Saray’da manda mı besliyoruz?

YORUM | LEVENT KENEZ

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim, Saray’dan manda yoğurdu için devletin kesesinden bir kuruş çıkmıyor.

Bu devlet kesesinden çıkmama olayı köprü ve yollardakine biraz benzer. Çıkıyor da çıkmıyor.

En sağlıklısı herhalde öyledir diye sırf yoğurdu için Saray’da manda yetiştirildiğini iddia eden falan olduysa yanlış bilgi. Saray’da yeteri kadar manda var zaten.

Kimse tenezzül edip videonun önünü arkasını izlemediğinden yok manda yoğurdu yiyormuş, yok kilosu şu kadarmış, millet açken nerden buluyormuş, atıp tutuyor.

Adam yoğurdu nereden bulduğunu tek tek anlatıyor. Diyor ki: “Eskişehir’de bizdeki belediyelerden bir tanesi sürekli bakraç içerisinde manda yoğurdumu gönderir, Ankara Mamak Belediye başkanım sağolsun o aynı şekilde temin ediyor, Ankara’daki bizim belediyelerden yine bakraç içinde geliyor.”

Bütün AKP’li belediyelerin saraya her ay düzenli olarak yöresel ürünlerden yolladığı bilinen bir şey. Yarın öbür gün başka bir sağlık reçetesi verdiğinde nereden bulduğu tartışılmasın diye söylüyorum.

Aynı toplantıda bir tane ceviz üreticisi çıktı yıkama yağlamadan sonra yakında ülke olarak yeniden ceviz ihracatçısı olacağız gibi önemli bir şey mırıldanırken birden adamın lafını kesip “Sen şimdi bırak onu da giderken bizim cevizi unutma ” deyip susturdu. Yani uçandan kaçandan.

Erdoğan’ın Tokat’ta çiftçi buluşması adlı montajlanmış programı, Türkiye’de çiftçilerin herhangi bir sorunu olmadığı ve yeni açılan Tokat Havalimanı sayesinde yakında Tokat’ın bir Hollanda olacağı sevinciye izledim. 40 dakikalık programın 20 dakikası zaten “Sayın cumhurbaşkanım” arada bir teyze de şiir okudu. Ben en beğendim kısmını paylaşıyorum:

“Yüreğinde imanı

Reislerin yamanı

İlimize hediye

Tokat havalimanı”

Aslında programı şundan seyrettim, karşısındaki adam ne dedi de bu, yoğurt-bal anlatmaya başladı. Yine yoksa “Bu formunuzu neye borçlusunuz?” gibi bir soru mu geldi derken Tokat Arıcılar Birliği Başkanı diğer çiftçiler gibi arıcılıktaki devrim gibi icraatları anlattıktan sonra “Külliye’ye gelek” dedi. Kaç kişisiniz dedikten sonra adamına muhtarları ağırladığımız yere gelsinler, yemekli toplantı yapalım dedi. Adam daha ne zaman olacağı belli bile olmayan programın yemekli olmasını filan düşünüyor.

E konu baldan açılınca işte o herkesin diline düşen bal, yoğurt, hurma işini anlatmaya başladı.

Daha önce de gençlere “Nar ile portakalı şöyle miks ederek içmeniz de fayda var, biliyorsunuz nar antioksidan, portakal c vitaminidir bunları şöyle miks edip” demiş tam lafını bitirmeden bir yalaka atlayıp “Bağışıklığımızı güçlendirelim” demişti.

Yeme içme konusundaki bu hakimiyeti gerçekten dikkat çekici. Şimdi onun sebebini açıklamadan önce anlattığı şeylerin çok abartıldığını düşünüyorum. Adam bütün ülkeyi üstüne geçirmiş hala kestane balı yok ejder meyvesi gündem oluyor. Anlattığı şeyler de gazetelerin sağlık köşesinden, haftasonu ilavelerinin doğal beslenme kupürlerinden. Biz de yaptık bu işi oradan biliyorum. Adamın dediğini gazete haberinden okusanız hiç fiyatına takılmazsınız.

Peki olaya bu kadar neden hakim, mesela yoğurt demiyor manda yoğurdu, hurma at içine değil mi yok hayır medine hurması olacak, bal ile karıştır yok kestane balı illa ki…

Pek tabi her diktatör gibi ölüm korkusu ve her kronik hasta gibi sağlığına dikkat etmesi gerektiğinden. İki kür bir şey içip kendisini iyi hissetmişse iyice takıntılı olmuştur. Bu bitkisel tedavinin ülkedeki ilk akla gelen isimlerinden İbrahim Saraçoğlu adamın başdanışmanı. Erdoğan’a sorun keten yağının faydalarını size dakikalarca anlatabilir. Hoş yine kendi ekibinin yayınladığı videoda izlemişsinizdir, havaalanı pistlerine de müthiş hakim. Yıllarca bütün Türkiye’nin yükünü çekmiş Atatürk Havalimanı’nın 2600 metre pistinin olduğu halde  Tokat’a “3 bin olsa daha iyi değil miydi” diyecek kadar vizyoner. 3 bin olsa ihale daha mı katlanıyor nedir, kafadan yapmıştır hesabı.

Beni düşündüren montajlanmış programda muhalefete malzeme verdiği kısmın neden atılmadığı. Belli ki programı kısaltmak ve yayınlanmaması gereken yerler makas devreye girmiş ama bu kısım neden unutulmuş?

Gıda fiyatlarının arttığı, insanların ilk kez ciddi manada en temel tüketim mallarına erişim sorunu yaşadığı zamanda Erdoğan’ın laubali laubali yeme içme anlattığı kısmı unutmuş olmaları herhalde Fahrettin’in Wall Street’e yazı falan yazıp hiç kendisini ilgilendirmeyen şeylerle uğraşıp PR yaptığından, patronunun PR’ından sorumlu olduğunu unutmasından. Özgüven patlaması, akıl tutulması ya da bilerek yapıyorlar. Bunlara akıl verecek değilim de dikkat çekici. Emine Erdoğan’ın bu işleri benim ekip Fahrettin’den daha iyi yapıyor demesi belki de boşuna değildir. Herhalde “çakma çanta onlar, gerçek değil” yalanı içine fena oturmuş.

Ha tabanı, partiden geçinenler  bunlara  takılır mı? Elbette takılmaz zaten sosyal medyada aslında o kadar maliyetli olmadığı, günde bir paket sigara içenin çok rahat alabileceği yazılıp çiziliyor. Fanatikleri, Erdoğan’ın bir sarayda yaşadığını ve zaten saraydaki yaşamın bunu gerektirdiğini, cennet mekan Osmanlı sultanlarının da zaten böyle yaşadığını satın almış. Bunun bir adım ötesi “Çok yaşa Padişahım” diye cuma selamlığı yapmaları ki başka şekillerde yapıyorlar bunu. Aç kalsalar “Bazen bollukla bazen yoklukla sınanırız”ı da yerler. Yakında Ramazan geliyor, yer sofraları yakın.

Muhalefete de buradan çok şey çıkmaz. Ha muhabbeti olur. Millet zaten aç, karşılığı var. Ülke fakirleşti, seçimde gidiciler kısmı tek seçenek değil.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin