBMM kürsüsünden çıkıp kadınlara küfretti. İradi olarak Erdoğan’ın konuşma metnine kondu ve takip eden günlerde Erdoğan bu küfrü savundu. Bir adım daha atıp “Geziciler cami yaktı” yalanını söyledi.

Oysa ki, Gezi sürecinde böyle bir şey olmadı.

Yani en fanatik AKP’linin bile “Bu kadar da açık yalan olmaz ki!” diyeceği türden bir söylemi ortaya attı çünkü Kılıçdaroğlu üzerinden uygulamaya koyduğu bir plan var.

Mesela Kılıçdaroğlu’nun annesinin adından hareketle “Bu adam Ermeni” kampanyası bile açabilirler. Daha önce Melih Gökçek’in başını çektiği troll çeteleri yaptı bunu çünkü.

Örnekleri uzatmak mümkün.

Erdoğan ve müttefiklerinin uygulamaya koyduğu stratejiye uygun bir isim Kılıçdaroğlu. Seçime kadar her türlü kirli kampanyaları yapacaklar ve sonrasında da kitlesel tutuklamalara girişecekler.

Sonuçta o kadar cezaevini sadece Cemaatçiler için yapmadılar. Kayyım uygulaması ile HDP’li belediyeler ve Cemaat’ten sonra İstanbul sermayesi de tanışacak.

Bunca yıpranmışlığına rağmen Süleyman Soylu’yu İçişleri Bakanlığı’nda, Bekir Bozdağ’ı da Adalet Bakanlığı’nda tutmasının nedeni de bu kirli plan. Bu kritik iki koltukta “Gözümü kaparım ne denirse yaparım” diyecek kişilerin olması gerekiyor.

Sedat Peker’in “sokak” uyarısını da bu denklemde unutmamak gerekiyor.

Sonuç itibariyle: Kılıçdaroğlu’nun adaylığı en çok Erdoğan-Ergenekon-MHP ittifakı tarafından isteniyor çünkü iktidarlarını sürdürebilmek için kaosa ihtiyaç duyuyorlar. Kaos çıkarması muhtemel tüm başlıklardan Kılıçdaroğlu’na yürüme ihtimalleri Akşener ya da İmamoğlu’na kıyasla daha büyük olasılık.

Peki Kılıçdaroğlu adaylık konusunda kararlı mı? Kesinlikle evet!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Aslında bahçeli istedi diye kılıçdaroğlu aday olmayacak, kılıçdaroğlu adaylık istedi diye bahçeli kılıçdaroğlunun aday olmasını istiyor. Çünkü kılıçdaroğlu çok baskı altında adaylık konusunda itirazlar çok yüksek ve haklı. Bahçeli burada devreye giriyor ve ergen yada çocuksu tavırla “olamaz ki olamaz ki, aday olmaya korkuyor, korkak, korkak” diye seviyenin zaten yerlerde olmasından dolayı umursamaz biçimde onu sanki kışkırtmaya çalışıyor. Bu senaryoya göre kılıçdaroğlu da ergen yada çocuk gibi kışkırtılacak ve “tamam lan geliyorum, adayım, kormuyorum senden” diyecek. İnsanlar da seviye aşağıda olduğu için film izler gibi meydan okuyuşu heyecanla izleyecek. Yani bahçeli kılıçdaroğlunu düştüğü bu zor durumdan kurtarmaya çalışıyor. Çünkü araştırmalar kılıçdaroğlunun adaylığını bir fiyasko olarak gösteriyor. O zaman kılıçdaroğlu nasıl aday benim diyebilir rahatlıkla? Onu bu zor durumdan bahçeli kurtarıyor. “Yapamaz ki yapamaz ki” diyerek çocuğu kışkırtıyor ve çocuğa aday olmak için bir sebep vermiş oluyor. Yani çocuğu kızdırdılar ve o çocuk artık kendi kanıtlamak zorundadır. Kılıçdaroğlu adaylığını “adayım” diye açıklamayacak, göreceksiniz “tamam adayım hadi bakalım varım” şeklinde açıklayacak. Halkta diyecek ki ” bak o meydan okudu, oda meydan okumaya meydan okumakla karşılık verdi” diye heyecanlanacaklar. Tayyipe kılıçdaroğlunun adaylığı üzerinden tuzak kuracaklar. Bu süreci bahçeli ve kılıçdaroğlu şeklini verecek. Kılıçdaroğlunun sadatın önünde durması ve bu “müslüman” kuruluşu tayyip ve müslümanları ile ilişkilendirmesi oynanacak tuzakta sadatın tuzaktaki yerini vurgulamak içindir. Bu sadat yeni değil. Işide silah taşırken, 15 temmuzda sadat vardı ama kılıçdaroğlu yoktu ortalıkta. İlginçtir 15 temmuz rejimi tamamlandı, suriye iç savaşı bitti birdenbire kılıçdaroğlu sadatın önünde beliriverdi. Daha olan birşey yokken kapının önüne dikilen kılıçdaroğlu ışide silahlar taşınırken yani herşey ortadayken ortada yoktu. Kılıçdaroğlunun karakteri ne? Kılıçdaroğlunun karakteri irticaya karşı olmasıdır değil mi? Peki ışid varlığına karşı birgün irtica tehlikesinden bahsetti mi? Mehdiden bahseden irticayi şirket hakkında ve bunun siyasilerle işbirliği yapmasından ötürü bir kere irticadan, cumhuriyetin değerlerinden bahsetti mi? Demek ki müslümanlara tuzak kuracaklar. Suriyeli sünnilere nasıl tuzak kurdular ve onları yok ettikleri gibi. Suriyede kürt var, esad var, aleviler var, ezidiler var. Hiç sünnilerden bahseden varmı? Yok. Çünkü sadat sünni suriye muhaliflerine tuzak kurdu ve onları ışidleştirdi. Onları ışid vesayetine terk ettiler ve müslümandan bahsedereken ışid dediler sadece hemde bütün sünni müslümanların adına. Şimdi alevilik tartışması tekrar önem kazanıyor. Bu tuzak alevilik üzerinden tekrar kurulabilir. Suriyedekinin benzeri. Ama günün sonunda müslümanın adı ışid olacak. İşte o zaman kılıçdaroğlu asıl kimliğine geri dönecek ve tekrar irticadan bahsetmeye başlayacak. Aynı suriyedeki gibi müslümanın adı ışid olacak. Türkiyede kürtler, aleviler, laikler ve ışid yaşıyor olacak.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin