Peynir, yumurta ve muhalefet

YORUM | LEVENT KENEZ

Dünya lideri, geçen gün Ukrayna ile Rusya arasında arabulucu olmak için taraflara teklifte bulunan, halife-i ruy-i zemin muhalefetin buluşmasına denk getirilen KDV indirimini açıkladığı toplantıda gocunmadan prompterdan tek tek şunları okudu:

pirinç,

makarna

et

balık

çay

kahve

su

süt ve süt ürünleri

peynir

yumurta

yemeklik yağ

şeker ve şekerli ürünler

meyveler

sebzeler

kuru yemişler

bakliyat çeşitleri…

Afet ve şehit haberleri geldiği gün arazi olur, zamlar geceyarısı Resmî Gazete’de sessizce yayınlanır. Ama indirim olursa kendi talimatıdır ki yukarıda gördüğünüz gibi olumlu bir gelişmede markete girmiş kapıcı gibi tek tek saymasını da bilir.

Muhalefetin nasıl bir strateji izlemesi gerektiği konusunda geçen yazıyı tekrar etmek istemem ama Erdoğan’ın önlem almaya çalıştığı alanları takip etmelerinde büyük fayda var. Kimsenin okumayacağı, vatandaşın pek de ilgisini çekmeyen deklarasyonların, niyet beyanlarının seçim kazanmada bir karşılığı yok.

Kılıçdaroğlu’nun elektrik faturalarını ödemiyorum çıkışı gibi somut, direk vatandaşı ilgilendiren ve hedefe giden şeyler üzerinde yoğunlaşmaları lazım. Bunu da yapacaklardır herhalde.

Ülkenin kurtuluşu Erdoğan rejiminin sona ermesidir ama rejim diye bir tartışma halkın gündeminde yoktur. Sosyal medyada çevrilen teorik tartışmalarda zaten bu sistemin bir paçavra olduğu düşünenler muhalif kesimler. Vatandaş rejim vs. diye tartışmıyor konuyu “Erdoğan gitsin mi kalsın mı?” diye bakıyor.

Türk usulü başkanlık sisteminin Türkiye’ye fayda sağlamadığının en önemli göstergesi ekonomik veriler. Erdoğan bununla ilgili kendisini bağlayacak o kadar çok şey söyledi ki malzeme bile hazır. “Şu kardeşinize yetkiyi verin” diye başlayan masaldan, “Dolar 13 lira olacakmış bile diyorlar”a kadar neler var. İşsizlik, torpil, yolsuzluk, liyakatsiz kişiler, ballı maaşlar, AKP tiplerinin lüks hayatları daha neler. Şu an ki mevcut sistemde dahi, elbette o eşik çoktan geçildi biliyorum, namuslu bir Anayasa Mahkemesi ve yargı olsaydı bu derece ülkeyi çiftliği haline getiremezdi.

Erdoğan giderek artan hayat pahalılığının kendisine pahalıya mal olacağını biliyor. Kürsüden ekonomi ile ilgili yalanlar söylese de tabi ki her şeyin farkında. Asgari ücrete yaptığı beklenenin üstündeki zamdan sonra doları kârdan zarar ederek şimdilik frenlemesi ve KDV indirimine gitmesi ve yakında elektrik fiyatları için bir kez daha düzenleme yapacak olması çok şey anlatıyor. Bunların işe yarayıp yaramayacağı ayrı bir bahis.

Muhalefetin buluşmasında hiç ciddiye almadığım ve toplantıya notları alsın diye dahil edildiğini  düşündüğüm Gültekin’i çıkartırsak, her isim için ayrı ayrı şerhler düşülebilir. Her şeyi bildiğini sanan Davutoğlu’ndan bir çok hukuksuzluğun ve bilgisi dahilinde yolsuzluğun altında imzası olan Babacan’a, dünya seçim kaybetme şampiyonu Kılıçdaroğlu’ndan MHP’de olamadığı için muhalefette olan Akşener’e ve her an İslamcılık yapacağı intibaı veren Temel Reis’e kadar. Ama hepsinin toplamı Erdoğan’ın pisliklerinin yanına yaklaşamaz. O yüzden bu rejimin devrilmesi en önemli aşama. Gökten muhalefet lideri gelmeyecek. Malzeme bu. Ama rejim tartışması açmak çok makro bir strateji.

Yine de buluşmayı yerden yere vurmayı doğru görmüyorum. Ama abartılması da son derece büyük bir strateji hatası olur. Erdoğan’a “Topunuz gelin” pası atmamaları lazım. Bu halk Erdoğan’a bu gökkubbedeki en büyük hakaretleri yapmış Bahçeli’nin, kendisine zürriyetsizden tutun da “Ağzından çıkan köpükleri itina ile yalayacaksın” laflarını yalamasında ve Erdoğan ile bir araya gelmesinde hiçbir sorun görmez. Öyle. Ama 6-8 parti bir araya gelmiş bir adamı devirmeye çalıştığını düşünürse saçma bir mantığı devreye sokar. Bu kadar farklı adam bir araya geldiyse bu işte bir şeyler var falan filan. Siyasi bir araya gelmeler bazen herkesin oylarının ya da etkisinin alt alta toplanması anlamına gelmez. Bazen sonradan dağılmalar yaşanır ki bütün sinerji yok oluverir.

Oyları düşük olsa da Babacan’ın ekonomi ile ilgili sözlerinin çarpan etkisi bambaşka. Davutoğlu’nun geçmiş ile ilgili anlattıklarını sen-ben anlatsak bir anlamı olmaz. Saadet’in varlığı Millet İttifakı için bir kazanç. Ama her biri kendi ulaşabildiği kitleye mesajlarını vermek için yoğunlaşmalı.

Bütün bu bir araya gelmelerde HDP yoksa bu iş olmaz demek bence ezberci bir yaklaşım. Bunu da bir sonraki yazıda konuşalım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin