Rusya-Ukrayna savaşını bir de din savaşı olarak okuyun

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Bugün savaşan Ukrayna ve Rusya’nın liderleri onun ismini taşıyor. Bu isim, 1000 yıl önce Hristiyanlığı benimseyen Kiev büyük prensi. Bu Rusların telaffuzuyla I. Vladimir, Ukraynalıların deyişiyle I. Volodimir. Gelin birlikte Vladimir Putin’in Volodimir Zelenski’nin ülkesini işgaline bir de din savaşı gözüyle bakalım.

Tarih sahnesine ne zaman çıktıkları bilinmeyen Slavlar; Batı Slavları, Orta Slavları ve Doğu Slavları olmak üzere üç grup halinde değerlendiriliyor. Doğu Slavları, 10. yüzyılın sonlarına kadar Pagan olarak yaşadı. 980’de yönetimi devralan I. Vladimir, (eski Rusçada da Volodimir olarak telaffuz ediliyor. Ancak yaygın şekli böyle olduğu için bu ifadeyle kullanıyorum) yönetimi ele aldıktan sonra tek tanrılı dinlerden birini seçmek üzere arayışa girdi.

O dönemde Hristiyanlık, Batı toplumları tarafından kabul edilmişti. Hristiyanlığın bir mezhebine mensup krallar tarafından yönetilen Bizans’ın, I. Vladimir’in topraklarına yönelik Hristiyanlaştırma girişimleri vardı. Bunun yanında İslam da ülkesinin güney doğu tarafındaki Kafkaslar’da etkin hale gelmiş durumdaydı.

O döneme ilişkin detaylı bilgiler barındıran, Nestor’un yazdığı “Eski Zamanların Anlatısı” kroniğinde yer alan bilgiye göre, tahta geçtikten sonra başta İslam olmak üzere Yahudi ve Hristiyan elçiler I. Vladimir’i ziyaret edip kendi dinlerine davet ettiler.

Kendisinin mensup olduğu Paganizm, son derece primitif ve zenginlikten yoksun olduğu için semavi dinlerle rekabete giremiyordu. Bunlar arasında seçim yapma konusunda zorlanan I. Vladimir, bu dinlerin yaşadığı önemli merkezlere inceleme heyetleri gönderdi.

Bir kısmı belki Hristiyanlığı övme amaçlı olaylara dahil edilse de sonunda Kiev büyük knezi I. Vladimir, Ortodoks yorumlu Hristiyanlığı seçti. İslam’ı seçmemesinin sebepleri olarak da bölgesinde ana besin kaynağı olarak gördükleri domuz eti yenmesini, içkinin haram kılınmasını ve birden fazla eşle evlenmesini meşru kabul edilmesini gösterdi.

Şüphesiz ki Ortodoksluğu seçmesindeki rolü o dönem en büyük imparatorluk olan Bizans’la kurulan ilişkiler üstlenmişti. Yoksa kimi tarih kitaplarında yer aldığı gibi, I. Vladimir’i Hristiyan yapan Ortodoks kiliselerinin süslemeli olması değildi muhtemelen.

Kendisi Hristiyan olan I. Vladimir, putperest halkını Poçayne nehri kenarında toplayarak Bizans’tan gelen misyonerler eşliğinde vaftiz yaptırdı ve Hristiyanlığı kabul ettirdi.

I. VLADİMİR’İN 1000. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE RUSYA UKRAYNA REKABETİ

Sonradan Rusya adını alacak olan Moskova Knezliği, 15. yüzyılda bölgede hüküm süren Altınorda devletinin zayıflamasıyla güçlendi. Bundan dolayı Ruslar, Kiev büyük knezi I. Vladimir’i kendi ataları kabul etmede, Ukrainlerle rekabet ediyorlar.

1. Vladimir, 1000. ölüm yıldönümü olan 2015’te büyük törenlerle anıldı. İki ulusun ortak paydası olan Kiev büyük knezi, Rusya’nın Kırım’ı ilhak tarihi olan 2014’ün hemen ardından yaşanan bu anma yıldönümünde birleştirici faktör olamadı.

Ruslar ve Ukrainler, kendi bakış açılarıyla I. Vladimir’i sahiplendi. Rusya, “Rusları Hristiyanlığa geçiren isim” ve “Slavların birliğinin sembolü” olarak anarken, Ukrainler, “Kiev Ukraynasının büyük prensi” olarak yad etti.

MOSKOVA KİLİSESİ, PUTİN’İN TEMEL ARACI HALİNE DÖNÜŞTÜ

“Fakirlik yeminini” unutup lüks düşkünü olmakla suçlanan Moskova Patriği I. Kirill, öteden beri Rus lider Putin’in yakın dostu olarak biliniyor. Ukrayna işgaline en büyük desteği veren kişi olan I. Kirill, aynı gün Rusya muhaliflerini “şer güçler” ilan etti.

Moskova knezliğinin hızla güçlenmesi ve I. Petro’nun liderliğinde statü atlamasıyla Kiev Knezliğinin etkisi azaldı. Osmanlı’nın Rusya karşısında güç kaybetmeye başlamasıyla birlikte Moskova Patrikhanesi de Fener Rum Patrikhanesi’nden güç devşirdi.

1686’da ekümenik Fener Patrikhanesi, Moskova Kilisesi’ne Kiev Metropolitini atama yetkisi vermesiyle Ortodoks tarihi ve dolayısıyla bölgenin tarihi yeniden yazılmaya başlandı.

Bağımsız bir Ukrayna devleti oluşturma yolunda 22 Ocak 1919’da imzalanan Akt Zluky denen “Birleşme Yasası” bölgede büyük yankı uyandırdı.

Milliyetçi Ukrainlerin bu sevinci, Ukrayna’nın 1920’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) katılmasıyla kursaklarında kaldı. 1990’da Akt Zluky’nin 71. yıldönümünde Ukrainler 300 bin kişiyle 482 kilometrelik bir insan zinciri oluşturdu.

Sonraki yıllarda bu tarih, “Ukrayna’nın Birlik ve Özgürlük Günü” olarak kutlanmaya devam etti. Aynı yıl, yürütülen kampanyalar sonunda Rus Ortodoks Kilisesi, Kiev Kilisesinin yarı özerk statüsünü canlandırmak durumunda kaldı. Kilise Ukrayna Ortodoks Kilisesi (UOC) olarak anılmaya başlandı.

Böylece Ukrayna’da iki rakip Ortadoks kilisesi ortaya çıkmış oldu. Biri UOC, diğeri bağımsız Ukrayna’yı temsil eden UOC-KP Kilisesi ya da Kiev Patrikhanesi…

Ukrayna’daki Rus yanlısı görünen UOC’nin tavrı, Rusya’nın Kırım’ı ilhakından sonra değişti. 2018 yılında 190 psikopos ve yeterliliğe sahip rahip UOC’nin yeni Başpiskoposu Epiphanius’un seçimleri Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun katılımıyla Kiev’deki Ayasofya Katedralinde toplandı.

Yapılan seçimden sonra, bu tarihe kadar Moskova’ya bağlı olan Kiev Kilisesi (Kiev Patrikhanesi) bağımsızlığını tescillemek amacıyla Fener Rum Patrikhanesine bir heyet gönderdi.

Daha sonra Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Türk mevkidaşı Tayyip Erdoğan’la görüşmek için geldiği İstanbul’da Fener Rum Patrikhanesini ziyaret edip Bartolemeos’yu ziyaret etti. Görüşmede, Kiev Kilisesi’nin bağımsızlığına ilişkin belge de imzalandı.

Anlaşmaya ilişkin sosyal medya üzerinden bir mesaj paylaşan Poroşenko, “Bugün tarihi bir gün. Ukrayna ile Fener Patrikhanesi arasındaki işbirliğine yönelik bir anlaşmaya vardık ve bu anlaşmayı Patrik Hazretleriyle imzaladık” dedi.

Fener Patrikhanesinin, Kiev Kilisesi’nin bağımsızlığını tanıması, Moskova Patrikliğini kızdırdı. Bunu 1000 yılın en büyük kırılması olarak niteleyen Moskova, 1054’teki Doğu Batı Kiliselerinin ayrılmasına benzeterek kalıcı bir bölünmeye yol açacağını öne sürdü.

Kiev’in bu adımı, başta Ortadoğu’daki Ortodoks kiliseleri tarafından da kabul gördü.

RUS PATRİK I.KİRİLL’İ, BÜTÜN KİLİSELER KINADI

Rus Patriği I. Kirill’in Putin’in emrinde hareket etmesi ve Ukrayna’yı işgali Haçlı Seferlerine benzetmesi, öteki kiliseler tarafından tepkiyle karşılandı. Bu adım sadece dünyada değil, Rusya içinde de tepki topladı.

1974 yılında kurulan ve 20’den fazla milleti bünyesinde bulunduran Amsterdam’daki St. Nicholas Myra‘nın Rus Ortodoks Başpiskoposluğu, artık Moskova Patrikhanesi bünyesinde çalışmayacaklarını açıkladı.

Bu arada, Rusya içinde ve dışında 300 Ortodoks din adamı, Rusça yayınladıkları ortak mektupta, “Ukrayna ile kardeş katliamı savaşını derhal durdurma ve uzlaşma çağrısında” bulundu.

Dünyada 260 milyon kadar Ortodoks yaşıyor. Bunun 100 milyonu Rusya’da 30 milyonu da Ukrayna’da bulunuyor.

Putin ve Patrik Kirill, 20 yıldan bu yana Türklerin “Turan Kızılelması” benzeri “Rus Dünyası” diye tanımladığı bir hedefi dillendiriyorlar. The Moscow Times’a göre bu coğrafya, Rusya’nın yanı sıra Ukrayna, Belarus biraz da Moldova ve Kazakistan’ın yanı sıra Rusça konuşan toplumların yaşadığı bölgeleri kapsıyor.

“Rus Dünyasına” göre Moskova siyasi merkez, Rusya tüm Rusların annesi, Ukrayna ise manevi tarafı temsil ediyor. Ancak ikisi bir araya geldiğinde bir bütün olacaklar.

I. Kirill, işgalin ardından yayınladığı bildiride “Rus Dünyası” hedefine yönelik mesajını verdi. Kendisini, “Tüm Rusya Patriği ve Rusya, Ukrayna ve diğer ülkelerde bulunan bir kilisenin başı olarak” tanımladı.

Putin, 2014 yılında Kırım’la başlayan hamlesiyle Rus Dünyasının ilk adımını attı. Şimdi Ukrayna aşaması devrede.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Hitlerin Almanca konuşan halkları birleştirme hayali , Enver Paşa’nın Türkçe konuşan halkları birleştirme hayali gibi faşist hayaller dünyayı kana doyurdu ; şimdi yaşananlar unutulduğu için tekrar ve tekrar yaşanacak…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin