Paris metrosuyla yarışmak ve dünyanın ilk ‘tüneli’

HABER İNCELEME | MEHMET ÖZDEMİR, TR724, LONDRA

Türkiye’de Erdoğan iktidarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) arasında uzun süredir devam eden metro kavgası tekrar alevlendi. İBB, Ekrem İmamoğlu döneminde yapılacak metro hatları için Ulaştırma Bakanlığı’nın kasıtlı engeller çıkardığını savunuyor. Bakanlık, kendi inşa ettiği hatlara farklı amblem koyarken İBB’nin projelerinde eksiklikler olduğunu iddia ediyor. Tartışma, “Benimki seninkinden güzel!” şeklinde ağız dalaşı seviyesinde ilerliyor. 

Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan ise hafta sonunda konuyu dünyaca ünlü Paris metrosuna ‘çamur atmaya’ kadar götürdü ve “Paris metrosunun damlarından sular akıyor, sular!” dedi. Bu iddia, tartışmaya açık olmakla birlikte doğru olabilir çünkü Paris metrosunun 123 yıllık tarihi var. Bugün 16 hat ve 303 istasyona sahip olan Paris metrosunun uzunluğu 215 km’yi buluyor. Üstelik bu yeraltı ulaşım ağının neredeyse tamamı 20. yüzyılın başlarında inşa edildi; yani 1923’te Paris’te tam 171,3 km uzunluğunda metro vardı. Dolayısıyla bir asırdan fazla geçmişi olan ve o dönemin teknolojisiyle yapılan tünellerin tavanlarında su sızıntısı varsa bile bunu gayet normal karşılamak gerekir. 

İstanbul metrosunun tarihi ise bugün hayatta olan çoğu kimsenin hatırlayabileceği kadar yeni. Yapımına ancak 20. yüzyılın sonunda, 1988’de başlanan metro ağının uzunluğu 194 km’ye ulaşabildi. 11 hatta hizmet veren 133 duraklı sisteme yer üstünde hizmet veren ‘hafif metro’ ve nostaljik tramvay hatları da dahil. Görüldüğü üzere, Paris’in 100 yıl önce sahip olduğu yoğunluktaki metro hizmetine İstanbul halkı daha yeni ulaşabiliyor. Haliyle, büyük bölümü 2000 yılından sonra inşa edilen tünellerin tavanından su akmaması gerekir! 

“Metroyu, New York’tan önce havaalanına götürüyoruz!”

Diğer yandan iki şehir arasındaki nüfus farkı ile ağ uzunlukları karşılaştırıldığında metro hizmetinden faydalanma ‘lüksünün’ nerede daha yüksek olduğu anlaşılabilir. 16 milyonluk İstanbul’a 133 duraklı, 194 km uzunluğunda metro sunulurken, 11 milyon nüfuslu Paris’te 303 istasyona sahip 215 km’lik yeraltı ağı çalışıyor.    

‘Elmalarla armutları toplamak’ gibi olsa da benzer karşılaştırmayı 20 sene önce İBB Başkanı olan Ali Müfit Gürtuna yapıyordu. O dönem Aksaray-Yenibosna arasındaki metro hattı uzatılarak Atatürk Havalimanı’na ulaştırılıyordu. Gürtuna, bu çalışmayı, “New York’tan önce metroyu havaalanına götürüyoruz!” diye pazarlıyordu. Oysa, New York metrosu 1904 yılında hizmete girmiş ve dünyanın en uzun yeraltı ulaşım ağlarından biri olmuştu. Bugün 27 ayrı hatta ve 1.370 km uzunluğa ulaşan metroda 472 istasyon bulunuyor. Günlük yolcu sayısı bazen 5,5 milyonu geçiyor. 

Kaderin cilvesine bakın ki, İstanbul’daki yeraltı ulaşım sisteminin kuruluşu Paris’ten de New York’tan da eskiye dayanıyor. Karaköy-Beyoğlu arasındaki 573 metrelik ‘Tünel’ tam 148 yıl önce, 17 Ocak 1875’te açılmıştı. Bugün bir seferi yaklaşık 100 saniyede tamamlayan hatta günlük yolcu sayısı 13 bine kadar çıkıyor. Asıl ilginç olan, ‘dünyanın en eski ikinci yeraltı toplu taşıma hattı’ kabul edilen bu tünelin inşası tamamıyla Fransız mühendis Eugène Gavan’ın fikri ve çabalarıyla gerçekleşti. 

Fransız mühendis, ‘Tünel’in finansmanını Londra’dan buldu

İETT kaynaklarına göre, 1867’de turistik bir gezi için İstanbul’a gelen Gavan, çok sevdiği Karaköy-Beyoğlu arasındaki yokuşu yaya gidip gelirken epey yorulur. Başkalarının da yorgunluktan şikayet ettiğini görünce aklına yüzde 24’lük eğime sahip bu iki nokta arasında ‘asansör gibi’ bir tünel açma fikri gelir. Ancak yüksek maliyetli proje için kaynak bulması icap eder. Bu yüzden 1 ay planladığı ziyaretini 2 yıla uzatır. Önce kendi ülkesi Fransa’dan destek ister fakat Paris’ten olumlu cevap alamayınca İngiltere’ye başvurur. Londra yönetimi, cazip bulduğu proje için Gavan’a 250 bin lira destek sağlar. Sultan Abdülaziz’in 1869’da çıkardığı fermanın ardından tünel açma çalışmaları fiilen 1871’de başlar ve 5 yılda tamamlanır. 

Söz konusu tünel, 35 yıl buharla çalıştıktan sonra 1911 yılında elektrikli sisteme geçti. Bu tarihten itibaren yer üstünde faaliyet gösteren atlı tramvaylar da elektrikle çalışmaya başladı ve günden güne yaygınlaştı. 1956’ya gelindiğinde 56 güzergâhta çalışan 270 tramvay aracı, toplu taşımanın bel kemiğini oluşturuyordu. Fakat petrolle çalışan lastik tekerlekli araçların, otobüslerin artmasıyla dönemin yöneticileri yavaş yavaş raylı sistem ve elektrikten vazgeçti. 1966’da tramvay rayları tamamen söküldü. 

Beyoğlu-Karaköy tüneli ‘ikinci’ ise ‘dünyanın ilk yeraltı toplu ulaşım sistemi’ nerede kuruldu? Elbette, Fransız mühendis Gavan’a İstanbul tüneli için para veren İngiltere’de. Londra metrosu, bu sene açılışının 160’ıncı yıldönümünü kutluyor. 10 Ocak 1863’te 6,5 km’lik bir hatla hizmet vermeye başlayan metro, bugün 11 ayrı güzergahta 403 km uzunluğa erişti. O tarihte Farringdon ve Paddington caddeleri arasında çalışan metroyu günde ortalama 26 bin kişi kullanırken, şimdi şehrin dört bir tarafına ulaşan yeraltı ağında günlük yolcu sayısı 5 milyona kadar çıkıyor. 

İlk metronun ilham kaynağı: Thames Tüneli

Hâlâ ihtiyacı karşılamaktan uzak olan 272 istasyonlu Londra metrosunun 5 ayrı hattında uzatma çalışmaları sürüyor. Resmi adı ‘Underground’ olan metronun halk arasındaki ismi ise ‘Tube’ yani ‘Tünel’. Londra’da yer üstünde hizmet veren ve ‘Overground’ denilen 167 km’lik tramvay hattı da bulunuyor. Halen 9 güzergahta çalışan 113 durağa sahip tramvayın ortalama yolcu sayısı günlük 550 bin civarında.

Londra’nın ulaşım hizmetlerini yöneten büyükşehir belediyesine bağlı Transport for London, 160’ıncı yıl anısına çeşitli etkinlikler düzenleneceğini duyurdu. Kutlamalarda metronun tarihi ve mirasının yanı sıra şehre, çevreye katkısı, yenilikçiliği gibi temalar işlenecek. Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan da metronun tarihiyle gurur duyduğunu ifade ederken, yeni yatırımlarla yolcu sayısını arttırmayı planladıklarını vurguluyor. 

Peki, bütün metropol şehirlerin inşa etmeye çalıştığı, dahası birbiriyle yarıştığı yeraltından ulaşım fikri nasıl doğdu? Tarihi kaynaklara göre, İngiliz mühendis Marc Isambard Brunel, Londra’nın ortasından geçen ünlü Thames nehrinde karşıdan karşıya geçişi kolaylaştırmak için 1840’larda bir plan düşündü; nehrin altına bir tünel inşa edilecekti ve bu 1843 yılında hayata geçirildi. Önce yayaların geçtiği tüneli daha sonra atlı arabalar kullanmaya başladı. 

‘Kaz ve ört’: 160 yıl önceki mühendislik harikası

İşte bu Thames Tüneli, dünyanın ilk metrosuna ilham kaynağı oldu. Charles Pearson isimli avukat, tünelin açılmasından kısa süre sonra bir şehir iyileştirme planının parçası olarak yer altında ulaşım tüneli açmayı önerdi. Büyük heyecan uyandıran öneri kabul gördü ve hayata geçirilmesi için 1853 yılında North Metropolitan Railway isimli şirket kuruldu. Fakat mali zorluklar sebebiyle metro inşaatı ancak Ocak 1860’ta başlayabildi. 

Euston meydanından start alan tünel açma sırasında o dönem için hayli yüksek sayılan mühendislik teknikleri kullanıldı. ‘Aç-kapa’ veya ‘kaz ve ört’ denilen yöntemle, önce cadde boyunca hendekler kazıldı, hendek kenarları tuğla duvarla güçlendirildi, çatı için kirişler veya tuğla kemerler yapıldıktan sonra yapının üzeri örtülüp karayolu tekrar inşa edildi. Tünelin maliyetinin güncel parayla 100 milyon doları geçtiği tahmin ediliyor. 7 istasyonlu ilk metro hattında kömür yakan buharlı lokomotifler kullanıldı. Tünel güçlü gaz lambalarıyla aydınlatılırken lokomotiften çıkan kükürtlü dumanlara rağmen metro başarılı oldu ve ilk yılında 9,5 milyon yolcu taşıdı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. Londra metrosunun ilk çalışmaları ile ilgili tarihlerin bazılarında hatalı yazım olmuş sanırım. 1940 değil 1840, 1953 değil 1853 ve 1960 yerine 1860 olmalı sanırım.

  2. Burak bu somuruculerin avukati olmayi! Köleleri mi calistirmislar. Yaptilarsada guzel, Ilim nerdeyse gidip alip daha iyisini yapalim. Onumuzdeki 100 yildada ilkleri biz yapalim. Insanimiza vizyon vermenin you bu degil! Süfyan yuzunden Firavunun piramitlerini ovme!!!!

  3. Bu dusunce bizim insani ancak Wagon eder bu sizdeki Kafa ve Erdogandaki kafa, Farki yok yani. Yani gelecek 100 yilida gecmis 200 yila benzetirsiniz. Enfazla 2. Wagon olursun oda. Lokomotif vizyonu ver millete, kimsenin kuyrugu yapmaya calisma. Yav bir kendine guven yav! Bu anlatimlarla Bati zaten atbasi bizim gorevimizde kuyrukuk yapmayi asiliyorsunuz. Sabah aksam Bati onu yapmis bunu yapmis diye tesbih cekmeyi birakin. Biz dunyanin heryerinde nelerde atbasi olup, Türkiyede durumlar duzelince bunu butun Islam alemine aktarabiliriz ona kafa yoralim. Vesselam

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin