Perinçek değil, ‘o fikirler’ tehlikeli!

ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

KHK TV’ den Ahmet Erkan‘ın Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’le röportajını Youtube‘un önermesi ile fark ettim. Oturdum izledim. Aslında Perinçek çok önemsediğim biri değil. Çünkü benim için ‘Perinçekgillerin patronları’ önemli. Sonuçta Perinçek ve ekibinin rengi yoktur, talimatı uygularlar. ‘Görev’ neyse onu yaparlar.

Mesela Öcalan’a çiçek vermesi gerekiyorsa koşa koşa Bekaa’ya gider çiçek verir! Erdoğan’la ittifak yapması gerekiyorsa da Saray’ın önüne bağlanmaktan çekinmez. Bazıları bunu ‘bir çeşit dava adamlığı’ olarak tanımlasa da bana göre ‘piyonluktan’ başka bir şey değil. Sonuçta ‘davanın’ ne olduğundan bağımsız olarak ‘dava adamlığının’ bir onuru, ilkesi ve etik kaygıları olur.

KHK Tv’deki röportajında da gördüğünüz gibi gayet soğukkanlı bir şekilde masum insanlardan ‘temizlendi, kesildi atıldı’ diye bahsediyor.

Ne yasası ne hukuku!

Aslına bakarsanız Doğu Perinçek tam bir şark kurnazı!

Ortama bakıyor, gelişmeleri izliyor ve lehine kullanabileceği bir şey görürse hemen sahipleniyor. Mesela Gülen Cemaati’ne yönelik soykırım  ve 15 Temmuz sürecinde tam da böyle davranıyor.  Perinçek’i dinlerseniz ülkede tek karar mercii var, o da kendisi!

Ona göre 140 bini bulan KHK listeleri de, TSK ve polisten ihraç edilen yaklaşık 50 bin güvenlik bürokratının yargısız infaz edilmesi de kendi başarısı.

Fakat saha gerçekleri öyle değil.

Malum olduğu üzere 17 Aralık 2013 büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda suçüstü yakalanan Erdoğan, çareyi Ergenekon ile işbirliğine gitmekte bulmuştu. Cezaevine elçiler gönderen Erdoğan, Perinçek ve ekibiyle anlaşmaya gitti. Onları hapisten çıkartırken kurdukları fişleme komisyonları ile 15 Temmuz’a uzanan yolu yaptılar.

Ancak 15 Temmuz kumpasının mimarı Tayyip Erdoğan, dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi  Akar’dı… 15 Temmuz’da ‘Perinçekçilere’ yardımcı oyuncu rolü düştü. Ötesi ‘Perinçekçilerin’ kendilerine pay çıkarma gayretinden  başka bir şey değil.

Perinçek, bir telefonla Silivri’yi boylar!

Aslına bakarsanız Perinçek’in ‘bir telefonluk canı’ var. Perinçek’in tabiriyle ‘siyasetin köpeği’ haline gelen yargı Saray’dan gelecek bir telefona bakar. Perinçek ve ekibi kendini ertesi gün Silivri’de bulur. Bunun şimdiye kadar olmaması Erdoğan’ın ajandasıyla ilgili bir durum. O yüzden Perinçek’in “Ben yaptım, ben ettim, ben var ya ben…” türü açıklamalarına gülün geçin derim.

Fakat röportajı bir başka açıdan önemsemek lazım. Çünkü her ne kadar konuşan Perinçek olsa da dile getirdiği fikirler Erdoğan’ın kafa yapısını yansıtıyor. Erdoğan da “Ne hakkı, ne hukuk kardeşim! Ben söyledim oldu!“ modunda.

Perinçek nasıl ki sürecin ideolojik bir savaş olduğunu, hakla hukukla ilgisi olmadığını itiraf ediyor, Erdoğan da aynısını düşünüyor. Aslında bu röportaj Cemaat ve 15 Temmuz yargılamalarının da hikayeden olduğunu teyit ediyor.

Yıllardır 15 Temmuz’u konu alan videolarımda ve yazılarımda anlatıyorum: Rejim yargısı için 15 Temmuz’da nerede olduğunuzun, ne yaptığınızın hiçbir önemi yok. Bırakın  darbeye destek vermeyi, darbecilerle çatışsanız, yaralanıp gazi olsanız bile önemi yok.

Tek kriter var o da rejimin elindeki fişleme listeleri. Hatta öyle ki ‘darbeyi önlesin, darbecileri ikna etsin’ diye bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Öztürk tarafından desteğe çağırılan Org. Akın Öztürk’ü bile fişlemelere bakıp ‘darbeci’ ilan edebiliyorlar.

Perinçek bu gerçeği en yalın haliyle itiraf ediyor. Ona göre tek kriter ‘Gülen Cemaati’ mensubu olmak. Ne yaptığınızın, ne yapmadığınızın hiçbir önemi yok.

KHK Tv muhabiri Ahmet Erkan’ın ‘kurunun yanında yaş da yandı’ anlamına gelen sorusuna ise, “Doktorlar ameliyatta kanserli hücreleri temizlerken çevresindeki hastalıksız parçalara da neşter vurur, kıyıdan kenardan bilerek ya da yanlışlıkla parça koparır. Bunları öyle değerlendiriyorum!” cevabını veriyor.

En ufak bir tereddüt ya da pişmanlık göstermiyor. “Acaba 600 bin insanı tutuklayıp 2 milyon insana terör soruşturması açmakla abarttık mı?” gibi bir düşüncesi de yok. Hatta cezaevlerinde yer olsa daha fazla insanın tutuklanmasını isteyecek.

Soykırım itirafı…

Doğu Perinçek ile Tayyip Erdoğan’ın birebir aynı düşündüğü diğer konuda ‘geri dönüşler.’

Perinçek  diyor ki, “Masum olması, beraat etmesi mesele değil. Bırakın askeri, polisi, yargıcı; öğretmenler bile görevlerine dönemezler. Buna izin vermeyiz.”

Nasıl yani?

“Sırf sizden farklı düşünüyor, farklı bir aidiyeti var diye insanları çocuk çoluk soykırıma mı tabi tutuyorsunuz?” diye sormayın çünkü Erdoğan-Ergenekon ittifakı tam da böyle düşünüyor.

O yüzden bu noktada KHK mağdurlarına ve Gülen Cemaati mensuplarına şunu söylemek istiyorum: “Biz ne yaptık da başımıza bu geldi, başka türlü olabilir miydi, şunu şöyle yapsak başka türlü olabilir miydi!” diye kendi kendinizi yemeyin, kendinizi suçlamayın…

Çünkü Erdoğan -Ergenekon ittifakının derdi yaptıklarınız ya da yapmadıklarınızla değil; sizin varlığınızla… Varlığınızdan rahatsızlar…

Kendinizi inkar etmeden, onlara tabi olmadan size yaşam hakkı tanımayacaklar. Onların ki bir nevi ‘cibilli’ bir düşmanlık. Nitekim KHK TV’deki röportajı ile Perinçek bunu açıkça ikrar ediyor. Hatta binlerce insanın canına mal olan PKK terör örgütü yöneticilerine gösterdiği hoşgörüyü, anlayışı eline kalemdan başka bir şey almamış KHK’lı öğretmenlere göstermiyor.

Özetle; Perinçek’i değil de o röportajda ifade ettiği ‘fikirleri’ dikkate alın derim. İçinden geçtiğimiz soykırım sürecinin ne menem bir şey olduğunu anlamak için değerli bir yayın olmuş.

5 YORUMLAR

  1. Adem Bey yine onikiden vurmuşsun ikidebir cemaat içinden cemaati eleştirenlere ßu tespitleriniz ithaf olunur:

    “O yüzden bu noktada KHK mağdurlarına ve Gülen Cemaati mensuplarına şunu söylemek istiyorum: “Biz ne yaptık da başımıza bu geldi, başka türlü olabilir miydi, şunu şöyle yapsak başka türlü olabilir miydi!” diye kendi kendinizi yemeyin, kendinizi suçlamayın…

    Çünkü Erdoğan -Ergenekon ittifakının derdi yaptıklarınız ya da yapmadıklarınızla değil; sizin varlığınızla… Varlığınızdan rahatsızlar…

    Kendinizi inkar etmeden, onlara tabi olmadan size yaşam hakkı tanımayacaklar. Onların ki bir nevi ‘cibilli’ bir düşmanlık.”

  2. Adem Bey,
    yine onikiden vurmuşsun, tebrikler!
    Hizmet Hareketi’ni içten eleştirenlere şu sözleriniz kapak olsun:
    “KHK mağdurlarına ve Gülen Cemaati mensuplarına şunu söylemek istiyorum: “Biz ne yaptık da başımıza bu geldi, başka türlü olabilir miydi, şunu şöyle yapsak başka türlü olabilir miydi!” diye kendi kendinizi yemeyin, kendinizi suçlamayın…

    Çünkü Erdoğan -Ergenekon ittifakının derdi yaptıklarınız ya da yapmadıklarınızla değil; sizin varlığınızla… Varlığınızdan rahatsızlar…

    Kendinizi inkar etmeden, onlara tabi olmadan size yaşam hakkı tanımayacaklar. Onların ki bir nevi ‘cibilli’ bir düşmanlık.”

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin