Politik araç olarak terör

ANALİZ | Doç Dr. MAHMUT AKPINAR

Kolonyal dönemde büyük güçlerin herhangi bir alanı işgal etmesi oradaki siyasi ve sosyal dengelere müdahale etmesi için bir gerekçeye ihtiyaçları yoktu. Kendini güçlü hisseden başka ülkeleri işgal ediyordu. Ama ülkelerin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün uluslararası düzende öne çıktığı, demokrasinin, insan haklarının önemsendiği bu dönemde büyük güçler doğrudan işgal yerine çalıyı dolanarak bu işi yapıyorlar. Terör bir ülkeyi, coğrafyayı işgal etmek, bir ülkeye baskı yapmak, yaptırım uygulamak, tehdit etmek ve teslim almak için en önemli argüman haline geldi.

11 Eylül’den sonra terör ve terör saldırıları ülkeler işgal etmenin, başka devletlerin egemenlik alanlarını ihlal etmenin gerekçesi yapıldı. Terör örgütlerinin varlığı mı buna gerekçe oluşturdu yoksa böylesi niyetler için terör örgütleri mi üretildi orası karışık. Ama artık günümüzde “terör” ve “terörle mücadele” büyük güçler için önemli bir siyasi araç! Güçlüyseniz bir şekilde güvenliğinizin risk altında olduğunu iddia edip ülkeler işgal edebiliyor, toprakları-halkları bombalayabiliyorsunuz. Demokratik ülkeler kendi kamuoyunu iknaya ihtiyaç duyarken otoriter/totaliter ülkeler buna da gerek görmüyor; sadece dış dünyaya gerekçe oluşturmakla yetiniyor. 11 Eylül sonrası ABD’nin başı çektiği batılı koalisyon güçleri terör ve terör örgütü malzemesini çok sık kullandı. “Terörü bitireceğiz! demokrasiyi huzuru, insan haklarını getireceğiz!” diye girdikleri yerlere (Afganistan, Irak, Suriye, Libya…) huzur gelmedi, güvenlik tesis edilemedi, terör bitmedi. Aksine buralar istikrarsızlaştı, var olan düzenleri de bozuldu ve terör üreten merkezler, radikal grupların yuvaları haline geldi.

Batılı güçlerin Afganistan, Irak işgali için kullandığı “terörle mücadele” argümanını bir süre sonra Rusya da etkili şekilde kullanmaya başladı. Rusya bu argümanı önce iç politikada Çeçenistan’da ağır bir baskı kurmak için kullandı. Sonra Batının kullandığı El Kaide, IŞİD gerekçesine dayanarak Ortadoğu’ya girdi, üsler kurdu, ordular konuşlandırdı. Rusya IŞİD’le ne kadar savaşıyor belirsiz ama artık bölgede Rusya’yı dikkate almaksızın plan yapmak, düzen kurmak hatta bir değişime gitmek mümkün değil. Artık ABD, NATO dahil herkes bölgedeki her hareketinde Rusya faktörünü dikkate almak durumunda. ABD ve NATO’nun açtığı ‘terörle mücadele’ argümanı ile Rusya Suriye’de, Ortadoğu’da, Akdeniz’de varlığını tahkim etti. Bugün Ortadoğu’da kimse Rusya’yı hesap etmeden adım atamıyor! Müslüman azınlıklar ve toplumlar üzerine hesabı olan güçler bir şekilde olayı terörle, IŞİD-El Kaide, Boko Haram vb. örgütlerle ilintilendirip politik düzenlemeler yapmaya girişiyor. ‘Terörle mücadele’ diyerek her türlü işgali, zulmü, baskıyı, insan haklarını ihlalini meşrulaştırmaya çalışıyor.

BÖLGESEL AKTÖRLER DE BU BAHANEYE SARILDI

Büyük güçlerin kullandığı terör ve terörle mücadele mazeretini bir süre sonra orta ölçekli devletler ve bölgesel aktörlerde kullanmaya başladı. IŞİD denilen örgütle ilgili hala pek çok karanlık nokta, muğlaklık, belirsizlik var. Ama artık Ortadoğu’da hesabı olan her devlet ve grup hedefine ‘IŞİD’le mücadele’ argümanı üzerinden varmaya çalışıyor. İran IŞİD’le mücadele ettiğini söyleyerek Irak’a doğrudan askerlerini sokuyor, Suriye’de savaşıyor ve dünyaya ‘IŞİD’le mücadele ediyorum’ diyerek Şii egemenlik alanları kuruyor. Suudi Arabistan Şii terör gruplarını gerekçe gösterip Yemen’e müdahale ediyor; orada kan döküyor. Buna mukabil İran Şii grupların arkasında durarak Yemen’e Suudi müdahalesini engellemeye çalışıyor. Kürt gruplar ve PKK ‘IŞİD’le mücadale’ adı altında Ortadoğu’da genişleme, hakimiyet alanları kazanma stratejisi izliyor. Esed kendi halkını ezmek için sıklıkla IŞİD ve radikal gruplar yalanına sığınıyor. Türkiye sınır ötesi operasyonlarına “IŞİD’le ben de mücadele ediyorum” diyerek meşruiyet kazandırmaya çalışıyor. Mevcut tablo bize Ortadoğu’da IŞİD ve radikal gruplar üzerinden bir alan paylaşımı ve güç mücadelesi verildiğini söylüyor.

Terörle mücadele argümanı otoriter ülkelerde muhalifleri sindirmede ve yok etmede yaygın şekilde kullanılıyor. Dünyada Müslümanlara mal edilen terör grupları Müslüman ülkelerdeki otoriter yönetimlere de fırsatlar sunuyor. Zira bu yönetimler ezmek istedikleri kesimleri kolaylıkla El Kaide IŞİD veya radikal İslamcı terör grupları kapsamına sokarak yapacağı zulmü meşrulaştırıyor. Yok etmek, sindirmek istedikleri muhalifleri önce terörle itham ediyor, sonra yok ediyor. İktidarını “terörle mücadele” zarfında korumaya çalışıyorlar. Mısır yönetimi İhvanı terör örgütü ilan ederek eziyor. Özbekistan yönetimi yıllardır en küçük muhalefeti terör örgütü olmakla suçluyor ve imha ediyor. AKP kendisine biat etmeyen Cemaati terör örgütü ilan ederek bitirme çabasına girişiyor.

Bugün terör argümanı en çok ve en etkili şekilde Müslümanlara karşı kullanılıyor. IŞİD ve benzeri örgütler emperyal güçlerin bölgeleri işgal etmesine, askeri operasyonlar yapmasına ve diplomatik-politik-askeri mevzi kazanmasına fırsat sunuyor. Batı ve Rusya Ortadoğu’da kozlarını terör örgütleriyle mücadele üzerinden ve genellikle vekalet savaşlarıyla paylaşıyor.  El Kaide, ISİS argümanını Çin Doğu Türkistan’da kullanıyor; operasyonlar yapıyor, oradaki insanlara baskı kuruyor. Myanmar Arakan Müslümanlarını etnik temizliğe tabi tutarken ‘terör’ gerekçesini perde yapıyor. İçindeki Müslümanları, İslami grupları ezmek isteyen güçler onları radikal İslami gruplarla bağlantılı gösteriyor ve kendince dilediği operasyonları yapma hakkı elde ediyor. Dünyaya karşı ise “ben radikal gruplarla savaşıyorum” diyerek insan hakları ihlallerini, zulümleri örtmeye çalışıyor.

Terörün politik bir araç olarak kullanılması en çok Müslümanlara zarar veriyor. Çünkü:

  1. Genelde “terörle mücadele” Ortadoğu’da ve Müslüman coğrafyalarda veya Müslüman azınlıkların yaşadığı coğrafyalarda veriliyor. Müslümanların yaşadığı coğrafyalar savaş alanları, kan dökülen, istikrarsızlaşan alanlar haline geliyor
  2. Terörle, IŞİD vb. ile mücadele adı altında başta Ortadoğu olmak üzere coğrafyalar ülkeler yeniden şekillendiriliyor, sınırlar yeniden çiziliyor, yeni dengeler kuruluyor. Müslüman ülkeler atomize ediliyor.
  3. “Terörle mücadele” bir nevi Müslümanlarla mücadele, onları ezme sindirme, şekillendirme aracı haline getiriliyor
  4. Müslümanlar ve terör her vakada birlikte anılarak terör ithamının Müslümanlara yapışmasına neden olunuyor. İktidar Mücadelesi ve kısa vadeli hesaplar için bazı Müslüman ülke hükümetlerinin de aynı argümanı kullanması bu algıyı pekiştiriyor.
  5. Gayrı Müslimlerle birlikte yaşayan, azınlık durumunda olan Müslümanlar terörle İslam’ın sürekli bir arada kullanılması ve oluşan negatif atmosfer nedeniyle ırkçı, ayrımcı saldırılara maruz kalıyorlar, bulundukları ülkelerdeki şartları ağırlaşıyor

Terör ve terör örgütleri günümüzde iç ve dış politik amaçlar için etkili bir enstrüman olarak kullanılıyor ve genellikle bundan Müslümanlar zarar görüyor. Müslümanlar terör ve şiddeti güçlü şekilde reddetmedikleri sürece terör İslam’ı karalamak ve Müslüman coğrafyalar üzerinde kurgulanan operasyonlar için kullanılacaktır. Müslüman ülkelerin iktidarlarının da kendi dar politik amaçları ve iktidarları için aynı argümanları kullanması üretilmiş tezlerin daha hoyratça kullanılmasına ve coğrafyalarımız/toplumlarımız üzerinde kurgulanan oyunlara hizmet etmektedir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Şu vizyonun yüzde birini bile havuz foseptiğinde bulmak imkansız. Allah sizlerin hürmetine bu millete acısın, merhamet etsin. (Amin)

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin