Öğretmen Mehmet Alp, Turkey Tribunal’de işkenceleri anlattı: Demir sopalarla bayıltana kadar dövüp, ailemle tehdit ettiler

ENSAR NUR | CENEVRE TR724

Turkey Tribunal’in ilk oturumunda işkence mağdurları da dinlendi. Kimya öğretmeni Mehmet Alp yaklaşık 1 ay boyunca gördüğü işkenceleri ayrıntılarıyla anlattı. İşkenceyle 15 Temmuz’dan önce tanışan öğretmen Alp, 18 Nisan 2015’te Cizre’de öğretmenlik yaparken kaçırıldığını, kendisini kaçıran kişiler tarafından Gülen hareketi ile PKK’nın birlikte hareket ettikleri şeklinde ifade vermesi için darp edildiğini söyledi. Mehmet Alp, “Kafama silah dayadılar. ‘Ya bu ifadeyi imzalayacaksın ya da buradan çıkamazsın’ dediler. Eşime de aynı işkenceleri yapacaklarını, çocuklarımı Çocuk Esirgeme Kurumu’na vereceklerini söylediler.” dedi.

Mehmet Alp, 18 Nisan 2015 tarihinde Cizre’de öğretmenlik yaparken kaçırılıyor, darp ediliyor. Kendisini kaçıranlar, Mehmet Alp’e, ‘Gülen Hareketi ile PKK’nın birlikte hareket ettiği yönünde ifade vermesi için zorluyor. Darp edildiğini, galiz küfürlere maruz kaldığını söylüyor.

İŞTE MEHMET ÖĞRETMEN’İN ANLATTIKLARI: 

Serbest bırakıldıktan sonra 20 Nisan’da evine baskın yapılıyor. Eşi gözaltına alınıyor. 4 gün nezarethanede tutuluyor. Cizre’de yaşadıklarından sonra aile Şanlıurfa’ya tayin istiyor. Ancak burada da rahat bırakılmıyor. 13 Mayıs 2016 yılında, Şanlıurfa’da yeniden gözaltına alınarak Sincan Cezaevi’ne konuluyor. Suçlama ise ‘resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık’. Ancak bu suçlamaya ilişkin hiç bir delil yok. Gözaltı ve yargılama sürecinde ise bu konuyla ilgili hiç bir soruya muhatap olmuyor.

İŞKENCE İLE 15 TEMMUZ ÖNCESİNDE TANIŞTIM

15 Temmuz’da cezaevinde olduğunu anlatan Mehmet Alp, 28 Mayıs 2017’de cezaevinden zorla çıkarılarak Şanlıurfa TEM şubeye götürüldüğünü söylüyor. Burada 24 gün boyunca işkenceye maruz kaldığını anlatan Alp, “Tekrar tutuklandım, 4 Nisan 2018 tarihinde tahliye oldum. Türkiye’de hukuk mücadelesi veremeyeceğim için ülkemi terk etmek zorunda kaldım.” ifadelerini kullanıyor.

Mehmet Alp, yaşadıklarını detaylı olarak anlatıyor. Sürecin Cizre’de 18 Nisan 2015 yılında yanına duran bir otomobildeki kişiler tarafından kaçırılmasıyla başladığını anlatıyor. Habur tarafına götürüldüğünü söylüyor. Ardından şunları söylüyor:

GÜLEN HAREKETİ İLE PKK BİRLİKTE GÖSTERİLMEK İSTENDİ

“Yanımda bir araç durdu. Kendilerinin polis olduklarını söylediler. Bana ‘Senin 4 öğrencin var. Bunlardan bazıları PKK’nın dağ kadrosuna katıldı. Bu 4 çocuk Gülen hareketinin dershanelerine gidiyor. Gülen hareketi ve PKK’nın birlikte hareket ettiğini söyleyeceksin.” dediler. Ben de bunun doğru olmadığını, bunu kabul edemeyeceğini söyledim. Bu sefer küfür ve tehditler başladı. Galiz küfürler ettiler.”

YAŞAMAK İSTİYORSAN, BU İFADELERİ İMZALAYACAKSIN

“Sağ tarafımda oturan bir silah çıkardı ve kafama dayadı. ‘Yaşamak istiyorsan söylediklerimizi kabul edeceksin’ dedi. Ben de ‘bilmediğim şeyi nasıl kabul edeyim’ dedim. Öleceğimi düşündüm, ağlamaya başladım. Beni orada bıraktılar. Otostop çektim, Cizre’ye geri döndüm.”

KAÇIRILDIKTAN İKİ GÜN SONRA EVİM BASILDI, TUTUKLANDIM

“20 Nisan’da evime gelindi. Eşim gözaltına alındı. Eşim 4 gün gözaltında kaldı. Adli kontrolle serbest bırakıldı. Uzun bir uğraştan sonra tayinimiz Şanlıurfa’ya çıktı. Urfa’ya geldikten sonra 13 Mayıs 2016’da (polisler) evimize geldiler. Darbeden 1 ay önce. Resmi belgede sahtecilik suçlamasıyla. Sulh ceza mahkemesine çıkarıldık. Bana, ‘Gülen hareketiyle bir ilişkin var mı, eşin Gülen Hareketi tarafından bulunan bir insan mı, çocuklarını neden Gülen hareketinin okullarına gönderdin’ gibi sorular soruldu. 17 Mayıs tarihinde tutuklandım, cezaevine gönderildim.”

2 BİN 500 HAKİM VE SAVCININ TUTUKLANACAĞINI 14 TEMMUZ’DA BİLİYORDUK 

“15 Temmuz’da darbe girişimi oldu. Ancak 14 Temmuz’da cezaevinde bir söylenti dolaşıyordu. Sincan Cezaevi’nin boşaltılacağı, 2 bin 500 civarında hakim ve savcının Sincan Cezaevi’ne konulacağı vs. söylentileri vardı. 15 Temmuz gecesi akşam uçakların sesleri duyuldu. Daha sonra darbe girişimi olduğunu öğrendik. O gece bizim koğuş 11 kişiden 20 kişiye çıktı. Darbeden iki gün sonra Sincan T Tipi’nden L Tipi’ne gönderildik. Tabi hiç bir şeyimizi alamadık. Bomboş bir koğuşa gönderildik. Yatak yok, yorgan yok. İki ay boyunca sadece kuru gıda yedik. Doktorla görüştürülmedik.”

DOKTOR: SEN FETÖ MENSUBUSUN, SİZE BAKMAMAMIZ YÖNÜNDE TALİMAT VAR

“Yaşadığım strese bağlı olarak kalın bağırsağımda bir rahatsızlık meydana geldi. Kanamalarım oldu. Doktorla görüşmek istedim defalarca ancak cevap verilmedi. En son bir doktor geldi ve bana ‘siz ‘fetö’ mensubusunuz, size bakmamamız yönünde talimat var’ dedi. Ben de ‘O halde bana bir belge verin, bakamayacağınıza dair’ dedim. ‘O kağıdı verirsem ben zor durumda kalırım’ dedi.”

KANSER OLMUŞUM AMA İKİ AY BOYUNCA DOKTORA ÇIKAMADIM

“İki ay boyunca bana bakılmadı. Daha sonra kanser başlangıcı konuldu. Çok fazla ilaç kullanmaya başladım. Kasım ayında Keskin T Tipi’ne gönderildim. Toplamda 4 cezaevi ve 17 koğuş değiştirdim. Keskin’de tek başıma hücrede kaldım. Keskin’de iken 28 Mayıs 2017 tarihinde bir memur geldi ve ‘senin mahkemen var koğuştan çıkman gerekiyor’ dedi. Mahkemem 6 Haziran’da olduğu için çıkmak istemedim. İşkence göreceğimdem korktum. Beni koğuştan zorla çıkardılar. Beni cezaevinin dışına çıkardılar. İki kişi gelip arkadan kelepçeledi, yere yatırdılar.”

ŞANLIURFA TEM’DE İŞKENCE BAŞLIYOR

“Daha sonra beni Şanlıurfa’ya götürdüler. 28 Mayıs’ta ilk muhatap olduğum soru şuydu: 15 Temmuz darbe girişimiyle bir bağlantın var mı? Dedim ki, ‘ben 15 Temmuz’da tutukluydum, öğretmedim, asker değilim. Nasıl alakam olabilir.’ ‘Biz biliyoruz, senin alakan var. Sana bir takım belgeler vereceğiz, imzalayacaksın.’ dediler. Kabul etmediğim için başıma bir çuval geçirip, Şanlıurfa TEM’in iki alt katına götürdüler. ‘Seni burada MİT’e teslim edeceğiz. Senin sorgunu bunlar yapacaklar.’ dediler.”

DEMİR ÇUBUKLARLA BAYILTANA KADAR DARP ETTİLER

“Ellerinde demir çubuk vardı. Geldiler, ‘bize yardımcı olmazsan, buradan çıkamazsın’ dediler. Ben alakam olmadığını söyleyince darp etmeye başladılar. Burnumdan kan geldi, bayıldım. Beni polis aracına bindirip hastaneye götürdüler. Ancak araçtan indirmediler. Hastanenin önünde durdular. Doktor geldi. Ancak öncesinde bana ‘işkence gördüğünü söylersen, tekrar aynı şeyleri yaşarsın’ dedikleri için işkence gördüğümü söylemedim. Bu şekilde 24 gün işkence gördüm. Benim gibi bir sürü akademisyen gördüm TEM’de işkence gören.”

YAŞADIKLARIMI TUVALET KAĞIDINDAN YAPTIĞIM KALEMLE NOT TUTTUM

“Sorgu sırasında TEM’in odasında bir kalem buldum. Kalemin ucunu kırdım ve tuvalet kağıdından kalem yaptım. Küçük küçük kağıtlara yaşadığım şeyleri yazmaya başladım. Çünkü öldürüleceğimi düşündüm. Avukatımla görüştürmüyorlar. Eşimle görüşmek istiyorum diyorum, izin vermiyorlar. 28 Mayıs’tan 6 Haziran’a kadar işkence gördüm. 6 Haziran’da mahkemeye çıktım. Bana işkence yapan polisler de mahkeme salonundaydı. Bana ‘işkence gördüğünü söylersen, aynısın tekrar yaşarsın’ diyerek tehdit ettiler.”

AİLENE DE AYNISINI YAPACAĞIZ!

“Benim korkum ailemdi. Beni ailemle tehdit ettiler. Ailene de aynısını yapacağız dediler. Çocuklarını da çocuk esirgeme kurumuna vereceğiz dediler. ‘6 Haziran’da tahliye olacaksın ancak buraya tekrar geleceksin. Ameliyata (işkenceye) devam edeceğiz’ dediler. 6 Haziran’da tahliye oldum ancak yeniden hakkımda soruşturma açıldı. 15 Temmuz’la suçlandım. Mahkemeye çıktım, kendi avukatımı reddetmemi istediler. Bir tane avukat getirdiler, kendi anlaştıkları. Avukat, ‘bunların getirdiği belgeleri imzalamazsan, buradan sağ çıkamazsın’ dedi. İşkenceye devam edildi.

VATANIMI TERK ETMEK ZORUNDA KALDIM

“Eşim Şanlıurfa TEM’de olduğumu öğrenmiş. Kendi avukatımla birlikte geldi. Eşime durumu anlattım. ‘Sen fazla görünme. Sadece yapabiliyorsanız insan hakları derneklerine ulaşın.’ dedim. Tutuklandım. 4 Nisan’da tekrar tahliye oldum. Ve eşimle birlikte Almanya’ya iltica ettik.”

EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇU HİÇ SORULMADI

Mehmet Alp’in anlatımı sonrası soru cevap kısmına geçildi. Bir hakim, “İlk sahtekarlık, belgedeki sahtecilik suçlaması konusunda bir şey yapıldı mı? Herhangi bir zaman bu suçlamaya geri dönüldü mü?” sorusunu sordu. Alp, söz konusu suçlamaya yargılama aşamasının hiç bir döneminde dönülmediğini anlattı.

İŞKENCE KONUSUNDA DEFALARCA DİLEKÇE YAZDIM, SONUÇ ALAMADIM

Başka bir hakim, “Serbest bırakıldıktan sonra kendi avukatınızla bu işkence konularında kanun önünde yapılabilecek bir şey olup olmadığını konuştunuz mu?” dedi. Mehmet Alp, mahkemeye ve savcılığa dilekçe verdiğini ancak bu konuda hiç bir gelişme yaşanmadığını belirtti. Mehmet Alp, “Mahkemeye defalarca dilekçe yazdım, gün gün yazarak verdim. Ancak hiç bir işlem yapılmadı.” dedi.

İSİM VERMEYEN, SORGUDAN ÇIKAMIYORDU

Bir başka hakimin “Sizi polise kim şikayet etmiş olabilir?” sorusu üzerine, “Dışarıda beni tanıyan, kendisini kurtarmak için benim ismimi vermiş olabilir. Çünkü oradan sağlam çıkmanız için isim vermek zorundasınız. Ben de orada bazı belgeler imzalamak zorunda kaldım. Orada kendizi savunabileceğiniz bir ortam yok!” ifadelerini kullandı.

Kanser rahatsızlığının ne durumda olduğu da soruldu. Mehmet Alp, “Kalın bağırsağımdaki tümörlerin iyi huylu olduğu söylendi. Temizlendi. Ancak kalp ritmim bozuldu. Ağır ilaçlar kullanıyorum.” dedi.


AKP hükümetinin yargılandığı Turkey Tribunal Cenevre’de başladı | CANLI İZLE

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin